KONUK YAZAR:
Prof. Dr. İSA KAYACAN PORTRESİ
Baki YILDIRIM
Burdur ili, Tefenni İlçesi, Ece Köyü doğumludur İsa Kayacan.
O, isminin himmetiyle ve azminin gücüyle başarının sınırlarını parçalayan bir kültür dehasıdır.
O, Dünya kültüründe ve edebiyatında eşi benzeri rastlanılmamış, Türkiye Cumhuriyeti'nin folkloruna, Sanatına, kültürüne ve edebiyatına en çok katkı sağlayan bir kültür doktorudur.
O, Türkiye sınırları içerisinde Türk edebiyatçılarını, şair ve yazarlarını basında ve yazdığı gazete köşelerinde tanıtıp, yazılarını da ilgilisine göndermek için binlerce posta bedelini kendi cebinden karşılayan bir insan hizmetkârıdır.
O, İnsanüstü bir iradeyle yıllardır yapılmayanı yaparak Anadolu'nun 81 ili ve 75 ilçesine (01 Adana'dan -81 Düzce'ye kadar) yazılarıyla kusursuz hizmet veren bir kültür eri, bir basın cengâveridir.
Kısa bir örnekle;
Ankara'da Anayurt, Tasvir, Yeni Tanin, Başkent, Hür Anadolu, Sonsöz, Gündem, 24 Saat, Olay, Belde, Memleket, Ulus gazeteleri, Bartın Postası, Bartın Gazetesi, Burdur Gazetesi, Yeni gün Gazetesi, Gölhisar'da Pınar Gazetesi, Devrek Postası, Fethiye Gazetesi, Gaziantep'te Zafer, Ceyhan'da İleri, Van Postası, Kilis'te Kent Gazetesi, Mersin'de Tercüman, Denizli'de Meydan gazetesi, Keşan'da Önder, Erzurum'da Sonsöz Gazetesi, Tekirdağ'da İnan, Artvin Borçka'da 7 Mart Gazetesi, Yine İstanbul'da Yenigün gazetesi, Denizli 'de Haber, Yozgat'ta Sorgun Gazetesi, Rize de Zümrüt Gazetesi, Sakarya'da Zafer, Söke 'de Yeni Söke ve Söke Ekspres Gazetesi, Samandağı Gazetesi, Mardin'in Sesi ve Kızıltepe'de Yeşilova Gazetesi gibi bir çok gazete, dergilerde ve seçkilerde sanat, kültür, edebiyat, folklor, araştırma, öykü, tiyatro, deneme, gezi, tanıtım, eleştiri, röportaj, inceleme, makale, şiir sanatsal ve kültürel gibi yazılarıyla yaklaşık 51 yıldan bu yana hizmet veren bir Kültür Profesörüdür.
Yazmış olduğu kitaplarından sayfa zorunluluğu nedeniyle baştan, ortadan ve sondan olmak üzere sadece 6 adedine örnek vermek istiyorum. Yayımlanmaya hazır bekleyen 10 kitabı bunlara dahil değildir.
YAZI YAZMA REKORUNA SAHİP TEK İNSAN
1-Makarios'a Açık Mektuplar (Akdeniz'in Yeni Dalgaları-Şiirler): 1961,Kardeş Matbaası-Ankara
2- Dönemeç (Şiirler): 1962, Ajans Türk Matbaası-Ankara 54 sayfa. 11.5x 16.5 cm boyutlu.
62-Merhaba Dediğim Ozanlar Arasından(Anlatım-Tanıtım): 1979,Çağdaş Basımevi-Ankara
63-Anadolu ve Trakya Basını (Soruşturma- Araştırma- İnceleme-Mahalli Basının sorunlarıyla ilgili yöneticilerin görüşleri ve gazetelerin çeşitli özellikleri): Temmuz 1980
122- Aramızdan Ayrılanlar (Araştırma): Mayıs 2007, İmaj İç ve Dış Tic. A.Ş. İmpress Web
123-Azerbaycan Yazıları (2.Kitap): Vektor Neşirler evi-Bakü 216 sayfa, 14.5x21 cm boyutlu, Türkiye Türkçesiyle, K-4702060207-322-121 (Grifli neşir),ücretsiz.
Sanat ve kültür hizmetlerinden dolayı adı sokak ve caddelere verilmiş, çeşitli özel ve tüzel kuruluşlardan, Devlet büyüklerinden, Valilerden, Belediye Başkanlarından aldığı sayısız ödül ve belgeleri bulunmaktadır. Kültürel çalışmalarından dolayı Azerbaycan Bakü Üniversitesi Rektörlüğü tarafından kendisine Doktorluk ve Profesörlük Unvanı verilmiştir.
Türkiye'de en çok kitap yayımlayan, Muhtelif kütüphanelere en çok kitap bağışlayan, 40.000'e yakın en çok makale yazan, kendisine gelen muhtelif 38.000 dergi ve kitaba karşılık 49.000 dergi ve kitap gönderen, Türkiye'de özellikle Anadolu Basını'nda en fazla gazetede köşe yazısıyla ilgili yazıları olup, en çok yazı yazma rekoruna sahip TEK ve TEK insandır. Yani tek rakibi kendisidir.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ O’NUNLA…
Bir dönem Türkiye aleyhinde yazılar yazıp Türk düşmanı olarak lanse edilen ve vefatından sonra da “Vatan haini” sıfatıyla cenazesi yurda sokulmayan büyük usta Nazım Hikmet Ran aklıma geldi.
Sadece kalem ustalığından dolayı saygı duyduğum bu insan şimdilerde bazı kesimler tarafından Ulu, Yüce, Tek olarak addediliyor. Oysa kendi zamanında yazdığı yazılardan dolayı bir müddet sürgün hayatı yaşamış, yıllarca Rusya/ Moskova'da ve çeşitli ülkelerde birlikte yaşadığı Maria'larını, Suzi'lerini vb. aşklarını şiirlerinde anlatmış senin gibi, benim gibi usta bir yazardır ama söylendiği gibi ve anlatıldığı gibi tapılacak kadar ulu bir insan değildir.
Hele Mansur Ekmekçi kadar yıllar yılı hiçbir menfaat beklemeden, kendi memleketine ve kültürüne hizmet veren bir insan hizmetkârı hiç olamaz. Tabi ki hayatını tüm ayrıntılarıyla incelemeye ve irdelemeye her zaman okurun hakkı vardır. Taktir ve onay da yüce okurundur.
İşte bütün mesele buradadır. Bizler Profesör Dr. İsa Kayacanlar gibi nice değerlerin farkında olamadık. Kıyaslamalarımızı yanlış yapıp yanlışları da hep doğru bildik.
Bu olağanüstü şahsiyet hakkında, Burdur ve Tefenni Belediyelerine “Heykelinin meydana dikilmesi” hususunda ilk öneri mektuplarını yazanlardan biri olmaktan da ayrıca gurur duyuyorum.
Prof. Dr. İsa Kayacan bize, azmin gücünü, zirvenin ötesini ve ulaşılmazın tılsımını gösterdiği için ve böylesine kudretli bir kültür dehasını yetiştirdiği için önce Türkiye Cumhuriyeti onunla iftihar etmeli diye düşünüyorum.
Bahtın açık, ahtın açık, tahtın açık olsun güzeller güzeli dostum İsa Kayacan.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder