18 Mayıs 2011 Çarşamba

KONUK YAZAR:

Ahmet Tufan Şentürk & Aysel Al
ŞAİR BABAM AHMET TUFAN ŞENTÜRK, NEREDESİN?..
Aysel AL
ayselal_2007@hotmail.com
Gözlerimde sisli bir gün ışığı sabahın dokuzu içimde bir hüzün takvimler 5 Mayısı 2005'i gösteriyorken başlayan yeni günün beni hüzne boğan bir gün olacağını bilemezdim.  Yeni bir gün yeni bir umut ışığı yeni bir başlangıçtır oysa. O gün öyle olmadı. Takvimler 5 Mayıs tarihini gösterirken şair babam Ahmet Tufan Şentürk sonsuzluğa uğurlanmıştı. Öğrendiğim o an en kısa zamanda evindeydim.  Yeğenleri vardı. Ve bir de Ulviye Savtur oradaydı. İsa Kayacan hocam yeni ayrılmıştı daha çalıştığı kuruma gidecek zamanı bile olmadan Tufan Baba sonsuzluğa uğurlanmıştı.  Eş, dost tanıdıklarına haber verildi telefonla arandı. Bazı dostları şiir etkinliğindeydiler. 
Tufan baba bir şiirinde  “Kim gelmek isterse gelsin gönülden. Öyle pis ölmek istemem”  diyordu. Aynen istediğin gibi oldu Tufan baba.  Aynen senin istediğin gibi gönülden gelen insanlar oradaydı.   Son bir kez çıktım ardından el salladım. Hani sen sana gelen her misafirin ardından el sallardın ya, hani her geleni sevgi ile kucaklardın ya.  Bu gün farklı oldu Tufan babam senin evinde senin balkonunda senin ardından el sallayan ben oldum.  Bir daha seni göremeyeceğim. Bir daha seninle konuşamayacağım. Öğütlerini duyamayacağım. Her şiir yazışımda veya içinden çıkılamaz bir hüzün içinde olduğumda arardım seni. Sende elinden geldiğince anlatırdın ne yapmam gerektiğini.  Artık arayacağım bir telefonun yok. Dertlerimi anlatacağım  bana şunu yaparsan şöyle olur bunu yaparsan böyle olur diye nasihat verecek bir ses yok Tufan babam neredesin?. Bak yuva sokağı sensiz çok boş.  Senden sonra hiç o sokaktan geçmedim. Niye geceydim sen yoksun ki.. 
Her bayram bir amacım olurdu. Bayramın ikinci günü sana gitmek.  Bayramları hiç ama hiç sevmezdin.  Sevgili eşini bayramda kaybetmiştin o yüzden bayramlar sana bir başka dokunurdu.  Son bayram günüydü yine senin evinin salonundaydık hep beraber.  Güzel ter temiz kıyafetlerini giydin ve bayramlaşmak için salona geldin.  O son bayram oldu son bayramımızdı. Başladın anlatmaya.  Anlatırken o anları hep yaşardın. “Bir tane simit yarısını bir cebime diğerini diğer yarısını diğer cebime koydum birini öğlen yemeği birini akşam yemeği yaptım, böyle zorluklar böyle yokluklar vardı” dedin.
Senden sonra hiçbir şey senin varlığın gibi olmadı ne danışabileceğimiz bize doğru yolu gösteren bir şair babamız var. Ne bayramlarımız anlamlı.  Şimdi ben kime gidip kimin elini öpeyim bayram günlerinde, hem benim babam da bayram günü rahmetli oldu. Bir anda iki babamı birden kaybettim.  
Hiç sevmezdin boyun bükmeyi çaresizliği hem derdin ki ” çaresizliğin de çaresi var” evet belki çaresizliğin çaresi var ama içimizdeki bu boşluk ve sevgisizlikle insanlar savruldu şairler savruldu.  Sen olsaydın onlara doğruyu, iyiyi gösterirdin. Seni dinlerlerdi Tufan babam dinlerlerdi böylesine bir başıbozukluk içinde olmazdı şiir dünyası.
Bir gün daha geçti ömürden bir gün daha senin yokluğunda bitti yeni gün. Ama yüreğimde sevgin verdiğin öğütler hem aklımda hem yüreğimde bazılarını yapabildim bazılarını yapamadım.  Sen olsaydın bana kızardın “mücadeleye devam”  derdin. Hiç sevmezdin başıboşluğu.  Verdiğin öğütler ve şiirlerinde, anılarında iyi ki varsın Tufan babam. İyi ki varsın... 
Seni sevgiyle anıyorum. Anıyoruz. Ruhun şad olsun sevgili Tufan babam seni çok özledim. 
***
ARKAMDAN (Ahmet Tufan Şentürk)
Nasıl olsa yolun sonu göründü
Aceleye, telaş etmeye gerek yok
Alın, neyim varsa sizlerin olsun
Dünya malında gözüm yok….
*
Nasıl olsa bir gün ölüm gelecek
Hangi haldeyken bulacak beni?
Şöyle elim tutar gözüm görürken
Bekliyorum gelmesini….
*
İstemem gözyaşı, acı ve tasa
Mevsimlerden bahar olsun isterim
Güneşli, güzel bir günde
Kim duyarsa, kim severse, kim isterse
Gönülden gelsin gelirse…

Hiç yorum yok: