Torunu Nazlı Aykut’un Dedesi İSA KAYACAN'ın vefatının 1. yıldönümünde yaptığı konuşma
İşte benim dedem, canımın içi insan, kendisi için yaktığım
ağıtları umarım duymuştur. Umarım beni görüyordur çünkü ben onu görme, onunla
konuşma yetilerinden artık yoksunum. Dedem, benim için çok farklı bir insandı.
Kimi zaman babam olur; bana öğütler verir, beni uyarırdı. Kimi zamansa
kendisini benimle neredeyse yaşıt görür, benim çocukça zevklerimden pay alırdı.
O benim için her şeydi. Sadece dedem değil, benim o anda
kime ihtiyacım olursa birden o kişiye bürünürdü ve beni kesintisiz olarak
eğlendirirdi. Beni hiçbir zaman eleştirmedi, bana hiç kızmadı veya beni
azarlamadı. O, beni en iyi anlayan kişiydi. Yanındayken kendimi güvende
hissetmediğim olmamıştır. En güzel hatıralarım aklıma geldiğinde şöyle bir
bakıyorum ve bu hatıraların hepsini dedemle yaşadığımı görüyorum.
Evet, ben en güzel anılarımın hepsini dedem İsa KAYACAN ile
yaşadım. Ne mutlu ki böyle yüce bir insan benim dedemdi ve bana her alanda
destek verdi, tavsiyelerde bulundu, ileri görüşlülüğü sayesinde beni
tehlikelerden, umutsuzluğa düşmekten alıkoydu. Bazen bir işe kalkıştığımda ne
yapacağımı bilemediğim bir noktada buluyorum kendimi. Hemen soruyorum kendime
"Dedem olsaydı ne yapardı?" diye. İşte o zaman en doğru cevabı
bulduğumu anlıyorum...
En çok ihtiyaç duyduğum anlarda o hep yanımdaydı. En
umutsuzluğa düştüğüm yerlerde bile bana umut aşıladı. Bana kimse inanmazken o
inandı, kimse güvenmezken o güvendi çünkü biliyordu, benden çok çok daha
tecrübeliydi... Onu her zaman arıyorum, şu an bile. Beni bir yerlerden
izlediğine ve hafifçe tebessüm ettiğine eminim çünkü ben O'na verdiğim sözlerin
hepsini tutuyorum, İsa Kayacan’ın torunu olarak her an asaletimi koruyorum
çünkü biliyorum ki, O da böyle olmasını isterdi. Her zaman başı dik, umut dolu,
sevgi dolu, disiplinli ve hiçbir güçlük karşısında yılmayan İsa Kayacan’ın
kızları ve torunları da kendisi gibi olmalıydı...
Ve gidişi... Uzun süre önce gitmişti....
Öyle ansızın, öyle acılarını yuta yuta. Susa susa ve de
yaşayamadıklarını bilmeksizin gitmişti... O benim sol yanım, can yanım, ben
yanım, ikinci babam... Gitti, yarım bitik bir ben bıraktı bana. Sonrasında
toparlanmam her ne kadar zor olsa da hızla geçip giden günlerin, ayların
ardından, yeni baştan ayağa kalktım. Mıh gibi bedenime çakılmış korkularımdan
sıyrılarak, yüreğimin en cesur kapılarını sonsuz sevgilere açarak, hayata
dörtnala daldım... Tıpkı yaşadığı yıllardaki gibi, ben O'na sırtımı yasladığımdan,
emniyette olduğumdan kuşku duymaksızın aylara, zorlara, hayata meydan okudum.
Hani "Restlerini kullanmaktan hiç çekinme" derdi ya; işte hep öyle
yaptım. Çünkü uğruna ölebileceğim biri daha vardı hayatımda... Dedem... O'nun
için yaşamın en güçlüsü ben olmalıydım. Çünkü ben dedemin şah damarıydım.
Beni gördüğü, duyduğu, hissettiği, dokunduğu anlarda
mutluluktan kelebekler gibi uçuyordu... O melek dedem ne yazık ki, tıpkı
anneannem gibi ömrünün en güzel çağlarında, 71'inde bizlerden ebediyen ayrıldı.
O'ndan geriye unutmakta zorlandığım, düşündükçe gözlerimi isyanla sımsıkı
kapadığım sonsuz acıları kaldı. Bense o acılarını hatırladıkça geçmişi an be an
yeniden yaşıyorum... Dünyam... Dedem... Bu sabah uyandığımdan beri berbat bir
ruh âlemindeyim. Hiç kendimde değilim. Aklımı yemek üzereyim... Çünkü bugün
canım dedemin bizlere veda edişinin üzerinden 1 yıl ve 2 gün geçti. Off, bu
gitmeler, sevilenleri geride bırakmalar, hiç gereği yokken, hiç vakti saati
değilken zamansız ayrılıklar... Ve günün özeti; hiç kimse eşit doğmaz ama
herkes eşit ölür. İşte onun için ölüm, acı bir son değildir. Hayatımızın yegâne
adil başlangıcı ve biricik fırsat eşitliğidir.
Şimdi, herkesin önünde, sana bir söz veriyorum dedeciğim:
Ben, milliyetçi bir Türk genci olarak, Atatürk'ün ve O'nun ilkelerinin
doğrultusunda ölene dek gideceğime, ailemiz için en yakışır şekilde
davranacağıma, hiçbir zaman umutsuzluğa kapılmayacağıma ve verdiğim sözlerin
her daim arkasında duracağıma söz veriyorum. Umarım bu sözlerim oralarda da
yankılanıyordur, beni duyuyorsundur umarım. Biricik dedem, canım arkadaşım,
ikinci babam, büyük üstad, sana iyi yolculuklar. Seni özlüyorum. Mekânın cennet
olsun.
NAZLI AYKUT (torunu)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder