Gönüller dostu, kültür aşığı Prof. Dr. İsa Kayacan ‘Guinness Rekorlar Kitabı’na girmeye layıktır
Doç. Dr. Tamilla ABBASHANLI
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi,
Karşılaştırmalı Edebiyat Bölümü, Öğretim Üyesi
Seneler önce Güzel Anadolu’muzun cennetmekân köşelerinden birinde, yüce Allah’ın özenerek yarattığı Burdur’umuzun Tefenni İlçesinin Ece köyünde bir erkek çocuğu dünyaya geldi. Anne-baba sevindi, nasıl olsa, erkek çocuğuydu bu. Kendi ekmeğini kendisi çıkaracaktı. Yüzünden nur dökülürdü çocuğun. Belki bu nura göre ismini İsa koydular çocuğun. Ve sonradan hayat gösterdi ki, anne-baba yanlış yapmamışlar. Bu çocuk dünyaya hayırhahlık için gelmiş. Herkese el uzatır, yardım ediyor, ülkesini, vatanını canı kadar seviyor. Bu gün sizlere o insandan-İsa Kayacan’dan konuşacağım:
Karşımda bir kitap var: -Bana Yazılan Şiirler. Kitaptaki şiirler gönüller dostu, kültür aşığı İsa Kayacan hakkındadır. “Gönüller dostu, kültür aşığı” ifadesi İsa Kayacan hocamızı çok güzel ifade etmiş. Bu ifadeyi Çukurovalı Halk Ozanı Aşık Ali Anbarcı “Üstat İsa Kayacan” şiirinde kullanmıştır:
Gönüller dostu, kültür aşığı,
Edebiyat yolunun parlak ışığı.
Sevginin yumağı, muhabbetin beşiği,
Üstatlar üstadı İsa Kayacan.
Bu dörtlükte İsa Kayacan’ın manevi dünyasını ne güzel ifade etmiştir Ali Anbarcı. Satırları ayrı ayrı alıp incelesek, her birinden İsa hocamız hakkında yazı yazmak olur. Gerçekten gönüllerin dostudur hocamız. Türkiye’nin dört bir köşesinde yaşayanların gönül dostudur. Sadece Türkiye’dekilerin mi? –Hayır! İsa hocayı Azerbaycan’da sadece üst düzeylerde- Cumhurbaşkanlığı’nda, Yazarlar Birliğinde, Milli Bilimler Akademisinde, Üniversitelerde, Devlet Kütüphanelerinde değil, şehirlerimizde, köylerimizde bile tanıyorlar. Azerbaycan’dan lise örgencileri ona mektup yazıyor, şiir ve makalelerini gönderiyorlar. İsa hocamızı Yakın Doğu ülkelerinde, Balkanlarda, Orta Asya’da, Rusya’da, Gürcistan’da, Moldova’da, Tataristan’da tanıyorlar. Herkes ona makale gönderir, onunla tanış olmağa, sohbetini dinlemeğe, değerli nasihatler almağa çalışırlar.
Yine sohbetimizi İsa Kayacan hakkında yazılan şiirlerle devam edelim. Kitapta sanki bir mucize var, hiç elinden yere koymak istemiyorsun, okudukça okumak istiyorsun. Şiirlerin her biri güzel ve İsa Beyin insani özelliklerini aks ettirir. Bu şiirleri okuduktan sonra bir daha anladım ki, İsa Beyi sevenler, onun yaratıcılığına saygı gösterenler çoktur. İzmir’den Özen Gülay Atacan’ın “Kayacan’ı tanımak” şiirini beğendim. Şair diyor ki:
İnci, mercan, sedeften mısraları büyüyor,
Sevginin, dostluğun tablosunu çiziyor.
Artıları, eksiden daha önde tutuyor,
Kayacan’ı tanımak bir onur, gurur bence.
Ö. Gülay Atacan’ın bütün fikirlerine biz de “evet, öyledir bizim İsa hocamız” diyoruz.
Adana’dan Mansur Ekmeçi’nin şiiri sanki benim dilimden yazılmış. Bu şiirde denilen fikirlerin hepsi benim İsa Kayacan hakkında düşündüklerimdir:
Yazarlar içinde bir benzeri yok,
Kovandaki arı İsa Kayacan.
Yokluğu yürekte saplanmış bir ok,
Gönüllerin yarı İsa Kayacan.
Yurdun dört yanında hizmet veriyor,
Yazara, şaire güller veriyor.
Mansur’lar yoluna başın veriyor,
Yanan kalbin karı İsa Kayacan.
“Yazarlar içinde bir benzeri yok” –diyor Mansur Ekmekçi. Doğru ve derin ifade edilmiş bir fikir. Gerçekten, İsa Kayacan’ın kimseye benzeri yok. Tabii ki, karakterini böyle benzersizliğini bir kaynaktan aldığı bellidir. Örneğin. Rahmetli Ahmet Tufan Şentürk hocamızdan. İsa Bey onunla çok iyi arkadaş idi. Doğal olarak en güzel hususiyetlerini Ahmet Hoca’dan almış ve kendini Mansur Ekmekçi’nin dediği gibi, geliştirerek kimseye benzetmemeğe çalışmıştır. “Kovanda arıdır İsa Kayacan” deyimi İsa Beyin karakterine tam uygun geliyor. Emekli olsa da emekliliğin bir gün bile tadını çıkarmadı. Kimseden teşekkür-filan beklemeden çalıştı, çalıştı. Gerçekten de Anadolu’muzun dört bir yanında tanınıyor, seviliyor. Herkes onun yazılarıyla Türk dünyasından haber tutuyor, Türkiye’nin edebiyat dünyasından haber alıyor. Türk dünyası kültüründen olan yazılarda sadece çağdaş edebiyat değil, Türk dünyası edebiyatına isimleri altın harflerle hek olunan şair ve yazarlardan sohbet açılır.
Ankara’dan şair İsmail Kara, İsa Beyin temiz kalpli, dost canlısı olduğunu şiirinde ne güzel ifade etmiştir:
Pırlanta yüreği dolmadı pasla,
Canını istesen veriyor dosta.
O kalem elinden düşmedi asla,
“Yüz otuz altın”ı yazdı Kayacan.
İnsanların çok hızlı maske değiştiği dünyada insanların kalbinde “pırlanta yürekli insan” fikrini oluşturmak herkese nasip olan mutluluk değil. Bunun için İsa Beyi “kıskanmak” olar.
Burdur’dan yeğeni Hüseyin Kayacan amcası hakkında fikirlerini böyle ifade ediyor:
Engin düşünce ve ince işleyişi,
Sanki sayfalar çiçek bahçesi.
Hayat yolunda tek kanat çırpan,
Benim amcam, İsa Kayacan.
Bence, Hüseyin Bey burada kederli bir nota dokunmuştur:-Hayat yolunda tek kanat çırpan. Evet, herkesin yarı oluyor, yarsız yaşamak çok zor. Sabahat hanım İsa Beyi yarı yolda koydu, gitti. Turnalar her koşa uçarlar. Sabahat hanım adlı bir turna desteden ve sevgili kocasından ayrıldı, ama İsa Beyin elinden kalemi düşmedi. Çünkü Sabahat hanımın ruhu dünyalar kadar sevdiği İsa Kayacan’ı yalnız bırakmadı, sağlığında olduğu gibi, bu gün de onun ilham perisidir. Hiç mezarda kalmıyor bu ruh. Her akşam kapını açan İsa’yla beraber bir zamanlar mutlu olduğu bu eve giriyor, onu yemeğe heveslendirir, o yazı masasının arkasına geçtikte bir köşede durup sevgilini yarını, dünyalar kadar sevdiği İsa’sını seyir ediyor, o uyuduktan sonra yeraltındaki “sarayına” uçuyor, yarın yeniden gelmek arzusuyla…
Türkiye’nin dünyaca ünlü ozanı Aşık Yoksul Derviş (Şemsettin Kubat) espri usulü ile İsa Kayacan’ı ne güzel tasvir etmiştir. Şiirde en çok hoşuma giden “-Seni anıyoruz biz de her zaman” ifadesidir. Sanki Yoksul Derviş bunu bütün Türk dünyası adından yazmıştır, çünkü Türk dünyası her zaman İsa Kayacan’ı anıyor:
Bizden selam olsun İsa Kayacan,
Lütfen gazetene bizleri de yaz.
Seni anıyoruz biz de her zaman,
Lütfen gazetene bizleri de yaz.
Azerbaycan’dan şair Simuzer Nüsretbeyli de İsa hocamıza şiir yazmıştır. Bu şiirde İsa Beyin insanlara hep yahşilik (iyilik) ettiğinden sohbet açılır.
Bu kitapta İsa Beyin çok sevdiği torunu Nazlı Aykut’un ve hemşehrisi 2.sınıf öğrencisi Seza Tutku Azaklı’nın da şiirleri dikkatimizi çekti. Nazlı İsa dedesini çok seviyor ve gelecekte onun gibi gazeteci olmak arzusundadır. Biz de Nazlı’yı uğurlar diliyoruz:
Kapılarımız her zaman açık sana,
Aralıktan bakarız sana.
Yazar-gazeteci olmak kolay mı?
Destanlar yazarsın dağlarda…
Bunu da Seza Tutku Azaklı yazıyor:
Sen iyi bir insansın
Şiir yazan şairsin.
İlimizin iftarısın,
Sen İsa Kayacan’sın…
İsa Kayacan hocamız hakkında yazılan bütün şiirler güzeldir ve onun manevi dünyasını içtenlikle, olduğu gibi gösterir. Üzülürüm ki, bu şiirlerin hepsinden örnek vere bilmedim. Bir de ona göre üzüldüm ki, neden şair değilim, neden bu kitapta benim de şiirim yoktur. İlk defa şair olmadığım için üzüldüm ve şair olmamağın üzüntüsünü bu yazı ile dile getirdim. Bilmiyorum İsa Kayacan Hocam yazımı beğenecek mi ya yok? Ama İsa hocamız çok sevdiğimi, onunla onur duyduğumu Sizlerle paylaşmak istedim. Keşke halkımızın onun gibi vatanı, milleti seven evlatlarının sayı çok olsaydı. O zaman Türk Milletinin sırtı yere gelmezdi. O vatan için, millet için yanan evlattır. Hepimiz onun gibi yanmalıyız, yanmasak:
Sen yanmasan,
Ben yanmasam,
Nasıl çıkar,
Karanlıklar aydınlığa…
Türk dünyasının tanınmış bilim adamı, araştırmacı-yazar, şair Prof. Dr. İsa Kayacan’ın bugüne kadar gördüğü işleri sizlerin dikkatine sunar ‘Guinness Rekorlar Kitabı’na girmesini teklif ederek bu işte ona uğrular diliyorum. (Eskişehir, 21 Mayıs 2011)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder