19 Mart 2010 Cuma

Ünal Şöhret Dirlik’ten; Ramazan Mânileri
Prof. Dr. İSA KAYACAN
İsim ve imzalar vardır, adı-soyadı geçti mi, ne demek istendiği, cümleler olarak nelerin sıralanacağı belli olur, hemen anlaşılır.
Ünal Şöhret Dirlik, edebiyatımızın güney temsilcisi. Fethiye’de yaşıyor. Bir kültür meş’alesi. Önce etrafına, Fethiye’den sonra, Türkiye’ye kültür ışığı saçıyor, aydınlatma görevini başarıyla, tebrik ve alkışlar alarak sürdürüyor. Hani, bazen insanın “kıskanacağı” tutuyor. Ama böyle bir görüntünün ortaya konulması için, zaman ve fırsat bulamıyorsunuz.
Birbiri ardına yayınladığı kitaplarıyla, her dakika, her saniye gündemimizde olan Ünal Şöhret Dirlik’in yeni bir kitabı: Ramazan Mânileri. 112 sayfayla Ağustos 2009’da günyüzü görmüş. Kitap içindeki Birdal Can Tüfekçi desenleri, görüntüleri, kitabın hareketliliğini sağlamış. Recai Şahin hoca, gözden geçirmede bulunmuş.
İlkyazı, Ünal Türkeş’e ait. Ünal hocanın çalışmalarıyla ilgili doğru cümleler kullanılmış, takdir ve iltifatlar yerli yerince cümleleştirilmiş.
İkinci yazı, bu satırların yazarı İsa Kayacan’ın “Mezarlık Kültürümüzden Örnekler” kitabından alınan “Ramazan mânileri”yle ilgili yapılan kısa değerlendirme ve anlatım.
Sonra, Ünal Şöhret Dirlik hocanın 2006 yılında Fethiye’de gerçekleştirilen “Mani deyince” başlıklı sempozyum bildirisi verilmiş. Anonim Ramazan manilerinden bazı örnekler vermiş Ünal Şöhret hoca. Buradaki ilk mani:
Açılır bağ ile bostan,
Mübarek Kadir gecesi,
Tebrikler gelir dosttan,
Mübarek Kadir gecesi..
Ve Abdülkadir Güler imzalı, “Ramazan manileri ve Ünal Şöhret Dirlik” başlıklı yazısı var kitap içinde. Arkasından Recai Şahin hoca, sonra Sadettin Yalçın imzalı bölümler.. Derken, kitap hakkında ne söyleyeceğiz, sanki yer kalmıyor, zaman kalmıyor. Söyleyelim:
Ünal Şöhret Dirlik, ele aldığı her konunun ciddi uzmanıdır. Kılın kırk yarılışı, Ünal hocanın çalışmalarında vardır, hissedilir, görülür.
Alfabetik bir sıralamayla başlanmış, çalışma böyle gerçekleştirilmiş. Yani, (A) harfiyle başlayan ilk mısraların ilk harfleri biçimindeki sıralama kitabın güzelliğini, anlam zenginliğini ortaya koymuş. İlk mani, Birdal hanımın deseninin altında. Şöyle:
Abayı vurdum sırtıma,
Tuttu beni fırtına,
Eğlendirme beni beyefendi,
Evi aldırma sırtıma..
25 nci kitabıyla, kültür ve sanat dünyamızın daha yüksek aydınlıklarla görünmesi için çaba gösteren, başarıların altına imza atan Ünal Şöhret Dirlik hocamızı bir kez daha kutluyor, hiçbir yerde kullanmadığımız, sevgi ve saygılarımızı sunuyoruz efendim. ***
Düşünce okyanusu: Mevlâna
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Kitaplar; yazarlarıyla anlam kazanan, bilinen-tanınan yayınlar. İki imzalı bir araştırma-inceleme var elimde.
Adı: Düşünce Okyanusu Mevlâna. İmza sahipleri; Celal Oymak-Nevin Balta.
Ankara’da Kanguru Yayınları arasında günyüzü görmüş 230 sayfalık kitabın 2. baskısı.
Dört bölümden oluşmuş, oluşturulmuş.
Mevlana Celâleddin Rumi’nin hayatı, eserleri, Mevlana’nın dünya kültürüne etkisi, Günümüzde Mevlana’dan nasıl yararlanmalıyız? gibi ana ve ara başlıklarla sayfalara aktarılanlar dikkat çekiyor.
Celal Oymak sunuş yazısının bir yerinde: “Mevlana’ya göre mükemmel insan, sevgiyi, aşkı, güzel ahlâkı, dürüstlüğü, çalışkanlığı, alçak gönüllülüğü, sabırlı olmayı, iyilik etmeyi, adil olmayı, Hakka şükretmeyi bedeninde ve ruhunda barındırır” diyor.
Talât S. Halman imzalı uzunca bir önsöz var. Sayın Halman, önsözünün bir yerinde: “Aşk ve ahlakın, insancıllık ve evrenselliğin, vecd ve coşkunun büyük şairi Mevlananın seçme şiirlerinden oluşan bu derleme için, kendisi de bir şair olan, hem de hukukçu olan Celal Oymak’a teşekkür borçluyuz” diyor.
Şöyle sayfalara doğru bir göz atıyor ve 20 nci sayfadakilere kulak veriyorum:
-Mevlana devrinde de, Mevlana’dan sonra da gönüllerde aksini bulmuş, O’nun mübarek türbesi, O’nu sevenlerin bir sığınağı, ziyaretgâhı olmuştu. Artık şimdi Mevlana çağrılıyordu. Mehmet Önder Mevlana’ya ithaf edilen bu çağrıyı şöyle seslendiriyordu:
Gel, yine de gel, yine de..
Gel, cana can, imana iman..
Gel vuslatı hasretinden güç olan..
Dillerde senin adın, gönüllerde sen,
Umutsuzlara umut, çaresizlere çare sen..
Her yüzde sen, her yönde sen.
Ey köpük köpük aşk olup coşan,
Ey sema sema dökülen, taşan..
Gel.. Ölümsüzlük tahtından haber ver bize
Bizi bizden al götür,
O mesnevi ummanına,
O ilahi aşk kervanına.
Ey yılları yıllara ulayıp aşan,
Ey nesillerden nesillere ulaşan..
Doyumsuz sevgine doymuyor ihvan..
Sulha, süküna susamış cihan.
Yetiş imdada aman ey büyük dost..
Ey koca sultan,
Bir kere değil asla, bin kere gel.
Yine de gel, yine de gel, yine gel..
Mevlana’yı anlamak, Mevlana denizinin kenarında dolaşmak, hele yüzme biliyorsak, Mevlana suyunda yunmak, tertemizliğimizin genel görüntüsüdür, görünen görünmeyen paklığıdır. Celâl Oymak ve Nevin Balta’yı bu yayın çalışmalarından dolayı kutluyorum efendim. ***
Türkmen Gocabubası:
Darıverenli Mehmet Emin Yarbay
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Gazeteci-Yazar arkadaşımız Necati Çavdar’ın geride bıraktığımız yıllardan birinde günyüzü gören, Ekin Basım-Yayın Dağıtım’la okurlarıyla buluşturulan, büyük boy 286 sayfalık bir kitap var gündemimde, masamda efendim. Adı; Türkmen Gocabubası: Darıverenli Mehmet Emin Yarbay.
Necati Çavdar önsözünün bir yerinde; “Bir asır yaşamış, güngörmüş, belki ilim değil, fakat irfan sahibi (Türkmen Gocası)nın ruhu uçup kurtulmuştu. Şimdi o’nun hakkında bilinenleri kaleme almak bize düştü” diyor.
Ege’de (Burdur’da) büyükbaba için “Gocabuba” denir. Yani büyük baba yerine kullanılıyor. Necati Çavdar’da bölgesel dille şekillendirmiş kitabının adını.
Merhum Mehmet Emin Yarbay, 22. dönem Ankara milletvekillerinden Ersönmez Yarbay’ın babası. Darıveren’le ilgili olarak 17 nci sayfada, “Mehmet Emir Yarbay’ın doğduğu, askere gittiği, çor-çocuk sahibi olduğu, esnaflık ve çiftçilik yaptığı yer bugünkü adı ile, Denizli ilinin Acıpayam ilçesine bağlı Darıveren beldesidir “hatırlatması yapılıyor.
Kitabın içindekiler bölümünde; Darıveren ve bölgenin konumu, Dar-ı Viran’dan Darıveren’e uzanan bir yolda yürümekle işe başlanmış. Sonra, Tarih öncesi çağlar, Bizanslılar dönemi, Osmanlılar dönemi, Cumhuriyet dönemi, Darıveren’le ilgili bazı notlar, birinci bölümde verilmiş.
İkinci bölümde ise, Mehmet Emin Yarbay hakkında bilgiler veriliyor. Gençlik dönemi, (1909–1939), Tüccarlık dönemi (1939–1960), çiftçilik dönemi (1960–1997), Yaşlılık dönemi (1997–2007) şeklinde sıralanıyor.
Sayfa 113’den aldığımız Mehmet Emin Yarbay bilgileri: 1909 yılında Denizli ili, Acıpayam ilçesi, Darıveren köyünün yukarı obasında (mahallesinde) doğdu. Babası hacılar sülâlesinden nam-ı diğer Sipahioğullarından Bekir’dir. Annesi ise hacı Mısırlıların Nam-ı diğer Darıcılar sülalesinden Hatice’dir.
Mehmet Emin anlatıyor: “Dedemiz tutma askermiş. Devlet maaş ödemediği için bu bölgenin aşarının toplanmasını da dedeme vermişler. Tutma asker olduğu için Yemen’e kadar gitmiş. Oğlu ile birlikte hacca gittiğinden bize Hacılar demişler”.
Kitap içinde, Mehmet Emin Yarbay değişik yönleriyle anlatılmış, sayfalara aktarılmış. Torununun torununu gören M. Emin Yarbay’ın soykütüğüde geniş olarak yeralmış sayfalarda. Fotoğraflar var kitabın zenginleşmesini sağlayan aile fertleri görüntülü.
Türkmen Gocabubası Mehmet Emin Yarbay yetmiş yıl yaşadığı evinde 11 Ağustos 2007 tarihinde vefat etmiştir.
Necati Çavdar: Çorum-Alaca’nın Küçük Hırka Köyünde doğdu. Ankara Muhabere Okulu Elektronik Astsubay Hazırlama Okulundan mezun oldu. Yıllar sonra AÜ’si Halkla İlişkiler: Bölümünden mezun oldu.
Değişik kuruluşlarda gazeteci olarak çalıştı. Genel yayın yönetmenliği yaptı. Yayınlanmış kitapları bulunan Çavdar, gazetelerde yazmaya devam ediyor.
***
Bizim Atabarı Dergisi
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Artvin ilimiz merkezi ve ilçeleriyle ilgili, Ankara merkezli Derneklerin faaliyetleri göz dolduruyor.
Bunlardan biri, Artvin Kültür ve Yardımlaşma Derneği. Adresi: Ataç Sk. No: 66–1 Kızılay-Ankara.
Bu derneğin üç ayda bir yayınladığı, pırıl pırıl baskılı “Bizim Atabarı” Dergisinin, 22 nci sayısıyla, 24-25-26 ncı sayısı bize ulaştı. Anılan Dernek adına sahibi: Gürbüz Akyüz. Genel Yayın Yönetmeni: Tekin Üstündağ, Yayın ve Dayanışma kurulları var.
Şubat 2009 tarihinin bulunduğu 26 ncı sayıdan yola çıkmak istiyorum:
Artvin Kültür Yardımlaşma Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Gürbüz Akyüz’ün bir merhabası, bir başyazısı var. Sonra Artvin Haberleri, Nazım Hikmet Ran’ın “Kadın” adlı, başlıklı şiiri.
68 nci geleneksel Artvinliler yemeğinden fotoğraflar, uzunca bir haber. Merkez ve ilçe belediye başkanlarının Ankara’ya gelişleriyle ilgili haberler.
Artvin’in kurtuluş şenlikleri büyük şöleniyle ilgili haberler. Düzenleyen kuruluşlar ve yöneticilerin (Başkanlarının) isimleri… Osman Kaya’dan iki şiir…
Bunlardan birinin “Mutlu olurum”un girişi:
Bekliyorum belki sonum,
Gelirse mutlu olurum,
Ayda bir cep telefonum,
Çalarsa mutlu olurum (Osman Kaya).
Sağlık konusundaki araştırma yazıları. Kazım Ertürk ve Özeri imzalı şiirler. 22. sayıdan bazı başlıklar:
- 7 Mart Artvin’in kurtuluşu ve Barajlar Kenti Artvin’le ilgili düşüncelerim (Metin Arifağaoğlu),
- Göç eden Artvin ve kapatılacak belediyeler, (Sedat Varan),
- Artvin göçe zorlanıyor (Kâmil Özdemir)
- Artvin kültüründe “Kadın” (Muhammet Bilgin)
- Artvin Çoruh Üniversitesi Rektör Yardımcısı Oktay Torul: “Artvin yıllar sonra Üniversitesine kavuştu; ancak sıkıntılı bir süreçten geçiyor” dedi.
- Artvin’de ilk arkeolojik kazıyı yapan Yrd. Doç. Dr. Osman Aytekin ile söyleşi: (Konuşan Tekin Üstündağ).
- Artvin bulutu (Ersen Tolunay)
- İsmail Aşıkoğlu’nun üç yapıtı: Öfke Yutulmaz, Güneş Susadı, Gitmek üstüne (Nusret Ertürk). vd.
Böyle bir derginin yayımını gerçekleştiren, Artvin Kültür ve Yardımlaşma Derneği yöneticilerini kutluyorum efendim.
İZMİR’DEN KIBATEK BÜLTENİ
Merkezi İzmir’de bulunan, Kıbrıs-Balkanlar-Avrasya-Türk Edebiyatları Kurumu, kısa adı KIBATEK’in “Türk Dünyası KIBATEK Bülteni”nin 42 ve 43 ncü sayıları ayrı ayrı yayınlandı. 42 nci sayısı “Feyyaz Sağlam Özel Sayısı” olarak hazırlanmış. Anılan bültenin normal sayısı dört sayfayla yayınlanırken, Feyyaz Sağlam Özel sayısı sekiz sayfayla okurlarının karşısına çıkarılmış. ***
Çorum’da âşıklık geleneği ve Aşık Rıfat Kurtoğlu
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Ankara’nın Çamlıdere ilçesindeki bir şiir etkinliği sırasında bana ulaşan kitaplardan biri:
İsmail Serdar Yakar imzalı, “Çorum İli Aşıklık Geleneği ve Aşık Rıfat Kurtoğlu” adının taşıyıcısı efendim.
Büyük boy 288 sayfalık bir kitap. Çorum Belediyesi Kültür Yayınları arasında günyüzü görmüş, yayınlanmış. 2008 yılı çıkışlı bir yayın. Belediye Başkanı Turan Atlamaz imzalı bir sunuş var ilk sayfalardan birinde. Sunuşun içinden seçtiğimiz cümlelerden:
-“Aşıkların yetiştiği ortamı tanımadan yargılara varmak güçtür. Bu nedenle aşığı yetiştiren ortamı bütünüyle öğrenmek zorunluluğu vardır”.
Önsöz İsmail Serdar Yakar’a ait. Kitap 5 ayrı bölümden oluşmuş, oluşturulmuş. Birinci bölümde Çorum ili tarihine kısa bir bakış yapılıyor. İkinci bölümde kültür ve aşık edebiyatı üzerinde duruluyor. Üçüncü bölümde Çorum ili aşıklık geleneği örnekleri veriliyor.
Dördüncü bölüme baktığımızda, Aşık Rıfat Kurtoğlu’nun anlatıldığını görmekteyiz. Beşinci ve son bölüm Aşık Rıfat Kurtoğlu’nun eserleri, konularına göre eserlerinin sınıflandırılması, aşığın beklentileri sayfalara aktarılmakta.
Kitabın sayfalarındaki gezintimizi sürdürdüğümüzde, Çorum ilinde aşıkların atasözlerini de kullanarak atışmalar yaptıklarını öğreniyoruz. Özellikle bu örneklerin 1999 yılında sıkça toplumun karşısına çıktığı ifade edilmektedir.
Aşık Rıfat Kurtoğlu’nun şiirleri incelemeye değer ağırlıklı mısralardan oluşmaktadır. Kitabın 107 nci sayfasındaki bilgilere göre; ozanımız ilk şiir kitabını “Gönül Dilim” adıyla 1994 yılında yayınlamıştır. Bu kitabın da o yıllarda yine Çorum Belediyesi tarafından yayınlandığını ifade eder, düşünürsek; Gelmiş geçmiş Çorum Belediye Başkanları, yörenin sanat ve edebiyat insanlarına sahip çıkıyor, yazdıklarının araştırdıklarının yayınlanması için yardımcı olmaya devam ediyorlar anlaşılan!..
Buradan, yani 107 nci sayfadan Aşık Rıfat Kurtoğlu’nun “İki satır yazacaksan” başlıklı şiirinden iki bölüm alalım efendim:
Ne kalemde, ne eldedir,
Ne göz, kulak, ne dildedir,
Bunun sırrı gönüldedir,
İki satır yazacaksan.
*
Aşka düşüp yanmak gerek,
Ak-pak olup, yunmak gerek,
Mevlâ, lütfun sunmak gerek,
İki satır yazacaksan..
İsmail Serdar Yakar’ı ve Çorum Belediye Başkanlığını kutluyor, böyle bir yayının ortaya çıkmasını sağladıkları için, sevgi ve saygılarımı sunuyorum efendim.

Hiç yorum yok: