6 Mayıs 2011 Cuma

konuk yazar

 İSA KAYACAN: İLESAM’IN, BAŞKENT ANKARA’NIN,
KISACASI TÜRKİYE’NİN GURURUDUR
Sevinç DOĞANCAN GÜVEN
İsa Kayacan’a bir teşekkür borcum vardı. Sabahtan –erken- dedim. Akşamları –geç oldu- diye düşündüm.
Bu iki zaman arasında da telefonu çaldı ama açılmadı, cep telefonu kullanmadığım için hep evinden arıyordum.
Sonunda bir sabah saat 09:30 da konuşma şansım oldu. Tam çıkmak üzereymiş. Ben isa Kayacan’a – Atom Karınca – diyorum. Onu sohbet için uzun süre ayakta tutamazsınız. Acelesi, işi vardır hep. Kimseden en küçük bir beklentisi yoktur. İyiliğinin karşılığını asla beklemez. Bencil ve kıskanç olmayıp sözcüğün tam anlamıyla paylaşımcıdır. Dürüst ve dobradır.
İsa Kayacan bizler gibi ayaklarını uzatıp ‘oh be, biraz dinleneyim, evde günümü gün edeyim’ demez. Diyemez ki, zamanı yoktur. Yayınevinde, matbaada, gazetelerle ilgili bir işiniz varsa eğer, kesinlikle bunlardan birinde karşılaşırsınız. Haa bir de belki PTT’ de rastlayabilirsiniz. Çünkü, hergün bir yazar ya da şairin eserini kendi yorumuyla birlikte gönderip, yayınlatarak, yerel gazeteleri ve mecmuaları eserlerin sahiplerine postalar.
Postacının getirdiği zarfı açarken şaşar kalırsınız. Bu değerli arkadaşımız, bu İsa Kayacan bunca insanın şiiri, makale, öykü v.b.’yi okuyup incelemek için nasıl zaman bulabiliyor. Ayrıca kendi şiir, makale, çeşitli edebi kitaplarını nasıl gün yüzüne çıkarabiliyor. Hiç uyumuyor mu? Tatile çıkmıyor mu? Matbaalarda saatlerce bilgisayar yazan kişinin yanında noktasına, virgülüne kadar tek hata olmaması için pür dikkat harıl harıl nasıl çalışıyor.
Kısacık yaşama bunca insanın, dostu, arkadaşı nasıl sığdırabiliyor inanılacak şey değil. Tanrı ona ‘ Sen hep çalış, insanları sevindir’ demiş olmalı... Hiçbir şeyi oluruna bırakmadığı gibi, her şeyin hatasız ve düzgün olması için de çaba gösteriyor. Pek çok kütüphane kuruluşunda emeği ve önderliği var. Burdur- Tefenni- Ece köyü’nde, doğduğu topraklarda adını taşıyan bir kütüphanesi de var.
İsa Kayacan’ın en azından Burdur’da bir heykeli yapılmalı diye düşünürüm hep. Guinness Rekorlar Kitabı için geç bile kalındı. Yarım asır gibi uzun bir zamanın her saniyesini kalem kağıtla geçirmiş bir insanım. En büyük ödüle aday olması çok doğal değil midir?
Onu bazen kıskandığım olmuştur. Keşke ben de tüm yaşamımı yazarak geçirseymişim. Benim de böyle yüzlerce, binlerce, milyonlarca kalem emeğim olsaymış, derim kendime. Ona fahri Prof. Dr. Ünvanı verilmesi yeterli değil bence. Sezar’ın hakkını Sezar’a vermeli diye düşünüyorum.
Sevgili Kayacan, İLESAM’ın, Başkent Ankara’nın, Türkiye’mizin gururusunuz. Sizi can-ı gönülden kutluyor nice ünvanlı, sağlıklı, huzurlu yaşama ve kitaplara... kitaplara… makale ve şiirlere diyorum. 
(03 Mayıs 2011-Ankara)

Hiç yorum yok: