30 Ocak 2013 Çarşamba

08 OCAK - 29 OCAK 2013

MAKÜ’DEN: "Asım’ın Sesi"
Prof. Dr. İsa KAYACAN
Kısa adı MAKÜ olan, Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi başarılı eğitim tablosuyla göz doldurmaya devam ediyor.
Yenilerde bir bülten, dergi geldi MAKÜ’den. “İstiklalden İstikbale Asım’ın Sesi” adıyla, pırıl pırıl baskısı ve zengin içeriğiyle ciddi bir yayın, bülten, dergi özelliği taşıyor. Hele, Burdur çıkışlı olunca, mutluluğumu artırdı her Burdur sesi, Burdurlu sesi gibi.
104 büyük sayfayla yazı ve haberleriyle “işte dergicilik” dediğimiz Asım’ın Sesi, devletimizin kurucusu yüce Atatürk’ün bir fotografı ve; “Dünyada her şey için medeniyet için, başarı için en gerçek yol gösterici, ilimdir, fendir” cümlesiyle başlayan uzunca bir görüşle söze başlanmış.
Mehmet Akif Ersoy’un bir fotoğrafı ve şiirlerinden aşağıdaki dörtlükle devam edilmiş:
Alınız ilmini Garb’ın, alınız san’atını,
Veriniz hem de mesainize son süratini.
Çünkü kabil değil artık yaşamak bunlarsız;
Çünkü milliyeti yok san’atın, ilmin; yalnız.
Rektör, Prof. Dr. Mustafa Saatcı’nın bir sunuşu, takdimi var “Korkma” başlığıyla. Bir yerinde; “Genç Üniversitemiz bir ilke daha imza atamanın haklı gururunu bültenimizin ilk sayısı ile yaşıyor. Üniversitemiz açmış olduğu ve eğitim verdiği her biriminde iddialıdır ve bu iddiası her geçen gün artarak devam edecektir. ‘Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi yaparsa iyisini yapar’ sözü bizim sloganımız olacak ve bu doğrultudaki çalışmalarımız hız kesmeden devam edecektir” denilişi, dikkat çekiyordu. Gerçekten, MAKÜ bizim için, Burdurlular için bir gurur tablosudur. Kurulmadan önceki heyecan ve gayretlerimizi hatırlıyor, bugünlerdeki sevinç, mutluluk ve gururla birleştiriyoruz.
Asım’ın Sesi’nin ilk sayısı masamda. Sahibi: Prof.Dr. Mustafa Saatcı. Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: Doç.Dr. Zafer Gölen, Yayın Koordinasyonu: Burcu Doğan, yedi isim ve imzadan oluşan yayın kurulu var. Diğer alanlarda görev yapan isimlerin varlığında da sözedelim. Bülten içinde, dergi içinde imzaları bulunanlardan sözedelim bir sıralama ile:
Doç.Dr. Zafer Gölen, Yrd. Doç. Dr. Nihat Karaer, Şevkiye Kazan Nas, Yrd. Doç.Dr.Kadir Şeker, Yrd. Doç.Dr.Hatice Ekinci, Yrd. Doç.Dr.Hüseyin Metin, vd. Bu arada, dergi içindeki Üniversite çıkışlı haberler geniş olarak karşımıza çıkıyor. Bir anlamda, habercilikle de Üniversite bünyesindeki olup-bitenler gözler önüne serilmiş oluyor.
Böyle bir bültenin, derginin yayınlanmaya başlaması, MAKÜ açısından önem ve anlam taşımaktadır. Bu sevinç ve mutluluğumu burada belirtmek, kaydetmek istiyorum.
GÜNÜN SÖZLERİ:
1. Değişimi başlatanların ilk işi, alışkanlıkları ortaya çıkarmaktır; onları değiştirmeye çalışmak değil. (Gary Hamel)
2. Bütün devletler hazımsızlıktan ölür. (Napoleon)
3. Bugünün işinin dünün metodları ile yapabileceğine inanmıyorum. (Nelson Jackson)
4. Bir iş açmak çok kolaydır; zor olansa onu açık tutmaktır. (Çin atasözü)
5. Yarım hazırlıkla, yarım tedbirle yapılacak saldırı, hiç saldırmamaktan daha kötüdür. (Atatürk)
***
Gülpınar Dergisinde Edebi portreler
Prof. Dr. İsa KAYACAN
Araştırma, inceleme.. Sonunda değerlendirme olarak ortaya konulanların zorluğunu kabul edenlerdenim.
Dr. Salih Okumuş, Sabit Bayram imzalı “Gülpınar Dergisinde Edebi Portreler” adlı araştırma 192 sayfayla Ordu’da Serüven Kitap yayınları arasında Günyüzü görmüş.
Güzide Gülpınar ve Bilal Taranoğlu çiftinin evlatları gibi büyütüp, aylık yayınlanışıyla 349. sayısına ulaşan, kültür, sanat ve edebiyat dergisi ‘Gülpınar’ın başlangıç yıllarından kapanış yıllarına kadar sayfalarında imzası bulunan kalem sahibi olarak söylemek isterim ki: Güzide Taranoğlu, kızlık soyadı olan ‘Gülpınar’ı bir dergi adıyla Mayıs 1976’da yayınlamaya başlar. Burada, Güzide hanımın yanında, dimdik duran, dağ gibi görüntüsüyle destek olan rahmetli eşi Dr. Bilal Taranoğlu’nun varlığı Gülpınar’ın doğuşunu, yaşayışını sağlamıştır.
Sabit Bayram, Güzide Taranoğlu, Gülpınar Dergisi’yle ilgili araştırmalarını sürdürürken Ankara’daki araştırmalarında yardımcı olma gayretim olmuştu. Elimizdeki, masamızdaki ‘Gülpınar Dergisinde Edebi Portreler’ adlı kitabın önsözünde, Gülpınar dergisiyle ilgili bazı bilgiler veriliyor. Bir yerinde:
-‘Çalışmamızda, derginin 1976-2005 (1-39) sayılarını esas aldık. Bazı bölümlerde özellikle konuşa açıklık getirmek için başka kaynaklara başvuru gereğini duyduk. Derginin muhtelif sayılarındaki bazı edebi şahsiyet incelemelerine yüzeysel ve kitap tanıtımı şeklinde olmaları nedeniyle yer vermedik’ deniliyor.
Gülpınar Dergisinin 348 sayısında 1848 farklı yazar ve şairin olduğu ifade ediliyor. Derginin edebi muhitinde dikkati çeken en önemli ismin, derginin kurucusu Güzide Taranoğlu olduğunun altı çiziliyor.
Ayrıca, Enver Tuncalp Rüştü Burlu, H. Fethi Gözler, Burhan Sadık Yalçın, Ahmet Ayberkin, Abdülkadir Güler, Abdullah Satoğlu, İbrahim Agâh Çubukçu, İsa Kayacan, Mualla Anıl, Hüsnü Yurdusev, Yılmaz Aybar ve Muhsin Durucan’ın dergiye en çok yazı kazandıranlar oldukları vurgulanıyor.
Yedi bölümde incelenen, sayfalara aktarılan Gülpınar Dergisi incelemelerinde; Klasik edebiyata mensup şairler, Halk Edebiyatına mensup şairler, Tanzimat’tan Cumhuriyet’e yeniliğin temsilcileri, dış Türkler ve yabancılar, Bilim insanları, müzisyenler ve ressamlar, başlıkları altındaki görüşlerle çok önemli ve kalıcılığı yüksek görüşler ortaya konulmuş. Sonuç bölümü ve kaynakça başlıkları altında da detaylı bilgi ve bilgiler sergilenmiş.
Sonuç başlığı altında verilenlerden bazı görüşler: Gülpınar, ilk sayısından son sayısına kadar Milli edebiyat anlayışından ayrılmaz. Milli kültür ve şuurun savunuculuğunu yapar. Gündemi belirlemek, büyük etkiler uyandırmak gibi iddiaları bulunmayan Gülpınar, daima sessiz ve derinden giderek, bilhassa gençlere bir okul olur, denilişi doğru bir tespittir.
Sayfalarda, bölümlerde, yazıları incelenenlerin, kısa cümlelerle ve dipnot olarak verilişi bilimsel bir çalışmanın ortaya konuluşunu göstermektedir. Gülpınar Dergisi ve Güzide Taranoğlu için önemli, anlamlı ve kalıcı bir çalışmayı gerçekleştirdikleri için Dr. Salih Okumuş ve Sabit Bayram adlı araştırmacılığımızı kutluyor, tebriklerimi sunuyorum. Araştırmanın, 13, 14, 15, 16, 20, 21, 61, 93, 104, 105, 108, 119, 123, 126, 130, 182, 183. sayfalarıyla, kaynakça bölümünde İsa Kayacan yayınlarından söz edildiği için, mutluluk duyduğumu belirtiyor teşekkürlerimi sunuyorum.
***
Hacıbektaş Veli Kültür Derneğinden 
üç kitap
Prof. Dr. İsa KAYACAN
Merkezi Hacıbektaş/Nevşehir’de bulunan Hacı Bektaş Veli Kültür Derneği yayınları arasında Günyüzü görmüş üç ayrı kitap var masamda. Bu kitaplar, değerli dostum Hayrettin İvgin tarafından bana ulaştırıldı. Kitaplar sırasıyla:
1.ULUSLARARASI HACIBEKTAŞ AŞURE GÜNÜ
Kitap, Merkezi Ankara’da bulunan Kültür Ajans’da hazırlanmış 128 sayfalık kitabın sunuşu, Hacıbektaş Veli Kültür Derneği 2. Başkanı Mustafa Özcivan’a ait. Buranın bir yerinde, “Aşure hep birleştirici olmuştur. Aşure hep paylaşmanın simgesi olmuştur. Anadolu Aleviliğinin olmazsa olmaz ritüellerinden en önemlisidir aşure; Muharremin 10. günü başlayan Hz.Hüseyin’in şahadeti anısına tutulan matem orucunun bitiminde yapılan ve dualanarak dağıtılan bir anma çorbasıdır, anma tatlısıdır” deniliyor.
Önsöz Prof. Dr. Hayrettin İvgir’e ait. İvgin hoca, “Bu kitap; özellikle Aşure konusunda gerçekleştirilen panelin konuşmalarını içermektedir” diyor. Panele konuşmacı olarak; Hasan Klavuz, Doç.Dr. Nezaket Hüseynova, Doç.Dr. Robert Langer, Cavit Mürtezaoğlu, Necati Şahin, Ekber Goşalı Yolcuyev, Piri Ere, Hıdır Temel, Doç.Dr. Rıza Yıldırım, Fevzi Ekrem Terzioğlu, Prof. Dr. Hayrettin İvgin, Abdülali Mücazi, Şemsettin Küzeci.
2. ULUŞLARARASI HALK OZANLARI HACIBEKTAŞ BULUŞMASI
Hacıbektaş Veli Kültür Derneği yayınlarının 6. olarak 208 sayfayla yayınlanmış. Önsöz, Hacıbektaş Veli Kültür Derneği Başkanı Nafiz Ünlüyurt’a ait. Önsözün girişinde, “Büyük ozan Mahsuni anısına düzenlenen etkinlikle başlatılan fuluslararası Halk Ozanları Hacıbektaş Buluşması, bu yıl da Aşık Daimi anısına düzenlenen anlamlı bir etkinlikle yürüyüşünü sürdürdü” deniliyor.
Şiir yarışması ve sonuçlarından sözediliyor. Birinci İsmail Nar, İkinci Feyzullah Seçkin, Üçüncü Selami Yağar. Ayrıca mansiyon alanlar da var. Bir de panel gerçekleştirilmiş. Kemal Bülbül’ün sunuculuğunda değişik kişilerin konuşmaları ve panelist olarak ortaya koydukları görüşler var kitap içerisinde.
UĞUR MUMCU’YA SAYGI VE FAİLİ MEÇHULLER
Hacıbektaş Veli Kültür Derneği yayınlarının 4 ncüsü olarak kitaplaştırılmış. 96 sayfayla şekillendirilen kitap, Uğur Mumcu’ya saygı ve faili meçhiller adıyla gerçekleştirilen panelin sözleriyle geniş bir fotoğrafı olarak görülüyor.
İlk sayfalarda, Ali Kaim, Fikri Sağlar, Prof.Dr.Hayrettin İvgin imzalarıyla ortaya konulan görüşlerle başlıyor. Panelin sunucusu  Ali Kaim. Konuşmacılar var değişik isim ve imzalardan meydana gelen. Kitabın arka sayfalarında da fotoğraflar var yine panelle ilgili.
Kitabın arka sayfasında, Uğur Mumcu’nun ünlü sözü, hatırlatması yeralıyor. Bu söz: Bir kişiye yapılan haksızlık, bütün topluma karşı işlenen bir suçtur.(U. Mumcu)
***
Samsunlu Aşık Kemali Bülbül’de, 
dünyasını değiştirdi
Prof. Dr. İsa KAYACAN
Vefatla aramızdan ayrılanların ardından yazmak, görüşlerimi ortaya koymak beni hep üzmüştür, tarifi mümkün olmayan duygulara kapılmışımdır, karmaşık düşünceler beni sımsıkı sararken, nefes alamaz hale gelmişimdir.
Ankara’daki uzun süren yıllarında, hep birlikte olduğumuz, bugün yetişmiş torun sahibi olmuş çocuklarının minik yaşlarından itibaren Samsunlu Aşık Kemali Bülbül dostluğunu yaşamaya başlamış birisi olarak, Kemali Bülbül isminin, imzasının yanında ayrı bir yeri ve önemi olduğunu hep yaşayageldim.
Ankara’daki yıllarını tamamlayıp, doğum yeri Samsun’a döndüğü günden itibaren de, hemen her  hafta, hatta haftada birkaç kez telefonla görüştüğümüzü, genellikle benim özel hayıtmda değişiklik olup olmadığını sıklıklı sorduğunu, “Kabahat sende, sen tembel davranıyorsun” diye yorum ve sitemde bulunduğunu hatırladıkça, onun dostluğunun ne kadar önemli ve candan olduğnu görmenin sevinç ve üzüntüsüyle yaşadığımı belirtmek istiyorum. Şimdi, rahmetli Samsunlu Aşık Kemali Bülbül’ün biyografisine bakalım:
SAMSUNLU AŞIK KEMALİ BÜLBÜL
Samsunlu Aşık Kemali Bülbül’ün asıl adı Kemal Bülbül’ür. Annesinin adı Zekiye, Babasının adı ise Recep’tir. 10 Mart 1928 tarihinde Samsun’un Kavak ilçesi Kozansıkı köyünde dünyaya geldi. 1939 yılında babasını, 1943 depreminde de birçok yakınını kaybetti. İlkokuldan sonra okuma imkanı bulamadı. Depremin köydeki hayatı alt-üst etmesinden sonra Samsun merkeze geldi.
Burada Cavit Coşkun dere’nin yayınladığı “Ali Baba” Gazetesinde muhabirliğe başladı. 1946 yılında ilk şiir kitapçığı “Kırık Sesleri” yayınladı. Aynı yıl İstanbul’a giden Kemal Bülbül’ün basın-yayın dünyasıyla ilişkisi artarak devam etti. Burada “Türk Çocuklarına Ahlaki Öğütler-1949) ve “Güzel İstanbul’dan İlhamlar-1950” yayımladı. 1950 yılında “Kore Destanları” adlı kitabını yayımladı. Ocak 1951’de “Torun” adlı iki sayı yanlayabildiği mizahi gazetyei çıkardı. 1951 başlarında Samsun’a geri döndü ve 11 Şubat 1952 tarihinde Hanife hanımla evlendi.
Samsun’da yayınlanan “Büyük Cihat” adlı gazetenin sorumlu müdürlüğünü üstlenen, şiir ve yazılarını yayınlamaya başlayan, 1952 yılında Yazı İşleri Müdürlüğünü üstlendiği “Vicdan Sesi” Gazetesinin yayımını başlatan Kemal Bülbül, bazı yazılarından dolayı mahkemelerde yargılandı.
1961 yılı başlarında Ankara’ya gelen, bazı gazetelrde çalışan, Kemali Bülbül 1970 yılında Tarım Kredi Kooperatiflerinde çalışmaya başladı. 1972 yılında Emlak Bürosu açtı. 1974 yılında, Halk Ozanlarını Tanıtma ve Eserlerini Yaşatma Derneğinin Kurucuları arasında yeralan Kemali Bülbül, 1975 yılında siyasetle ilgilenmeye başlayarak, Milliyetçi Hareket Partisinin 2. Başkanı, 1974 yılında da MHP’nin Kavak Belediye Başkan adayı oldu.
Ankara Büyükşehir Belediyesi’nde işçi olarak beş yıl çalışan 1993 yılında SSK’dan emekli olduktan sonra tekrar Samsun’a dönen Kemali Bülbül, Türk Kooperatifçilik Kurumu Folklor Araştırmaları Kurumu v e Türkiye İlam ve Edebiyat Eseri Sahipleri Meslek Birliği başta olmak üzere onlarca kuruluşun üyeleri ve yöneticileri arasında yer alan Kemali Bülbül 14 ayrı kitap yayınladı. Hayatı, sanatı ve şiirlerinin yer aldığı 418 sayfalık Dr. Şahin Köktürk’ün araştırıp yayınladığı “Samsunlu Aşık Kemali Bülbül” adlı kitap da, Kemali Bülbül geniş olarak ve bilimsel açıdan geniş olarak anlatıldı.
Samsunlu Aşık Kemali Bülbül, 23 Eylül 2012 tarihinde sabaha karşı Samsun’da vefat etti. Aynı gün 23.09.2012) Samsunda Büyük Camide öğle namazının ardından kılınan cenaze namazından sonra Kıran Köyü mezarlığında toprağa verildi. 
***
Murat Duman’dan “Nerdesin?”
Prof. Dr. İsa KAYACAN
04 Eylül 2012 tarihinde ameliyat olmam nedeniyle, duygularını mısralara döken şair, araştırmacı Murat Duman’ın “Atatürk Araştırma Hastanesinde ağır bir ameliyat geçiren saygı değer edebiyatımızın unutulmaz ustası, gazeteci, şair, yazar ve daha önemlisi edebiyat aşığı mükemmel insan, aşağıda yazdığım şiirin her kelimesini fazlasıyla hak eden Prof. Dr. İsa Kayacan hocama sonsuz saygılarımı sunarken sağlıklı olarak aramızdaki o güzel köşesinde okurlarına kavuşmasını yüce Allahtan niyaz ediyorum (Murat Duman, Ankara 06.09.2012) notu ve duyguları için teşekkür ediyorum, “Neredesin?” başlıklı şiirini aşağıya alıyorum efendim:

NEREDESİN?
Prof. Dr. İsa Kayacan hocama ithaftır
Şu rüzgarlı sokağın rüzgarı esmez oldu,
Gözlerim seni arıyor hocam şemdi nerdesin..?
Sohbetler dil vermiyor hasretin kalbe doldu,
Yüzlerim seni arıyor hocam şimdi nerdesin..?

Hastaneye sermişsin yaraların derinde,
Sevenlerin hüzünlü gamlanır kederinde,
Okurların köşende seni bekler seferinde,
Sözlerim seni arıyor hocam şimdi nerdesin..?

Kimlere teslim ettin, sevgi dolu köşeni,
Sakın asla kaybetme ilim sunan neşeni,
Bizlerden uzak kalsın yanlış yolda koşanı,
Hazlarım seni arıyor hocam şimdi nerdesin..?

Yanından ayrılmadı iki yavrun Filiz Gül,
Babalar sevilmez mi onların değirin bil,
Gündüz gece başında perişan hem de sefil,
Hazlarım seni arıyor hocam şimdi nerdesin..?

Sapa sağlam ayakta ömür sür kana kana,
Allah’ım şifa versin sen lazımsın cihana,
Bu dünya çok fanidir yazalım haktan yana,
Gizlerim seni arıyor hocam şimdi nerdesin..?

Dumanoğlu hüzünde haktan sağlık diliyor,
Yine sohbet edeceğiz inan kalbim biliyor,
Ahdi vefa bilmeyen sahte dostlar gülüyor,
Nazlarım seni arıyor hocam şimdi nerdesin..?
*
Not: İsa Kayacan’a yazılan 281. şiir
**
GÜNÜN SÖZLERİ:
1. Dünyada ümit bir direktir. (Fuzuli)
2. Her istediğini elde edememek, mutluluğun ayrılmaz bir parçasıdır. (B. Russel)
3. İnsan uçurumun kenarına varmadan kanatlanmaz. (Kazancakis)
4. Her ferdi, hatta her topluluğu, hoşlandığı yem ile avlarlar. (H. Rahmi Gürpınar)
***
Orhan Şaik Gökyay 2012 Ödülü 
Osman Baş’a verildi
Prof. Dr. İsa KAYACAN
Ödüllerin yerli yerince verilmesi halinde, anlamı oluyor, ses getiren bir değerlendirme olarak görülüyor.
02 Aralık 1994 tarihinde vefatla aramızdan ayrılan edebiyatımızın ünlü şair ve yazarlarından, Devlet Sanatçısı Orhan Şaik Gökyay’ın aziz anısını yaşatmak için, 2001 yılında eşi Ferhunde Gökyay ve öğrencisi Kudret Ünal tarafından ihdas edilen “Orhan Şaik Gökyay Şiir Ödülü” 2012 yılındaki başarılı yayın çalışmaları nedeniyle, Yeni Türk Şiiri Şairi eğitimci, yazar Osman Baş’a verildi. Bu kararın isabetli bir değerlendirme olduğunu buradan hemen kaydedip, Osman Baş kardeşimizi kutlayalım.
Prof. Dr. İsmail Parlatır’ın başkanlığında, Prof. Dr. Naciye Yıldız, Nail Tan, Hayrettin İvgin ve Kudret Ünal’dan oluşan seçici kurulun, ödül için başvuran 22 şiir kitabı üzerinde yaptıkları değerlendirme sonunda, 2012 yılında Akçağ  yayınları arasında Günyüzü gören “Har-ı Bülbül” adlı şiir kitabı dolayısıyla ödülün şair Osman Baş’a verilmesi kararlaştırılıyor.
Orhan Şaik Gökyay 2012 Şiir Ödülü, geçtiğimiz günlerde, Gazi Üniversitesi Konferans salonunda düzenlenen törenle Osman Baş’a verildi. Osman Baş kimdir, kısaca bir göz atalım:
1959 yılında Tokat’ta doğdu. Liseyi Pamukpınar Öğretmen Lisesinde, Eğitim Enstitüsünü Sivas’da bitirdi. Hakkari Yüksekove Yatılı İlköğretim Bölge Okulu, Erbaa Endikpınar köyü Karayaka kasabasında öğretmen ve yönetici olarak görev yaptıktan sonra, 1994 yılında Gazi Üniversitesi Eğitim Birimleri Fakültesi Eğitim Yönetimi Teftişi Planlaması ve Ekonomisi Bölümünden mezun oldu. Tokat Milli Eğitim Müdürlüğünde İlköğretim Müfettişi olarak görev yaparken, 15 Temmuz 2002 tarihinde Başbakanlık Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı Bakü TİKA program Koordinatörü olarak gönderildi. 14 Mart 2003 tarihine kadar Bakü’de başarılı hizmetler verdi. Azerbaycan’daki görevi sırasında fahri doktor unvanı alan Osman Baş, halen Ankara Milli Eğitim Müdürlüğünde, İl Eğitim Denetmeni olarak görevini sürdürüyor.
Karabağ’da Şuşa şehrinin hemen yakınında, Çıdır Ovası’nda, Har-ı Bülbül isimli bir çiçek yetişiyor. Osman Baş’ın şiir kitabının adı bu çiçekten gelmektedir. Çıdır ovasında Har-ı Bülbül şimdi Ermenilerin işgali altındadır.
***
Aydın’dan ‘Şafak’ Gazetesi
Prof. Dr. İsa KAYACAN
Gazetelerimizle ilgili seri yayınımızı sürdürürken bugün gündemimizde olan gazete, Aydın ilimiz merkezinde yayınlanan ‘Şafak’ Gazetesi:
Şafak Gazetesinin 1001 ve 1006 ncı sayıları masamda. 12 normal sayfayla Günyüzü gören, okurlarıyla buluşan Şafak Gazetesinin sayfalarına dönmeden önce, kimliğine şöyle bir bakalım:
İmtiyaz sahibi: Yalçın Yıldırım, Sorumlu yazı işleri müdürü: Muhammet Ali Rıza Öziş, Tlf: 0542 537 66 70
Şafak Gazetesinde yerel, bölgesel haberler ağırlıklı olarak karşımıza çıkıyor. Yalçın Yıldırı, Ganimet Yıldırım, İsa Kayacan, Nevzat Laleli, Nurullah Aydın, Mustafa Nevruz Sınacı, Erhan Tığlı, imzalı makaleler dikkat çekiyor.
Önce şafak Gazetesinde yerel, haber.erden bazı başlıklar aktararak devam edelim istiyorum efendim:
- Nazilli Birlik’te neler oluyor?/ Wıkı skandal/Vekilleri geren tartışma/En hayırlı hizmet,
- Kuşadasında göz kamaştıran düğün/1500 öğrenciye eğitim yardımı/NATO’dan ABD gezisi,
- Üç açılış birden/İMO’dan seminer/Zam protestosu/Terör lanetlendi/Demirdöküm’de değişim rüzgarı Nezille’de esti,
- Otel plajları halka açılacak/’Sabuncu Mehmet’vefat etti. Çine Mehmet Tuncer’i uğurladı,
- Çin’de yol eylemi/İtfaiye haftası kutlandı/Koruma amaçlı imar planı, Anıtlar Bölge kurulunda onaylandı, sorun çözüldü.
- Bir tarih yok oluyor/Kuşadasında 2. marka otel/Altınkaya ailesinin mutlu günü/Türk-Yunan ticaret işbirliği,
- Aydın ürünleri tanıtıldı/Az konuşur çok iş yapar/Araziler hacizli ve ipotekli.vd.
Sıra makale yazarlarından birer ikişer cümle almaya geldi.
1- Nazilli Belediyespor 3. ligde şampiyon olarak 2.lige yükseldi. Belediye Başkanı Haluk Alcık’ın bu başarıda büyük payı var. Öncelikle kutluyorum (Yalçın Yıldırım)
2-Yazmak kolay mı, zor mu bilmem ama tehlikeli iştir. Çünkü her yazdığınızla birilerini kızdırabilirsiniz (Ganimet Yıldırım)
3- Yıllardır gözlediğim bir gerçek Dursun Erkılıç’la ilgili. O, pek çok haberin içine, şiirsel anlatımlar da yerleştirir( İsa Kayacan)
4- Son zamanlarda ülkemizde ve dünyada acayip (bilinmeyen) şeyler olmaktadır (Nevzat Laleli)
5- Kurucu unsurun 1923’lerde dünyaya verdiği: ‘Yurtta sulh, cihanda sulh’ mesajı, esas itibariyle ‘Hızır ol cenge her daim, ister isen âlemde sulh-ü salâh’ anlamında (Mustafa Nevruz Sınacı)
***
Kürtlerin (Kürt Türklerinin) Sosyo-politiği
Prof. Dr. İsa KAYACAN
Tamer Abuşoğlu, Gaziantep ilimiz merkezinden sesleniyor. Yayınladığı kitaplarıyla dikkat çeken bir isim ve imza. Önce bize ulaşan şiir kitaplarının sayfaları arasındaki gezintilerimiz sonucu gördük ki, Tamer Abuşoğlu güçlü bir şair, güçlü öe kalıcı eserlerin altına imza atan bir kalem sahibi.
Son yayınladığı ve bize gönderdiği kitabının tam adı: Büyük Oğuz çadırının gölgesindeki Kürtlerin (Kürt Türklerinin) Sosyo-Politiği.
112 sayfalık kitap, merkezi Ankara’da bulunan Yıldız Yayıncılık kitapları arasında Günyüzü görmüş.
Elimizdeki kitap, Tamer Abuşoğlu’nun 15. kitabı olarak karşımıza çıkıyor. Abuşoğlu’nun iki sayfalık bir önsözü var 5 ve 6. sayfalarda yeralan. Buranın bir yerinde: “İki kutuplu dünya düzeneğinin gerekleriyle Soğuk savaş yıllarına ait koşulların yerini alan Batı Bloğu’nun hegemonyacı anlayışını birbirine çırptığınızda elde edeceğiniz elektrik günümüz koşullarını izah etmeye yetecektir” deniyor.
Kitabın adı olan cümlenin altında, 7. sayfanın üst kısmındaki başlangıç cümleleri: CIA’nın Ortadoğu Masasına bağlı uzmanlar tarafından kurgulanmış düzmece bir tarih ve laboratuar ortamında üretilmiş yeni ve sun’i milletler”..
Kitabın içindekiler bölümüne baktığımızda, gördüğümüz bazı başlıkların sıralanışını şöyle görmekteyiz:
Kürtlerin Türklüğü/Zazaların Türklüğü/Kürt dilinin Türkçeye yakınlığı ve kök birliği/Kürtler ve Türkler, Hutular ve Tutsiler/Kürtleri özgürleştiren Kemalist devrimlerdir/Bölücü Kürtçülüğün Emperyalizmle ittifakı,
Kürtlerin milli kahramanı Mustafa Kemal’dir/Abdullah Öcalan’ın Şeyh Sait itirafı/Türklerin ikinci milletleşme serüvenine PKK’nın sağladığı katkı,
Kürk-Ermeni ve Haçlı ittifakı/Toprak reformuna duyulan ihtiyaç/Ermenilerin Türkiye’yi kündeye getirme çabaları/Sovyet tarihçi Zavriyev’in tespitleri/İsyanların ana karakteristiği, işbirlikçi genetik yatkınlık,
Sovyetlerin öngörüsü/Gürcü komünistlerin karşı devrimci Kürt isyanlarına cevabı vd.
*
GÜNÜN SÖZLERİ:
1. Öğüt, insanın cevabını bildiği ama unutmak istediği soruyu sormasıdır. (Erica Jong)
2. Öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı, yetmişinde bile mesela zeytin dikeceksin. (Nazım Hikmet)
3. Evren atomlardan değil hikayelerden meydana gelmiştir. (Muriel Rukeyser)
4. Bir babanın çocuklarına verebileceği en büyük hediye annelerini sevmektir. (Anonim)
**
Aydın Efesi Dergisi
Prof. Dr. İsa KAYACAN
Dergilerin sayfalarındaki gezintimi sürdürüyorum. Bir anlatım, yayın serisi içinde ele aldığım dergilerden biri, bugün gündemimde olanı, Aydın ilimiz merkezinde iki ayda bir yayınlanan, kültür, sanat, edebiyat dergisi: ‘Aydın Efesi’ adlı olanı efendim.
Aydın Efesi Dergisinin 9 ncu sayısı masamda. Kimliğine bakıyorum: Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni: Şükrü Öksüz, Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: Güner Dokuyucu, Genel Koordinatör: Ali Haydar Öztürk, Sayman: Savaş Sarıkaya, Basın ve Halkla İlişkiler Müdürü: Mehmet Orhan, Reklam Müdürü: Özlem Algün Akdağ. Yedi kişilik bir yayın kurulu var. Şimdi elimde, masamda bulunan Aydın Efesi Dergisi sayısında imzaları bulunanlardan bazı isim ve imza sıralayalım herhangi bir ayırım yapmadan:
Şükrü Öksüz, İsa Kayacan, Hayrettin İvgin, Tülay Sarayköylü, Nurdane Uzun,Yücel İpek, M. Kemal Yılmaz, Muammer Akman, Erhan Tığlı, Erkan Acar, Yılmaz Gül, Mustafa Berçin, Osman Karaarslan, Durak Turan Düz, Engin Çır, Mehmet Işılak vd.
Şükrü Öksüz ‘Bizden size’ başlığıyla genel bir değerlendirme yapıyor, geride kalan günlerle ilgili etkinliklerden, sanat ve edebiyat olaylarından örnekler vererek bir yerinde: “Dergimiz profesyonel ve amatör bütün yazar ve çizerleri sayfalarına davet etmektedir. Kar amacıyla çıkarılmadığı için telif hakkı talep etmeyen kültür, sanat ve edebiyatla uğraşan akademisyenlerin ve tüm araştırmacı yazarlarımızın eserlerini bekliyoruz” diyor.
Güner Dokuyucu her sayısındaki yazısında ayrı ayrı konular üzerinde duruyor, elimdeki dergi sayısındaki yazısında, “Dr.Hidayet Sayın’ın üçüncü deneme kitabı yayınlandı” haberinden sözediyordu.
Derginin 5.sayfasında yeralan, Söke’den Tülay Sarayköylü’nün üç dörtlükten meydana gelen ‘Tutku’ adlı, başlıklı şiirinden:
İlmek ilmek örmüş kader ağını,
İnce ince işlemiş seni gönül bendime,
Senin gibi titrer gönül bacası,
Bir papatya falı tuttum kendime.

Bitmeyen emelim oldun bu yolda,
Alevlendin küllerinden doğdun sonunda,
Bütün gücüm ile tutundum sana,
Al beni, muhabbetle sar kollarında.

Aydın Efesi Dergisi her sayısında, daha gelişmiş olarak karşımıza çıkıyor. Tebriklerimi sunuyorum.
*
GÜNÜN SÖZLERİ:
1. Her ilerlemenin ve kurtuluşun anası özgürlüktür. (Mustafa Kemal Atatürk)
2. Aritmetik, ayakkabılarını çıkarmadan yirmiye kadar sayabilmektir. (Mickey Mouse)
3. Sevgililerin birbirinden bıkmamalarının sebebi, hep kendilerinden söz etmeleridir. (La Rochefoucauld)
4. Kaç yaşında olduğunu bilmeseydin, kaç yaşında olurdun? (Satchel Paige)
**
‘Bolu Gündem’ ve ‘Kerkük’ün Sesi’ Gazeteleri
Prof. Dr. İsa KAYACAN
Gazetelerin sayfalarındaki gezintimi sürdürüyorum. Bugün iki gazete var masamda. Bu gazeteler sırasıyla:
BOLU GÜNDEM GAZETESİ
10 sayfayla günlük yayınlanıyor 8725. sayısı masamda Bolu Gündem gazetesinin. Sahibi M.Süha Alparslan, Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: Ayşegül Topçu.
Aykut Karagüzel, Mustafa Namdar, Aydın Hitit imzalı makaleler dikkat çekiyor. Şimdi Bolu Gündem’in masamda bulunan sayısından bazı haber başlıkları aktaralım:
-Su kesintileri Bolu halkına zulüm/Elektrik direğine çarpan karı koca ağır yaralandı/Bolu’da 6 yılda 755 kişi evlenmekten vazgeçti/Çimento yüklü tır devrildi: 1 yaralı/Yola savrulan 6 koyun kayboldu/Gölcük tabiat parkı incelendi/Kaplıcalarda bakım ve onarım çalışmaları başladı vd.
Makale yazarlarından birer ikişer cümle nakledelim şimdi:
1- Ben bu şehirde yaşamaya başladığım günden beri her maçta bu cümleyi duyarım: Boş yere hayal kurma kardeşim (Aykut Karaüzel)
2- İster bilek, ister fiziki güç, ister bilgi, ister ekonomik güç. Kim ne derse desin bunlar geri kalmış toplumlarda birey üzerinde kurulacak baskıda yardımcı faktörlerdir (Mustafa Namdar)
3- II.etap çalışmaları başladı. Karaçayırdaydık, Ali dışında tam kadro. Fazla sıkmadan ortaya tempoda bir çalışma (Aydın Hitit)
KERKÜK’ÜN SESİ GAZETESİ
Bartın’da 8 sayfayla aylık yayınlanıyor. Masamda 35 ve 36. sayıları bulunan “Kerkük’ün Sesi”Gazetesi, Kerkük sevdasıyla dolu bir anlayışla yayınlanıyor. Sahibi: Güngör Yavuzaslan, Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: Göngör Yavuzaslan. Yönetim Merkezi: Kırtepe Mhl. Lütfiye Mhl. No:15 Bartın.
Kerkük’ün Sesi Gazetesinin elimizde, masamızda bulunan iki sayısındaki haber başlıklarından bazı seçmelerle devam edelim:
Cephede ‘Hicran’ yasarı/Kardeşliğin belgesidir/Alptekin unutulmadı/Türkmen bayrağı Karadeniz’de dalgalandı/Telafer sınır kapısı istiyor/Suriye Türkmenleri hedefte/Irak’lı Türkmenler kardeşlerimizdir/Ahmet Tuzlu “Dost elinin bülbül sesi”/Doğu Türkistan’a veda değil özgürlük,
Çin polisi Doğu Türkistan’da evlere baskın yapmaya başladı/Hollanda’da Türkler ciddiye alınmıyor/Urumçi’yi unatmadık/Türkmen şehitlerinin hesabı sorulsun/Şifreye 36. paralel/Kerkük Türkmen beyini bekliyor: Bahçeli bayram namazını Kerkük’te kılacak/Ahıska Türkleri zor durumda /Kerkük şehitleri unutulmadı/Batı Trakya davasının büyük müdafi Dr. Sadık Ahmet/Bayraktar Ebulfeyz Elçibey vd.
Raif Aslan’ın makalesinden: Cumhuriyet bayramı nedeniyle Kerkük’te insanlar sevinç içinde ve şenliklere katılmak için hazırlık yapmışlar. Şehrin cadde ve sokakları süslenmiş. İnsanlar mutlu ve bir o kadar da heyecanlıymışlar.
***
Alanya’dan ‘Güncel Sanat’ Dergisi
Prof. Dr. İsa KAYACAN
Dergilerimizle ilgili yaptığım genel değerlendirme, bu çerçevede sayfalarında gezdiklerim. Bunların bir düzen içerisinde ortaya konuluşu. Bugün gündemimde yeralan dergi, Antalya ve Alanya çıkışlı “Güncel Sanat” Dergisi efendim.
Derginin kimliğine bakıyorum öncelikle: İmtiyaz sahibi: Hasan Hüseyin Bayır, Yazı İşleri Müdürü: Mehtap Üzümcü, Genel Yayın Yönetmeni: Arslan Bayır, Sanat Danışmanı: Mustafa Oral. Yazışma: P.K. 66 Alanya-Antalya. Tlf:0532 409 45 21, Hukuk Danışmanı: Av.Mehmet Öztop. Yurt içinde ve yurt dışında temsilcilikleri var. Ayrıca hakem heyeti bulunan bir dergi Güncel Sanat.
Sunuş yazısı, başyazısı, derginin yayın prensiplerinden sözeden cümlelerden oluşuyor. 20 nci sayısı masamda olan Güncel Sanat’ın sayfalarında imzaları bulunanlardan bazılarının sıralanışı şöyle:
Arslan Bayır, Arzu Kök, Abdülkadir Güler, Mehmet Önder, Turan Kayıkçı, Adnan Sungur, Aynur Şahin, Şahin Karaman, Dilek Ayan, Hamdi Alp, Refik Uğur, M. Kemal Yılmaz, M.Türker Acaroğlu, Yılmaz Uçar, Serpil Baş vd.
Arslan Bayır, Makedonya yolculuğundan söz ediyor, uzun uzun anlatıyor. Bir yerinde: “Makedonya Balkanların Güneyi’nde eski Yugoslavya’nın parçalanmasından sonra ayrılan 1993’te bağımsızlığa kavuşmuş ve fazla savaş görmeyen toprak açısından küçük bir ülke” DİYOR. Ohri’yi görünce, güzelliği karşısında dayanamayan Arslan Bayır, bir de şiir yazıyor. Birkaç mısrası bu şiirin:
Ohri’yi gördüm bir güzel,
Ohri çok güzel,
Ohri de bir güzel,
Ohri bir başka güzel.
Ohriyi güzel, bir başka güzel.
Ohri güzel, Ohrili güzel..
Güncel Sanat Dergisinin sonraki sayfalarında, yazılar araştırma ve değerlendirmeler yeralıyor. Abdülkadir Güler hocanın, Alim Gerçel’e ithaf ettiği “Dost var” başlıklı, adlı şiiri derginin 20 nci sayfasında yeralıyor. Bu şiirden:
Dost var,
Yaz sıcağında,
Tas tas sunulan,
Harman yerinde, güneş en tepede,
Ağustos’ta beklenen bir içim su gibidir.
Güncel Sanat Dergisi kendi çizdiği yayın anlayışı doğrultusunda ilerlemektedir. Aldığı yayın sayı mesafesi önemlilik içindedir. Tebriklerimi sunuyorum efendim.
***
Lüleburgaz’dan ‘Hürfikir’ Gazetesi
Prof. Dr. İsa KAYACAN
Gazetelerimizin sütunlarında, sayfalarındaki gezintimi sürdürüyorum. Bugün gündemimde, masamda, Lüleburgaz’da günlük yayınlanan “Hürfikir” Gazetesi var. Burada bir parantez açtıktan sonra, devam etmek istiyorum: (Anadolu’da, babadan oğla intikal eden gazetelerin hemen hemen tamamında, evlatlar, kendilerine göre bir yayın politikası çiziyorlar, babaların gazetecilik anlayışından, onların dostlarından, yazar arkadaşlarından uzaklaşıyorlar, adeta yok sayıyorlar, gazete gönderme bir yana, bir çırpıda unutuveriyorlar, kendi doğrularıyla yayın yapmanın yanlışlığını yaşayıp gidiyorlar. Anadolu’da bunun onlarca örneği var).
Hürfikir Gazetesinin 14 bin 442 ve 14 bin 507 nci sayıları masamda. Bu iki sayının sayfalarında gezmek istiyorum: İmtiyaz Sahibi: Murat Mahir Altan, Yazı işleri Müdürü: Fırat Çalışkan.
14 bin 442 nci sayısında Hürfikir Gazetesi 51 nci yayın yılında merhaba dediğine ilişkin, mutluluk ve onur haberiyle okurlarının karşısına çıkıyordu. 4 Temmuz 1962’deki ilk sayısının görüntüsü, gazetenin kurucusu rahmetli Mahir Altan’ın fotoğrafı bir canlılık görüntüsü sergiliyordu. 10 sayfalık normal boyutlu Hürfikir Gazetesinin elimizdeki birinci sayısında, Remzi Yeşilyurt, imzası yanında, Hikmet Aksoy dostumuzun karikatürlerinden bir örnek yer alıyordu.
Elimizdeki ikinci sayısı Hürfikir Gazetesinde, Müjdat Erarslan, Ertan Bayer imzalı makaleler karşımıza çıkıyordu. Şimdi, elimizdeki iki sayılı Hürfikir gazetesinden bazı haber başlıkları aktarmak istiyoruz efendim:
-Mutluyuz, gururluyuz, yarım asrı geride bıraktık/Kırkpınar etkinlikleri başladı/Sivas olayları protesto edildi,
- 4 Temmuz 1962 tarihinde merhum Mahir Altan tarafından kurulan gazetemiz bugünkü sayısıyla 50 nci yayın yılını doldurarak 51 nci yılına giriyor.
- TSO’da mantolama/11 evrak komisyonlara devredildi/Kadınlar Lüleburgaz’da buluşacak/Pınarhisar’da kız kavgası,
-Yüz yıllık acı, kitaplaştı/Yeşilçam şarkıları Perşembe akşamı/Kızılay TIR’ına yoğun ilgi/Gaziler günü kutlandı/Gazi aileleriyle sıcak sohbetler.
Şimdi makale yazarlarından kısa kısa cümleler nakledelim:
1- Türkçe olimpiyatları 2003 yılından beri düzenlenmektedir. Türkçe olimpiyatları sözlü ve yazılı medya kuruluşlarında çok farklı değerlendirmelere tabi tutulmuştur, (Remzi Yeşilyurt)
2-Sorduğu sorularla ülke gündemini etkiledi. İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’in o hepimizi güldüren “Bizim biber gazımız doğal. İçinde hiçbir katkı maddesi yok” cevabının çıkmasını sağladı (Ertan Bayer)
3-Gandi’nin 7 ölümcül günah listesi (Müjdat Erarslan)
***
KONUK YAZAR:
BURDUR’UN 
SAZ VE SÖZ USTALARI–2
                      İsmail YAĞCI
16 Ocak 2013 günü saat 14.00 de tarafıma gönderilen kitabı aldım. Kitabın adı; “BURDUR’UN SAZ VE SÖZ USTALARI-II “ Memleket sevdası, bizim en büyük varlığımızdır. Kitabı incelerken; memleketin buram buram kokusunu alıp, kültürel değerlerimizi tekrar yaşarken, Burdur yörenin bir ferdi olmanın gururunu duydum.
Değerli okurum; kitabın arka yüzünde: ”kitaplar yayınlandıkları gün, ay ve yıllarda getirdikleriyle önem kazanırlar. Sonraki zaman dilimi içerisinde, ya aranırlar ya da tozlu raflarda kalarak, unutulup giderler.
Folklorumuzun ve Teke yöresi’nin başkenti; Akdeniz ve Ege Bölgeleri’nin merkezi Burdur’un, değişik yönleriyle anlatılması, Burdur çıkışlı Saz ve Söz Ustalarının tespit edilebilenlerinin biyografileriyle bir araya getirilmesi, Araştırmacı, Gazeteci – Yazar İsa Kayacan tarafından gerçekleştirilme çalışmalarının 2. si olan bu kitap, içeriği,  Burdur ve Burdurlu bilgileri itibarıyla tarihe ışık tutacaktır.
Civanmert insanların yaşadığı, Efelerin, Zeybeklerin harman olduğu, yöre sanatçılarının türkülerini coşkuyla okuduğu, boyu küçük, sesi büyük sipsinin Anayurdu, Kütüphane ve Antik kentler şehri Burdur’un bilinen, bilinmeyen yönlerinin anlatıldığı bu kitap uzun araştırmalar sonucu ortaya konulması bakımından önem taşımaktadır…” ibaresi kitabın özünü anlatmaktadır.
792 sayfalık Kitabın 167. sayfasında; Burdur il Genel Meclisi üyesi, Gölhisar Gündem Gazetesi imtiyaz sahibi ve mensubu durumunda olduğu Gölhisar’a hizmet için kendini adayan, vatandaşın sorunlarını devamlı omuzunda hisseden, örnek bir aile reisi olan Bülent Okunakol’u görmekteyiz.
Kitabın 196. sayfasında; biyografim ve “Benim Güzel Burdur’um”adlı şiirim bulunmaktadır. Ayrıca 484. sayfasında “Neden Atatürk” adı altında hazırladığım özlü sözlü şiirler antolojisiyle ilgili görüşlere yer verilmiştir. 598. sayfasında da Antalya radikal haber internet ve Gölhisar Gündem gazetesinde yazdığım “Türk’ün sesi Kardelenimiz Prof. Dr. İsa Kayacan’a sahip çıkalım” başlıklı yazım görülmektedir.
Memleketimizin değerlerini anlattığım; gerek şiirin, gerekse yazımın, bu güzel kitabın altın sayfaları arasına alınmasından dolayı şükranlarımı sunarım.
Gelecek nesillere ışık tutacak bu eserin; titizlikle hazırlanmasını sağlayan, Burdur Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğüne ve başarılı çalışmalarıyla ünü Anadolu sınırlarını aşmış, bütün Türk dünyasının sesi soluğu olmuş, değerli üstat, memleketin onuru gururu Prof. Dr. İsa Kayacan’a teşekkürlerimi sunar, çalışmalarında başarılar dilerim.

BENİM GÜZEL BURDUR’UM
Yaylalı yeşil dağları,
Meyveli üzüm bağları,
Çiçekleri ovaları,
Çalışkan insanları
Benim güzel Burdur’um!

Yapraklı barajı suları süzdürür,
Güneşi de ekinleri güldürür.
Gölü dikkuyrukları yüzdürür
Benim güzel Burdur’um!

Meyvesi bol suyu berrak,
Semaları güneşten ak,
Dirmil de buzlu kaynak,
Benim güzel Burdur’um!

Çayırları zümrüt gibi,
Çiçekleri bir tül gibi,
İnsanları bir gül gibi,
Benim güzel Burdur’um!

8 Ocak 2013 Salı

14 ARALIK 2012 - 07 OCAK 2013

Kastamonu’da Türk Dünyası Günleri
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Araştırmacı, yayıncı, yazar Erdoğan Aslıyüce’nin bir başka kitabı. Bu kitap da geleli epey oldu. Sayfalarında gezme fırsatını şimdi bulabildiğim.
İstanbul’dan seslenen Erdoğan Aslıyüce’nin “Türkiye’nin yüreği Kastamonu’da Türk Dünyası Günleri” adlı kitabı 300 sayfayla şekillenmiş, yayınlanmış.
Kitap; “Bitmez, tükenmez bir enerji timsali kadim dostum İsa Kayacan’a” cümlesiyle imzalanmış. Teşekkürlerimi sunuyorum.
Erdoğan Aslıyüce biyografisiyle bilgiler, yayınlarının isimlerinin yer aldığı bir bilgi topluluğuyla karşılaşıyoruz ilk sayfalarda.
Kastamonu tarihi geçmişiyle bilgi olarak aktarılmış. Bundan önce Kastamonu adıyla ilgili bilgiler verilmiş. 8,9,11. Türk Dünyası Günleri, Kastamonu’da gerçekleştirilen öteki etkinlikler hakkında uzun uzadıya verilen bilgiler iç sayfalarda okuyucunun, araştırmacıların karşısına çıkıyor.
Erdoğan Aslıyüce imzalı üç sayfalık bir önsöz. Buranın bir yerinde: “26 Ağustos 1071 Malazgirt Zaferi Anadolu coğrafyasının fethidir, yanlışını düşmeden Kastamonu’ya döndüğümüzde Çankırı’dan yola çıkan Emir Karatekin’in 1074’te Kastamonu’yu fethettiğini görürsünüz” denilişini görmekteyiz.
Sayfa 115. Kastamonu’da Türk Dünyası 11.Buluşması.. Mehmet Çağılcı hocanın rahmetli Destan Şairi Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu’nun dile getirdiği mısralarla başlanıyor. Bu iki dörtlük:

Dedemiz bir torunlarız
Dün bugün ye yarınlarız,
Yüceleriz derinleriz,
Yunus Emre, Hacı Bektaş.

Oğuz’un yirmi dört boyu,
Yüce Türk’ün şanlı soyu,
Dede, baba, amca dayı,
Bibi, teyze, bacı kardeş…

Fotoğraflar, tarihi mekânlarla bilgiler, Türk Dünyası Günlerinin gerçekleştirdiği yerleşim yerleri ile ilgili zenginliklerin ortaya konuluşunun sağlaması bakımından önem taşıyor, anlam taşıyor.
Erdoğan Aslıyüce: 1946 yılında Kırıkkale ili, Delice ilçesi, Büyükyağlı kasabasında doğdu. Konya Karatay lisesinden mezun olan Aslıyüce, çalışma hayatına 1970 yılında MKE-Kırıkkale’de başladı. 1982 yılında İstanbul Türk-Metal’in kurucu başkanı oldu. Aktif sendikacılık yaptı. Dur Yolcu Gazetesiyle, Konevi Dergisinin yayınlanışını öncülük etti. 1994 yılında “Yesevi Yayıncılık” şirketini kurdu. Yesevi adlı derginin yayınını sürdüren Erdoğan Aslıyüce, Sarı Basın Kartı sahibidir.

GÜNÜN SÖZLERİ:
Size en çok yardım eden kitaplar, sizi en çok düşündüren kitaplardır. (Theodor Walker)
Kalbin kendine has nedenleri vardır ki, akıl hiç bir zaman anlayamaz. (Blaise Pascal)
Eşitliğin olmadığı yerde haksızlık başkaldırır. (Gustave Le Bon)
Bir insan kendi ile kavgaya başlarsa değerli bir adam olduğuna inanabilir. (Browning)

Saim Yaylagül’den:
Ankara gözlerine esir
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Ankaralı şairlerimizden, Saim Yaylagül’ün geride bıraktığımız yıllarda yayınlanan, Günyüzü gören, 120 sayfalık şiir kitabı. Merkezi Ankara’da bulunan, Alternatif Sanat Dergisi yayınları arasında yayınlanarak, okurlarıyla buluşmuş, buluşturulmuş.
Tashih ve Editör çalışmalarında Bayram Kaya imzasıyla karşılaşılıyor. Bayram Kaya’nın ayrıcı “Yayıncının notu” başlığıyla yazdıkları var. Bir yerinde: “Saim Yaylagül’ün şiirlerini eminim ki, yüreğinizin gözleriyle okuyacaksınız ve çok duygulanacaksınız” deniyor.
Saim Yaylagül’ün şiirleri, serbest ve hece vezni tarzıyla, türleriyle yazılmış, kitabın sayfalarına aktarılmış. Şiir gözlüm, seni düşünürken başlıkları altında verilenlerden sonra, üç ayrı dörtlükten meydana gelen “Kara Büyü” adlı şiirle karşılaşıyoruz. Bu şiirden iki dörtlük efendim:

Gözüm senden başkasını görmüyor,
Dilim senden başkasını anmıyor,
Yürekten bağlıyım, sana bir tanem,
Gönlüm senden başkasını sevmiyor.

Bilmem ne olacak sonumuz bizim?,
Ayrılmasın gülüm yolumuz bizim,
Beyhude olmasın yaşadığımız,
Ömür boyu sürsün sevdamız bizim.

Burada görülen şudur: Saim Yaylagül, duygularında samimi, anlatımında, ifade edişinde yumuşak, Kızgınlıklarını, kırgınlıklarını duygularının içinde saklıyor. Dışa vurmada sabırlı ve dikkatli davranıyor.
Aşkın gücünü bilen, onun karşısında saygıyla, sevgiyle eğilen Saim Yaylagül, “Nefes aldırmaz sıcaklığın güneşin kızı” mısrasıyla söze başlarken, kendisinin kavrulmaya devam ettiğini, sevgilinin kömür gözleriyle yukma ısrarını sürdürdüğünü anlatır uzun uzun, için ve samimi. Sonra 31 nci  sayfaya geldiğimizde “Sessiz şiir”le karşılaşırız. Altı dörtlükle tamamlanmıştır bu şiir. Buradan alacağımız iki ayrı dörtlükle noktamızı koyalım:

Bir gül gibi koklardım,
Bahar kokan tenini,
Saçının her telini,
Ellerimle tarardım.

Şimdi yoksun yanımda,
Mutlu ol hayatında,
Bahtın açık olsun gülüm,
Kalsan da anılarda.

İstanbul’dan ‘Özden’ Gazetesi
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Bana gelen gazetelerin sayfalarındaki gezintimle, incelemelerimle yaptığım değerlendirmelerimi sürdürüyorum. Bugün sütun konuğum İstanbul’da haftalık yayınlanan ‘Özden’ Gazetesi.
Masamda 2 bin 127, 28,29,30 ve 2131-2132 sayılarının sayfalarında gezinti yapacağım Özden Gazetesi 42. yayın  yılı içerisinde. Gazetenin kurucusu rahmetli Abdulkadir Duru’nun geçmişteki makalelerinden örnekler veriliyor. Geçmişle bugün arasında bir değerlendirme fırsatı yaratılmış oluyor. 8 büyük sayfalık Özden Gazetesinin kimliğine bakıyoruz. Gördüklerimiz:
Sahibi: Üzeyir Bilgiç, Genel Yayın Koordinatörü: Hikmet Üstüner, Haber Koordinatörü: Sedat Sevim. Tlf: 0212–518 23 97.
Özden Gazetesinin sayfalarında, makale yazarlarıyla şairlerin ortaya koydukları dikkat çekiyor. Nokta başlığıyla, kısa ama öz zenginliği olan ‘Vatandaş’ imzalı yorumlar. Abdullah Ataman, M.Ayhan Kara, M. Serdar İnan, Mustafa Nevruz Sınacı, Süleyman Karaman, Yılmaz Şanlı, Ahmet Çınar, Av. Vural Kızrak, imzalı yazılar.
Şairler: Abdulkadir Duru, Rabia Karakaş, Doğan Gülhan, Zülfikar Çelik, Zehra Babaoğlu, Aslan Uymaz, Hülya Beyan,
Yazarlardan bazılarından kısa cümlelerle devam edelim:
1- Genel kanı şöyle: Güleriz ağlanacak halimize aşamasını geçtik galiba! (Abdullah Ataman),
2- Yusuf Ziya Ademhan (1927-1991) Erzincan’ı konu alan çalışmalarıyla tanınan, fotoğrafçı, şair, gazeteci bir hemşehrimiz (Muzaffer Ayhan Kara),
3- Anne kucağından zorla sökülen çocuk gibi,  depremlerin, yıkımların, mahrumiyetin, yoksulluğun etkisiyle Erzincan’ın kucağından sökülüp alınan yavruları hiçbir zaman akıllarından, hiçbir zaman şehrimizi çıkarmadılar (Süleyman Karaman),
4- Malum ya efendim, her şey geçicidir. Yalnız, gönüldeki iz kalır (Abdulkadir Duru)
5- İhanetin pençesi ve Ermeni kıskacında Malta sürgününe gönderilenler, İttihat ve Terakki Komitesinin en ünlü üyeleriydiler (Mustafa Nevruz Sınacı),
Özden Gazetesinin sayfalarında yer alan haberlerden bazı başlıklarla, noktamızı koymak istiyoruz:
-    Beklediğimizi bulamıyor, hemen isyan ediyoruz/Niye, para yetiremiyoruz?/Köklü önlemler sağlıklı dizgelerden gem gelmelidir,
-    Söz deyip geçmeyelim.. Dünyada ne oluyorsa, sözlerle oluyor/Bölgemizde yaşananlar, milletimize yönelik yıkımdır,
-    Bireylerin ahlakı düzelmedikçe, çözüm gelmez/Seni senin için mi seveyim, benim için mi?
-    İki kişi birbirine iyilikle baksa, hain olanın asabı bozulur/Herkes sorumlu olduğu noktaları bilmeli. Vd.

Yusuf Dursun’dan:
Beş ayrı kitap
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Yusuf Dursun, eğitimci, şair, yazar ve araştırmacı. İstanbul’dan sesleniyor. Beş ayrı kitabı var, merkezi İstanbul’da bulunan Nar Yayınları tarafından bize ulaştırılan. Bu kitaplar sırasıyla:
GÖNÜL COĞRAFYASI
Yusuf Dursun hocanın, Yedi harf yayınları arısında Günyüzü görmüş, milli şiirlerin yeraldığı 96 sayfalık kitab. Anadolu Cihan Coğrafyası ve Bu vatan bölünmez, Bu bayrak inmez bölümlerinden oluşuyor. 10.sayfada yer alan “Türkçe” başlıklı dörtlük:
Her mevsim açan gökçe gülüm Türkçe,
Yıldızca yanan tekçe yolum Türkçe,
Sensiz bütün aşkım, şiirim, her şeyim;
Zemzemle yunan pakça dilim Türkçe.
Yusuf Dursun hocanın masamızda bulunan kitaplarından birinin adı da, terihte geleceğin izlerinin yansıtıldığı:
SULTANDIM FATİH OLDUM
Nar Yayınlarının 263. kitabı Sultandım Fatih Oldum. 2.baskısı yapılan kitap kısa anlatımlarla şekillendirilmiş. Nar Yayınlarının roman serisiniden olan kitap 28 ayrı anlatımla şekillendirilmiş. Bunlardan ilkinin birincisinin adı: Canımla süsleyip sunacağım hediyemi.
-“Ah gönlüm, dedim kendi kendime. Bırak üzülmeyi!.. Ayrılık acısıyla perişan olduğun, ah bir kavuşsam diye yanıp tutuştuğun sevgiliye doğru yola çıktın bile” cümleleriyle başlıyor.
YARINLARLA GEL
Nar Yayınlarının şiir serisi içerisinde, 96 sayfayla Günyüzü gören bir başka Yusuf Dursun kitabı. Yetiş gül ağacım, Gül’e doğru bölümlerinden oluşmuş. Birinci bölümün adı olan “Yetiş Gül Ağacım” adlı şiir 7 beşlikle şekillendirilmiş. İlk beş mısra:
-Gece gül dalında yandığı zaman/Gurbet ağlarını örer üstüme/Yokluğun omzuma konduğu zaman/Gariplik postunu serer üstüme/Gurbet ağlarını örer üstüme.
EN GÜR SEDA (İstiklal Marşı)
Nar yayınlarının çocuk serisinde 90 sayfayla Günyüzü gören bir başka Yusuf Dursun kitabı. İstiklal Marşımızın en gür seda oluşundan “Allah, bir daha bu millete İstiklal marşı yazdırtmasın” görüşünden yola çıkılıyor.
-“Zeynep, on yaşında, güzel mi güzel, tatlı mı tatlı bir çocuk. On parmağında on hüner var: Resim, müzik, tiyatro, hele de el becerileri” cümleleriyle söze başlanılıyor.
BİR İNCİDİR İSTANBUL
Nar yayınları Çocuk serisinde Günyüzü gören Yusuf Dursun imzalı bir kitap: Bir İncidir İstanbul. 192 sayfayla şekillenmiş, şekillendirilmiş. İstanbul, yerleşim birimlerinin gösterildiği renkli bir haritada, kitap içerisinde ayrı olarak yeralmış.
İstanbul’a yolculuk, Merhaba İstanbul, İstanbul’u tanımak bölümlerinden oluşan kitap, “Bu yolculuk benim için kolay olmayacaktı. Ne kadar uğraştıysam da, gözyaşlarıma engel olamadım”la başlanıyor.

Baba Şiir Antolojisi
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Nazilli çıkışlı olup, son yıllarda İstanbul’da yaşayan, gazeteci, araştırmacı Muharrem Ersal’ın hazırladığı 160 sayfalık bir antoloji.
İsmi: Baba Şiir Antolojisi. Muhsin Durucan imzalı bir sunuş var. Bir yerinde: “Yöneticimiz ve Biz dergisinin düzenlemiş olduğu ‘Baba’ konulu şiir yarışmasına 100 şair şiirleriyle katıldı. Seçici Kurul, titiz bir çalışmayla şiirlerin değerlendirilmesini yaptı. Bir ilki de gerçekleştirerek kurul üyelerinin vermiş olduğu puanlar dergide açılmandı” deniliyor.
Yöneticimiz ve Biz Dergisinin Yazı İşleri Müdürü Muharrem Ersal’ın yarışmanın işleyişiyle ilgili açıklamaları dikkat çekiyor 7,8 ve 9 ncu sayfalarda. Sonra, 10, 11 nci sayfalarda jüri üyelerinin katılımcı şairlerin şiirlerine verdikleri puanlar verilmiş. Bugüne kadar böyle bir açıkyüreklilik gösterildi mi bilmiyorum?. Tebrikler.
Yarışma birincisi Nihat Malkoç’un 19 dörtlükten meydana gelen “Ah baba ah!” adlı, başlıklı şiiri 12,13 ve 14 ncü sayfalarda yeralıyor. Buradan iki dörtlük alarak yola devam edelim:

Yalancı dünyanın düzeni bozuk,
Kalmadı kimsede ar babacığım!..
Gafil, çaktım sanır dünyaya kazık,
Kabrin gelir sana dar babacığım.

Gece yarısında rüyama girsen,
Muhabbet bağından goncalar dersen..
O gülden yüzünü önüme sersen
Sensiz ne kadar zor babacığım.

Baba konulu yarışmada, babayla ilgili şiirlerin ortaya konuluşu, baba sevgisinin bir kez daha gündeme gelişini, hatırlanışını ve gerekliliğini gözlerimiz önüne sermesi bakımından önem taşımaktadır. Zaten, antolojinin adının “Baba Şiir Antolojisi” olarak konulup, kitap halinde yayınlanması da buradan kaynaklanmaktadır.
Nihat Malkoç’dan sonra. Gülşen Şenderenin’de birincilik almış. Yani iki ayrı birincilik verilmiş. “Babam 82 yaşında” adlı 10 ayrı beşlikten meydana gelen Gülşen Şenderin şiirinden bir beşlik:

İlk hayalin kurgusu! Dediğim aslan babam,
Canımdan çok sevdiğim, tapdığım eşsiz adam,
Neydi o gençlik çağın, neydi o ongun zaman,
İlk bebeğin olarak, müjde sunarken anam,
Adımı Gülşen koydun, şenle bezeli dünyam.

GÜNÜN SÖZLERİ:
            Büyük felaketler karşısında büyük cesaretler doğar. (Regnard)
Kendi kendinin efendisi olmayan bir kimse özgür değildir. (A. Calaudius)
            İnsanların elinden hayalleri alınacak olursa, başka ne zevkleri kalır? (Foostenelle)
Bir arkadaşlığı korumanın yolu, asla borç vermemek ve asla bir şeyi ödünç almamaktır. (Paul de Kock)

Erdoğan Aslıyüce’den :
Şehir  şehir Türk Kurultayları
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Erdoğan Aslıyüce, dergiciliği, kitap yayınları, araştırmalarıyla dikkat çeken isim ve imzalarımızdan biri. Bu isimlerin başında geleni…
İstanbul’dan seslenen Erdoğan Aslıyüce’nin Yesevi Yayıncılık yayınları arasında Günyüzü gören bir kitabı geldi.. Haddizatında bu kitap geleli bir hayli zaman oldu, zaman geçti aradan.
Sayfalarında yeni gezme fırsatı bulabildiğim 290 sayfalık kitap, Fethiye Antalya, İzmir, Çeşme, Bursa, Ankara, İstanbul, Denizli, Samsun, İznik adlı yerleşim birimlerimizdeki Türk Kurultaylarıyla ilgili bilgiler veriyor, getiriyor.
Erdoğan Aslıyüce’nin biyografisi ve yayınlarının isimlerinin yer aldığı bilgi sayfalarıyla başlıyor elimizdeki kitap.
Üç sayfalık bir önsöz Erdoğan Aslıyüce imzalı. Buranın bir yerinde: “Adım adım Türkiyem çalışmalarımın 13. kitabı ‘Şehir şehir Türk Kurultayları’da Türk milletinin asırlarca birbirini görmeyen, kökleri bir olduğu halde 1990’lı yıllara kadar pranga altında tutulan kardeşlerimizin 1993 yılında birbirleriyle kucaklaşmasından dolayı Kurultaylar Şehri” dedim deniliyor.
Fethiye II. Türk Kültür Kurultayıyla başlanıyor. Halk Kültürü Araştırmaları Kurumunun Başkanı Prof. Dr. İrfan Ünver Nasrattınoğlu’nun ve Fethiye Belediye Başkanı Behçet Saatcı’nın açılış konuşmalarıyla başlanıyor Kurultay.
Sonra öteki Kurultaylarla ilgili bilgiler veriliyor. Fotoğraflar var bol bol sayfalara aktarılmış, sayfaların zenginleştirilişini sağlamış.
8.Samsun Kurultayı hakkındaki bilgiler 229 ncu sayfada başlıyor. Üsküp’ten Samsun’a ara başlığı altında, Samsunlu Aşık Kemali Bülbül’ün hediye olarak verdiği “Cumhuriyet Güzellemesi” adlı kitabından iki dörtlük aktarılıyor 240’ncı sayfaya. Bu dörtlükler:

Süzüldü Boğazdan Karadeniz’e,
O’nu Bandırma’da görür gibiyim.
Allah kurtarıcı gönderdi bize,
Üç günde Samsun’a varır gibiyim.

Ondokuz Mayıs’ın müjdeci günü,
Buna bağlamıştı herkes gönlünü,
Bağrına basınca Atatürk’ünü,
Saygıyla selama durur gibiyim.

Erdoğan Aslıyüce’nin yayınları önemlilik içindedir. Mutlaka geçmişle bugünün, bugünle yarının köprüleştirilmesi görevlerinin yerine getirildiği görülür. Tebriklerimi sunuyorum efendim.

Nazilli’den ‘Adalet’ Gazetesi ve 
Kerim Özbekler
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Bugün sütunumda, Nazilli’de günlük yayınlanan ‘Adalet’ Gazetesinden ve arkasından, Nazilli’nin kültür elçisi, şair, yazar ve araştırmacı Kerim Özbekler’le ilgili Nazilli ‘Havadis Gazetesi”nin 04 Temmuz 2012 tarihli sayısında Sabahattin Burhan imzasıyla yazılan ‘Kerim Özbekler’ başlıklı bir yazıdan bazı cümle örnekleri vereceğim.
ADALET GAZETESİ
Aydın ilimize bağlı, Nazilli ilçemizde günlük olarak 12 sayfayla, ilk sayfası renkli basımlı ‘Adalet’ Gazetesinin 1767. sayısı masamda. Önce Adalet’in kimliğine bakmak istiyorum:
Sahibi: Mehmet Akgül, Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: Emine Akgül. Tlf:0256 3121343 Adelet Gazetesinin elimde, masamda bulunan 1767. sayısındaki haberlere, bakmak istiyorum.
1- Nazilli’ye su, 100 yıl sorunsuz gelecek: Nazilli Belediye Başkanı Haluk Alıcık, 2011 yılında bakımına başlanan ve başta Nazilli’deki evlere giden çeşme suyu olmak üzere Nazlı Su Fabrikasına giden kaynakları basın mensuplarına ve Kızılcabölük Belediye Başkanı Abdülkadir Uslu’ya gezdirdi.
2- Nazilli’de 8 saatte 2500 m2 yola asfalt yapıldı/Nazilli Romanlar destek istiyor/Danbalaz Barajına tarım engeli/Tembel hırsız 10 dönüm tarlayı kül etti/Nazilli’de ilk kez Kore Gazisi törenle defnedildi/Beylerlispor’da şampiyonluk yemeği vd.
3- Satış Gelirlerinin bir özelliği de bunların yıldan yıla artmasıdır. (Nevzat Laleli)
NAZİLLİ’DE BİR KÜLTÜR ELÇİSİ:
KERİM ÖZBEKLER
Yazımızın girişinde de belirttiğimiz gibi, Nazilli Havadis Gazetesinin 04 Temmuz 2012 tarih ve 30 sayılı nüshasında Sabahattin Burhan imzası “Nazilli’de bir kültür elçisi: Kerim Özbekler” başlığıyla yazılan ve Kerim Özbekler tarafından bana gönderilen yazıdan bazı alıntılar yapmak istiyorum:
Kerim Özbekler’i zannediyorum, Nazilli’de tanımayan yoktur. O, Yahya Kemal’in şiirlerinde anlattığı ‘Rind’çe bir yarışa sahiptir. Lüksü, gösterişi asla sevmez. Herkese yardım etmeye çalışır. Ömrü, sanatla, uğraşmakla geçmektedir.
Kerim Özbekler, pek çok gizli değerin elinden tutmuş, gün yüzüne çıkarmıştır. Nazillimizin tanıtılması için büyük gayretleri olmuştur. Kendince şiirler yazar, şiir okumayı sever. Gezmeyi daha çok sever. Bu yönüyle Nazillimizin ‘Seyyah-ı Fakir Evliye Çelebisi’dir.
Gazeteci, şair yazar olan Kerim Özbekler, 01 Kasım 1951 tarihinde Nazilli’de dünyaya gelmiştir. Değişik ajans ve gazetelerin Nazilli muhabirliğini yapmıştır. Nazilli Sümerbank Bez Fabrikasında işçi olarak çalıştı. Pek çok dergi ve gazetenin yayımını gerçekleştirdi. Kurduğu Derneklerin Başkanlığını yapan Kerim Özbekler, değişik konularda pek çok kitap yayınladı. ‘Cevher’ mahlasını kullanan Özbekler, 81 il hakkında turizm rehberi hazırlıyor.

Mustafa Özçelik’in
dört ayrı kitabı
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Merkezi İstanbul’da bulunan Nar Yayınları arasında çıkan Mustafa Özçelik’in beş ayrı kitabı var masamda. Bu kitaplar sırasıyla:
ŞEHİTLER TEPESİ
Nar Yayınlarının çocuk serisinde, ödüllü 4. baskısı yapılan hikâyelerden oluşan bir kitap Şehitler Tepesi.
17 ayrı anlatım, 17 ayrı hikâye var kitap içerisinde. Bunlardan birincisi, Yalnız Hasan, sonuncusu Emanet ve güllerin kokusu, adlarının taşıyıcıları olarak karşımıza çıkıyorlar.
İlk hikayenin girişi: Ahmet Bey, bu şehre öğrenim için gelmişti. Girdiği okul başarıyla bitirmiş ve öğretmen olmuştu, şeklinde başlıyor.
AYBÜKE’NİN ÇİÇEKLERİ
Nar Yayınlarının çocuk serisinde Günyüzü görmüş, 80 sayfalık masal kitabı. Mustafa Özçelik imzasının taşıyıcısı.
Uzunca 4 masal var. Bunların isimleri: Ay güzeli, Aybüke’nin çiçekleri, Ayşecik ve serçecik, Ihlamur ağacı.
Sayfa 7 de başlayan Ay Güzeli’nin girişi: Karanlık bir geceydi. Yatağında uyuyamayan Dilek yerinden kalkıp pencereye yöneldi. Perdeyi hafifçe araladı. Önce hiçbir şey göremedi. Karanlık bir duvar vardı sanki dışarıda. Biraz daha dikkatli bakınca bir takım şekiller gördü.
GÜLÜN SIRRI
Mustafa Özçelik imzalı, Nar Yayınlarının çocuk serisinde yayınlanan 3. baskısı yapılan masal kitabı. 9 ayrı anlatım, masal var kitap içerisinde.
Çizme resimlerin kıtabın zenginliğini sağladığını ifade edelim. İlk masalın adı: Dedem ve Ben, son masalın adı: Yunus’un Gül Bahçesinden, adlarıyla karşımıza çıkıyor. İlk masalın girişi: Dedemi çok seviyorum. Ben henüz on yaşında bir çocuğum. O ise, yetmişini aşmış bir ihtiyar. Yani aramızda büyük bir yaş, bilgi, görgü ve tecrübe farkı bulunuyor.
MEHMET AKİF VE SAFAHAT
Nar Yayınlarının gençlik serisi içerisinde yeralan, Mustafa Özçelik imzalı bir araştırma inceleme. Kitabın tam adı: Gençler için Mehmet Akif ve Sahafat.  2. baskısı yapılan kitabın 256 sayfayla okurlarının karşısına çıktığını, çıkarıldığını ifade edelim.
Mustafa Özçelik imzalı önsözün bir yerinde: “Safahat bütünüyle eşsiz bir kitap. Şairi de öyle. Çok müstesna bir şahsiyet. Bu yüzden şairini her yaştan insan çok iyi  tanımalı ve eserini de başucu kitaplarından biri yapmalı” deniyor.

İstanbul, Nar Yayınlarından üç kitap
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Merkezi İstanbul’da bulunan Nar Yayınlarından üç kitap var masamda. Bunlar sırasıyla şu isim ve imzalardan oluşuyor:
KALBİMİN KANAT SESLERİ
Hüseyin Emin Öztürk imzalı Yediharf’in şiir serisinde Günyüzü görmüş. 112 sayfalık şiir kitabının 4 ayrı bölümden oluştuğunu görüyoruz. Yeryüzünün bütün çocuklarına armağan edilen “Kalbimin Kanat Sesleri” adlı kitabın 2. bölümü olan Hasret Türküleri ‘Bu sevdanın uğruna’ adlı, başlıklı şiirle başlıyor. Anılan şiir 5 ayrı dörtlükten oluşturulmuş. Bir dörtlüğü bu şiirin:
Gözyaşıyla elimi açtım da semalara,
Bu sevda ateşiyle kurudu dudaklarım.
Yükledim hasretimi seherde dualara,
Dualar ki içinde ne sırları saklarım.
Hüseyin Emin Öztürk, beyitlerden oluşan şiirleriyle, hecevezni tarzındaki şiirleriyle ve serbest tarzdaki şiirleriyle dikkat çeken şairlerimizden biri. Kutluyorum.
GÜL AĞACI
Dr. Hüseyin Emin Öztürk imzalı Gül Ağacı adlı kitap, Nar yayınlarının hikaye serisinin 43. kitabı. Türkiye Yazarlar Birliği 1988 yılı “Çocuk Edebiyatı Dalında Yılın Yazarı” ödülü verilmiş.
Kitap içinde, 9 ayrı hikaye yeralıyor. Bunlardan Küçük Serçe ilk hikaye. Kitabın adı olan Gül Ağacı son hikaye. Biz kitabın adı olan hikayenin satırlarına dönelim:
Rahmi Bey, torunu Elif’i canından çok severdi. Ona çeşit çeşit oyuncaklar alır, onu güldürmek için akla hayale gelmedik oyunlar icat ederdi.
Hikaye böyle başlıyor, sürüp gidiyor. Tebriklerimi sunuyorum.
KINALI KUZU
Hüseyin Emin Öztürk’ün bir başka hikaye kitabı. Nar Yayınları arasında 72 sayfayla Günyüzü görmüş.
Ödüllü kitap, 5. baskısı yapılmış. 9 ayrı hikayeden meydana gelen kitap, çizme resimlerle de zenginleştirilmiş. İlk hikaye Derviş Dere adıyla karşımıza çıkarken, 2. hikaye kitabın adı olan ‘Kınalı Kızı’ adının taşıyıcısı.
Kınalı Kuzu adlı hikaye kitabın 13. sayfasında başlıyor. Girişi şöyle:
Bir zamanlar, Anadolu’nun şirin bir köyünde, bir dedenin üç tane torunu varmış. En büyükleri Mustafa, ortanca İbrahim ve en küçüğü Öksüz Ahmet’miş.
Mustafa ile İbrahim bir  kardeş, Öksüz Ahmet de onların amcasının oğluymuş. Öksüz Ahmet ile İbrahim İlkokul üçe, Mustafa da beşinci sınıfa gidiyormuş. Her sene mayıs ayı gelip de okulları tatil olunca, dedeleri onları alır, yaylaya götürürmüş. Yine böyle bir göç ayında Toros Dağlarının yemyeşil yaylalarından birine göçmüşler.

GÜNÜN SÖZLERİ:
Aklın başına gelince, sakın pişman olacağın bir iş yapma. (Mevlana)
Kendi dertlerini unutmak isteyenler, başkalarının dertlerine yardımcı olmaya çalışmalıdır. (Cemil Sena)
Siyaset, başkalarına sezdirmeden değişme sanatıdır. (Andre Malraux)
Güç ve güveni hep dışımda aradım. Ama bunlar insanın içinden gelir ve her zaman oradadırlar. (Sigmund Freud)

Burdur-Gölhisar’dan
‘Pınar’ Gazetesi
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Anadolu Basın içerisinde yeralan, bana ulaşan gazetelerin sayfalarındaki gezintimi sürdürürken, bugün Burdur İlimizin Gölhisar ilçesinde haftalık 8 sayfalık, normal boyutlu, sevimli görünümüyle okurlarının karşısına çıkan, çıkarılan ‘Pınar’ Gazetesi sütun konuğum.
İlk sayfası renkli basımlı olarak bize ulaşmaya başlayan Pınar Gazetesi 12. yayın yılı içerisinde.
Masamda 624,25,26,27,ve 628. sayıları bulunan Pınar Gazetesinin önce kimliğine bakalım:
Sahibi: Faruk Dumlupınar, Hukuk Danışmanı: Av.Zeki Aksoy, Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: Duygu Dumlupanır, Muhabir: Nursel Kanyücel, Sayfa Editörü: Serdar Ertilav, Tlf:0248–4113780.
Pınar Gazetesinde yazı ve şiirleriyle imzaları görünenler var. Yazarlar; Prof. Dr. İsa Kayacan, Zekeriya Başgün, Lütfi Karaaslan, Mehmet Şener, şeklinde sıralanırken, Şairler, Mustafa Avcı, Zekeriya Başgün olarak görülüyor.
Bu isim ve imzaların yazı ve şiirlerinden bazı bölümler alarak devam edelim:
1- Azerbaycan ile Türkiye arasındaki kültür köprülerinin temellerinin atıcısı, köprülerin hayata geçirilmesinden büyük emekleri, gayretleri bulunan Doç. Dr. Tamilla Abbashanlı hocadan bir mektup ve ekinde bir kitap aldım (İsa Kayacan)
2- Biz bilirdik ki, bu memleketin kurumları da bizim dağları-ovaları da bizim, şehirleri-köyleri de bizi, tapusu da bizim, sokakları da. Ancak son yıllarda bir şey değişmeye başladı (Lütfi Karaaslan)
3- Babaların varlığı insana güven verir. Babaların olması, insanın güçlü olduğunu anlatır. Babaların eğitim ve öğretimdeki yerini inkar edemeyiz (Mehmet Şener)
4- Gölhisar yayla, dağda yaylalar var/Muğla, Antalya, Denizli komşular? Sıcaklarda komşular serin yer arar? Gel Gölhisar’a, bak ne yaylalar var (Mustafa Avcı)
5- Askerlik çağı gelince, onu yolcu etmiştik/Beraber davul zurnalarla halay çekmiştik/Vatana kurban olsun diye asker etmiştik/Amansız bir kurşuna kurban gittik şehidim (Zekeriya Başgün).
Şimdi, Pınar Gazetesinin, masamızda bulunan sayılarında yeralan, siyasi olmayan sosyal içerikli haber başlıklarından bazı örnekler verelim:
-     İlimiz Valisi Süleyman Tapsız, Altınyayla’da incelemelerde bulundu/Gölhisar Devlet Hastanesi ‘Yangın söndürme ve hastane tahliye tatbikatı senaryosu’
-     Teke Yöresi 3. Altın Sipsi yarışması Pırnaz’da kaldı/İlçemizde Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu bilgilendirme toplantısı yapıldı,
-    Kibyra Antik Kenti kazı çalışmaları devam ediyor/Foto iz grubu Gölhisar’da/Kaymakamlar toplantısı yapıldı/Kaymakam Kırkbıyık’a, Gölhisar Gençlik Hizmetleri ve Spor İlçe Müdürlüğü tarafından plaket verildi,
-    ARO Dergisinde Gölhisar Kibyra tanıtıldı/Gölhisar Devlet Hastanesinde gerçekleştirilen tatbikat gerçeğini aratmadı,
-    Üroloji uzmanı görevini başladı/Başhekim koca görevine başladı/Kültür Mantarının borsasını Altınyayla belirliyor vd.

Yozgat’tan ‘Sorgun Postası’ Gazetesi
Prof. Dr. İSA KAYACAN
 Gazetelerimizin sayfalarındaki gezintimi, bir düzen ve bir sıralama içerisinde sürdürüyorum. Bugün sütun konuğum gazete, Yozgat ilimizin Sorgun ilçesinde günlük yayınlanan 32. yayın yılı içerisindeki “Sorgun Postası” Gazetesi.
 Altı Normal sayfalık ‘Sorgun Postası’ Gazetesinin bir özelliği var: Belirli zaman dilimindeki sayılarında, çoğunluğu Ankara çıkışlı onlarca makale yazarının, köşelerinden yaptıkları seslenmelerle, merhabalaşmalarla başlayan bir zenginlik ortaya koyuyorlar. Böyle bir birliktelik, bir araya gelişin, Türkiye’de başka gazete veya gazetelerde olduğunu hatırlamıyorum! Bu nedenle öncelikle bu organizasyonun baş mimari Salım Taşcı hocayı kutlamak istiyorum. Bu güzelliğin hayata geçirilmesini sağlayan Doğan Özmen hocamızı da kutlamak, alkışlamak istiyorum. Sorgun postası gazetesinin, Kültür koleksiyonu, makale yazarlarının oluşturduğu koalisyon görünümlü, 2 bin 965, 2 bin 983 ve 2 bin 989. sayıları var masamda. Bu üç ayrı sayıda makaleleriyle okurlarının karşısına çıkan, kültür koleksiyonunu oluşturan isim ve imzalardan sözetmeden önce,  Sorgun Postası Gazetesinin kimliğine bakıyorum:
 Sahibi ve kurucusu: Doğan Özmen, Yayın yönetmeni: Şahin Özmen, Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: Özlem Başer, Sayfa Editörü: Oğuzhan Saydım; Muhabir: Tekin Taştekin, Tlf: 0354-415 1707.
 Şimdi, maşallah diyerek, Sorgun Postası Gazetesinin makale yazarlarının isim sıralamasıyla devam edelim: İsmet Solak, Yekta Güngör Özden, Prof.Dr.Uğur Büget, Ercan Deva, Gürkan Hacir, Ali Demirdağ, Mevlüt Uluğtekin Yılmaz, Haydar Ahi, Yahya Aksoy, Salim Taşçı, Dursun Erkılıç, Prof.Dr. İsa Kayacan, Salim Savcı, Ahmet Sargın, Dr.Ata Soyer, Ahmet Dirican, Nahit Duru.
 Bu isim ve imzalardan, birkaçının makalelerindeki cümlelerden kısa alıntılarla devam edelim:
1-Kimi gösterişli toplumsal etkinliklerden sonra ülkenin gündemine, Ege-Akdeniz yörelerinden duyulan depremi oturtanlar yanında, siyasal olayların önceliğini savunanlar çoğunluğu oluşturmaktadır (Yekta Güngör Özden)
2-Elbette, tanıtım ihtiyacı fazla tanınmamaktan kaynaklanmaktadır. Nasıl olmasın ki, Yozgat’ın tarihi değerleri tam gün yüzüne çıkmış değildir. Çıkmış olanlar da iyi tanıtımdan bu zamana kadar yoksun bırakılmıştır. (Salim Taşcı)
3-Yozgat’ın tarihine, doğasına, kültürel ve folklorik özelliklerine her haliyle yer verilen Tanıtım Günleri’nin baş kahramanı hiç kuşkusuz Ankara’daki Yozgatlı Dernekler Federasyonu Genel Başkanı Ahmet Koç idi (Dursun Erkılıç)
Bir haber: Yıllardan beri köşe yazılarıyla gazetemize büyük katkılar sağlayan değerli insan Dr.Turhan Temuçin’i kaybettik. Doktorluğunun yanı sıra, çeşitli gazete ve dergilerde köşe yazıları yazan Dr. Turhan Temuçin, bir yıla yakın süredir tedavi görmekteydi.

İstanbul ‘Nar Yayınları’ndan
beş ayrı kitap
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Merkezi İstanbul’da bulunan ‘Nar Yayınları’nın beş ayrı kitabı var masamda. Bunlar değişik yazarlara ait. Anılan kitap sırasıyla:
ZÜMRÜDÜANKAYI ARAYAN ÇOCUK
Ahmet Efe imzalı 64 sayfalık, çocuklara yönelik bir kitap. İç sayfalardaki çizme resimlerle de zenginleştirildiğini görüyoruz anılan yayının.
Çocuklara yazılan şiirler “Şiir ve çocuk” başlıklı bir sunuşla başlıyor. Buranın bir yerinde: “Şiir ve çocuk ayrılmaz iki dosttur. Her zaman birbirlerini arar ve bulurlar. Kopmaz bağlar vardır aralarında, kucaklaşmış iki kardeş gibidirler” deniyor.
İNTEROĞLAN ZAMANDA KAYBOLUŞ
Mehmet Esen imzalı, Nar Yayınlarının 300. kitabı 64 sayfayla şekillendirilmiş. İç sayfalardaki çizme resimlerle zenginleştirilme sağlanmış. İçindekilerin başlıkları: İnteroğlan ile Kaya tay, İnteroğlan Çin Seddinde, İnteroğlan Cebelitarık Boğazı’nda, İnteroğlan ile Afrikalı Beyaz çocuk, şeklinde sıralanıyor.
Anlatımın başlığı ilk sayfadan: Kara Tay, yanıma gel oğlum. İstediğin yayı yaptım. Kara Tay bir Kızıldereli çocuktu. Babasının çok sevdiği arkadaşı öldüğü gün o dünya ya gelmişti.
ÖZÜRLÜĞÜ SATIN ALANLAR
Nar Yayınlarının çocuk serisinde yeralan Vedat Sağlam imzalı 112 sayfalık 2. baskısı yapılan, Tarihte geleceğin izlerinin 4. olarak yayınlanan kitap.
İç kapakta, Ebediyen anlatılacak destan Çanakkale’nin kahramanlarından sözediliyor. Nar yayınlarının 245.kitabı. İçindekiler altındaki başlıklar: Tenedos Müftüsü, Doktor baba ve yaralı oğul, Mehmetçiğin vicdanı, Dostluk köprüsü: Çanakkale, Osmanlı anası, 57. Alay Kumandanı, Yarbay Hüseyin Avni beyin oğlu, Tekin Arıburun Paşa, şeklinde sıralanıyor.
111. sayfadaki şiirle noktamızı koyalım: Yarılmış toprak suya, su buluta emanet/Yusuf kuyuya, Mısır Yusuf’a emanet/Hak Nebi mağaraya, Medine Hak Nebi’ye emanet/İbrahim ateşe, İsmail bıçağa emanet/Ne bıçak, ne ateş, ne kuyu, ne de mağara etti ihanet/Mehmetçiğim, senin vazife şuurun, söyle, kime emanet?..
SANTRANÇLA ÖRÜLEN DÜNYA
Reşat Gürel imzalı, Nar Çocuk-Roman serisinde, tarihte geleceğin izleri 3 olarak 2. baskısı yapılan, Nar Yayınlarının 272. kitabı olarak 78 sayfayla Günyüzü görmüş.
Şiirsel bir anlatım var kitapta. 7. sayfadaki ilk anlatımın giriş bölümü şöyle:
Bir varmış, bir yokmuş/Evvel zaman içinde/Tam beş yüz yıl öncesinde/Hazar Denizi çevresinde/Tebriz isminde/Güzel bir şehir varmış.
ŞAHİN BEY
Nar Yayınların çocuk serisinde, Tiyatro dizisinde Reşat Gürel imzasıyla yayınlanan 90 sayfalık Nar Yayınlarının 271. kitabı olarak Günyüzü görmüş.
Oyunda rol alanların sıralaması yapılmış ilk iki sayfada. Birinci sahne:’Perde kapalıdır. Gençler sahnenin önünde basketbol oynamaktadır. Oradan geçmekte olan Fehmi ‘ye seslenirler” girişinden sonra; Barış, Fehmi, Faruk, Tanzer, karşılıklı ve bir düzen içerisinde konuşmaya başlıyorlar.

Bestami Yazgan’dan: 4 kitap
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Eğitimci, şair, yazar ve araştırmacı Bestami Yazgan hocanın, merkezi İstanbul’da bulunan Nar Yayınları arasında Günyüzü görmüş dört ayrı kitabı var masamda. Bunlar sırasıyla:
SEVGİ ÇİÇEĞİ
Nar Yayınlarının çocuk serisinde 4. baskısı yapılan 64 sayfalık çocuklara yönelik anlatımların yeraldığı mini, sevimli görünümlü kitap. Kitabın adı olan Güzellik Çiçekleri, Bilgi bahçesinin gülü, Doğanın kalbi, Mutluluk Çiçekleri, Kınalı kuzu gibi başlıklar altındaki anlatımlarda, yaşamanın güzelliği var, sevgi ve hoşgörü gibi vazgeçilmez hasletler var.
Birer mektup türünde yazılanların altına imzalar konulmuş, imza seni çok seven annen, imza seni çok seven baban, imza size doyamayan öğretmeniniz gibi.
YILDIZLARA ASTIK YÜREĞİMİZİ
Bestami Yazgan hocanın bir başka kitabı. Nar yayınlarının şiir serisinde 128 sayfayla Günyüzü görmüş. Gül soylu aşk, Yiğit töresi, Sabır türküsü gibi üç ayrı bölümden meydana gelmiş, şekillenmiş.
9. sayfada başlayan “Dost yüreğin geniş olsun” başlıklı dört ayrı dörtlükten meydana gelen şiirin ilk dörtlüğü efendim:

Bağrı yanık dağlar gelir,
Dost yüreğin geniş olsun.
Gözü yaşlı çağlar gelir,
Dost yüreğin geniş olsun.

Bestami Yazgan hocanın bir başka dört yanım sevgi dizisinden 3. baskısı yapılan çocuk şiirlerinden oluşan kitabı:
GÖKKUŞAĞI SEVİNCİ
80 sayfalık çocuklara yönelik şiirlerin yeraldığı sevimli görünümlü kitap. Gerek bu, gerekse öteki kitaplar, çocuklara yönelik sevgi çizimlerinin yeraldığı kapak ve sayfalarla karşımıza çıkıyor. Mitabın 9. sayfada yeralan ilk şiiri ‘Bayrak Goncası’ adıyla üç ayrı dörtlükle karşımıza çıkıyor. Bu şiirin ilk dörtlüğü:
Güzel yurt beşiğinde/Mışıl mışıl uyur da/Yanağının alından/Bayrak örer bu yurda.
ŞİMDİ SEVDA YÜRÜSÜN
128 sayfalık, Nar Yayınlarının şiir serisinde yayınlanmış, Bestami Yazgan hocanın bir başka kitabı. Sevgiyle besleyip büyüttüm aşkı, Sevgi diyen çağlar aşar, Gönül güzeli, İsminin elifiyle, başlıklarıyla ayrılmış bölümlerden oluşuyor kitap. 7. sayfada beş ayrı dörtlükle karşımıza çıkan, çıkarılan “O günden beri” adlı, başlıklı şiirden bir dörtlük:

Yörüngene girdi yorgun yüreğim,
Bir türlü kendime dönemiyorum.
Derin gözlerine vurgun yüreğim,
Bir türlü kendime dönemiyorum.

Burdur’dan ‘Gölhisar Gündem’ Gazetesi
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Bana ulaşan gazetelerin sayfalarındaki gezintilerimi, değerlendirmelerimi sürdürürken, bugün sütun konuğum gazete, Burdur ilimize bağlı Gölhisar ilçemiz merkezinde haftalık yayınlanan 6. yayın yılı içerisindeki “Gündemin içinde, gündemin peşinde” sloganıyla okurlarının karşısına çıkan, çıkarılan ‘Gölhisar Gündem’ Gazetesi.
12 normal sayfayla yayınlanan Gölhisar Gündem gazetesinin 331,32,33 ve 334. sayıları var masamda. 05 Şubat 2006 tarihinde kurulan, kurucusu İbrahim Nanecioğlu olan Gölhisar Gündem Gazetesinin imtiyaz sahibi: Bülent Okunakol, Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: İbrahim Erbay, Hukuk sorumluları: Av.Mustafa Demirörs, Av. Yusuf Kemal Öztürk, Sayfa Editörü: Aylin Kılınç, Muhabir: Rıza Şenol, Matbaa ustası: Recep Özcan, Antalya temsilcisi: İsmail Yağcı, Ankara Temsilcisi: Kamil Irmak, Çavdır temsilcisi: Osman Oral, Dirmil temsilcisi: Muzaffer Şimşek. Tlf:9248 411 28 12.
Gölhisar Gündem Gazetesinde, makaleleriyle okurlarının karşısına çıkanlar (elimizdeki sayılar itibariyle); Bekir Hasyavuz, İsmail Yağcı, Kudret Harmanda, Bülent Okunakol, Osman Akkoç (yöresel bulmaca ve araştırma yazıları).
Şimdi makale yazarlarının cümlelerinden alıntılar yapalım ve aşağıda verelim:
1-Biz büyük ilçeyiz, biz abi ilçeyiz, bizim nüfusumuz daha yüksek mavallarıyla kendilerini kaf dağında görenler (!?) Çavdır Adliyesinin Tefenni’ye bağlanmasından sonra bir kayaya tosladıklarını anladılar mı acaba? (Bülent Okunakol)
2-Her köyde, ilçede, kasabada yada ilde yapılan kavgalar, bizim ilçemizde de yaşanmış, ama bizimki yıllarca devam ettikten sonra bazı şeylerin değişmesiyle, yada bitme noktasına gelmiştir (Osman Akkoç)
3-Dayanışma bir topluluğu oluşturanların duygu, düşünce ve ortak çıkarlarda birbirlerine karşılıklı bağlanması demektir (İsmail Yağcı)
4- Tarım sektörü; gıda güvenliği, kırsal kalkınma, yapısal uyum, gelir ve çevre hedeflerine yönelik çok fonksiyonlu genel yapısıyla sosyal ve ekonomik açıdan stratejik öneme sahip sektör olarak değerlendirilmektedir (Kudret Harmanda).
Buradan sonra, Gölhisar Gündem Gazatesinin sayfalarında yeralan, siyasi olmayan sosyal içerikli haberlerden bazı başlıklar verelim:
-Burdur Valisi Süleyman Tapsız Dirmil’de incelemelerde bulundu/Gölhisar Devlet Hastanesi yeni Başhekimi göreve başladı/
-2012 yılı Kibyra Antik Kenti kazı çalışmaları /3. Altın Sipsi Yarışması Pırnaz’da yapıldı/Göcek-Gürsu-Pırnaz yayla yürüyüşünün onuncusu yapıldı,
-Konak Mahallesi Demokrasi Caddesi sakinlerinin talepleri var/Gölhisar Köyleri Hizmet Götürme Birliği toplantısı yapıldı,
-Sevgiyi hazmedeceksin/Gölhisar, Antalya Rehberler Odası Dergisinde tanıtıldı/ Gölhisar’da birkaç yerde 18.madde uygulaması yapılmalı. (Bekir Hasyavuz Makalesinden).

Burdur’dan ‘Gazete Detay’
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Gazeteler, gazetelerimiz. Masamda yer alanlar, bunların içinden seçip, sırayla sayfalarında gezme fırsatı bulduklarım. Bugün sütun konuğum gazte, Burdur ilimiz merkezinde 16 normal sayfayla haftalık olarak okurlarının karşısına çıkan “Gazete Detay”.
İkinci yayın yılı içerisinde olan ve masamda, 129,130,131 ve 132. sayıları bulunan ‘Gazete Detay’ın kimliğine bakıyorum önce:
Sahibi: Abdurrahman Kızılkaya.. Genel Yayın Yönetmeni ve Yazı İşleri Müdürü: Abdurrahman Kızılkaya. Görsel Yönetmen: Hatice Demirol, Muhabir: Ramazan Ercan. Tlf:0248 234 57 87.
Gazete Detay’ın sayfalarında makaleleriyle okurlarının karşısına çıkanlar: Mustafa Önder, Hasan Kırcı olarak görülüyor. Hasan Kırcı “Detay Karikatür’ü şekillendiriyor, ilgili sayfadan okurlarıyla selamlaşıyor.
Mustafa Önder’in “Sahte Türkçeciler” başlıklı makalesinin bir yerinde:
-“Bilerek, kasten, özellikle dilimize saldıranlar, elbet bir gün bunun hesabını vereceklerdir. Gazeteleri, televizyonları abuk-sabuk yabancı isim ve sözcüklerle dolduran, medya maydanozları, matbaa görmemiş, viski düşkünü köşe yazarları önce dönüp kendilerine baksınlar” denildiği görülüyordu.
Şimdi, Gazete Detay’ın masamda bulunan dört ayrı sayısında yeralan, siyasi olmayan, sosyal içerikli haberlerden, başlıkları ve bu haberlerden kısa cümleler alarak bir değerlendirme sunuş yapmak istiyorum:
1-Bedesten Çarşı inşaatı tam gaz devam ediyor: Eski, Peynir-Zeytin Pazarının bulunduğu alana yapılmaya başlayan yer altı otoparkı ve Bedesten Çarşısı inşaatı hızla devam ederek, kısa sürede büyük aşamalar kaydetti.
2-Burdur’daki Somalililere İl Müftülüğü’nden yardım paketi: İl Müftüsü Osman Artan’ın Bozkurt Mahallesi Memur Lojmanlarında ikamet eden Somali uyruklu mültecilere yardım kampanyası konusundaki personeli yapmış olduğu çağrı sonucunda bir dizi yardım faaliyeti başlatıldı,
3-Park Bahçeler’den gece mesaisi: Burdur Belediyesi Park ve Bahçeler Müdürlüğü ekipleri Orta refüj ve kavşaklardaki peyzaj düzenlemelerine devam ediyor,
4-Sagalassos Türkiye’deki dostlarıyla buluştu: Sagalossos’un tanıtımı için EPOS 7 Derneği, İstanbul Arkeoloji Sevenler Derneği ile organize ettiği 04 Haziran 2012 tarihinde ve Dünyaca ünlü piyanist İdil Biret tarafından verilen bir konserle tanıtımı yapılan Sagalassos Gecesi’nden sonra bu muhteşem konseri internet sitesinden de duyurdu.
5-Tarkan’dan Burdur Gölü duyarlılığı: Tarkan, Doğa Derneği’nin Burdur Gölü’nü Kurtarma Projesi’nin çalışmalarını yerinde görmek için, Burdur’u ziyaret etti. Doğa Derneği yetkilileri ile birlikte gölün etrafını gezen ve uygulama alanlarını ziyaret ederek, yapılan çalışmaları tanıyan Tarkan Burdur Gölü’nün kurumaması için Burdur’u sevenlerle birlikte mücadele sözü verdi.

GÜNÜN SÖZLERİ:
Havlayan bir köpek, uyuyan bir aslandan daha çok işe yarar. (Washington Irving)
Büyük işler başarmak için üstün yetenekli olmak gerekmez. İnsanüstü değil, ama insanların içinde onlarla birlikte olmak gerekir. (Montesquieu)
Planlama birçok kişi tarafından, harekete geçiş ise bir kişi tarafından yapılır. (Charles De Gaulle)
Bulunduğunuz odadaki en önemli kişi, bir sonraki adımın ne olduğunu bilendir.  (James L. Webb)

Yusufelili Aşık Pervani
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Değerli dostum, şair, yazar, araştırmacı Aydın Karasüleymanoğlu aracılığıyla bana ulaşan kitaplardan biri: Yusufelili Aşık Pervani Hayatı ve Şiirleri. 320 sayfalık kitap Nurten Önder (Çelik) ve Mustafa Önder’in düzenlemeleriyle hazırlanmış, Günyüzü görmüş.
 Perihan Çelik ve Aydın Karasüleymanoğlu imzalı ikişer sayfalık sunuş ve önsöz mahiyetinde yazılanla var. Perihan Çelik: “Babamız, yıllardır sadece babamızdı. Tatili bile olmayan fırıncılık mesleğini uzun yıllar sürdürdü. Davet edildiğinde Aşıklar bayramına katılırdı. Ne bağlamasını, ne de şiirlerini bizimle paylaşmazdı” diyor.
 Aydın Karasüleymanoğlu ise, Aşık Pervani’nin Çoruh vadisi ozanları içindeki yerinden sözediyor, bir yerinde de; “Aşık Pervani, Yusufeli gibi çetin bir doğada bulunmuş, genç yaşta yetim kalarak, yaşamın zorluklarıyla yüzleşmiştir. Şiirlerini güçlü kılan, karşılaştığı önemli ozanları zora sokan yeteneğiyle kendini kabul ettirmiş bir büyüğümüzdür” ifadeleriyle yorumluyor, özetliyor.
 Sonraki sayfalarda, Aşık Pervani’nin hayatından kesitler sunuluyor. Arkasından şiirlerinden örnekler veriliyor. Aşık Pervani hakkında yazılan şiirler ve arkasından düşünceler var kitap içinde.
 15. sayfaya dönelim, Aşık Pervani’nin hayatıyla ilgili birkaç cümle hakledelim: Asıl adı İsmail Çelik olan Aşık Pervani, 05 Marat 1931 tarihinde Artvin’in Yusufeli ilçesine bağlı Okar (Havuzlu)köyünde dünyaya geldi. Şair Tellioğlu sülalesinden olup, Babası Ali Efendi, Annesi Ayşe hanımdır. Aşık Pervani, 19. yüzyıl badeli aşıklarından Aşık İkrari’nin torunudur.
 Aşık Pervani’nin kitap içindeki şiirleri “Ben” adlı şiirle başlıyor. Bilmek isteyenlere bilgi veriyor. 8 ayrı dörtlükten meydana gelen bu şiirin bir dörtlüğü şöyle:

Meşhur aşıklardan İkrari dedem,
Keşfi Baba, Aşık İzni muhterem,
İhzari, Şamilli, Zaloğlu Rüstem,
Kıymetli mücevher dürdaneyim ben.

 Aşık Pervani şiirlerinde, önce kendisiyle barışık, sonra çevresinde olupbitenlere karşı duyarlı. Kızgınlıkları, kırgınlıkları ve sitemleri var elbette. Bunlardan fazla sözetmiyor, hissettirmiyor ama diyeceklerini sayfalara dökmekten, sazın telleriyle nağmelendirmekten de geri kalmıyor. Bakınız; “Yoruldum” adlı, başlıklı altı dörtlükten meydana gelen şiirinin girişimde ne diyor, neler söylüyor:

Öyle bir duygudur bu aşkı sevda,
Tatlı canım, üze üze yoruldum.
Derdim eksik olmaz, gittiğim yerde,
Seyyah oldum, geze geze yoruldum.

 Kitabın arka sayfasındaki, sazlı-sözlü “Bilmez” adlı şiirin ilk dörtlüğündeki Aşık Pervani duyguları:

Cahile eylesen yüzbin nasihat,
İdrak edip, birin tutmayı bilmez,
Kişide yok ise aslı asalet,
Büyüğüne, hürmet etmeyi bilmez.

Burdur’dan ‘Tefenni’nin Sesi’ Gazetesi
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Burdur ilimize bağlı, Tefenni ilçemiz merkezinde haftalık yayınlanan, ‘Tefenni’nin Sesi’ Gazetesi, bugün sütunumun konuğu. 36. yayın yılında bulunan Tefenni’nin Sesi Gazetesinin kuruluş yıllarında, rahmetli Yunus Serttaş’ın yaşadığı zorlukları yakından bilen birisiyim.
Altı normal sayfayla haftalık yayınlanan 31 Ekim 1975 tarihinde Yunus Serttaş ve Nuriye Serttaş tarafından kurulan Tefenni’nin Sesi Gazetesinin 1936, 37, 38, 39,40 ve 1941. sayıları masamda. Öncelikle gazetenin kimliğine bakalım:
Sahibi: Özgür Batı, Yazı İşleri Müdürü: Esma Serttaş Ayaz, Sayfa Editörü: Önder Uysal, Muhabir: Ali İhsan Okunakol. Tlf: 0248 491 20 98.
Tefenni’nin Sesi Gazetesinde, makaleleriyle okurlarının karşısına çıkanlar: Prof. Dr. İsa Kayacan, Mustafa Ağrı, Kadir Ertaş (şiirlerle, yazılarla-Edebiyat köşesiyle). Şimdi bu isim ve imzalardan bazı cümleler alalım:
1-Burdur ilimizin en çalışkan insanlarının bulunduğu Bucak ilçemizdeki Atatürk İlköğretim Okulunun Müdür Yardımcısı Kadir Sak’ın bilgi notuyla bana ulaşan Pusula dergisi var elimde (Prof.Dr.İsa Kayacan)
2-Artık evlilikler üç-beş ayda biter oldu. Binbir zahmete katlanılarak, çeşitli meşakketler çekilerek kurulan yuvalar incir çekirdeğini doldurmayacak meselelerden yıkılıyor. Boşanma milletimiz tarihinde hiç olmadığı kadar fazlalaştı (Mustafa Ağrı)
3-Bence en büyük hastalık düşüncedir. İnsan düşündüğünü hayata geçiremiyorsa, bilin ki çaresizliğinden ve kendinden başkasına, kendini anlatamayışındandır (Kadir Ertaş).
Sıra, Tefenni’nin Sesi Gazetesinin elimdeki, masamdaki sayılarında yeralan, siyasi olmayan, sosyal içerikli haberlerde. Bazı haber başlıkları:
-     Tefenni için elele/Namık Kemal İlköğretim Öğretmenleri, tatilde değil, tadilatta/Rastgele ateş açan zanlı tutuklandı,
-    Yörükler yaylada buluştu/Kayısı üreticisi dertli/Sahte emekliler yakayı ele verdi,
-     Karamanlı’da mermer ocağına yıldırım düştü/MAKÜ yeni Dekanı Odabaşoğlu görevine başladı,
-    Göl kenarında şüpheli ölüm/İlimizde muhtemel depreme ve afete karşı hazırlıklar gözden geçirildi,
-    Burdur Devlet Hastanesi örnek hastane seçildi/Osmanlı’dan kalma kütüphane ziyarete açılıyor,
-    Libya askerleri Burdur’da eğitilecek/Artık teşvik belgesi almak için Ankara’ya gitmeye son/Besilik erkek sığır desteği başvuruları başladı vd.

Ahmet Çelik Hocadan:
Çanakkale Şiiri
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Aydın-Nazilli, Erkek İlköğretmen Okulundan mezun olmuş öğretmenlerimiz 19. buluşmasını Çanakkale ilimizde 29, 30,31 Haziran 2012 tarihlerinde gerçekleştirdiler. Bu öğretmenlerimizden biri de, eğitimci, şair ve yazar Ahmet Çelik’ti. Çanakkale gezilerinin sonunda, Ahmet Çelik hoca 10 ayrı beşlikten meydana gelen “Çanakkale” adlı bir şiir yazdı. Bu şiirin altı ayrı beşliğini aşağıya alıyorum efendim:

ÇANAKKALE
Vatanıma kurdu hile,
Tek yoluydu Çanakkale,
Geldi düşman bile bile,
Gelin bakın bura hele,
Ders veriyor Çanakkale..

Boğaz Önü gemi dolu,
Açamıyor hain yolu,
Mermi yağar dolu dolu,
Gelin bakın bura hele,
Ders veriyor Çanakkala.

“Vatan” deyip yürek coştu,
Yaşlı-genci bura koştu,
Anadolu sanki boştu,
Gelin bakın bura hele,
Ders veriyor Çanakkale.

Düşman milyon mermi attı,
Şehitlerim, yattı-kalktı,
Kafir gördü, şaştı-baktı,
Gelin bakın bura hele,
Ders veriyor Çanakkale.

Çanakkale büyük anıt,
Dost-düşmana işte kanıt,
Bulamazsın buna yanıt,
Gelin bakın bura hele,
Ders veriyor Çanakkale.

Cettim çekmiş çile zahmet,
Geldi gördü, Çelik Ahmet,
Ayşe, Fatma, Ali-Mehmet,
Gelin bakın bura hele,
Ders veriyor Çanakkale.