13 Temmuz 2011 Çarşamba

üç Burdur'lu


Burdur Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Mehmet Ercan Taraşlı’yı tanıyalım
Prof. Dr. İSA KAYACAN
 Merkezi Burdur’da bulunan, Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Mehmet Ercan Taraşlı’yı tanımak için, önce Ağustos 2005’de yayınladığım “Burdur’un Saz ve Söz Ustaları” adlı kitabımın 100.sayfasındaki M.Ercan Taraşlı biyografisine, sonra, Burdur Gazetesinin 17 Haziran 2011 tarih ve 19 bin 016 ncı sayısının sekizinci sayfadaki “Bir portre”ye bakalım:
M.Ercan Taraşlı’nın 1951 yılında Burdur’da doğduğunu, ilk orta ve lise öğrenimini bu kentte tamamladığını biliyoruz. Lise yıllarında edebiyata, özelliklede şiire ilgi duyan M.Ercan Taraşlı’nın bu yıllarda denemeleri yayınlanmaya başladı.
Üç yıl Ankara’da özel Eczacılık Yüksekokulu’nda okuduktan sonra askere giden M.Ercan Taraşlı, 1974 yılında başladığı gazetecilik mesleğini aralıksız sürdürdü (sürdürüyor). Sürekli basın kartı sahibi olan M.Ercan Taraşlı 18 yıldır Burdur Gazeteciler Cemiyeti’nin Başkanlığını yürütüyor.
M.Ercan Taraşlı güler yüzlü ve sakin tavırlı, Burdur’un tanınan, sevilen isim ve imzalarından biri olarak biliniyor. Adnan Taraşlı’yla birlikte, Atadan kalma Burdur Gazetesi ve tesislerinin yönetiminde önemli görevler üstlenen M.Ercan Taraşlı,
“Taraşlı Matbaacılık Okulu”nun başöğretmenlerinden biridir.
M.Ercan Taraşlı hoca; “Yazmaya yazmaya köreliyor insan. Sanatla, edebiyatla uğraşmak içimde bir ukdedir. Matbaa var, çalışanlar var, geçim derdi var. Sanata, edebiyata zaman kalmıyor” diyor.
Gazeteciler Cemiyeti Başkanı olarak M.Ercan Taraşlı; Burdur’da ilk matbaanın 1930’lu yıllarda kurulduğunu, 1950’lili yıllarda da sanat ve edebiyatla ilgili bir dergi “Gül Mecmuası”nın yayımlandığını, 04 Nisan 1954 tarihinde de “Burdur’un Sesi” adlı gazetenin yayımlanmaya başladığını hatırlatıyor.
Ayrıca M.Ercan Taraşlı (2011) Burdur Merkezde 4 günlük, 2 de haftalık gazete yayınlandığını, ilçelerden Bucak’ta 4 günlük, Gölhisar’da 2 haftalık, Tefenni’de 1 haftalık gazetenin yayınlandığını naklettiği bilgileri arasında yer veriyor.
M.Ercan Taraşlı, Anadolu Basınıyla, yerel basınla ilgili görüşlerini ortaya koyarken, tecrübelerini dillendiriyor ve bu konuda; “Yerel gazeteciliğin iyi tarafı, manevi tatmindir. Zor tarafı ise her kurum ve kuruluşun her zaman basında görülme isteğidir.
Herkes birbirini tanıdığı için küsmeler, kırılmalar oluyor. Herkes övgü bekliyor. Oysa gazeteciliğin ruhunda muhaliflik vardır. Evet, gazeteci tarafsız olacak ama eleştirel gözle bakmadan da gazetecilik olmaz ki. Günümüz yerel basınında da, maalesef yandaşlık prim yapıyor. Öyle duruma gelindi ki, basın özgürlüğü, mesleki dayanışma zayıflarken, ayrılıklar, yanlılıklar giderek artıyor. Basın özgürlüğü yasalarla sınırlanmış durumda” diyor.
 ***
Burdurlu Osman Oktay, TRT, Ankara Radyosu Eğitim ve Kültür Yayınları Müdürü oldu
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Burdur ve Burdurlu ikilisi. Bu ikilinin getirdiği bütünlük görüntüsü.. Sevindiğim, üzüldüğüm duygularımın ortaya konuluşunu sağlıyor.
Burdur’dan, Osman Oktay’dan söz ederken, iki Osman Oktay’la karşılaşıyoruz. Bunların ikisi de Burdur- Bucak doğumlu. Hatta akrabalıkları var.
Birinci Osman Oktay, Ankara’da yaşayan, araştırmacı, yazar- yayıncı, kültür adamı. İkincisi işadamı, İstanbul’da yaşıyor. O’nun da araştırmacılığı, yazarlığı var.
Biz birinci Osman Oktay’dan söz edeceğiz. TRT Ankara Radyosu’nda uzun süredir değişik görevlerde başarılı yayın çalışmalarının altına imza atan, sakin yaradılışıyla, dostluğu önde tutan, sevilip sayılan bir “Mükemmel insan”, yenilerde Ankara Radyosunun Eğitim ve Kültür Yayınları Müdürlüğüne getirilen hemşehrim Osman Oktay’dan söz edeceğim bu yazımda.
Bu satırların yazarı İsa Kayacan olarak, Ağustos 2005’de 168 sayfayla yayınladığım, “Burdur’un Saz ve Söz Ustaları  (I)” adlı kitabımın 89 ve 90’ncı sayfalarında yer alan Osman Oktay biyografisine bakıyorum. Buradaki biyografiden kısaltarak bazı bölümler almak istiyorum efendim:
Osman Oktay: 1951 yılında Burdur’un Bucak ilçesinde doğdu. Ankara Üniversitesi DTCF Fakültesinden 1974 yılında mezun oldu. Milli Eğitim Bakanlığının değişik kademelerinde öğretmen ve idareci olarak çalıştı.
1986 yılında TRT’ye geçen Osman Oktay, Ankara Radyosunda pek çok program hazırladı. Türkiye Yazarlar Birliğince “Yılın En iyi Radyo Programı Ödülü” aldı. Çocuk Edebiyatıyla ilgili değişik çalışmaları, yayınları bulunan Oktay, Milli Eğitim Bakanlığı ve Diyanet İşleri Başkanlığı yayınları arasında yer alan kitaplarıyla da dikkat çekti.
“A.Brief History Of Turks” adıyla, Kültür Bakanlığı yayın projeleri arasında yer alan kitabı İngilizce olarak basıldı. Radyo Piyesleri de bulunan Osman Oktay’ın Bizim Ev, Şehir Hastalığı, Bilge Kaan 1,2, Manas Destanı 1,2 ve Göç Destanı, Gönül Dostları adlı kitaplarının yanı sıra, Çocuk kalbi, İslâm Kahramanları, Kâbe Yolları gibi adlarla yazdığı senaryoları Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığınca değerlendirildi.
Kısa adı İLESAM olan Türkiye İlim ve Edebiyat Eseri Sahipleri Meslek Birliği ile Türk Ocakları Genel Merkezinde değişik görevler yapan, sorumluluklar üstlenen, 2004 yılında Karaman Türk Dili Ödülüyle, onlarca ödülün sahibi olan Osman Oktay, yeni görevinde de başarılı hizmetlerin altına imza atacaktır. Tebriklerimizi sevgi ve saygılarımızı sunuyoruz efendim.
 GÜNÜN SÖZLERİ:
1. Yalancı, doğru söylese bile, kimseyi inandıramaz. (Çiçero)
2. Bir insanı uygarlaştırmaya karar verirseniz, işe ninesinden başlayınız. (Victor Hugo)
3. İyi talih yüzünden mahvolanlar da vardır. (Tacitus)
4. Uluslar, bireyler gibi yaşayıp ölürler; Ama uygarlık ölmez. (Mazzini)
 ***
Burdur’dan Engin Özmen
Prof. Dr. İSA KAYACAN
 Birincisini Ağustos 2005’de yayınlandığım “Burdur’un Saz ve Söz Ustaları” adlı kitabımın ikincisinin yayın hazırlıkları sürüyor. Burdurlu dostlarımdan bu araştırmamla ilgili büyük yardımlar görüyorum. Bunların arasında, eğitimci, araştırmacı, Burdur Araştırmacı, Yazar ve Şairler Derneği Başkanı Ahmet Ali Bilgen hoca geliyor.
Son olarak gönderdiği, Burdur doğumlu bir şair ve yazar Engin Özmen’in biyografi ve bir Burdur şiiri var masamda. Buradan hareketle:
Engin Özmen: 1973 yılında Burdur’da doğdu. İlk, orta ve Lise eğitimini Burdur merkezde tamamladı. Konya Selçuk Üniversitesinde Gıda Mühendisliği eğitimi gören, Lise yıllarında şiirle uğraşmaya başlayan Engin Özmen’in değişik dergi ve gazetelerde şiirleri yayınlandı, yayınlanmaya devam ediyor.
Şiirlerini modern şiir anlayışıyla örgüleyen, 2010 yılında Bursa- Gemlik Belediyesinin düzenlediği “Orhan Veli Kanık Gemlik’e doğru” şiir ödülünü kazanan Engin Özmen’in “Bakarsan” adlı (Şubat 2011) şiir kitabında 36 şiir bulunuyor.
Bir başka Burdurlu şairimiz Gamze Özmen’le akrabalık ilişkisi olmayan Engin Özmen’in “Komşu Yayınları” arasında gün yüzü gören “Bakarsan” adlı şiir kitabının 29 ve 30. sayfalarında yer alan “Biz diyelim ki Burdur” adlı şiirini aşağıya alıyoruz:

