23 Nisan 2010 Cuma

Murat Özmen’den: Evrensel Yunus Emre
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Hemşehrim Murat Özmen, yıllar önce, birbiri ardına yayınladığı kitaplarıyla, kültür dünyamız için önemli ve kalıcı hizmetlerde bulunmuş.
Murat Özmen hocanın bir başka kitabı var gündemimde. Adı: Evrensel Yunus Emre... 120 sayfayla şekillenmiş, yayınlanmış kitabın önsözünden sonra, Yunus Emre ve kişiliği başlığıyla verilenler, anlatılanlar, sunulanlar var.
Sayfa 24 “Öğrenim durumu” başlığı altında verilenler:
-“Yunus Emre’yi –Ümmi bir derviş-saymak gerekiyor. Şakayık çevirisinde, alfabeyi okumaya dili varmadığı belirtilir. Aşık Çelebi ise, okumak istediği halde, alfabeye dilinin dönmediğini söyler. Söylentiye göre, çocukken okula verilmiş, fakat bir türlü alfabeyi öğrenememiş, elif-be derken bir gün hocasına:
- “Elif okuduk ötürü,
Pazar eyledik götürü,
Yaratılmışı hoş gördük,
Yaratan’dan ötürü” deyip okuldan ayrılmış, bir daha okula gitmemiş. Bu bilgiler doğru değildir. Onun şiirlerinde;
Yunus Emre oldu fakir,
Ecel ensesini dokur,
Gönül kitabından okur,
Eline kalem almadı.
Gibi sözleri, onun okur-yazar olmadığına delil sayılmıştır. Bu sözler, o çağ insanının alçak gönüllülüğünün bir anlatımıdır. Aslında Yunus, kültürlü bir insandır.
Aşağıdaki beyitlere bakalım:
Dört kitabın ma’nisin okudum, tahsil ettim,
Aşka gelicek gördüm, bir uzun heceymiş.
***
Mescid’de, medresede çok ibadet eyledim,
Aşk oduna yanuban andan hasıla geldüm.
Murat Özmen hoca, Yunus Emre anlatımlarını sürdürürken, Yunus Emre’nin halkın gönlünde ve söylencelerde yaşayan Yunus Emre’den sözediyor uzun uzun. Ve bir örnek veriyor:
Bu dünyadan gider olduk,
Kalanlara selam olsun.
Bizim için hayır dua,
Kılanlara selâm olsun.
Halkın bu yüce gönüllü insanı çok sevdiğini, bağrına bastığını da anlatıyor Murat Özmen hoca. ***
Ayneddin Ahmerov’un Kazan Tarihi
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Yayın merkezi Giresun olan, Ankara’da yayınlanıp, Türk Dünyasına ışık saçma gayreti içinde olan “Karadeniz” Dergisinin beşinci yayını olarak, Fatih Ünal’ın hazırlamasıyla ekler hariç 184 sayfayla kitaplaşan “Kazan Tarihi” adlı kitap, Eylül 2009 içinde günyüzü gördü.
Ahmerov’un hayatı, eserleri ve Kazan Tarihinin kaynakları, ana başlığından sonra, Kazan Tarihinin değişik yönleriyle incelendiği, sayfalara aktarıldığı görülüyor.
Kültür Ajans’ın sahibi Prof. Dr. Hayrettin İvgin tarafından bana ulaştırılan kitabın sayfaları arasındaki gezintimizi başlatalım efendim. Buyurun:
Prof. Dr. Elfine Sıbgatullina’nın sunuşu var 7-8 nci sayfalarda. Bir yerinde: “Eser, umumi Türk tarihinin önemli bir şubesini teşkil eden İdil-Ural Bölgesi Türk – Tatar tarihine (Bulgar-Altınorda-Kazan Hanlığı) ışık tutan kayda değer bir araştırma ürünüdür” deniyor.
Önsözü Yrd. Doç.Dr.Fatih Ünal’a ait. Bir yerinde; “2000–2003 yıllarında Kazan’da bulunduğumuz dönemde Tatar Dil-Edebiyat İlmi Araştırmalar Enstitüsü Kütüphanesi’nden temin ettiğimiz bu eserin, aynı baskısını Türkiye’deki kütüphanelerden de temin ederek, eseri günümüz Türk okuyucusuyla yeniden buluşturmayı arzuladık” denişinin mana zenginliğini kabul etmeli ve alkışlamalıyız.
Kazan tarihinden sözederken, Kazan-Bulgar münasebetinden sözediliyor. Girişindeki cümlelerden:
-“Bulgar devleti yıkıldıktan sonra onun toprakları üzerinde Kazan devleti kuruldu. Bulgar ve Kazan aslında birbirinden farklı, yani her biri ayrı ayrı devletler gibi görünse de, bunların tarihi vaziyetleri dikkatle incelendiğinde birbirinin devamı olduğu, hatta her ikisinin tek devlet olduğu açıkca görülür. Kazan halkı da aynı şekilde Bulgar halkı olup, bu halkın bütün gelenekleri ve zanaatları ve geçim kaynakları da Bulgarınkiyle aynıdır” (sayfa 23).
Ayneddin Ahmerov: 1864 yılında Kazan vilayetine bağlı Zainsk kasabasının Naratlı köyünde doğdu. 1881 yılında Kazan Öğretmen Okulu’na girdi. 1885 yılında mezun oldu. Bir süre köylerde öğretmenlik yaptı.
Ahmerov hem bir tarihçi ve etnograf, hem de pedagogdur. Tetyuş şehrinde öğretmenlik yaparken aynı zamanda eski Bulgar devleti hudutlarında arkeolojik araştırmalarda bulundu. Bu araştırmaları, O’nu 1893 yılında Kazan Üniversitesi, Arkeoloji, Tarih ve Etnografya Merkezi üyeliğine götürdü.
GÜNÜN HABERLERİ:
1- Rize ilimiz merkezinde Faik Bakoğlu yönetiminde günlük yayınlanan “Zümrüt Rize” Gazetesi 61.yayın yılına merhaba dedi.
2- Siirt ilimiz merkezinde Cumhur Kılıççıoğlu yönetiminde haftalık yayınlanan “Mücadele” Gazetesi de 48. yayın yılına ulaştı. ***
Yozgatlı, Hüzni-Hizbi Baba
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Kitaplar.. araştırmaların sonunda şekillenen, günyüzü gören, gösterilen kitaplar.. Araştırma ağırlıklı olanlarının önemi birkaç kez artışla karşımıza çıkıyor.
Üç imzalı bir kitap:
-Doğumunun 130. yıldönümünde, Yozgatlı Hüzni-Hizbi Baba, hayatı, anlatıları, şiirleri.. Hazırlayanları: Hayrettin İvgin, Ömer Ünal, Fahrettin Öncül.
Ekim 2009’da 280 sayfayla, merkezi Ankara’da bulunan Kültür Ajans Yayınlarının 59 ncusu olarak, araştırmacılar ve okurlarıyla buluşan, buluşturulan kitabın, önsözü, yazarlarının üçünün imzasını taşımakta. Kitap içinde, Hüzni Baba’nın sadece hece ölçülü şiirlerinin yeraldığı ifade ediliyor, dikkat çekiliyor.
Fahrettin Öncü, “Babam Hüzni” başlığı altında görüşlerini ortaya koyuyor, sayfaya aktarıyor.
Yozgatlı Hüzni Babanın, 1879 yılında (H.1295) Yozgat’ın Aşağı Nohutlu Mahallesinde doğduğunu, 1903-1904 yıllarında Yozgat Mahkeme-i Şer’iyye’de zabıt kâtipliği yaptığını verilen bilgiler arasında görüyoruz.
Hüzni-Hizbi Babanın anlattıkları, geçmişin önemli kesitleri olarak ortaya çıkıyor, çıkarılıyor. Anlatımların ara başlıklarından bazıları:
-Şair arkadaşlarına davet/Hüzni Baba ve Atatürk/Müftü Bahri İnan’ı palaskayla kovalıyor/Belediye Başkanlığı için teklif/Sarhoşla çarpışıyor /Düğün hediyesi dayak vd.
Beş ve yedi heceli şiirlerle bölüm başlanıyor. Şiirler sayfalarındaki yerlerinden bizimle, bizlerle selamlaşıyor. Sayfa 28 de başlayan “Ölüm vardır, ölüm var” başlıklı şiirden:
Yeter gönül bu gaflet,
Ölüm vardır ölüm var.
Sana da gelir nevbet,
Ölüm vardır, ölüm var.
Dünyadaki genel görüntüler üzerindeki görüşleri, bundan öncede tespitleriyle yola çıkan Hüzni Baba, yakın çevresindeki olup-bitenlerin üzerine de eğiliyor, vatan sevgisiyle ilgili duygularını sayfa 34’de başlayan “Vatan vatan diyerek” başlıklı, adlı şiirinde dile getiriyor. Bu şiirden:
Geçti ömrüm gurbette,
Vatan vatan diyerek.
Kaldım genc-i vahdette,
Vatan vatan diyerek.
Yozgat’ta Hüzni Baba’nın anıt mezarı bulunuyor. Ayrıca, Yozgat merkezde yeni açılan Kent Parkı’ndaki Hüzni Baba anıtı bir kadirbilirlik örneği olarak görülüyor, ziyaret ediliyor.
GÜNÜN HABERLERİ:
1- Rize ilimiz merkezinde Faik Bakoğlu yönetiminde günlük yayınlanan “Zümrüt Rize” Gazetesi 61.yayın yılına merhaba dedi.
2- Siirt ilimiz merkezinde Cumhur Kılıççıoğlu yönetiminde haftalık yayınlanan “Mücadele” Gazetesi de 48. yayın yılına ulaştı. ***
Muallâ Tetik’ten: Sevgi Dürümü
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Hani yufkanın içine konulanlarla “dürümler” yapılır ya.
Bir dürümcü var sütunumuzda konuk olan. İstanbul’da yaşayan Muallâ Tetik hoca…
Bir vesileyle gittiğim İstanbul’da tanıştığım ve bana ulaştırılan kitapları arasında yeralan “Sevgi Dürümü” adlı şiir kitabı Muallâ Tetik’in geçmiş yıllarda günyüzü gören şiir kitaplarından biri.
Adı: Sevgi Dürümü. 128 sayfayla okurlarının karşısına çıkarılan Sevgi Dürümü’nün sunuşu Muallâ Tetik’in.
Şair, yazar ve eğitimci olan Mualla hoca sunuşunun bir yerinde;
-“Sevgiyi almak için değil, önce vermek için yaşayan yürekler her zaman sevmenin mutluluğuna erecektir. Düşüncelerimizi gerçek güzelliklere yönelttiğimizde gönül gözümüzün açıldığını görürüz” diyor.
Önyazı Emine Ertem imzasının taşıyıcısı. Emine Ertem hanım bir cümlesinde şöyle demekte: “Şairlerin, yazarların ve sanatın çeşitli dallarında uğraş veren insanların ayrıntılara önem vermeleri gerekiyor”.
Şimdi kitabın adı olan 6 ncı sayfadaki ilk şiirin dörtlüklerinden biriyle devam edelim. Bu dörtlük şöyle:
Gönlüne sevgiyi dürememişsen,
Katığın bal olsa söyle ne çıkar?
Gönül gözü ile görememişsen,
Sardığın şal olsa, söyle ne çıkar?
Muallâ Tetik, şiirlerinin oluşumunda gerekli titizliğin göstericisi olduğunu hemen hissettiriyor. Öyle görülüyor ve anlaşılıyor ki, Muallâ hoca, şiirlerinin bitiminden önce, yayın öncesi, dinlendirilişini de sağlıyor, gerçekleştiriyor. Tebriklerimi, sevgi ve saygılarımı sunuyorum efendim.
Muallâ Tetik: 1946 yılında Çorum’da dünyaya geldi. Kız Enstitüsü ve öğretmen okulundan sonra, önlisans programını tamamladı. Çorum ve İstanbul illerinde öğretmenlik yapan Mualla Tetik, emeklilik sonrası özel bir dershanede yöneticilik görevini sürdürdü.
Öykü ve şiir yayınlarıyla değişik ödüller alan, müzikle de içiçe yaşayan ud ve beste çalışmalarını başarıyla gerçekleştiren Muallâ Tetik’in şiirleri Türk Dili, Gülpınar ve Çağrı gibi dergilerde yayınlandı.
Sevgi dolu yüreklere paylaşılmak üzere sunulan ilk şiir kitabı “Sevgi Dürümü”yle sanat ve edebiyat dünyamıza merhaba diyen Muallâ Tetik İstanbul’da yaşıyor.
GÜNÜN HABERLERİ:
1- Rize ilimiz merkezinde Faik Bakoğlu yönetiminde günlük yayınlanan “Zümrüt Rize” Gazetesi 61.yayın yılına merhaba dedi.
2- Siirt ilimiz merkezinde Cumhur Kılıççıoğlu yönetiminde haftalık yayınlanan “Mücadele” Gazetesi de 48. yayın yılına ulaştı. ***
Melâhat Ecevit’in iki yeni şiiri daha
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Melâhat Ecevit, merkezi Isparta’da bulunan Göller Bölgesi Yazarlar ve Şairler Derneği Başkanı. İki yeni şiiri var Melâhat hocanımın masamda. Bunlar 18 Mart ve 25 Mart 2010 tarihlerinin taşıyıcıları şiirler. Yani bitirilişleri bu tarihlere rastlıyor, kaydediliyor. Şimdi şiirlerin mısraları arasına girmek istiyorum:
BU KOSKOCA ŞEHİRDE (18 Mart 2010)
Melâhat Ecevit’in beş bölümlük, serbest tarzda yazdığı bir şiiri… “Yalnızlık yağdı üstüme/Bu koskoca şehirde/Soğudum, üşüdüm/Güneş eli değmedi elime/Hal hatır soranım olmadı/Bunca kalabalıklar içinde” diye başlıyor söze Melahat hocanım.
Sonra devam ediyor: “Sabahın ilk saatlerinde/Bir yeşil mesaj sıçradı/Penceremden içeri/Yeşile boyandı bu şehir/Sen geldin geleli/Ne güzeldi her şey/Hal hatır soranın olduğunda/Çiçek açtı gökyüzü/Şubatın soğuğunda..
Ve üçüncü bölüm Melahat Ecevit anlatımının, duygularının: “Oturduk bir yeşil masaya/Yedik içtik/Doğanın yeşil nimetlerinden/Konuştuk ne varsa/Eskiden yeniden/Çözemedik dertlerin karmaşığını/Çok geç anlamışsın besbelli/Sevdiğini sandığın aşığını/Bırak yerinde kalsın/Aşk sarmaşığını… Sonra “Bu koskoca şehirde” başlıklı Melâhat Ecevit şiirinin dört ve beşinci bölümleri
Üzerinde yeşil kazak vardı,
Üzerimdeki kazağın renginden,
Her şey yeşildi bu şehirde,
Şu bildiğimiz yeşilden…
*
Geldi çattı ayrılık,
Kolay değildi,
Bu şehri bırakıp kaçmak,
Gözümde taze yeşil yaş varken,
Ayrılığın elini sıkmak,
Hoşça kal deyip de,
Son defa yüzüne bakmak..
Hoşça kal koca şehir, hoşça kal,
Değiştirme rengini,
Hep böyle yeşil kal..
AŞK-I KEDERİM
Bir başka Melâhat Ecevit şiiri: “Aşk-ı kederim”. 25 Mart 2010 tarihinde bitirilmiş, yazımı tamamlanmış. Beş ayrı dörtlükten meydana gelen bu şiir; “Halimi kimseye diyemiyorum/Halden bilmeyene ben dert mi derim!/Senden başkasını sevemiyorum/Öl de, dönülmez yola giderim..
İkinci dörtlüğü: “Aşk-ı kederim”in: Tereddüt etmeden demiştim sana/Yeter ki sev beni, kulluk ederim/Gizler gözyaşımı göstermem sana/Seni sevmek suçsa ipe giderim..
Üçüncü dörtlük: Varsın cümle âlem delirmiş sansın/Uğruna aklımı peşin öderim/Şikayet etmem ki bu can usansın/İste, Bakırköy’e kayda giderim… Ve son iki dörtlük:
-Hasta bir aşka can telef ederim/Niye ümit verdin hayırsız neden?/Sanma ki, hakkımı helâl ederim/ Sendin bu aşka bir ömür vadeden.
-Gözümden uykuyu çaldı geceler/ Beni benden aldı Aşk-ı kederim/Dudağımda yarım kaldı heceler/Umutsuz bir aşka, başka ne derim?.. ***
Giresun’dan

“Karadeniz” Dergisinin üçüncü sayısı
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Dergilerimiz. Bilimsel alandaki yayınlarımız. Bunlardan biri, önde geleni, merkezi Giresun’da bulunan “Karadeniz” Dergisi mevsimlik olarak yayınlanıyor. Ama, kitap görüntüsünde, zenginliğinde.
Karadeniz Dergisinin sahibi: Hayrettin İvgin, Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: Erhan İvgin, Editörü: Dr. Erdoğan Altınkaynak. Yazışma adresi: Gazi Cad. Çiniciler Çarşısı, Kat 2 No: 151-33 Giresun. Genel Koordinatör: Mustafa Aça.
Üç ayda bir okurlarıyla, ilgililerle buluşan, buluşturulan Karadeniz Dergisinin üçüncü sayısı masamda.
Başarılı ve kalıcı çalışmalarıyla kültür dünyasının gündeminin ilk sıralarında yeralan ve merkezi Ankara’da olan Kültür Ajansın yayın düzeni içinde yayınlanan Karadeniz dergisinin elimdeki üçüncü sayısının sayfa sayısı 168.
Birbuçuk sayfada sıralanabilen bir hakem kurulu var Derginin.
Yurtiçi ve yurtdışı temsilcilikleri de aynı sıralama görüntüsü içinde karşımıza çıkıyor efendim. İçindekiler sayfalarına bakıyoruz. Gördüklerimizden;
- Sözbaşı (Doç.Dr.Erdoğan Altınkaynak),
- Jeopolitik ve Stratejik açıdan Trabzon limanı (Doç.Dr. Mehmet Okur-Yrd. Doç.Dr. Murat Küçükuğurlu),
- Erken çağlardan 19.yüzyıl sonlarına Doğu Karadeniz’de misyonerlik faaliyetleri, (Dr.Enver Uzun)
- İstanbul Macar Bilim Enstitüsü (1916 -1918-Doç.Dr. Melek Çolak),
- Sovyetler zamanında Azerbaycan’da kamu personeli yönetim sistemi (Dr. Recep Rehimli)
- Türkiye Selçukluları’nda köle Emirler (I) –(Doç. Dr. Ergin Ayan),
- Selim İleri’nin Bodrum Dörtlemesi’ndeki içerik özellikleri üzerine bir değerlendirme (Nesrin Mengi).
Sayfa 117’de başlayan, Dr. Recep Rehimli’nin, “Sovyetler zamanında Azerbaycan’da kamu personeli yönetim sistemi” başlıklı araştırmasından bazı cümleler nakledelim:
1- 28 Mayıs 1918 tarihinde Mehmet Emin Resulzade’nin Başkanlık ettiği Azerbaycan Milli Şurası, doğuda ve Türk dünyasında bağımsız, demokratik parlamenter sistemle yönetilen ilk Türk Cumhuriyetini kurdu. Sadece 23 ay yaşayabilen bu cumhuriyet 1920 yılında Ruslar tarafından devrildi ve Azerbaycan’da yeni bir dönem başladı.
2- Sovyetler Birliğinde devletin örgütlenme ve işleyişi, altı temel ilkeye dayandırılmıştı. Bunlar; Halkın yönetime katılması, Demokratik merkeziyetçilik, Komünist partisinin önderliği, Ulusların eşitliği, Sosyalist hukuksallık ve Sosyalist planlamadır.
3- Rusya’da Ekim 1917 yılında gerçekleştirilen devrimden sonra 31 Ekim’de Bakü’de hâkimiyetin Sovyetlerin eline geçtiği ilan edildi. Ancak bu devirde Azerbaycan’da Bakü Halk Komissarları Şurası kurulmuş olsa bile henüz Sovyet hâkimiyeti kurulmamıştı. Bu şuranın ömrü uzun sürmedi ve 31 Temmuz tarihinde görevine son verildi..
GÜNÜN HABERLERİ:
1- Rize ilimiz merkezinde Faik Bakoğlu yönetiminde günlük yayınlanan “Zümrüt Rize” Gazetesi 61.yayın yılına merhaba dedi.
2- Siirt ilimiz merkezinde Cumhur Kılıççıoğlu yönetiminde haftalık yayınlanan “Mücadele” Gazetesi de 48. yayın yılına ulaştı.

Hiç yorum yok: