11 Ağustos 2011 Perşembe

30 TEMMUZ & 14 AĞUSTOS 2011


TİMKODER Dergisi
Prof. Dr. İSA KAYACAN
            Bana gelen, ulaştırılan dergi ve gazetelerin masamda yer alışları, değişik şekillerde gerçekleşiyor.
Çoğunluğu posta aracılığıyla, bazıları elden, bazıları aracılarla, bazıları da bir iftar yemeğinde bana ulaşıyor, ulaştırılıyor.
Ankaralı şairlerden, Rüzgârlı sokağın başarılı işadamlarından Murat Duman aracılığıyla bana ulaşan dergilerden biri, sonuncusu: TİMKODER
Merkezi Rüzgârlı sokakta (Eser iş hanı No:14- 268- 269) Ulus- Ankara adresinde bulunan, Tesisat İnşaat Sanayi Malzemecileri Derneğince üç ayda bir yayınlanan TİMKODER adlı derginin 14 ncü sayısı masamda. Büyük boy, çok renkli 100 sayfalık pırıl pırıl baskılı bir dergi TİMKODER.
TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu’nun giriş yazısı var ikinci sayfada. Buradan bir cümle; “Kamu bütçesindeki olumlu seyrin ana nedeni, harcama tasarrufundan ziyade vergi gelirlerindeki artış oldu”.
TİMKODER Yönetim Kurulu Başkanı Emin Ayar’ın da bir “Giriş”i var. Emin Ayar’ın cümlelerinden biri de şöyle: “Bıkmadan, usanmadan çalışmalarımız sonucu bugün dergimizin ne reklâm, ne haber ne de mali yönden hiçbir sıkıntısı yoktur”.
İç sayfalarda ve sıklıklı olarak, reklâm ağırlıklı kuruluşların- firmaların genel görüntüleriyle karşılaşılıyor.
Biz şimdi, TİMKODER Dergisinin kimliğine bakalım: İmtiyaz Sahibi: TİMKODER adına Emin Ayar, Genel Yayın Yönetmeni ve Yazı İşleri Müdürü: Yusuf Yıldırım, Yayın Kurulu Başkanı: Sertaç Köleli.
TİMKODER’in yönetim kurulunda, 18 kişi görev yapıyor. Yayın kurulunda ise, altı isim dikkat çekiyor.
TİMKODER’in düzenlediği eğitim programı sertifikaları ve ödüle layık görülen katılımcıların ödülleri 13 Mayıs 2011 tarihinde düzenlenen toplantıda sahiplerine verilmiş.
Derginin 78 nci sayfasında Ankara’ya Bakış’ın ilk bölümünün verilişi başlıyor, öteki sayfalarda devam ediyor. Ankara’nın kültürel ve tarihi dokusuyla ilgili tarihi bilgiler veriliyor. Buradan aldıklarımız:
1- Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 1920 yılında Kurtuluş Savaşımızın merkezi olarak seçtiğinde Ankara, kale ve eteklerinde eski evlerden oluşan yaklaşık 20 bin kişilik bir Anadolu kenti idi.
2- 13 Ekim 1923 tarihinde Türkiye Cumhuriyetinin Başkenti olan Ankara; meydanları, yolları, parkları, metrosu kent meydanlarını süsleyen heykelleri ve mimarisi ile modern bir kenttir.
3- Ünlü tarihçi Pavsanias Ankara’nın Gordios’un oğlu Midas’ın kurduğu bir Frig kenti olduğunu, kente ismini veren gemi çapasının da Midas tarafından icat edildiğini yazmaktadır.
GÜNÜN SÖZLERİ:
1. Ne kadar bilirsen bil; söylediklerin karşındakinin anladığı kadardır.  (Mevlâna)
2. Bir düşmanı affetmek, bir dostu affetmekten daha kolaydır. (Dorothe Delusy)
3. Her hangi bir insan vaktini nasıl geçireceğini, üstün bir insan vaktini nasıl tasarruf edeceğini düşünür. (Schopenhauer)
4. İyi bitirmek, iyi başlamaktan daha üstündür. (Ovidius)
5. Söz ağızdan çıkınca dönmez. İnsan, sözüyle yücelir, sözüyle küçülür. (İsa Kayacan) ***
Azarbaycan’dan bir
gazete: 3-cü hedef
Prof. Dr. İSA KAYACAN
            Azerbaycan’ın başkenti Bakü’den gelen gazete ve dergilerin sayfalarında gezme fırsatını buldukça, seviniyor, sayfalardaki gezintilerimi sürdürüyorum.
Azerbaycan gazetelerinin sadeliği, genellik taşıyanlarla, yöresel haberlerin yanında bir o kadar da dikkat çeken, göz dolduran “incesenet”, sanat ve edebiyatla ilgili sayfalarda yer alanlar, beni hep düşündürüyor.
Yani, Türkiye’deki, ulusalından, yereline kadar gazetelerdeki, gazetelerimizdeki bu eksikliği hep buruklukla seyrediyorum.
Sekiz normal sayfalık bir gazete 3-cü Hedef’in Ocak 2011 ayına ait 50 nci sayısı. Kimlik bölümüne, sayfasına, sayfanın altındaki bilgilere bakıyorum. Gördüklerim:
Tesisçi: Redaksiya heyeti: Baş Redaktor: Gardaş Elişoğlu, Baş redaktorun müavini. Samire Orucuva, Mesul kâtib: Fidan Ceferova. Ünvanları (Adresleri): Metbuat prospekti, 529-cu mehelle, Azerbaycan neşriyatı, 370146, 9-cu mertebe Bakü-Azerbaycan.
İlk sayfada yeralanlar, haber başlıkları:
Milli Meclisin MDB PA-da yeni heyetinin tertibi tesdiglenip,
Avrupa Şurasında Azerbaycanla hesaplaşırlar, üç yazı anonsu.
İkinci sayfada; Beynelxalg Sempozyumu gedim Osmanlı şeheri Bursa’da. Müstegil Lider, jurnalının tesisçisi ve baş redaktoru Faig Ehmedov’un “İsa Kayacan’a açık  mektub”u. Buradan bir cümle, spot metni: Çok hörmetli cenab İsa Kayacan!. Sizin uzun yıllardan beri coxaxeli ve gergin fealiyetleriniz her bir Azerbaycanlı her bir Türk evladı kimi, menim de böyük marağıma ve derin ehtıramıma sebeb olmuştur.
3 ncü sayfada bir haber ve Hayrettin İvgin imzalı “Türk epik ananesinde destan” başlıklı araştırma, Dört ve beşinci sayfalarda, Eleşref Niftiyev ve Günay Hümbet gızı Veliyeva imzalı yazılar altıncı sayfada, değişik imzaların şiirleri, 7 nci sayfada, İsa Kayacan’ın Türkiye’deki gazetelerden, 24 Saat ve Belde gazetelerinde yazdığı, Azerbaycan çıkışlı yazılarından iki örnek, sekizinci sayfada farklı haberler, spor haberleri yeralıyor. Gardaş Elişoğlu dostumuzun 6 ncı sayfada yeralan 10 ayrı dörtlükten meydana gelen “Barıt Kokusu” adlı başlıklı şiirinden:

Düşmanın ayağı toprağa deydi,
O günler.. o günler ne yaman oldu.
Cebheye gedende bir asker idi,
Cebhede Atatürk gehreman oldu.
***
Bulgaristan’daki Tuna Boyu Dergisinden, sayfa sayfa
Prof. Dr. İSA KAYACAN
            Bazı yayınorganlarının sayfaları arasındaki gezintilerimiz, süreklilik haline alıyor.  Merkezi Bulgaristan’da (Ruse-Bulgaristan) bulunan “Gören Dunav” Vakfınca, iki ayda bir, fikir, sanat ve kültür dergisi olarak, Bulgaristan’da Türk ve Bulgar Kültürünü araştırmak amacıyla yayınlanan “Tuna Boyu Dergisi”nin 67 ve 68 nci sayıları ayrı ayrı masamda.
Tuna Boyu Dergisinin sürekli olarak bana ulaşmasındaki, ihtimam, dikkat ve gayretleri için, değerli dostum İsmail Tunalı’ya, eşi Servet Tunalı hanımefendiye teşekkürlerimi sunmak istiyorum efendim.
Tuna Boyu Dergisinin kimliğine bir kez daha bakıyorum. Gördüklerimizden: Goren Dunav, Bulgaristan’da Türk ve Bulgar kültürünü Araştırma Vakfı adına Sahibi ve Yazı İşleri Müdürü: İsmail İ. Kelov. Yayın koordinatörü: Serper Selhep, Yayın Danışmanı: Servet İ. Osmanova, Halkla İlişkiler Müdürü: Zümrüt İsmailova, altı kişilik yayın kurulu, değişik ülkelerde ve Türkiye’nin pek çok yerleşim biriminde temsilcilikleri bulunuyor.
67 nci sayıda; İsmail Tunalı, Mehmet Yetimoğlu, Dr. Şaban M.Kalkan, Mehmet Arsla8n, Hüseyin R. Güler, Prof. Dr.İsa Kayacan imzalı yazılar dikkat çekiyor. Değişik imzalı şiirler de var.
68 nci sayısında Tuna Boyu Dergisinin, yine İsmail Tunalı, Dr. Şaban M. Kalkan, Nazmiye Hasanova, Şahin Ali Şen, İsmail A.Çavuşev imzalı yazılar dergi sayfalarından bizimle selamlaşıyorlar. “Tuna Boyu” Dergisinin ilk sayfasında; Bulgaristan Türk Kültürüne Hizmet Ödüllerinden sözediliyor. Girişi; “Goran Dunav” Vakfı yönetim kurulu kararı ile Bulgaristan Türk Kültürü çalışmalarına yaptıkları değerli katkılarından dolayı, “Bulgaristan Türk Kültürüne Hizmet Ödülü” bu yıl aşağıda isimleri yazılı olan kişilere verilmiştir, dendikten sonra Bulgaristan ve Türkiye’den ödül alanların isimleri şöyle sıralanıyor:
Bulgaristan: 1-Dr.Nigar Sahlı-Razgrad Milletvekili (Tsar Kaloyan), 2- Ahmet Memedov Tsar Kaloyan Belediye Başkanı, 3- Sabri Alagöz-Şair,yazar, araştırmacı-Sofya, 4-İsmail Çavuş-Şair, yazar, araştırmacı- Sofya, 5- Ali Bayram-Şair “Deliorman” Edebiyat Derneği Başkanı-Dulova.
Türkiye: M. Türker Acaroğlu-Yazar, araştırmacı, İstanbul, 2-Niyazi Bahtiyar-Şair, yazar, İstanbul, 3-Şaban M.Kalkan şair İstanbul, 4-Mehmet Arslan, Yazar, Araştırmacı Çorlu 5-İsa Kayacan, Yazar, Araştırmacı, Gazeteci-Ankara.
Goren Dunev Vakfı, bir yandan Bulgar Türk Kültürü ile çalışmalarını sürdürürken, öte yandan, yurt dışında (Türkiye) yapılan çalışmaları da izlemekte ve 2010 yılına ait ödül değerlendirmeleri sonunda, bunları ödüllendirmektedir.
***
Azerbaycan’dan:
Masallının söz çelengi
Prof. Dr. İSA KAYACAN
            Ben diyorum ya: “Burdur’un Saz ve Söz Ustaları”.. Azerbaycan’daki değerli gardaşlarımız da, “Masallının söz çelengi” demişler. Bu adla, bir edebi Almanax yayınlamışlar 514 sayfayla..Ciltli olarak şekillenmiş bu antoloji, bu ortak kitap.Bu Almanax.
            Antolojinin Reyçisi: Arif Ferzeli, Redaktoru: Refig, Memmed, Tertip eden: Allahverdi Bayrami. Adiloğlu Neşriyatın yayınları arasında günyüzü görmüş. Vagif Yusifli imzalı bir söz var uzunca yazılmış. Önsözün bir yerinde:
            “Azerbaycan edebiyatının nesr yolunu da Masallılarsız tesavvür etmek olmaz. Ben ilk sırada, yaşı sekseni geçmiş istidadlı nasirimiz Gülhüseyn Hüseyinoğlunun adını çekmek istiyorum” deniyor.
            Masallının Söz Çelengi, adlı antolojinin Redaktoru sayın Rafig Memmed, bendenize imzaladığı yayınları için, Antoloji için; “Professor-doktor değerli gazeteci İsa Kayacan’a hoş arzu ve istekle hediyya olarak Redaktordun – 18.05.2011” diye yazmış. Teşekkürlerimi, sevgi ve saygılarımı tabriklerimle sunuyorum efendim.
            Akif Soltan’ın biyografi, fotoğrafı ve “Gözeldir” adlı şiiri 9 ncu sayfada yeralmış, şairin şiirleri, 10,11,12 nci sayfalarda devam etmiş. Sonra Ağalar İdrisoğlu biyografi ve fotoğrafıyla, arkasından bir denemesi, yazısıyla karşımıza çıkıyor.Buradan anlıyoruz ki, Azerbaycan’ın önemli kentlerinden biri olan Masallılı şair ve yazarların, eserleriyle birlikte bir araya getirildiği, kitaplaştırıldığı, toparlandığı ciddi ve kalıcı bir yayın ortaya çıkmış, çıkarılmış. Kutlamak, alkışlamak istiyorum.
            Antoloji içinde (yanlış saymadıysam) 106 ayrı isim ve imza yeralıyor. Sayfa 231 de dostumuz, gardaşımız, Gardaş Elişoğlu bizimle selamlaşıyor. İsmayılov Gardaş Elişoğlu’nun 1952 yılında Masallı şehrinde doğduğunu öğreniyoruz. Biyoğrafisi, yakışıklı fotoğrafından sonra, Azerbaycan, Menim Masallım, Sevirem gelbini daş bile bile, Abide dağlar adlı başlıklı şiirleriyle çıkıyor karşımıza, okurlarının, edebiyat severlerinin karşısına. “Menim Masallım” adlı şiirden bir bölümle noktamızı koyalım. Buyurun, Gardaş Elişoğlu’nun:

Masallı toprağı düşende dile,
Ne şirin nağmeler yayılır ele.
Dinle, ana torpag, dinle sen meni,
Könlümü duyarsan, dinlesen beni.
Ana toprağımsan, menim Masallım,
Şanım-şöhretimsen, canım Masallım.
**
Muhsin Yazıcıoğlu’nun destanı:
Sonsuzluğa yürüyüş
Prof. Dr. İSA KAYACAN
            Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu’nun beklenmedik şekilde aramızdan ayrılışı, herkes için üzüntü getirdi. Sevenleri bir yana, sevmeyenleri bile O’nu ne kadar sevdiklerini anlattılar sonraki günlerde.
Merkezi Ankara’da bulunan, MEMUR-SEN Konfederasyonu Basın Danışmanı hemşehrim Şahin Ali Şen geçenlerde bir çok kitap verdi. Teşekkürlerimi buradan yineliyorum. Bu kitaplar arasında, Buruciye Yayınları’nın 18 ncisi olarak 240 ince uzun boyutuyla Sivas’da basılan, Sivas Belediyesi’nin armağanı olan, Sultanşehir Kültür Sanat Derneği’nin de katkıları bulunan “Sonsuzluğa Yürüyüş” adlı şiir kitabı bir vefa örneği olarak günyüzüne çıkmış, çıkarılmış. Kutluyorum.
Yayına hazırlayanlar var, seçiçi kurul olarak görev yapan altı isim ve imzadan oluşan. Bunları: İlkay Coşkun, Yusuf Bal, Bilal Karaman, Doç. Dr. Alim Yıldız, Mustafa Saydam. Sivas Belediye Başkanı Doğan Ürgüp’le yayın kurulunun takdim ve önsözü var ilk sayfalarda. Sonra 134 ayrı imzanın yazdığı Muhsin Yazıcıoğlu şiirleri var. Bu isim ve imzalar arasından seçtiğim iki şairimizin, İsa Kahraman ve Sabiha Serin’in Muhsin Yazıcıoğlu’na yazdıkları şiirlerden: İsa Kahraman’ın altı dörtlükten meydana gelen, Sabiha Serin’in dokuz dörtlükten meydana gelen şiirlerinden birer dörtlük almak istiyorum aşağıya efendim:

İSA KAHRAMAN’dan:
Hem yiğit, hem mebus, kaç kişi kaldı?
Eza edenleri Allah’a saldı,
Rahle-i tedrisi Başbuğ’dan aldı,
Açılıp, çağrılan kola yürüdü.

SABİHA SERİN’den:
Türkiye’me hizmet gerekir derdin,
Varını yoğunu yoluna serdin,
Bu büyük davada canını verdin,
Sensiz açmaz güller soldu yiğidom,

Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu’nun siyaset içerisinde ortaya koyduğu cümlelerinden de “O demiştir ki” başlığı altında örnekler vermişler. Örnek: 101 nci sayfada yeralan, Muhsin Yazıcıoğlu cümlesi:
“Dava boş gurur ve hırsların tatmini için yapılan bir koşturmaca değil, içtimai, iktisadi, siyasi ve beşeri hayatımızı Hakk’a uydurma davası olmalıdır”.
Kitap içerisinde, Helikopter kazasında beraber Hakk’a yürüdükleri, Yüksel Yancı, Murat Çetinkaya, İsmail Güneş, Kaya İstektepe, hakkında yazılan ikişer mısralık duygu aktarımları da var.
Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu’nun aramızdan ayrıldıktan sonra daha geniş manada anladığımız, hissettiğimiz ve ezberlediğimiz, kitaplara aldığımız o duygu yüklü, “Üşüyorum” şiiri kitabın arka sayfasına konulmuş. Dört ayrı bölümden meydana gelen bu şiirin bir bölümü.
Zikre dalmış her şey,
Güne gülümserken papatyalar,
Dualar gibi yükselir ümitlerim,
Güneşle kol kola kırlarda koşarak,
Siz peygamber çiçekleri toplarken,
Ben çeşme başında uzanmak istiyorum..
***
Dr. Kazan Dağyakalı’nın şiir dünyası
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Sanat ve Edebiyat dünyamıza yeni yeni katılımlar oluyor. Veya imzalarıyla yeni yeni karşılaştıklarımızla yan yana, göz göze geliyoruz.
Dr. Kazan Dağyakalı uzun süredir tanıdığım bir isim ve imza. Şiir denemelerinin var olduğunu biliyordum. Ama bu kadar duygu zenginliği içinde şiirlerin altına, şiirlerinin altına imza attığını bilmiyordum doğrusu.
Dr. Kazan Dağyakalı’nın şiirlerinde duygu zenginliği var. Etkinlendiği noktalara karşı sitemleri ve el uzatan görüntüleri var. Yanlışlıklardan dönülmesi gerektiğinin altını çiziyor, tarifsiz duygular içine saklananların daha fazla kapalı kalmamaları gerektiğini anlatıyor.
“Mevsim hazandı geldiğinde” başlıklı şiir uzunca bir anlatımla karşımıza çıkıyor.

- Uzakta olsa da bedenlerimiz,
Karışmasa da nefesin nefesime,
Sanırım karşılık bulduk,
Sessiz gönül sesine…

Dikkat ettiniz mi, Dr. Kazan Dağyakalı, az söylenmişlerle mısralaştırıyor duygularını: “Sessiz gönül sesine” denilişiyle fazla karşılaştığımı hatırlamıyorum.
Bir başka Dr. Kazan Dağyakalı şiiri: “Deydi mi?” sorusuyla karşımıza çıkıyor. “Kimse kusursuz değil, kuluz niyahet/ Kara gün kararıp kalmayacak elbet” mısralarıyla, taşıdığı iyi niyetin varlığını gösteriyor, anlatıyor. Ve bu şiirin girişindeki mısralarıyla şöyle sesleniyor. Dr. Kazan Dağyakalı:

- Acılarla yoğruldum, o günden beri,
Yüreğim burkulur, seni andıkça,
Hıçkırıklarıma uyandım, geceler boyu,
Gözyaşı içtim, sabahlara dek,

Dr. Kazan Dağyakalı şiirlerinin mısraları arasındaki gezintimizi sürdürürken, “Sen” başlıklı şiirle karşılaşıyoruz. Burada bir hatırlatma yapılıyor ve arkasından; “Gözlerim arıyor/ Sözlerim arıyor/ Ellerim arıyor/ Bedenim arıyor seni” diye sesleniyor uzun uzun.
“Nankör diyorlar” adlı, başlıklı Dr. Kazan Dağyakalı şiirindeki duygularda da samimiyet var, iyi niyet var. Ama karşı tarafın duygularındaki karmaşıklıktan duyulan sıkıntının üzerinde durmadan geçilmiyor, geçilemiyor. Yine hatırlatmalar var mısra mısra:

-Bugün de, yarın da, zamanla geçmiş olacak,
Dönüp de bir baktığında yanında kim kalacak?,
Yarın çekip gidecek, gözün gibi baktığın,
Keşkenin kıskacında, için acıyla yanacak.

Dr. Kazan Dağyakalı, yeni yeni şiirleriyle karşımıza çıkacaktır önümüzdeki günlerde. Bu şiirlerin daha bir dinlendirilmiş olarak okurlarının beğenisine sunulacağı inancımı belirterek, tebriklerimle sevgi ve saygılarımı sunuyorum efendim.
            ***
Didim Altınkum 6.
Yazarlar Festivali
Prof. Dr. İSA KAYACAN
            Sanat, edebiyat, kültür alanlarındaki etkinlikler, Belediyelerimiz bünyesinde gerçekleştirilince, daha disiplinli, daha bir ciddi görünümlü oluyor.
Şair, yazar ve araştırmacı dostum Abdülkadir Güler’in gönderdiği bir kültürel broşür var elimde. Adı: Didim Altınkum 6. Yazarlar Festivali.
Anılan festival 1-15 Ağustos 2010 tarihlerinde, bu tarihler arasında gerçekleştirilmiş.
Hayri Kandemir imzalı bir şiirle, söze başlanmış iç sayfalarda, ilk sayfalarda. Bu şiirin birkaç mısraı:

Bak işte Altınkum,
Elele, dizdize oturduğumuz kumsal,
Ezgileri yükseliyor,
Yanıbaşımdaki barlardan,
Birbirine karışıyor,
Kumsala vuruyor sesler,
Bir kulaş atıyorum masmavi denize
Sensizliği seninle paylaşıyorum,
Dolunayın pırıl pırıl gözlerinde,
Güzeller güzeli Medusa’ya bakıyorum.

Didim Altınkum 6. Yazarlar Festivali programı içinde yeralan, isim ve imzaların sıralanışı şöyle efendim:
İlyas Salman, Zekeriya Beyaz, Nalân Tuntaş, Sinan Akyüz, A. Ali Uyguç, Mine Kırıkkanat, Ahmet Temelli, Muzaffer İzgi, Kadir Güler, Uğur Arslan, Şavgu Aydın, Uğur Arslan, Haydar Ergülen, Mesut Yar, A. Selçuk İlkan, Esat Korkmaz, Cezmi Ersöz, Sadettin Demirayak, Şükrü Öksüz, Erdoğan Aydın, Nihat Behram, Ayşe Kulin, Ataol Behramoğlu, Tuğrul Keskin, Tuluhan Tekelioğlu, Mustafa Veli, İbrahim Kiraz, Yaşar Okuyan, Banu Avar, Arslan Bulut, Tülay Sarayköylü, Hidayet Karakuş, Hayri Kandemir,
Ana sponsor Taci Erbaş: 1963 yılında Çorum’da doğdu. 1986 yılından bu yana, Didim’de inşaat, emlak, turizm, deniz araçları, yerel gazetecilik sektörlerinde faaliyet gösteriyor.
2006 yılında 6 bin 500 adet NUTUK kitabını, Didim ve çevresindeki eğitim kurumlarına ve birçok kişiye dağıtan Taci Erbaş, Didim’in, Altınkum’un tanıtımındaki önemli faaliyetleriyle dikkat çekiyor.
***
Bir biyografi bir şiir
Prof. Dr. İSA KAYACAN
            Burdur ilimize bağlı, Gölhisar ilimizden rahmetli Osman Ali Arslan’ın biyografisi, Dalaman’dan Birdal Can Tüfekçi’nin, bendenize yazdığı yeni bir şiiri var aşağıda efendim:
            Asmalılı Aşık Osman Ali Arslan: 1328 yılında, Gölhisar’ın Asmalı köyünde doğdu. (İsa Kayacan’ın Ağustos 2005 ‘de yayınladığı, Burdur’un Saz ve Söz Ustaları-I’in 149. sayfasında yer alan) bilgilerinden farklı bilgiler edindiğimiz Osman Ali Arslan yöresel sazların tamamıyla ilgilenip seslendirme başarısına ulaştı. Küçük curasını yanından hiç eksik etmeyen, konuşurken yanındaki kişilere anlattığı fıkralarıyla gülmekten şaşkına çevrin Osman Ali Arslan, Gölhisar Orman İşletme Müdürlüğünün orman kesim saha ve fidanlıklarında bekçilik yaptı. 1990 yılında vefat etti.
            Gölhisar ve çevresindeki köylerdeki düğünlere giden, yöre türkülerini kendi şivesiyle ustalıkla söyleyen, yörede pek çok çırak, davul, zurna cura sanatçısı yetiştiren Osman Ali Arslan’ın hayatı, Antalya, Ankara, İzmir Radyolarından gelen araştırmacılar tarafından belgeselleştirildi. 1967 yılında Kuşdili köyünün yanındaki TRT Kulesinin altındaki büyük ardıç ormanlarından kesim yapılırken, Osman Akkoç’a anlattığı (Kuşdili köyünden Kazım Sirel, Asmalı köyünden Bayram Erkan’ın da bulunduğu bir ortamda) bir anı şöyle:
            Bir gün Tefenni’nin Ece Köyüne düğün yapmaya gider, düğünü yapar, fakat düğün sahibi, düğün yapma parasını bir ay sonra ödeyeceğini söyler. Osman Ali Amcamız, bir ay sonra değil dört ay sonra düğün parası almaya varınca, düğün sahibi, şöyle karşılık verir “Be adam sen ne parası istemeye geldin? Sen ne uğursuz insanmışsın, senin yaptığın düğünde getirdiğim gelin geçinmedi. Bir hafta sonra kaçtı gitti. Ben sana değil, senin bana düğün parası vermen icap ediyor, defol evimden, yoksa senden düğün parasını alırım” der.

REKORLAR KİTABINDA İSA KAYACAN (Birdal Can Tüfekçi)

Azminin zaferidir, engelsiz yolu,
Fetheder gönülleri, İsa Kayacan.
Uzanıyor herkese kardeşlik kolu,
Rekorlar kitabında, İsa Kayacan.

Onun hakkıdır, layıktır, azdır övülse.
Ulaşılamaz yeri, kalpten sevilse,
Koskoca dehadır, kıymet verilse,
Rekorlar kitabında, İsa Kayacan.

Yıllar geçip, karlar yağsa başına.
Kurbandır, Burdur’un, toprağına taşına,
Paylaşır sevgiyi, uçan kuşuna.
Rekorlar kitabında, İsa Kayacan.

Bilgi ondadır, ilgi onda, özveri onda.
Bir vahadır o, dostluğun dergâhında.
Görmek isterim onu, rekorlar kitabında.
Mutlaka olmalı, dost İsa Kayacan.
            ***
Karınca Dergisi ve Karınca Kardeş
Prof. Dr. İSA KAYACAN
            Devletimizin kurucusu Yüce Atatürk’ün talimatlarıyla 1931 yılında kurulan o günden bu yana, aralıksız faaliyetlerini sürdüren Türk Kooperatifçilik Kurumu’nun 75 yılıdır yayınladığı ve Kasım 2010’da 887 nci sayısı kooperatifçilerle, okurlarıyla buluşan buluşturulan  “Karınca Kooperatif Postası” Dergisinin Türk Kooperatifçilik Kurumu adına sahibi: Prof. Dr. Nevzat Aypek, Yazı İşleri Müdürü: Prof. Dr. Rasih Demirci. Yazışma adresi: Ceyhun Atıf Kansu Cad. 6 Sk. No: 35/9-10 Balgat-Ankara.
Karınca’nın başyazısından (giriş): 2011 yılında 80. kuruluş yılını kutlayan olan Türk Kooperatifçilik Kurumu, 80 yılı sadece Türk kooperatifçiliğini geliştirme misyonu ile çalışma alanını sınırlandırmamış; aynı zamanda bir Cumhuriyet Kurumu olarak Türkiye’nin sosyal, hukuk, siyasi ve ekonomik hayatının da içinde olmuştur. Bu bağlamda da kendisine roller biçmiş ve yerine getirmiştir, getirmeye de devam edecektir.
Karınca Kooperatif Postası Dergisinin 887 nci sayısında imzası bulunanlar; Rasih Demirci, Yeter Demir, M. Akif Özer, H. Rıdvan Çongur, Orhan Kavuncu, Hüseyin Demir, Hüseyin Albayrak, Yusuf Koca, Dr. Mürteza Hasanoğlu..
“Karınca Kardeş” bir dergi formatında, çocukların gözü ve kalemiyle bakılıyor, şekillendiriliyor. Karınca Dergisinin “eki” olarak veriliyor. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı vesilesiyle yayınlanan bir “Karınca Kardeş” sayısı.. Atatürk’ün Cumhuriyet üzerine söylediği sözlerden seçmelerle merhaba deniliyor. Atatürk ve Cumhuriyet, başlığı altında verilenler, aktarılanlar.. H.Rıdvan Çongur imzalı uzunca bir araştırma.
Orhan Arslan imzasıyla “Büyük dev niçin korktu”nun cevabı veriliyor, kıssadan, hisseler verilmeye çalışılıyor. Hüseyin Albayrak imzalı Türk ahlak ve karakteri, yorumlanıyor. Kütahya lisesi – 24 Mart 1923 imzalı bir yorum-değerlendirme, anlatım. Başlığı: Atatürk’ün öğretmenlere hitabı.
İrem Özmen (Erdem Beyazıt Anadolu Lisesi) imzalı, bir deneme. Başlığı: Batmayacak bir güneş. Gençlere göre Cumhuriyet genel başlığı altında; Akın Işıkveren, Tuğçe Açıkgöz, imzalarıyla verilenler.
Selma Fuad imzalı “30 Ağustos” başlıklı şiir. Bu şiirin girişi:

Ey isimsiz meçhul asker,
Ağustosun otuzunda,
Kazandığın büyük zafer,
Karşısında: Cihan titrer...
***
Bir bir daha
Prof. Dr. İSA KAYACAN
            Bir bir daha iki yapıyor demek kolay. Doğru bir ifade biçimi... Merkezi Ankara’da bulunan, Şavşat Derneğinin, yöresel kültür,  tanıtım ve sanat dergisinin “Şavşat” adlı Derginin 32 nci sayısındaki haber, yorum, şiirler arasındaki anlatım zenginliği sıcaklıkla buluşunca, Artvin’in serinliğiyle yüzyüze getirilmiş.
            Sahibi: Necmettin Ermişoğlu, Yazı İşleri Müdürü: Vedat C.  Demiral, Genel Yayın Yönetmeni: Mazlum Çelik olan, “Şavşat” Dergisinin elimizdeki sayısında yer alan şiirlerden Hanifi Cihan imzalı “Benim” adlı olanından:

Konma bülbül konma, viran bağıma,
Seni eğleyecek dalım yok benim,
Veda ettim neşe saçan çağıma,
Sesin dinleyecek, halim yok benim.

Der Hanifi Cihan keder doluyum,
Şüphesiz ki sen de Mevla kuluyum,
Ümitsizim gezsem bile ölüyüm,
Gülüp söyleyecek, dilim yok benim.

Buradan bir başka şairimizin şairemizin anlatım dünyasında, Isparta ilimiz Merkezinden Melahat Ecevit hocanımın Nisan coşkusuna kulak verelim:

NİSAN COŞKUSU (Melâhat Ecevit)

Bu sabah yağmur sesleriyle uyandım,
Penceremden baktım, gökyüzüne uzandım,
Merhaba nisan yağmurları merhaba!
Nisan coşkusu içinde, aşık mıyım acaba?

Hazdan başım dönüyor, nisan ayında,
Tomurcuklar çatlamış, kirazın dallarında
Merhaba karıncalar, kelebekler merhaba!
Nisan coşkusu içimde, aşık mıyım acaba

Ilık nisan yağmurları okşadı saçlarımı
Bazen de usulca öpüverdi dudaklarımı
Merhaba bütün sevgiler merhaba!
Nisan coşkusu içimde aşık mıyım acama?

Nisan ayında şarkı söyler, çiçekli dallar,
Nisan rüzgârıyla buluşur, çılgın arzular
Merhaba sevenler, sevilenler merhaba!
Nisan coşkusu içimde, Aşık mıyım acaba?.
            ***
Kâzım Poyraz’dan: Gönül Damlaları
Prof. Dr. İSA KAYACAN
            Şiirimiz içinden, sanat ve edebiyatımız içinden ses veren, önemli seslerden biri olan, Manisa ilimiz merkezinden seslenen Kazım Poyraz hocanın yeni bir şiir kitabı geldi geçenlerde.
152 sayfayla, merkezi Salihli’de bulunan “Ay Yayınları”nın yayına hazırlık çalışmalarından sonra yayını gerçekleştirilmiş kitabın.
Muharrem kubat’ın önsözü, arkasından Kazım Poyraz’ın biyografisi, özgeçmişi karşımıza çıkıyor. Şiirlerin büyük bölümü hece vezniyle yazılmış, sayfalara aktarılmış yayın çalışmaları, ürünleri.
Kâzım Poyraz şiir alanında aldığı önemli ve kalıcı mesafelerin genel görünümüyle alkış topluyor, beğenilen- aranılan şiirlerin altına imza atıyor, atabiliyor. Tebriklerimi sunmak istiyorum burada.
Güzel yurdum, Bu vatan kutsal, Atatürk, Kınalı kuzu gibi başlıklar altında yazdığı şiirlerinde anlatılanlar, ortaya konulanlar anlamlı, Kazım Poyraz hoca ismine yakışanlar olarak görülüyor. “Bu vatan kutsal” adlı şiir 15. sayfada yer alıyor. Bu şiirden:
Bölünmez bu şehir yurdu,
Kardeş, Çerkez, Türk’ü, Kürt’ü,
Çanakkale’de hep birdi,
Özüne dön vatan kutsal.

Nice ocak söndü, gitti,
Analar gözyaşı döktü,
Batı bize nifak etti,
Özüne dön vatan kutsal.
Kazım Poyraz’ın “Gönülden Damlalar” adlı şiir kitabının son sayfalarında, kendisiyle ilgili yazılanlardan değişik örnekler verilmiş. Bu imzalar arasında, Abdülkadir Güler, Harun Tokmak, Sermet Atacanlı, Rauf R. Denktaş, Halil İbrahim Sakarya, İsa Kayacan yer alıyor.

KAZIM POYRAZ’A DOSTLUKLA (abdülkadir güler)
Yağmurun yağışı, beklenen niyaz gibidir,
Yüreği ak-paktır, yerinde durmaz gibidir,
Manisa’dan gelen dolu dizgin ey sadık dost,
Şairlerin yüz akı, Kazım Poyraz gibidir.

GÜNÜN SÖZLERİ:
1. Arkadaş edinmenin tek yolu, arkadaş olmaktır. (Emerson)
2. Fırtınanın kapınıza attığı konuklara iyi davranın. (Horatius)
3. Adaleti, aklın yardımı olmadan kullanmak imkânsızdır. (Frevde)
GÜNÜN HABERLERİ.
1. 05 Ağustos 1994 tarihinde Hüseyin Kayacan tarafından kurulan, 8 yıldır Manış ailesince günlük yayınlanan “Burdurlu’nun Sesi” Gazetesi 17. yayın yılına merhaba dedi.
2. Gazeteci-Yazar İsa Kayacan “Burdur Destanı”ndan sonra, “Kadın Destanı”nı yazıyor. Kadın’ın; olumlu, olumlu-olumsuz, olumsuz yönlerinin şiirsel bir anlatımla 500 beyit 1000 mısra ile anlatılacağı “Kadın Destanı” Türkiye’de bir “ilk” olması bakımından önem taşıyor.   
***
Dergi sıralaması
Prof. Dr. İSA KAYACAN
            Dergilerin bir sıralama içinde ele alınışları, kısa kısa söz edilişleri. Sayfalarında gördüklerimiz, gördüklerimizden vereceğimiz örnekler:
1-AZERBAYCAN DERGİSİ: Merkezi Ankara’da bulunan Azerbaycan Kültür Derneğinin yayın organı. Sahibi: Cemil Ünal, Yazı İşleri Müdürü: Tuncer Kırhan, Koordinatör: İsa Yaşar Tezel. Azerbaycan Dergisinin yazışma adresi: Bayındır Sk. No:37-6 Kızılay-Ankara. Kapakta yeralan dörtlüklerden T. Abdullah Saik imzalı olan:

Şu vatanın öksüzleri, gelinleri, dulları,
Gözyaşıyla sulamışlar geçtiğiniz yolları,
Başkasını istemem, Ey Türk çabuk gel..
Seni beklemekten yoruldum.

2-KUMRU DERGİSİ: Abdülhadi Bay’ın sahipliği, Mehmet Nacar’ın Yazı İşleri Müdürlüğünde Gaziantep’te yayınlanıyor. 40 sayfalık derginin 4 ncü sayısı günyüzü gördü. Yazışma adresi: Düğmeci Mhl. Suburcu Cad. Ali Veli İşh. Kat.4–502 Şahinbey-Gaziantep. Kumru Dergisinin bu sayısında; Abdulhadi Bay, Mehmet Nacar, İsmail Mercan, Mustafa Ceylan, Ekrem Yalbuz, Rasim Köroğlu, Hanifi Kara, Erhan Tığlı, Betül Koçum, Tamer Abuşoğlu gibi imzalar dikkat çekiyordu.
3-ÇINGI DERGİSİ: Kayseri ilimiz merkezinde yayınlanan eğitim, kültür, sanat ve edebiyat dergisi. 5 nci sayısı bize ulaşan derginin sahibi: Süleyman Karacabey, Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: Dr. Rasim Deniz. Yazışma: P.K.212 Kayseri. Süleyman Karacabey’in 16 ncı sayfada yeralan “İrem bağının gülü” adlı, başlıklı şiirinden:

Sözlerin var,
Sözlerin ki usanmadan dinleniyor,
Söylerken billur damlalar dökülüyor,
Duyunca kulaklarımda,
Musiki tadında ruhumu okşuyor..

4-BURDUR YÖREMİZİN BÜLTENİ: Durmuş Öcal tarafından hazırlanıp, fotokopi tekniğiyle basılıyor. Dört sayfalık, Burdur Yöremizin Kültür-sanat ve Edebiyat Bülteni’nde değişik konular işleniyor, sayfalara aktarılıyor. Geçmişten yayın örnekleri verilerek, hatırlatmalar gerçekleştiriliyor.
Anılan bültenin 71 nci sayısında, Burdurlu Şair Müzeyyen Düdük annemizin vefatı dikkat çekerken, İsa Kayacan’ın değişik gazetelerde yayınlanan yazısının alıntı görüntüsü vardı.

İSA KAYACAN UNUTULMAYACAK (Mehmet Atasever-Burdur)

Sayın İsa Kayacan hocam, Ece köyünden,
Ecdadı peygamberimizin yüce soyundan
Mayası yoğrulmuş, Tefenni’nin
Barutlu suyundan,
İsmi sonsuza kadar unutulmayacak inşallah!:.
            ***
Metin Soydeveli’den:
İnsana gömülür aşk
Prof. Dr. İSA KAYACAN
            İzmir’den gelen bir ses, Metin Soydeveli. 80 sayfalık şiir kitabı: “İnsana Gömülür Aşk”la bana ulaştı. Epey oldu kitap geleli. Sayfalarında gezme fırsatını yenilerde bulabildim.
Metin Soydeveli, “Sevgili büyüğüm İsa Kayacan’a, hassas kantarında tartılmak dileğimle. Hürmet ve sevgilerimle” cümleleriyle, ifade biçimiyle imzalamış kitabını.
Kitap içerisinde, genelde serbest tarzda yazılan, sayfalara aktarılan şiirler var. Bunlarla karşılaşıyoruz.
Merkezi İzmir’de bulunan Etki yayınları arasında günyüzü gören kitapla Metin Özdeveli, sanat ve edebiyat alanımızdaki şiir yolculuğundaki yürüyüşünü bir düzenleme, çeki-düzen vermiş.
Şiirlerin başlıklarına bakıyoruz, yaşamın pencereden bir bakış olduğu, aşkın zamanla gözden düşebileceği, anlatıldıktan sonra” izlerin kalsın istiyorum” diyerek, beklenti ve kesinliğe giden arzunun belirtilişi, ortaya konuluşu yapılıyor.
İlk bakışta Metin Soydeveli’nin hayata pek ciddiye almadığı görülüyor gibiyse de, kitabının sayfalarındaki şiirlerin mısraları arasındaki gezintiniz biraz uzayınca, gerçeğin böyle olmadığını görüyorsunuz.
-“Çözdüm sırrını/Aynadaki gizlerin/Gizler yüzümde” mısralarındaki beklenti sonundaki tespitlerin genel görüntüsü ortaya konuluyor.
Bir sevda hamalı olarak, kitabının 24 ncü sayfasındaki seslenişleriyle Metin Soydeveli, duygularını anlatmada, beklentilerini sıralamada zorlanmıyor. Üç dörtlükten oluşan “Sevda hamalı”ndan:

Gecenin yorulmuş açlıklarımda,
Umutlarımı yüklediğim rüzgâr bitkin,
Geçemiyor yalayıp denizleri, düşüyor,
Meltemlere siniyor yosun kokuları.

Metin Soydeveli: 1950 yılında Turgutlu’da doğdu. Orta ve Lise tahsilini İzmir’de tamamladı. 10 yıl devlet memurluğu yaptı. Üniversite tahsilini İktisat ikinci sınıfta yarım bıraktı. Özel kuruluşlarda çalıştı, emekli oldu. Yaşamını İzmir’de sürdürüyor.
            ***
Hüseyin Çiftçi’den: Derinti
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Hüseyin Çiftci, 1970’li yıllardan bu yana tanıdığım, birkaç kez merhabalaştığım, eğitimci, şair-yazar arkadaşlarımızdan biri.
            Nevşehir-Avanos’tan sesleniyor. Gül Dalında Güzel (1979), Eğrilikler (2007), Derinlikler (2009) adlı kitaplarından sonra, “Derinti” adlı şiir kitabıda bana ulaştı, ulaştırıldı.
            Hüseyin Çiftci çok kısa ve özlü söz diyebileceğimiz şiirleriyle, anlatımlarıyla karşımıza çıkıyor.
            Elimdeki kitap, “Şiiri Özlüyorum” adlı derginin eki, ayrıca Hüseyin Çiftci’nin kendi yayını olarak günyüzü görmüş.
            Şiiri Özlüyorum, adıyla yayınlanan bir dergi var Avanos’ta. Birer ikişer veya üçer mısrayla “Derinti”nin sayfalarına aktarılmış, Hüseyin Çiftci mısralarından:

Gücün seyrini yutuyor,
Işık; kırılan nokta.
            *
Sabahın ağzında balık ve
Biçilmiş gölgeler.
            *
Boşluk, yorgun genişlikler.
            *
Özetini üzerinde,
Taşıyor Ankara.
            *
Toz hayalin,
Yelesi kırılır.
            KIZILIRMAK GAZETESİ
Hüseyin Çiftçi’nin gönderdiği bir gazete. Altı sayfayla okurlarıyla selamlaşıyor.
Kızılırmak gazetesinin imtiyaz sahibi: Mehmet Çelik, Yazı İşleri Müdürü: Nejmi Bektaş. 10 muhabiri yeralıyor kimlikte isimler olarak. Zekeriya İlleez, H. İbrahim Toprak, Şahin Güneş makaleleriyle, Hüseyin Çiftçi şiir köşesiyle dikkat çekiyorlar.
Ayrıca, gazete sayfalarındaki yöresel haberler de getirdikleriyle takdir topluyorlar. Hüseyin Çiftçi arkadaşımızla, Kızılırmak Gazetesi yöneticilerini kutluyoruz efendim.
         ***
Hayrettin İvgin adıyla başlayarak
Prof. Dr. İSA KAYACAN
            Araştırmacı, şair, yazar Prof. Dr. Hayrettin İvgin adıyla başlayarak yazılanlar yazanlar. Hayrettin İvgin hocanın “Köy çocuklarından/Cumhuriyet öğretmenlerine” gönderdiği bir şiiri. Arkasından Kayserili Aşık Gözübenli’nin “Hayrettin beye” başlığıyla yazdığı bir şiiri var aşağıda efendim. Buyurun birlikte geçirelim.

ÖĞRETMENİM (Hayrettin İvgin)
Bizi okut, yol ver bize fikrinle
Ülke sorununa dal öğretmenin
Öğret insanlığı, medeniyeti
Gitme köyden n’olur, kal öğretmenim.

Uygar yaşamayı sen öğret bize
Bunca yıl inandırıldık saf söze
Gün olur inersek yokuştan düze
Olursun bizlere dal öğretmenim.

Köpek hastanesi kurmuşlar yurtta
Acısız doğum yaparmış burada
Anamsa doğurmuş beni tarlada
İt et yer, biz niçin yal öğretmenim.

Köyümüz ışıksız, yolsuz, okulsuz
Sesimizi duyan yok kolsusuz
Su veren yok ölüyoruz da susuz
N’olacak bizim bu hal öğretmenim.

Okuyup senin gibi olacağım
Doğru büyüdüm, doğru kalacağım
Ben babamın hakkını alacağım
Onların üstüne sal öğretmenim.

Aşık Gaybi de gerçeği söyler
Uykudan uyanın garip köylüler
Sizler olmasanız bu vatan n’eyler
Ümitlerin bize bal öğretmenim.

HAYRETTİN BEYE (Kayserili Aşık Gözübenli)
Çabanız şevk ile anılacaktır
Sizler başımızda, hazır oldukça
Sizlere çatanlar yanılacaktır
Sevgiler bakidir dünya durdukça.

Hız verin koruyun aşkın argını
Barıştırın küsülüğü gırgını
Unutmayız biz Hayrettin İvgin’i
Sevginiz bizlere böyle vurdukça.

Aşıkların yükü dağlardan ağır
Göremez, duyamaz, ağma ve sağır
Bir emrin var ise ölüme çağır
Can hazır duruyor, canan oldukça.  
***
Zeki Çelik’ten iki yeni şiir
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Isparta ilimiz merkezinde yaşayan Zeki Çelik’in iki yeni şiiri var aşağıda. Bunlardan birincisi 18 Aralık 2010 tarihinde kaybettiğimiz, Burdurlu şair Müzeyyen Düdük annemize, ikincisi de bendenize ithaf edilmiş şiirler efendim:
MÜZEYYEN DÜDÜK ŞAİR ANNEM  (Zeki Çelik, 18.12.2010)
Burdur ilindeydin şiir sanatın,
Mütevazı dille sürdü hayatın,
Üstünden hızlı geç köprü sıratın,
Kabriniz nur olsun, Müzeyyen annem.

Şölende sesini duymak güzeldi,
Saygı, sevgi, sonsuz ilgi özeldi,
Kitabın okundu duyan haz aldı,
Kabriniz nur olsun, Müzeyyen annem.

Derli, toplu vücut erimiş hayret,
Süren doluyorken, edersin gayret,
Bir Pazar akşamı, yaptım ziyaret,
Kabriniz nur olsun, Müzeyyen annem.

Zeki’den dizildi ince satırlar,
Şairler, yazarlar seni hatırlar,
Duamızı bekler şehit, yatırlar,
Kabriniz nur olsun, Müzeyyen annem.

Not: Müzeyyen annemiz iki gözüm gibi sevdiğim iki oğlum var. Biri Prof. Dr. İsa Kayacan, biri Zeki Çelik derdi. Zeki Çelik’in ikinci şiiri “İsa Kayacan’la gurur duy Burdur” adının taşıyıcısı efendim. İkinci Zeki Çelik şiiri:
İSA KAYACAN’LA GURUR DUY, BURDUR (Zeki Çelik, 23.02.2011)
Tefenni, Ece’nin gülleri açtı,
Ülke geneline emekler saçtı,
Barış güvercini, rekora uçtu,
İsa Kayacan’la gurur duy, Burdur.

Sanat hayatına derinden daldı,
Ankara Başkent’de yıllarca kaldı,
Binlerce eseri kaydına aldı,
İsa Kayacan’la gurur duy Burdur.

İli, her yöreyi beğendirmekde,
Yetkili kurumu direndirmekde,
Uyuyan güzelsin, uyandırmakda,
İsa Kayacan’la gurur duy Burdur.

Ozan, sanatkârla hoşsun, iyisin,
Zeki insanlarla yalnız değilsin,
Üstün şahsiyetler artsın, anılsın,
İsa Kayacan’la gurur duy, Burdur,

Hiç yorum yok: