15 Haziran 2015 Pazartesi

Hayırlı, Uğurlu, Kutlu ve Kademli Olsun; ULUSLARARASI "DÜNYA İLETİŞİMCİLER DERNEĞİ" KURULDU

DÜNYA İLETİŞİMCİLER DERNEĞİ KURULDU
Dr. Şemsettin KÜZECİ
Dünya İletişimciler Derneği
Başkanı
Merkezi Ankara’da olmak ve dünya çapında & uluslararası alanda faaliyet göstermek üzere “Dünya İletişimciler Derneği” kuruldu.
Uluslar arası alanda faaliyet göstermesi plânlanan Dünya İletişimciler Derneği'nin kurucuları arasında Dr. Şemsettin Küzeci, Murat Toylu ve İsmail Kara yer alıyor.
Kurucu üyelerden Şirin Uvalı, Gözde Dizdar, Hüseyin Altınalan ve Aybeniz Küzeci; Dernek kuruluşunun gerçekleşmesini takiben yaptıkları ilk “görev taksim toplantısında” aşağıdaki şekilde görev dağılımı yaptılar. Buna göre: 
Yönetim Kurulu Başkanlığına Dr. Şemsettin Küzeci,
Başkan Yardımcılığına Gözde Dizdar,
Genel Sekreterliğe Murat Toylu,
Muhasip Üyeliğe (İdari işler sorumluluğu dâhil) İsmail Kara getirilirken; 
Diğer kurucuların da yönetim kurulu üyeleri olarak Dernek çalışmalarına katkıda bulunmaları kararlaştırıldı. Derneğin Kurucu Başkanı Dr. Şemsettin Küzeci, bu önemli ve evrensel teşebbüsün amaçları ile faaliyet konularını kısaca şöyle özetlemek suretiyle açıkladı: “Dünya İletişimciler Derneği, dünyada iletişim alanında aktif olarak faaliyet gösteren yazılı, görsel, işitsel ve elektronik basın mensupları arasında işbirliği, fikir alışverişi yapmak. Uluslar arası aktivitelerde bulunmak, forumlar ve platformlar oluşturmak. Türk ve Türk dünyası iletişimcilerini bir çatı altında buluşturmak, Türkiye ile dünya iletişimcileri arasında gönül köprüsü, teknik işbirliği, “iletişim, bilişim ve koordinasyon ağı kurmak” gelişen teknolojiden verimli yarar sağlamaya özen göstermek, iletişimciler arasında gerektiğinde örnek eğitimler geliştirmek ve sunmak gibi görevleri yerine getirecektir” dedi.  
İletişim, Erişim & Bilişim: Başkan, Dr. Şemsettin KÜZECİ 
TEL: 0533 255 26 60

8 Haziran 2015 Pazartesi

Myanmar'dan yükselen çığlık. Arakan'da Müslümanlar kan ağlıyor. Sözde İslâm hükümetleri alçakça seyrediyor!..

ARAKAN AĞLIYOR! dünya Müslümanları; İslâm ülke, devlet ve hükümetleri ağır töhmet altında!..

Bütün İslâm Devletleri, bu sözde devletlerin hükümetleri ve Dünya Müslümanlarının BÜYÜK UTANCI, KORKUNÇ YÜZKARASI!.. Myanmar'da Müslüman katliamları ve Arakan Cehennemi
Orada çekilen müthiş acıları, derin ıstırap, katliam, zorunlu tehcir, sürgün ve soykırımları her hangi bir Müslüman (İslâm)  Gazeteci, Yazar, hükümet yetkilisi, devlet adamı, din görevlisi veya münevver, mütefekkir değil; Yüz Binlerce Müslüman devlet, din görevlisi ve sözde aydın veya mütefekkirden üstün olduğunu bu çalışması ile ispat ederek dünyaya duyuran: Hıristiyan Gazeteci Sophie Ansel yazdı, bildirdi ve ilân etti: "Myanmar Hükümeti Gücünü Korumak İçin İki Dini Birbirine Düşman Etti"
"Biz Tarifsizler, Bir Myanmar Tabusu" adlı kitabının Hıristiyan yazarı, İnsan Hakları Savunucusu ve insanlık davasının yılmaz takipçisi, cesur ve korkusuz Ansel, Arakanlı Müslümanların çaresiz biçimde çıktıkları zorunlu göç, yani mecburi tehcir yolculuğunda, putperestler tarafından alçakça rencide edildiklerini, alçakça ve kalleşçe katliamlara maruz kaldıklarını; Bu vahşet, insanlık dışı kalleşçe cinayet ve işkencelerden geri kalabilenlerin ise sonuçta "köle olarak satıldıklarını" belirtti.
Arakanlı Müslümanların (Rohingyalar) maruz kaldıkları şiddeti, öfke, kin, intikam, katliam, insanlık dışı eziyet, zulüm ve nefreti kendi ağızlarından anlattıkları ilk kitabın Fransız yazarı Sophie Ansel, bu insanların çaresiz biçimde çıktıkları göç yolculuğunda, "bir cehennemden başka bir cehenneme geçtiklerini" ve "köle olarak satıldıklarını" belirtti.
Ana ve asli vatanları, kendi öz toprakları olan ülkelerini terk etmek zorunda bırakılan,; Kimsesiz, sahipsiz ve Başta Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti olmak üzere, bütün dünya Müslümanları tarafından sahip çıkılmayan Arakanlı Müslümanlardan Habiburrahman'ın Arakan'da son üç yılda yaşananları kaydettiği notları kendisiyle paylaşması üzerine, "Biz Tarifsizler, Bir Myanmar Tabusu" adlı kitabı yazan Ansel, AA muhabirine Myanmar'da yaşanan etnik ve dini zulümle ilgili değerlendirmelerde bulundu.
Arakanlı Müslümanlara Budistler tarafından yapılanların kökeninde siyasi bir manipülasyonun yattığını ifade eden Ansel, Myanmar hükümetinin Arakan'da gücünü korumak için iki dini birbirine düşman ettiğini belirtti.
MEZALİM İSLÂM ALEMİNİ SARDI..
Bir tarafta kâfir gürühunun kelle kesen lejyonları; Diğer tarafta Müslümanlara eziyet, zulüm, işkence, soykırım ve mezalim uygulayan pervasız putperestler!.. Herkes soruyor: Nerede bu dünya Müslümanları ve dünyanın sözde Müslüman devlet ve hükümetleri; bölgesinin kendini beğenmiş kibirli kâfir diktatörleri nerede?...
Arakanlı Budistlerin Myanmar'dan ayrılıp bağımsız devlet kurma talepleri olduğunu anımsatan Ansel, "Myanmar devleti, Arakan'da hakimiyetini sağlamak için iki dini birbirine düşürüyor. Budistleri kendine çekmeye çalışıyor. Arakan'da sadece Budistler olsaydı devletin bu kadar kontrolü olmazdı" dedi.
Bu doğrultuda Müslümanlara karşı nefretin devlet tarafından körüklendiğinin ve Budistlerin devlet tarafından üstün tutulduğunun altını çizen Ansel, "Eğer devlet Müslümanlara yönelik bir apartheid uygulamasaydı, Arakan'da iki dini topluluk bir arada yaşayabilirdi" ifadesini kullandı. 
Myanmar'da genel olarak Arakanlı Müslümanlara karşı önemli ölçüde tepki olduğunu ve birçok insanın Arakan'a yardım götürülmesini dahi engellemeye çalıştığını söyleyen Ansel, "Müslümanlara karşı ırkçılık 50 yıllık diktatörlüğün eseri, bu nefretin geçmesi için en az bir iki yeni kuşak lazım" şeklinde konuştu. 
"Arakanlı Müslümanlar köle olarak satılıyorlar"
Ülkelerini terk eden; Zorunlu tehcire tabi tutulan, ana vatanlarından sökülüp atılan, kalleşçe kovulan, sürülen Arakanlı Müslümanların çaresiz biçimde çıktıkları göç yolculuğundaki dramlarının komşu ülkelerde de devam ettiğine dikkati çeken Ansel, "Arakanlı Müslümanlar göçle bir cehennemden başka cehenneme geçiyor" yorumunda bulundu.  Bu insanların, başka gidecek yer veya kendilerini kabul edecek Müslüman ülke bulamadıkları için en çok sığındığı ülkelerden Tayland ve Malezya'da insan kaçakçısı çetelerin eline düştüğünü anımsatan Ansel, "Rohingyaların yaşadığı sıkıntılar Myanmar sınırında bitmiyor, komşu ülkelerin ekonomisinin gelişmesi için köle olarak satılıyorlar" dedi.
BU SOYKIRIMA KARŞI ÇIKMAKTAN KORKAN sözde İSLÂM ülkeleri; İSLÂM hükümetleri ve DEVLET adamlarına LÂNET OLSUN
Başta Amerika ve İsrail olmak üzere, dünyanın pek çok Yahudi, Hıristiyan veya dinsiz, pagan ya da ateist ülkesi bir tek vatandaşlarının, dindaşlarının veya ırkdaşlarının burnunun dahi kanamasına izin vermezken!.. Myanmar halkı ve hükümeti tarafından ülkede meskün ve Arakan’ın asli unsuru, asli sahibi, yerlisi olan Müslüman halka yapılan toplu katliam, sürgün ve soykırım’a seyirci kalınması iğrenç bir duyarsızlık. Hani domuz ülkelerinde milyarlarca dolar yatırım yapan ve kâfirin ekonomisini ayakta tutan Arap Şeyhleri? Diğer sözde İslâm ülkelerinin etkili, yetkili, şımarık ve ukalâ devlet başkanları, diktatörleri nerde? Kardeş Müslümanların kâfir elinde eziyet, mezalim ve işkenceye maruz kalması karşısında.; Adına Myanmar denilen iblis ülkesine, cani halkına ve insanlık düşmanı hükümetine nota üstüne nota çekmeyen, savaş ilân etmeyen, asker göndermeyen ve din kardeşlerinin bu dinsiz domuzlar elinde helâk olmasına seyirci kalan bütün İslâm ülkesi yetkili, sorumlu ve görevlilerinin Allah belâsını versin… Tıpkı bir fahişe gibi iki yüzle ve çifte standartla dans eden Birleşmiş Milletler ve kâfir ülkeleri ile âlem icra eden sözde İslâm Konferansı Örgütü de kahrolsun. Olaya duyarsız kalan sözde insan hakları örgütleri de..
Ey insanlık ve ey Müslümanlık!..
Bu din kardeşlerine yeterince ve gerektiğince sahip çıkmayan, yardımcı olmayan ve kâfirin zulmüne karşı sessiz, sorumsuz ve duyarsız kalarak; Dininin emrini yerine getirmeyen, zalime karşı durmayan onursuz ve sorumsuz; Hakikatte şeytanın askeri insanlık düşmanı “Müslüman kılığındaki kâfirlere” karşı duyarsız kalma. Mümkünse elinle, değilse paranla, o’da yoksa dilinle veya gece-gündüz bu güruha lânet ederek görevini yap…