Biz diyelim ki oyuncağını göle düşüren bir çocuktur Burdur
Az maaşla şoförlükten emekli bir mezar bekçisidir kimine göre
Yine de içine çabuk düşülen bir yerdir burası kaç kere bakarsanız bakın
Suya açılanın kendisiyle döneceği bir yer yok, diye söylenirdi çünkü ninem
Derede akrep ile yelkovanı şalvar gibi yıkayıp asarken.

Meselâ ben Burdur’a girince, cami imamları sözcüklerimi kovar
Genç kızları ayartıp şiire sokarım, misafir salonu çünkü Anadolu’da kızlar
Hamarattırlar ve kanaviçe işlerler hüzünden kara boncuklar
Ondan fistanının altında er mektubu gizlenir üç gece okunmadan.

Bütün saatler öğledir burada, insanın gözleri karabatak
Keçi güder çocuklar ve okul yolları hiç eskimemiştir basılmaktan
Şehre inmek büyük panayır sayılır onlara, gece fersiz ışık yürüyen tabut
Topaç çevirmeyi durağanlıkla savaşmaktan öğrenir çocuklar.

Kadınlar yirmi beş saat makinedir, nedense hep çamaşır yıkarlar
Belki de en son düğünlerinden yarım yamalak öpüldüklerinden
Yine de bembeyaz bir çarşaf gibi sandıkta katlı durur ağızları
Pencereye çakılı gözlerinden her gün en az bir türlü ölür.

Yaşı geçkinler kahvede hep bir şeylerden dertli
Yüzleri beş karıştır uzağa bakmaktan, av boruları sustu diye sevinçli
Olmadık hüzünlüdürler, cesetlerini dört kollu bir karasaban sürer geçer
Oysa çoktan asılmışlardır erik dallarına bir çaput gibi.
           
Burdur’u şiire sokmak zordur, öyledir, her yiğidin harcı değildir
Üç kirkara mahalle ile bir neon meydandan destan yaratmak
Zordur sek sek oynarken dişleri sökülmüş bir istasyondan
Türkçe bir trenle bir de birkaç çocuktan iyi söz duymak.

Biz yine de diyelim ki, Burdur diye bir yer hem var, hem yok
Biri desin, ben hiç görmedim, o da olur!

Hiç yorum yok: