10 Kasım 2009 Salı

Mustafa Kemal Atatürk için, yabancıların söylediklerinden:
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu, Yüce Atatürk için, yabancıların neler söylediğiyle ilgili kısa bir araştırma ve değerlendirme yapalım efendim:
1- O, Atatürk Türkiye’yi kurmakla bütün dünya uluslarına Müslümanların seslerini duyuracak kudrette olduğunu ispat etti. (Muhammed Ali Cinnah, Pakistan’ın kurucusu, Milliyet Gazetesi, 10 Kasım 1954)
2- Türkiye tarihi, bugün, her zamandan çok Batı ve Avrupa tarihinden ayrılmaz bir durumdadır; Atatürk’ün bu yöndeki gayretleri sonuçsuz kalmamıştır. (Charles De Gaulle Neden – Fransa Devlet Başkanı, Vatan Gazetesi, 10 Kasım 1963)
3- Kemal Atatürk yalnız bu yüz yılın en büyük liderlerinden biri değildir. Biz Pakistan’da O’nu, gelmiş, geçmiş bütün çağların en büyük adamlarından biri olarak görüyoruz (Eyüp Han, Pakistan Devlet Başkanı-Cumhuriyet Gazetesi, 10 Kasım 1963)
4- Yakın ve Orta Doğu’da ilk Cumhuriyet, doğuşunu O’na borçludur. Bu cumhuriyet, birçok ulusun milli özgürlük savaşlarına ışık tutmuştur. Atatürk’ün yönetimindeki Türkiye’nin uluslararası otoritesi yükselmiş ve ülkesi dünya siyasetinde önemli bir rol oynamaya başlamıştır. (Nikita S. Ruşçef-Sovyetler Birliği Başkanı-Milliyet Gazetesi, 10 Kasım 1963)
5- Atatürk adı insana bu yüzyılın büyük insanlarından birinin tarihi başarılarını, Türk ulusuna ilham veren önderliğini, modern dünyayı anlayışındaki ileri görüşlülüğü ve bir askeri önder olarak kudret ve cesaretini hatırlatmaktadır. (John F. Kennedy-ABD Başkanı, Hürriyet Gazetesi, 10 Kasım 1963)
6- Kemal Atatürk veya bizim O’nu o zamanlar tanıdığımız ismiyle Kemal Paşa, gençlik günlerimde benim kahramanımdı. Büyük devrimlerini okuduğum zaman çok duygulandım. Türkiye’yi modernleştirme yolunda Atatürk’ün giriştiği genel çabayı büyük bir takdirle karşıladım. O’nun en büyük hayranları arasında bulunmakta devam ediyorum (Jawaharlal Nehru, Hindistan Başbakanı, Gazeteler, 10 Kasım 1963)
7- Yüzyıllar nadir olarak dahi yetiştirir. Şu talihsizliğimize bakın ki, o büyük dahi çağımızda Türk Milletine nasip oldu. (Lody George-İngiltere Başbakanı, 1922, K.Atatürk ve Milli Mücadele T. 1958-S.508),
8- Savaşta Türkiye’yi kurtaran, savaştan sonra da Türk ulusunu yeniden dirilten Atatürk’ün ölümü, yalnız yurdu için değil, Avrupa için de en büyük kayıptır. (Winston Churchill-İngiltere Başbakanı, Tan Gazetesi 18 Aralık 1938)
9- Mustafa Kemal sosyalist değildi. Fakat görülüyor ki iyi bir teşkilatçı, yüksek anlayışlı, ilerici, iyi düşünceli ve akıllı bir önderdir. O, soygunculara karşı İstiklâl Savaşı yapıyor. (Lenin, Rus İhtilâli Lideri, 1921- Tek Adam 1964,S.378)
10- Paşa, size nasıl hayran olmayayım? Ben Fıransa’da laik bir hükümet kurmuştum. Bu hükümeti Papa’nın Paris’teki temsilcisinin yardımı ile papazlar devirdi. Siz ise bir Halife’yi kovdunuz ve gerçek anlamıyla laik bir devlet kurdunuz. Siz, bu taassup içinde laikliği bu topluma nasıl kabul ettirdiniz? (Edouard Herriot-Fransa eski Başbakanı-1933-Yazılmayan Yönleriyle Atatürk,1963, 5.62)
11- Kemal Atatürk için daimi bir anıt tesisi münasebetiyle Türkiye’ye tebriklerimi arz ile gurur duyuyorum. O’nun gösterdiği yolda yürüyen büyük ulusunuz çok önemli başarılar elde etmiştir.(Dwight D.Eisenhower- ABD Başkanı, Anıtkabir Özel Defteri’nden, 1953)
12- Sakarya Savaşı, Sakarya Zaferi, yirmi yaşımın en kuvvetli hatırası olmuştur. O zamanlar kendi kendime diyordum: Acaba ben de ulusumu böylesine seferber edemez miyim, onun ruhuna bu kurtarıcı hamleyi, bu dizgin tanımaz ihtirası aşılayamaz mıyım? (Habib Burgiba-Tunus Devlet Başkanı, Cumhuriyet Gazetesi, 26 Mart 1965)
***
Salih Cengiz Aydemir’den: Beri gel
Prof. Dr. İSA KAYACAN
*Atatürk’ün Balıkesir Hutbesi*
Trabzon Haber Gazetesinin sahibi sayın Nevzat Yılmaz’dan gazetesinin yazarlarından Salih Cengiz Aydemir’in kitabından bir adet gönderdiğine ilişkin notla, 916 büyük sayfalık bir kitap aldım.
Beri gel, karlıdağın ardındaki Efsane (Tarabefzun) şehir Cilt.1 notu ikinci sayfada yeralıyor. Yunus Emre’nin, “Beri gel barışalım, yâd isen bilişelim” mısralarıyla başlayan şiirinden yola çıkılarak kitaba ad, isim olmuş.
Salih Cengiz Aydemir’in uzunca bir önsözü var. Çalışmaları, araştırmaları ve kitap hakkında görüşleri var. İçindekiler sayfalarına bakıyoruz. Bazı bölüm başlıkları;
-Türk kültürünün büyük kültür sistemleri arasında üst kültür olmasındaki fenomenler, Anadolu’nun uyanışı, Türk Kültürünün temellerine yapılan saldırılar, Oğuz Kağan’ın evrensel barış projesi, Türk kültürünün dünya siyaseti üzerindeki etkileri, Atatürk’ün Türklük için yaptığı çağrının anlaşılması, Türkiye Cumhuriyeti temelleri üzerindeki evrensel tehditler...
Geçmişimiz, bugünümüz ve geleceğimizle ilgili yüzlerce gerçeğin bilgi ve belgeleriyle yeraldığı ciddi bir çalışma olan “Beri Gel”in, herkesin kitaplığında, elinin altında bulunması gerektiğini kaydetmek isterim. Sayfa 862-863’de yeralan Atatürk’ün Balıkesir Zağanos Paşa Camiinde okuduğu Cuma hutbesini İslâm Bilgini Balıkesirli Hasan Basri Çantay’ın hazırladığını biliyoruz.
ATATÜRK’ün BALIKESİR ZAĞANOS PAŞA CAMİİ HUTBESİNDEN BAZI CÜMLELER:
1- Ey millet, Allah birdir. Şanı büyüktür. Allah’ın esenliği, sevgisi ve iyiliği üzerinize olsun. Peygamber efendimiz hazretleri, Cenabı Hak tarafından insanlara dini gerçekleri duyurmaya memur ve elçi seçilmiştir. Temel kanunu, hepimizce bilinmektedir ki, yüce Kur’andaki manası açık olan ayetlerdir.
2- Arkadaşlar; Cenabı Peygamber çalışmasında iki yere, iki eve sahip bulunuyordu. Biri kendi evi, diğeri Allah’ın evi idi. Millet işlerini Allah’ın evinde yapardı. Hazreti Peygamberin mübarek yolunda bulunduğumuz bu dakikada milletimize; milletimizin bugününe ve geleceğine ait hususları görüşmek maksadıyla bu kutsal yerde Allah’ın huzurunda bulunuyoruz.
3- Beni buna eriştiren Balıkesir’in dindar ve kahraman insanlarıdır. Bundan dolayı çok memnunum. Bu fırsat ile büyük bir sevap kazanacağımı ümit ediyorum.
4- Millet işlerinde her kişinin zihninin ayrı ayrı faaliyette bulunması zorunludur.
İşte biz de buradan din ve dünya için, geleceğimiz ve bağımsızlığımız için, özellikle egemenliğimiz için neler düşündüğümüzü meydana koyalım.
5- Hutbe denildiği zaman bundan birtakım kavram ve manalar çıkarılmamalıdır. Hutbeyi söyleyen hatiptir. Yani söz söyleyen demektir.
6- İslâm toplumunun çoğalması ve İslâm ülkeleri genişlemeye başlayınca, Cenabı Peygamber’in ve dört halifenin hutbeyi her yerde bizzat kendilerinin söylemelerine imkan kalmadığından halka söylemek istedikleri şeyleri bildirmeye birtakım kişiler memur etmişlerdir.
7- Ancak, millete ait olan işleri milletten gizli yaptılar. Hutbelerin halkın anlayamayacağı bir lisanda olması ve onların da bugünün gereklerine ve ihtiyaçlarımıza temas etmemesi, Halife ve Padişah sıfatını taşıyan despotların arkasından köle gibi gitmeye mecbur etmek içindi.
8- Hatiplerin normal olarak halkın günlük kullandığı dil ile konuşmaları gereklidir. Hutbeyi verenlerin siyasi olayları , sosyal ve medeni olayları hergün izlemeleri zorunludur. (07 Şubat 1923-Zağanos Paşa Camii-Balıkesir)
***
Kâzım Ertürk’ün;
Zaman Dönemeci

Prof. Dr. İSA KAYACAN
Artvinli arkadaşlarım, dostlarım, arayış sürekliliği içindeki tutum ve davranışlarıyla beni hep sevindirmişler, mutluluğumu artırmışlardır.
Kazım Ertürk Artvinli şairlerimizden. Vefalı bir dost. Şahver ve Aydın Karasüleymanoğlu çiftçi dostlarım aracılığıyla gönderdiği, bana ulaştırdığı kitaplarından biri Kazım Ertürk’ün “Zaman Dönemeci”.
Sayın Ertürk İzmir’de yaşıyor. Kitap veya kitapları buradan bana ulaşıyor. “Zaman Dönemeci”de bunlardan biri efendim.
Kitabın ilk sayfasında Kazım Ertürk hocanın bir sunuşu var. Bir yerinde; “Şimdi de elimdeki kır çiçeklerinden bir buket yaptım. Adına ‘Zaman Dönemeci’ diyerek sunuyorum şiir dostlarıma” deniyor efendim.
Kitabın adı olan şiir 10 ayrı bölümden oluşuyor. İlk iki bölümü bu şiirin şöyle karşımıza çıkmakta efendim:
-Sağlığında Atatürk’ün,
Başımız dik, alnımız aktı;
Güven, gönüllerde bayraktı.
*
Taştı güven denizi,
Zaman kıskandı bizi;
Gözlerden yaş yerine kan aktı.
Kazım Ertürk’ün şiirleri, yıllarla birlikte dinlendirilmiş, arındırılmış mısralardan oluşuyor. Hoca bu konuda titiz, taviz vermiyor.
Şiirimizle ilgili meşakkatli yolda yürürken, yorulmadan yoluna devam etmek istiyor, öyle yapıyor. Çünkü zaman zaman dinlenmek gerektiğini, şiirlerin de dinlendirilmeleri geretiğini biliyor, uygulamada gecikmiyor.
Kazım Ertürk’ün şiirlerinden bazıları hecevezniyle yazılmış olarak karşımıza çıkarken, serbest türde, tarzda yazıldığı şekillendirildiği görülüyor.
Şiirlerinin pek çoğunu bazı isim imzalara ithaf etmiş Kazım Ertürk. Kitabın 132 ve 133 ncü sayfalarında yeralan “Ormanda gezi” başlıklı şiirini de bu satırların yazarı İsa Kayacan’a ithaf etmiş efendim. Teşekkürlerimi sunuyor, bu şiirin ilk bölümünü aşağıya alıyorum:
-Ürkek atımla,
İnsancıl şefkatimle,
Yapayalnızım,
Vahşetinde ormanın...
Son sayfalarında da, önceki kitabı olan “Gazap Çiçekleri”yle ilgili yazılanlardan örnekler vermiş Kazım Ertürk. 222 ve 223 ncü sayfalarda, 27 Mayıs 2005 ve 31 Temmuz 2005 tarihlerinde yazdığım iki yazıdan kısa bölümler verilmiş, yeralmış. Sonra, Aydın Karasüleymanoğlu, Adil G.Vahapoğlu, Nuri Aksakal, isim ve imzaları dikkat çekiyor.
Kazım Ertürk:1927 yılında, Artvin ilinin Ardanuç ilçesinin Aşağıırmaklar köyünde doğdu. 1947 yılında Erzurum Erkek Öğretmen okulunu, 1959 yılında da Gazi Eğitim Enstitüsü Pedagoji bölümünden mezun oldu. Öğretmenlik, Halk Eğitimi Başkanlığı, İlköğretim Müfettişliği, İl Milli Eğitim Müdür Yardımcılığı ve Müdürlüğü görevlerini yürüttü. Emekli oldu. 2003 yılında “Gazap Çiçekleri” adlı şiir kitabını yayınladı.
***
Kırşehir'den:
Anadolu Abdalları

Prof. Dr. İSA KAYACAN
Hangi konuda olursa olsun, olayların,konuların çıkış noktalarından gelen sesler, yorumlar önemledir, anlamlıdır, kalıcılık taşır.
Kırşehir örneklemesiyle Anadolu Abdalları, adlı Adnan Yılmaz imzalı,büyük boy, 232 sayfalık kitap, Kırşehir Belediyesi Kültür-Tarih Yayınları serisinin 6 ncısı olarak günyüzü gördü.
Bir Nevşehir seyahatimiz sırasında, ayaküstü uğradığımız Kırşehir'de, Ankara'da yaşayan şair arkadaşımız Ahmet Şahinoğlu (Yanık Ahmet) aracılığıyla bize ulaştırıldı bu kitap. Öncelikle Şahinoğlu arkadaşımıza teşekkür ediyoruz efendim.
Kırşehir Belediye Başkanı Halim Çakır'ın bir önsözü,sunuşu var 3 ve 4’ncü sayfalarda. Buranın bir yerinde; "Bulunduğumuz şehrin en önemli kültürel miraslarından biri de Abdal kültürüdür. Türkmenistan'dan Alperenler ile yoldaş olup, Anadolu'ya ulaşan ve bu toprakları yeniden yurt edinen gönül erleri, sevgi insanları Abdallar, bu topraklarda bizim için çok büyük bir önem arzetmektedirler" deniyor.
Kitabın yazarı, araştırmacısı Adnan Yılmaz, uzunca bir giriş yapıyor 5 nci sayfada başlayan. Bu bölümün bir yerinde; "Birçok araştırmacı, bugünkü Anadolu Abdallarını; Tahtacıların, Çepnilerin, kısaca Türkmen Alevileri gibi ‘Babâî Türkmenlerinin’ bakiyeleri olarak görmektedirler/Babaîliğin kurucusu Kırşehirli Aşık Paşa'nın dedesi Baba İlyas olup, Babâi İsyanı sonucunda Selçuklu askerlerince öldürülmüştür"deniyor,bu cümleler naklediliyor.
SAYFALARA DÖNÜYORUZ
Kırşehir Örneklemesiyle Anadolu Abdalları, adlı kitabın içindekiler bölümüne bakıyoruz. Bazı satırbaşları:
-Abdallar ve farklılaşan "Abdal"adı/Alevilikten gelme bir islâm yorumu/Abdal kadinlarında Türk kadınlarının kontrollü bir rahatlığı fazlasıyla mevcuttur,
-Türküde"Abdal", Abdal’da "Türkü"/Abdallarda "Bozlak", Türkiye'de, Bağlama ve kemanı yanyana icra eden sadece Kırşehir Abdallarıdır,
-Abdal anılarına ve hikayelerine yolculuk/Neşet'in Leyla'ya olan aşkı.. Türkülerde baba-oğul/Neşet Ertaş'ı hem üzen, hem de sevindiren anıt vd. '
-Abdal; Arapça'da bedel, bedil karşılıklarının çoğulu olup; "Bir şeyin veya bir kimsenin yerini tutmak"karşılığı olarak kullanılır.Eski ve yaygın inanışça; Dervişler, nefeslerini ruhlarına "bedel" olarak verdiklerinden,"bedel"ile"abdal" arasındaki ilişki de buradan kaynaklanmaktadır (Sayfa.l5)
Bölümler, başlıkları, yeryer anlatımda adı geçenlerin fotoğraflarıyla kitabın zenginleştirildiği görülüyor.
Sayfa 177'deki başlık: Neşet'in Leyla'ya olan aşkı. Türkülerle baba-oğul atışmaları. Hemen altındaki giriş:
-"Bozlak ustası Muharrem Ertaş, Bağbaşındaki gecekondusundan, Kırşehir'in ünlü Akbayır sırtlarına yürür bazen. Sıkıntılıdır. Almanya'dan gelenler oğlu Neşet'ten haber getirirler arasıra. Kulağını kabartır,her söylenene inanmaz. Sonunda oğlu Neşet'in Leyla ile evlendiğini ve sonuçta da ayrıldığını duyar. Buna zaten başından beri karşıdır. Kendince çok üzüldüğü ve istemediği bu evliliğe türkü yakar: (Bir dörtlüğü; s:177)
-Temiz ruhlu,saf kalplisin şöhretsin,
Hakkın vardır evlenmeye evladım.
Mevlam sana yapanları kahretsin,
Aslı bozuk alma dedim evladım..
***
Öğretmen Dünyası Dergisi
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Dergilerimiz, gazetelerimiz, öteki yayınlarımız. Yayınlanışları ve içerikleri itibariyle yapılan değerlendirmeler.. Anlam ifade eder, ortaya pek çok gerçeğin konuluşunu sağlar.
Merkezi Ankara'da olan, yayın adresi Ankara'da olan aylık mesleki dergilerimizden biri, önde eleni: Öğretmen Dünyası Dergisi.
Derginin Ağustos 2009 ayına ait 356 ncı sayısı eğitimci, şair ve yazar Şahver Karasüleymanoğlu tarafından bana getirildi. Teşekkürlerimi sunuyorum öncelikle.
48 sayfalık zengin içerikli Öğretmen Dünyası Dergisinin sayfalarına dönmek istiyorum:
Sahibi ve Genel Yönetmeni: Zeki Sarıhan. Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: Nazım Mutlu, Sekreter: Selime Özkuzucu, Yazı Kurulu ve Danışma Kurulu var derginin.
Zeki Sarıhan'ın "O pilotla bu kadar" başlıklı yazısı dikkat çekiyor. Buradan bir bölüm:
-"Eğitime bütçeden yeterli payın ayrılmadığından yıllardır yakındık. Bir süredir devlet, bütçesinden en büyük pay eğitime ayrılıyor. Bütün bunlara rağmen eğitimimiz neden çöktü?".. Bilen varsa açıklasın, cevap versin. Hadi buyrun..
Nazım Mutlu,"ÖSS sonuçlarıyla görünen köy"başlığı altındaki yazısıyla, bu alandaki yetkililerden alınan açıklamaları da toparlayarak okurların,ilgililerin karşısına çıkıyor.. Öğretmen Dünyası Dergisinin elimizdeki sayısında imzaları bulunanlardan bazıları efendim:
-Nazım Mutlu,Zeki Sarıhan, Prof.Dr. Aydın Köksal, Bahar Sevindik, Prof.Dr. Ali Uçan, Aydın Karataş, H.Hüseyin Akbulut, Prof.Dr. A.Nihat Bozcu, Ali Kılıç, Yalçın Ölmez, Muhsin Durucan, Abdullah Sanal, Şefika Kantarcı, Yusuf Solmaz, F.Hüsnü Dağlarca, Mehmet Kuvvet, Bilge Öngöre, Halit Özgüden vd. Sayfa 38'deki Bilge Öngöre şiirlerinden "Ülkem kanadı"nın mısraları:
-Koynumuzda beslenirken hüzünlü anlar,
Yıkamaya çalışırken acılı zamanları,
Bakın ellerimiz köpürdü,
O uzun ve karanlık tünelde,
Eskirken umutları halkımın,
Ah! Ülkem kanadı..
Öğretmen Dünyası Dergisinin telefonları:0312-4331283-4333452.Tebriklerimi, sevgi ve saygılarımı sunuyorum efendim.
İKİ DUYURU, BİR SÖZ:
1- Yeni kurulan Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesine bağlı Tefenni Meslek Yüksek Okulu Kütüphanesine; şair ve yazar arkadaşlarımın kitaplarından göndermelerini rica ediyorum.(Adres: Meslek Yüksek Okulu Md. Tefenni-Burdur)-(İ. K.)
2- Ellerinde; İsa Kayacan için yazıp, İsa Kayacan’a ulaştırmadıkları şiirleri bulunan arkadaşlarımızın şiirlerini sayfaları bağlanmak üzere olan Kayacan’ın “Bana Yazılan Şiirler” adlı kitabımda yer almak üzere PK.15 A.Ayrancı- Ankara adresine acilen göndermeleri isteniyor.
3- Şiir, çıraklık ister. (Bekir Sıtkı Erdoğan, Kasım 2009- İstanbul)
***
İmran Onur Tural'ın yazıları
Prof. Dr. İSA KAYACAN
İmran Onur Tural, yazılarıyla, yayınladıklarıyla dikkat çekmeye başlayanlardan biri.
1977 doğumlu. İlerisi için ümit veriyor.
"Gündemi Sarsan Yazılar" adlı bir kitabı, Araştırmacı-Yazar Mustafa Nevruz Sınacı aracılığıyla bana ulaştı.
Kitap, merkezi Ankara'da bulunan Gündüz Kitabevi yayınları arasında 96 sayfayla günyüzü görmüş.
Köşe yazıları ve denemelerden oluşan sayfaları var kitabın.
Sunuşu Atilla İnan imzasını taşıyor. İmran Onur Tural, merkezi, Ankara'da bulunan "Ulus" Gazetesinde çalışıyor. Ali Gündüz'ün de İmran Onur Tural’la ilgili bir değerlendirmesi var iki sayfada yeralan.
Kitap içindeki başlıklara bakıyoruz. Bazılarının sıralanışı:
-Deprem olursa, savaş çıkarsa, Politik düşünce: Moderate, Yer: Kuleli parkı, Rona'nın dünyası, Ters dönen devrim, Beyaz kadın Rona, Bilimsel Ufo vd.
Yazıların, Ulus Gazetesindeki yayın tarihleri var bitimlerinde. (Bazı yazıların altlarında demek daha doğru).
Sayfa 83’e dönelim ve "Sahtekâr profesör Virüs mü, parazit mi olur" başlıklı yazıdan birkaç cümle nakledelim:
-"Bakteriler kabaca küçük, tek hücreden, ibaret canlılar olarak adlandırılabilir. Virüsler en ufak asalaklar olarak adlandırılabilir.
Virüs, profesör unvanı alabilmek için çok önemlidir. Para ise daha çok önemlidir. İnsanların zaaflarından faydalanmak onlar için gelecek kaygılarına son vermek demektir. Profesörden kasıt, bu işlerde en üst düzeyde olan demektir. Geleceklerini başkalarının emeğinden ve ömründen çalarak yaratan parazitlerin gerçekleştirdiği sapkınlık ve adilik yüzlerine yansımamıştır"..
İmran Onur Tural: l977 yılında Ankara'da doğdu. Lefke Avrupa Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi Gazetecilik Bölümünden 2004 yılında mezun oldu.
DURMUŞ ÖCAL’DAN
Burdur ilimiz merkezinde, Durmuş Öcal tarafından 15 günde bir yayınlanan "Burdur Yöremizin, kültür, sanat, edebiyat bülteni"nin 05 Temmuz 2009 tarih ve 64 ncü sayısında bir İsa Kayacan anlatımı yayınlandı. Buradan:
- Kendisi Ankara'da ikamet etmektedir. Aslen, Burdur'un Tefenni ilçesinin Ece köyünden olup, zamanla okumuş, o günün "koşullarına göre" Ankara'ya yerleşmiş. Bakanlıklarda Basın Müşaviri olarak hizmet yapmış, cana yakın Burdurun gururu ve ilimizin yüzakı Prof.Dr. İsa Kayacan, ilimizin oluşması ve gelişmesi bakımından kendini adamışlardan ilk ve tek kişilerden olan, onurlu, gururlu ve cefakâr üstün kişiliğiyle hizmet sevdası olan kardeşimizdir. O'nun eli kolu uzun, yetişemeyeceği yer yoktur. Yaygın ve yerel basının göz nurudur. Yazar, çizer kitap okuyanlara kitap gönderir. Bu kardeşimizle tanışalı on yıl kadar oldu. O'na şimdiki gibi bir mektup göndermiştim.
- O'da bana onlarca kitap, yüzlerce gazete ve dergi gönderdi. İlk gönderdiği kitabı, 792 sayfalı "Sayfa ve Sütunlarda Kırkbeş Yıl" adlı kitabıdır. Bende olan öteki kitapları; İşte Hayatım (720 sayfa), Yerel Medya Eğitim Seminerleri (l998), Bana Gelen Mektuplar (352 sayfa) Destanlaşan Köylü İsa Kayacan (Mustafa Ceylan,128 sayfa), Aramızdan Ayrılanlar (l60 sayfa), Burdur'un Saz ve Söz Ustaları (l68 sayfa), Özümüz, Sözümüz, Gözümüz Azerbaycan (52 sayfa), Mezarlık Kültümüzden Örnekler (464 sayfa), işte İsa Kayacan böyle azimli, çalışkan bir deha ve gönül adamıdır. Kendisine buradan teşekkür eder, saygılar sunarım (Durmuş Öcal, 05.07.2009 – Burdur)

Hiç yorum yok: