kitabıyla, İstanbul’dan, Bakü’ye selam gönderildi
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Kitaplar, dergiler, bültenler, gazeteler kısaca yayınlar kalem sahiplerinin çıkış, yaşantı yerleriyle bilinir, tanınır.
Merkezi Azerbaycan’ın Başkenti Bakü’de bulunan Türk Dünyası Araştırmaları Uluslararası ilimler Akademisi yayınları arasında Prof. Dr. Elçin İskenderzade ve Oktay Hacımusalı’nın Azerbaycan Türkçesinden Türkiye Türkçesine çevirdikleri ve Prof. Dr. Hayrettin Evgin’in editörlüğünde 270 sayfayla değişik konular üzerine süzgeçten geçirilerek ortaya konulmuş, sayfalara aktarılmış özlü sözlerin yerleştirildiği “Kelamlar-Özdeyişler” adlı Hacı Ferhat Mirza imzalı kitabın 19.11.2009 tarihinde İstanbul’da Türkiye Gazeteciler Cemiyeti lokalinde düzenlenen bir törenle tanıtımı, takdimatı yapıldı.
232 konuda 1602 özlü sözün bulunduğu kitabın sunuşu Prof. Dr. Hayrettin Evgin’e ait. Bu satırların yazarı İsa Kayacan imzasıyla yazdığım ve ilki 23 Mart 2009 tarihinde Ankara’da yayınlanan Belde gazetesinde yeralan “Hacı Ferhat Mirza’dan: Kelamlar-Özdeyişler” başlıklı 15 ayrı gazetede yayınlanan yazımda da belirttiğim gibi; Hacı Ferhat Mirza çok önemli bir görevin yerine getirilişini sağlamış. Çünkü, özlü söz ortaya koymak kolay değildir.
Düşüneceksiniz, ortaya koyacaksınız, kısalta kısalta 4-5 veya 5-10 kelimelik, bir veya iki, yada üç-dört cümleyle anlatacaklarınızı ifade edeceksiniz. Bu herkesin yapabileceği, ortaya koyabileceği bir çalışma, anlatım ve gerçekleştirme değildir. Bu nedenle öncelikle Hacı Ferhat Mirza hocamızı kutlamalı, ellerimiz yoruluncaya kadar alkışlamalıyız. Ben öyle yapıyorum efendim.
Hacı Ferhat Mirza hocayla, İstanbul’da tanışma fırsatı buldum. iki tam gün oturup, konuşma, dinleme, bir şeyler sunma gayretim oldu. Gördüm ki, kitapların-yayınların yazarları-editörleriyle tanışmadan, yüzyüze gelmedenki duygularınızla, tanışıp sohbet ettikten sonraki duygularınız farklılık içinde karşınıza çıkıyor. Hacı Ferhat Mirza’nın konuşmalarından, yorum ve değerlendirmelerinden büyük ölçüde yararlandığımı, sevinç ve mutluluk duyduğumu kaydetmeli, ifade etmeliyim.
O’nun sohbetimiz sırasında tespit ettiğim, daha doğrusu not ettiğim pek çok görüşü oldu. Bunlardan ikisi şöyle. Siyasiyelerimiz, siyasetçilerimiz açısından önem ve anlam taşıyor:
1-Muhalefet, iktidarın direğidir.
2-İktidar Ata (baba), muhalefet evlattır.
İstanbul’da Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, Lokalinde düzenlenen etkinliğin tanıtım töreni öncesi, gazeteci ve yazar dostum Ahmet Özdemir’in büyük katkılarının olduğunu kaydetmeliyim. “Kelâmlar-Özdeyişler” adlı kitabın tanıtımı töreninde; Ahmet Özdemir, Prof. Dr. Hayrettin Evgin, Prof. Dr. Elçin İskenderzade, Prof. Dr. İsa Kayacan, Engin Köklüçınar, Erdoğan Aslıyüce, Dr. Yusuf Gedikli, konuşmalarıyla Azerbaycan’lı düşünür-yazar Hacı Ferhat Mirza’nın kişiliği, kelamların ve bu isimli kitabın önemini, Türkiye-Azerbaycan ilişkilerinin gelişmesinde bu tür kültürel etkinliklerin payının büyük olduğunu geniş olarak anlattılar.
Törenin sonunda, merkezi Ankara’da bulunan Avrasya Kurumunun berat ve plaketini alan Hacı Ferhat Mirza yaptığı konuşmada; Böyle bir tanıtım programının Türkiye’de- İstanbul’da, Gazeteciler Cemiyeti çatısı altında gerçekleştirilmesinden duyduğu memnuniyeti belirterek; “Ben burada bulunduğum günlerde, kendimi, Bakü’de, evimde hissettim” dedi.
Hacı Ferhat Mirza: 11 Şubat 1950 tarihinde Bakü’de doğdu. İnşaat mühendisi olan Devlet Halk Kontrolü Şube Başkanlığı görevinde bulunan, 1995 yılından bu yana kurucusu olduğu “Azerbiznes” Hayriye-Üretim-Ticaret Şirketinin başkanlığını yapan Hacı Ferhat Mirza değişik ödüller aldı. “Dünya Kültürüne Hizmet” Ödülünü kazandı, Birleşmiş Milletler tarafından A.S. Puşkin Altın Madalyasına layık görüldü.
***
Azerbaycan’lı yazar Hacı Ferhat Mirza’dan
kelâm ve özdeyiş örnekleri
Prof. Dr. İSA KAYACAN
11 Şubat 1950 Bakü doğumlu olan Azerbaycan’lı yazar-araştırmacı Hacı Ferhat Mirza’nın “Kelâmlar-Özdeyişler” adlı kitabından seçmeler:
1- Tabiat, kendi borcunu geri vermesini bildiği gibi, insanlar da kendi borçlarını geri vermesini bilmelidirler.
2- Allah’ımıza olan borcu biz yalnız onun yarattıklarına insanlara ve doğaya geri verebiliriz.
3- Allah’a olan sevgini, insana karşı olan sevgi ve saygınla kanıtla.
4- İnsanlar bir şeyler yapmayı becerebildikleri gibi, kendi yaptıklarını da korumasını bilmelidirler.
5- Yaşamak aynı zamanda yaşatmaktır.
6- Bilmek sorumluluktur.
7- İnsan, çok dallı bir ağaçtır. Kendisinden ve kendinden sonra kalacak olan meyvası güzel olmalıdır. Ağaç da kendi borcunu işte böyle öder ve onunla gurur duyar.
8- Büyük bahçenin en güzel meyvası insandır.
9- İnsan iki gövdeli, çok dallı büyük bir ağaca benzer, onun yaprakları en güzel özellikleridir. Arı peteklerini balla, zalim zehirle doldurur
10- İnsan göklerin ve toprağın ürünüdür.
11- Allah yeryüzünü insanla şereflendirdi, hem de son haline ulaştırdı.
12- İnsan evrene sığmayan öyle küçük ve öyle değerli bir zerredir ki, evren onda, o evrende can bulur.
13- Din ölüler için değil, bugün yaşayanlar içindir. Ondan uzaklaşan bu dünyada cehalete, ahret hayatında ise cehennem azabına saplanır.
14- İnsan yaratılmışların en kâmil biçimidir. O, çevresini ve kendini anlayarak Allah’a ulaşmaktadır.
15- Allah’ın yarattığı insan; iki vücuttan oluşan, kendi neslini üreten ve gelecek hayatını garanti altına alan bağımsız, çok ince, hassas, yüksek potansiyele sahip, karmaşık programlı canlı bir laboratuardır.
16- İnsanın mührü kalbinde değil, gözlerinin önünde olmalıdır.
17- Terazide helal olan şahıs gerçek insandır.
18- İnsanın değeri onun amelleriyle ölçülür.
***
Azerbaycan’lı kalem erbabı Hacı Ferhat Mirza diyor ki;
Prof. Dr. İSA KAYACAN
11 Şubat 1950 Bakü doğumlu olan, Azerbaycan’lı yazar, araştırmacı Hacı Ferhat Mirza’nın “Kelamlar-Özdeyişler” adlı kitabından birkaç satır:
1- Halkı zorla alışveriş yapmağa zorlamak; halkı maneviyattan, devleti halktan ayırmaktır.
2- Halkı zorla alışveriş yapmağa zorlamak, halkın yok oluşuna, devletin parçalanmasına neden olur.
3- Halkı zorla alışveriş yapmağa zorlamanın sebebi, devletin halka hizmet edememesidir.
4- Halkı zorla alışveriş yapmağa zorlamak, kişiyi hem gayretten, hemde insanlıktan mahrum bırakır
5- Halkı zorla alışveriş yapmağa zorlamak, toplumu çobansız ve yönetilmesi imkansız sürüye dönüştürür.
6- Halkı zorla alışveriş yapmağa zorlamak, onu köle durumuna getirmek veya yerle bir etmektir.
7- Rüşvet yiyen birisi başkasının rızkını çalıyor.
8- Rüşvet yemek bulaşıcı hastalık, iyileşmesi mümkünsüz psikolojik durumdur. Şeytanın ortaklığı!
9- Rüşvet yemek soygunculuk ve hırsızlığın en yüksek hali olup insanları fakir ve garip haline getirir. Onlarda hem vatana, hem de insanlığa karşı bir vurdumduymazlık oluşturur.
10- Rüşvet yiyenler, ekonomi gemisini soyan çekirgelere ve korsanlara benzer.
11- Rüşvet soygunun en yüksek makamıdır, yani iç istismardır.
12- Rüşvet yemek; hem maneviyatın, hem de ekonominin virüsüdür.
13- Rüşvet yemek, insanın vücut direncini kırar ve onu eşyaya dönüştürür.
14- Maddi beden ruhun veya ilahi bedenin yaratılıp gelişmesi için Allah tarafından yaratılmış canlı laboratuardır.
15- Maddi beden bir müessesedir, insan onda olgunlaşan üründür.
16- Maddi beden müminin kafesidir. Rızkımız bizden önce yaratıldı.
17- Rızkı veren Allah’tır, kaybeden kuldur.
18- Rızkı terazide arayanlar imansızlardır.
***
Azerbaycan’lı düşünür
Hacı Ferhat Mirza’nın
özlü sözlerinden
Prof. Dr. İSA KAYACAN
11 Şubat 1950 Bakü doğumlu olan, Azerbaycan’lı yazar, araştırmacı Hacı Ferhat Mirza’nın “Kelâmlar-Özdeyişler” adlı kitabından seçmeler:
1- Cahillik nesle ihanet olarak değerlendirilmelidir.
2- Cahil kimse şeytan neslinden olandır.
3- Cahil şeytan neslinden olandır.
4- Cahil kimse çirkef dolu tuluma benzer.
5- Alçak insan; ister zengin, ister fakir olsun maneviyattan mahrum olmuş kimsedir.
6- Kötü insan, iyiyi kötüledikçe kendi pisliğini yayar ve rezil olup lanetlenir.
7- İyiye kötü diyen birisinin sonu yamanmamış çuvala benzer.
8- İğrenç ses çıkarmak ve çifte atmak eşeklere; tükürmek deveye ait bir özelliktir.
9- Oruç, namaz, zekat ve hacc Allah’ın hidayetini ve ebedi saadetini kazanmak için tek yoldur.
10- Allah’ın verdiğini hiçbir kul alamaz veya veremez.
11- O kimseler ki, onların kalplerini Allah genişlendirir, dizlerine güç verir, onlar yeryüzünde Allah’ın halifeleridirler.
12- Niyet programdır. Niyeti temiz olanın kendisi sağlıklı, seçtiği yol ise doğru olur.
13- Temiz niyet kalbi temizler, seni tertemiz yapar ve nura dönüştürür
14- Niyeti temiz olmayanların kalpleri mühürlüdür. Onlar farkında olmaksızın şeytanın kuludurlar.
15- En büyük alışveriş ziyarettir.
16- Kapısız yollara kapı koyanlar, ateşle oynayıp odda yanarlar,
17- İnsan her zaman verdiği sözü tutmalıdır.
18- Allah’ın insanlar için en büyük nimeti yine insanlardır.
19- En güzel borç borcu affetmektir.
20- Direnç insana özgü hastalıklara aittir.
21- İnsanlığın değeri hava, toprak, su, gıda ve toplumla alâkalıdır.
22- Direnç insanın hastalıklarını, hastalığıysa insani özelliklerini belli eder.
***
Azerbaycan’lı halk adamı, yardımsever Hacı Ferhat
Mirza düşünceleriyle mini yolculuk
Prof. Dr. İSA KAYACAN
11 Şubat 1950 Bakü doğumlu olan, Azerbaycan’lı yazar, araştırmacı Hacı Ferhat Mirza’nın “Kelamlar-Özdeyişler” adlı kitabındaki düşüncelerle mini yolculuk:
1- Allah’a sadıklık İslâm’ı korumak, tarikatlerden birliğe doğru gelmektir. Gerçekten kıyamet çok dehşetli bir gündür. Allah’ın ipine sarılalım, o zaman belki kurtuluruz.
2- Allah’ı sevmek onun yarattıklarını sevmektir.
3- Allah’ı kendilerine dost bilen kimseler kuşkusuz Allah dostlarına dost, düşmanlarına ise düşmandırlar.
4- Halka çıkarılan sadakat yasaları, Allah’a sadakatı sağlıyorsa bu İslâmı korumak ve ona teslim olmak demektir.
5- Yükselmek Allah karşısında küçülmekle başlar.
6- Bilim adamı ilmiyle, köylü küreğiyle insanları sevindirir ve hepsi bu sevinci Allah’tan alır.
7- Ağaç bahçivanına sadıklığını meyvesi ile, insan ise amelleriyle belli eder.
8- Allah’a ibadet, insanın amelleriyle ve o amelleri namazla pekiştirmesiyle ölçülür.
9- Uzaktan dağlar da küçük gözükür. Fakat sen yaklaştıkça o, büyümez, sen küçülürsün.
10- Her bir mahlûkat Yaradana hizmet etmek zorundadır. Araba şoför içindir, şoför araba için değildir.
11- Bir ulusu var eden değerlerin başında hiç kuşkusuz din gelmektedir.
12- Din zamanının bekçisi, aynı zamanda onun sakinleştiricisidir.
13- Din en güzel bekçi, ona uyanlarsa en güzel yolda olanlardır.
14- Din beraberliktir, dinde ayrımcılık yapmak bizi zor durumlara düşürür.
15- Her türlü bereket dindedir.
16- Din; iman için ışık, vücut için yürek, maneviyat için direktir.
17- Dinler ahiret için bir neden, aralarındaki fark ise bir sonuçtur.
***
Mehmet Güven’den:
İki kitap
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Mehmet Güven İzmir’de yaşayan şairlerimizden. İki kitabı var masamda. Bunlar sırayla:
TAŞ UYANDI
96 sayfalık şiir kitabı. şiirle dile getirilen duygulardan, ifadelerden oluşan bir önsöz. Mehmet Güven biyografisi. Çoğunluğu hecevezniyle yazılmış şiirlerin ortaya konuluşunda duygu zenginliği, anlatım bütünlüğü dikkat çekiyor. 64 ve 65 nci sayfalarda yeralan “Türkiye’me sevdalıyım” şiirinin mısraları arasına dönelim, göz atıp bir örnek verelim.
Bu şiirde, Türkiye değişik özellik ve güzellikleriyle anlatılıyor. Şiir içindeki dörtlüklerden biri:
Deniziyim yalısıyım,
Doğada bal arısıyım,
Rize, Tokat, Ordu’suyum,
Türkiye’me sevdalıyım.
Kitabın arka kapağında, Mehmet Güven’in “Gidiyorum dost” seslenişi karşımıza çıkıyor.
SİLAHLARA PAYDOS DEDİK
Mehmet Güven’in bir başka şiir kitabının adı: Silahlara Paydos Dedik.
110 sayfalık bu kitapla da Mehmet Güven, şiirimizin meşakkatli yolculuğunda aldığı mesafelerin dikkat çekici boyutlara ulaştığını gösteriyor. Biyografi ve özgeçmiş sayfalarından sonra şiirlerin bizimle selamlaşmaları başlıyor. İlk şiir “Affetmem” başlığıyla sayfaya yerleştirilmiş. Bu şiirde kesin kararlılık var. Bir dörtlüğü:
Bir yaz ortasında kor gibi yansam,
Susuzluktan kıvrım kıvrım kıvransam,
Yapraksızca dalsız, gölgesiz kalsam,
Söğüt gibi dalın olsa, affetmem.
Mehmet Güven dünyasında, güneşin gülüşünde, aydınlanan çocuklar, sahil yolunda yürüyenler var. Toplumun değişik kesimlerinden alınan, toplumsal kesitlerin şiirleşen, şiirleştirilen duyguları var.
Mehmet Güven: 1953 yılında Nevşehir’in Kozaklı ilçesinin Aykı köyünde doğdu. 16 yaşlarında şiirle tanıştı. İlk şiir kitabı “İnsanlık Onuru Şiir”i 2005 yılında yayınladı.
BİZİM MİLLET
Ankara’da yaşayan şairlerimizden biri, Deniz Şahinoğlu. Sekiz dörtlükten meydana gelen şiirinde, bizim Milletin hasletlerinden, özelliklerinden beklentilerinden söz ediyor. Bir dörtlüğünde şöyle sesleniyor:
Şifa diye tükürükten,
Medet bekler bizim millet.
Korur diye üfürükten
Medet bekler bizim millet.
Sağlık ve başarılı bir yaşam diliyorum efendim.
***
Prof. Dr. Saim Sakaoğlu: Dostlar beni hatırladı
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Bazen, haber başlığı gibi başlıklarla karşınıza çıktığım oluyor. Bugün de onlardan biri.
Hocaların hocası, Prof. Dr. Saim Sakaoğlu, Konya’da emeklilik günlerinin meyveleriyle karşımıza çıkıyor.
144 sayfayla hazırlayıp, yayınladığı “Dostlar Beni Hatırladı” kitabının adı, aşık Veysel ustanın “Dostlar beni hatırlasın” şiirinden esinlenilerek ortaya çıkarılmış.
Saim Sakaoğlu hoca, her zamanki nezaketi, mütevaziliğiyle, “Aziz dost ‘bir nefes’ hatırlanmak dileklerimle, Konya, 18.06.2009” cümlesiyle imzaladığı “Dostlar Beni Hatırladı”yla sevenlerinin gündemindeki yerinden sesleniyor.
Biz, hocamızı ‘ber nefes’ değil, sürekli hatırlıyoruz.
Prof. Dr. Saim Sakaoğlu hocaya yazılan mısralar, şiirler var.
Bunlar, Aşıkların yazdığı şiirler, şairlerin yazdığı şiirler, Sakaoğlu ailesi için yazılan şiirler, şairlerin ithaf ettiği şiirler, Kutlama şiirleri başlıklarıyla sıralanan kitabın içindekiler bölümü..
17 nci sayfada başlayan, Samimi-Nuri Şahinoğlu- Bekir Sami Özsoy imzalarının ortaya koydukları “Saim hoca Destanı” uzunca. Kitabın 17 nci sayfasında başlıyor, 26 ncı sayfasında sona eriyor. Buradan iki dörtlük:
Hattat Hafız Mehmet Bey’in sefası,
Bizim Saim Sakaoğlu hocamız.
Zeliha Ana’nın derdi, cefası,
Bizim Saim Sakaoğlu hocamız.
*
İlim için gitti, Yeni Dünya’ya,
Gerekirse gider idi Hanya’ya,
Profesör olup döndü, Konya’ya,
Bizim Saim Sakaoğlu hocamız.
Halk ozanları, isim ve mahlaslarıyla onlarca şiir yazmış Saim Sakaoğlu hoca için. Onlar, hocaya karşı duygularını mısralara, sayfalara dökmüşler. Arka kapakta hocamızın yakışıklı bir fotoğrafı ve Aşık Halil Karabulut’un, “Prof. Dr. Saim Sakaoğlu’yla nasıl dost olduk?” başlıklı şiiri dikkat çekiyor. Altı dörtlükten meydana gelen bu şiirden bir dörtlük alalım efendim:
Bir gün Konya’da bir genç, gelip verdi bir selam,
Kendisi çok efendi, dilinde tatlı kelam,
Bana dost olsun diye göndermiş idi Mevla m,
Allah’ın bu emrine uya uya dost olduk.
Prof. Dr. Saim Sakaoğlu hocanın bu konuda önceki yıllarda da benzer çalışmalarını, yazılanlarla yapılan yorumları bir araya getirdiği kitaplarından hatırlıyorum ki, hoca her alanda olduğu gibi, bu konuda da doğru, kalıcı ve belgesel ağırlıklı yayın çalışmalarının altına imza atıyor. Tebriklerimi, sevgi ve saygılarımı sunuyorum efendim.
***
Duran Tamer’in
hayatı ve şiirleri
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Öner Özcan imzalı bir şiir kitabı. Adı: Duran Tamer’in Hayatı ve şiirleri.
Yozgat’taki şiir etkinliğinde bana ulaşan kitaplardan biri olan, Öner Özcan imzalı “Duran Tamer’in Hayatı ve şiirleri” adlı 344 sayfalık kitabın ilk bölümlerinde Sızır Belediye Başkanı Hayrettin Peker’le başlayan “takdim” yazıları, değişik isim ve imzalarca ortaya konulmuş.
Duran Tamer’in, Aşık Veysel gibi halk şairlerinin yetiştiği kültür beşiği Sivas ilimizin halk şiirimize kazandırdığı değerlerden biri olduğu ifade ediliyor.
Öner Özcan, böyle bir kitabın yayınını gerçekleştirdiği için hayırlı bir iş yapmış, doğru bir görev yapmış.
Ankara Yıldırım Yayınları arasında günyüzü gören, Öner Özcan imzalı ”Duran Tamer’in Hayatı ve Şiirleri” adlı kitabın Sivas ilimizin tarihi ve coğrafi bilgileriyle okuyucularımızın karşısına çıktığını, çıkarıldığını kaydedelim öncelikle.
Başlangıçtan günümüze kadar gelen “Aşık edebiyatı”ndan da uzun uzadıya sözedilmiş efendim.
Sayfa 122.III.bölüm. Duran Tamer’in özel hayatı, cemiyet ve dernek hayatı, şiir sanat hayatı, eşi ve çocuklarıyla söyleşi, bölüm başlık anonsu var.
Duran Tamer’in hayatıyla ilgili bölümde kendi ağzından verilenler var (sayfa 123):
“Küçüklüğümden beri odalarda türkü söylerdim, ilkokulda öğretmenler türkü söyletirdi. Bizde karşı çıkarlardı. Bunlar abdal işi denirdi. Ama bizde sonradan anlaşıldı ki abdalların da insan oldukları ve baş tacı edilmeleri gerektiği”
Öner Özcan, Duran Tamer’in hayatıyla ilgili bölümlerin arkasına Tamer’in yayınlanan şiir kitaplarından örnekler vererek aktarmalarda bulunmuş. Sayfa 145 deki şiir ilk şiir kitabı olan “Sevdanın Yeli”nden alınmış. Altı dörtlükten meydana geliyor. İki dörtlüğü şöyle:
Ağlamasın anam, yanmasın canlar,
Tetiklerden el çekelim ne olur.
Bırakın mavzeri akmasın kanlar,
Namlusuna gül dikelim ne olur..
*
Ben aşık Duran’ım canlar yakmayın,
İleri yörüyün geri bakmayın,
Silahlara süngüleri takmayın,
Namlusuna gül dikelim ne olur…
Duran Tamer gibi bir değeri genel yaşam fotoğrafıyla, enine-boyuna araştırarak kitaplaştırdığı, kültür dünyamıza kazandırdığı için Öner Özcan’ı kutluyor, sevgi ve saygılar sunuyorum efendim..
GÜNÜN HABERİ: Bahri Küpeli’nin sahipliğinde yayınlanan Ankara Yenimahalle Gazetesi yakında 14. yayın yılına “merhaba” diyecek.
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Kitaplar, dergiler, bültenler, gazeteler kısaca yayınlar kalem sahiplerinin çıkış, yaşantı yerleriyle bilinir, tanınır.
Merkezi Azerbaycan’ın Başkenti Bakü’de bulunan Türk Dünyası Araştırmaları Uluslararası ilimler Akademisi yayınları arasında Prof. Dr. Elçin İskenderzade ve Oktay Hacımusalı’nın Azerbaycan Türkçesinden Türkiye Türkçesine çevirdikleri ve Prof. Dr. Hayrettin Evgin’in editörlüğünde 270 sayfayla değişik konular üzerine süzgeçten geçirilerek ortaya konulmuş, sayfalara aktarılmış özlü sözlerin yerleştirildiği “Kelamlar-Özdeyişler” adlı Hacı Ferhat Mirza imzalı kitabın 19.11.2009 tarihinde İstanbul’da Türkiye Gazeteciler Cemiyeti lokalinde düzenlenen bir törenle tanıtımı, takdimatı yapıldı.
232 konuda 1602 özlü sözün bulunduğu kitabın sunuşu Prof. Dr. Hayrettin Evgin’e ait. Bu satırların yazarı İsa Kayacan imzasıyla yazdığım ve ilki 23 Mart 2009 tarihinde Ankara’da yayınlanan Belde gazetesinde yeralan “Hacı Ferhat Mirza’dan: Kelamlar-Özdeyişler” başlıklı 15 ayrı gazetede yayınlanan yazımda da belirttiğim gibi; Hacı Ferhat Mirza çok önemli bir görevin yerine getirilişini sağlamış. Çünkü, özlü söz ortaya koymak kolay değildir.
Düşüneceksiniz, ortaya koyacaksınız, kısalta kısalta 4-5 veya 5-10 kelimelik, bir veya iki, yada üç-dört cümleyle anlatacaklarınızı ifade edeceksiniz. Bu herkesin yapabileceği, ortaya koyabileceği bir çalışma, anlatım ve gerçekleştirme değildir. Bu nedenle öncelikle Hacı Ferhat Mirza hocamızı kutlamalı, ellerimiz yoruluncaya kadar alkışlamalıyız. Ben öyle yapıyorum efendim.
Hacı Ferhat Mirza hocayla, İstanbul’da tanışma fırsatı buldum. iki tam gün oturup, konuşma, dinleme, bir şeyler sunma gayretim oldu. Gördüm ki, kitapların-yayınların yazarları-editörleriyle tanışmadan, yüzyüze gelmedenki duygularınızla, tanışıp sohbet ettikten sonraki duygularınız farklılık içinde karşınıza çıkıyor. Hacı Ferhat Mirza’nın konuşmalarından, yorum ve değerlendirmelerinden büyük ölçüde yararlandığımı, sevinç ve mutluluk duyduğumu kaydetmeli, ifade etmeliyim.
O’nun sohbetimiz sırasında tespit ettiğim, daha doğrusu not ettiğim pek çok görüşü oldu. Bunlardan ikisi şöyle. Siyasiyelerimiz, siyasetçilerimiz açısından önem ve anlam taşıyor:
1-Muhalefet, iktidarın direğidir.
2-İktidar Ata (baba), muhalefet evlattır.
İstanbul’da Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, Lokalinde düzenlenen etkinliğin tanıtım töreni öncesi, gazeteci ve yazar dostum Ahmet Özdemir’in büyük katkılarının olduğunu kaydetmeliyim. “Kelâmlar-Özdeyişler” adlı kitabın tanıtımı töreninde; Ahmet Özdemir, Prof. Dr. Hayrettin Evgin, Prof. Dr. Elçin İskenderzade, Prof. Dr. İsa Kayacan, Engin Köklüçınar, Erdoğan Aslıyüce, Dr. Yusuf Gedikli, konuşmalarıyla Azerbaycan’lı düşünür-yazar Hacı Ferhat Mirza’nın kişiliği, kelamların ve bu isimli kitabın önemini, Türkiye-Azerbaycan ilişkilerinin gelişmesinde bu tür kültürel etkinliklerin payının büyük olduğunu geniş olarak anlattılar.
Törenin sonunda, merkezi Ankara’da bulunan Avrasya Kurumunun berat ve plaketini alan Hacı Ferhat Mirza yaptığı konuşmada; Böyle bir tanıtım programının Türkiye’de- İstanbul’da, Gazeteciler Cemiyeti çatısı altında gerçekleştirilmesinden duyduğu memnuniyeti belirterek; “Ben burada bulunduğum günlerde, kendimi, Bakü’de, evimde hissettim” dedi.
Hacı Ferhat Mirza: 11 Şubat 1950 tarihinde Bakü’de doğdu. İnşaat mühendisi olan Devlet Halk Kontrolü Şube Başkanlığı görevinde bulunan, 1995 yılından bu yana kurucusu olduğu “Azerbiznes” Hayriye-Üretim-Ticaret Şirketinin başkanlığını yapan Hacı Ferhat Mirza değişik ödüller aldı. “Dünya Kültürüne Hizmet” Ödülünü kazandı, Birleşmiş Milletler tarafından A.S. Puşkin Altın Madalyasına layık görüldü.
***
Azerbaycan’lı yazar Hacı Ferhat Mirza’dan
kelâm ve özdeyiş örnekleri
Prof. Dr. İSA KAYACAN
11 Şubat 1950 Bakü doğumlu olan Azerbaycan’lı yazar-araştırmacı Hacı Ferhat Mirza’nın “Kelâmlar-Özdeyişler” adlı kitabından seçmeler:
1- Tabiat, kendi borcunu geri vermesini bildiği gibi, insanlar da kendi borçlarını geri vermesini bilmelidirler.
2- Allah’ımıza olan borcu biz yalnız onun yarattıklarına insanlara ve doğaya geri verebiliriz.
3- Allah’a olan sevgini, insana karşı olan sevgi ve saygınla kanıtla.
4- İnsanlar bir şeyler yapmayı becerebildikleri gibi, kendi yaptıklarını da korumasını bilmelidirler.
5- Yaşamak aynı zamanda yaşatmaktır.
6- Bilmek sorumluluktur.
7- İnsan, çok dallı bir ağaçtır. Kendisinden ve kendinden sonra kalacak olan meyvası güzel olmalıdır. Ağaç da kendi borcunu işte böyle öder ve onunla gurur duyar.
8- Büyük bahçenin en güzel meyvası insandır.
9- İnsan iki gövdeli, çok dallı büyük bir ağaca benzer, onun yaprakları en güzel özellikleridir. Arı peteklerini balla, zalim zehirle doldurur
10- İnsan göklerin ve toprağın ürünüdür.
11- Allah yeryüzünü insanla şereflendirdi, hem de son haline ulaştırdı.
12- İnsan evrene sığmayan öyle küçük ve öyle değerli bir zerredir ki, evren onda, o evrende can bulur.
13- Din ölüler için değil, bugün yaşayanlar içindir. Ondan uzaklaşan bu dünyada cehalete, ahret hayatında ise cehennem azabına saplanır.
14- İnsan yaratılmışların en kâmil biçimidir. O, çevresini ve kendini anlayarak Allah’a ulaşmaktadır.
15- Allah’ın yarattığı insan; iki vücuttan oluşan, kendi neslini üreten ve gelecek hayatını garanti altına alan bağımsız, çok ince, hassas, yüksek potansiyele sahip, karmaşık programlı canlı bir laboratuardır.
16- İnsanın mührü kalbinde değil, gözlerinin önünde olmalıdır.
17- Terazide helal olan şahıs gerçek insandır.
18- İnsanın değeri onun amelleriyle ölçülür.
***
Azerbaycan’lı kalem erbabı Hacı Ferhat Mirza diyor ki;
Prof. Dr. İSA KAYACAN
11 Şubat 1950 Bakü doğumlu olan, Azerbaycan’lı yazar, araştırmacı Hacı Ferhat Mirza’nın “Kelamlar-Özdeyişler” adlı kitabından birkaç satır:
1- Halkı zorla alışveriş yapmağa zorlamak; halkı maneviyattan, devleti halktan ayırmaktır.
2- Halkı zorla alışveriş yapmağa zorlamak, halkın yok oluşuna, devletin parçalanmasına neden olur.
3- Halkı zorla alışveriş yapmağa zorlamanın sebebi, devletin halka hizmet edememesidir.
4- Halkı zorla alışveriş yapmağa zorlamak, kişiyi hem gayretten, hemde insanlıktan mahrum bırakır
5- Halkı zorla alışveriş yapmağa zorlamak, toplumu çobansız ve yönetilmesi imkansız sürüye dönüştürür.
6- Halkı zorla alışveriş yapmağa zorlamak, onu köle durumuna getirmek veya yerle bir etmektir.
7- Rüşvet yiyen birisi başkasının rızkını çalıyor.
8- Rüşvet yemek bulaşıcı hastalık, iyileşmesi mümkünsüz psikolojik durumdur. Şeytanın ortaklığı!
9- Rüşvet yemek soygunculuk ve hırsızlığın en yüksek hali olup insanları fakir ve garip haline getirir. Onlarda hem vatana, hem de insanlığa karşı bir vurdumduymazlık oluşturur.
10- Rüşvet yiyenler, ekonomi gemisini soyan çekirgelere ve korsanlara benzer.
11- Rüşvet soygunun en yüksek makamıdır, yani iç istismardır.
12- Rüşvet yemek; hem maneviyatın, hem de ekonominin virüsüdür.
13- Rüşvet yemek, insanın vücut direncini kırar ve onu eşyaya dönüştürür.
14- Maddi beden ruhun veya ilahi bedenin yaratılıp gelişmesi için Allah tarafından yaratılmış canlı laboratuardır.
15- Maddi beden bir müessesedir, insan onda olgunlaşan üründür.
16- Maddi beden müminin kafesidir. Rızkımız bizden önce yaratıldı.
17- Rızkı veren Allah’tır, kaybeden kuldur.
18- Rızkı terazide arayanlar imansızlardır.
***
Azerbaycan’lı düşünür
Hacı Ferhat Mirza’nın
özlü sözlerinden
Prof. Dr. İSA KAYACAN
11 Şubat 1950 Bakü doğumlu olan, Azerbaycan’lı yazar, araştırmacı Hacı Ferhat Mirza’nın “Kelâmlar-Özdeyişler” adlı kitabından seçmeler:
1- Cahillik nesle ihanet olarak değerlendirilmelidir.
2- Cahil kimse şeytan neslinden olandır.
3- Cahil şeytan neslinden olandır.
4- Cahil kimse çirkef dolu tuluma benzer.
5- Alçak insan; ister zengin, ister fakir olsun maneviyattan mahrum olmuş kimsedir.
6- Kötü insan, iyiyi kötüledikçe kendi pisliğini yayar ve rezil olup lanetlenir.
7- İyiye kötü diyen birisinin sonu yamanmamış çuvala benzer.
8- İğrenç ses çıkarmak ve çifte atmak eşeklere; tükürmek deveye ait bir özelliktir.
9- Oruç, namaz, zekat ve hacc Allah’ın hidayetini ve ebedi saadetini kazanmak için tek yoldur.
10- Allah’ın verdiğini hiçbir kul alamaz veya veremez.
11- O kimseler ki, onların kalplerini Allah genişlendirir, dizlerine güç verir, onlar yeryüzünde Allah’ın halifeleridirler.
12- Niyet programdır. Niyeti temiz olanın kendisi sağlıklı, seçtiği yol ise doğru olur.
13- Temiz niyet kalbi temizler, seni tertemiz yapar ve nura dönüştürür
14- Niyeti temiz olmayanların kalpleri mühürlüdür. Onlar farkında olmaksızın şeytanın kuludurlar.
15- En büyük alışveriş ziyarettir.
16- Kapısız yollara kapı koyanlar, ateşle oynayıp odda yanarlar,
17- İnsan her zaman verdiği sözü tutmalıdır.
18- Allah’ın insanlar için en büyük nimeti yine insanlardır.
19- En güzel borç borcu affetmektir.
20- Direnç insana özgü hastalıklara aittir.
21- İnsanlığın değeri hava, toprak, su, gıda ve toplumla alâkalıdır.
22- Direnç insanın hastalıklarını, hastalığıysa insani özelliklerini belli eder.
***
Azerbaycan’lı halk adamı, yardımsever Hacı Ferhat
Mirza düşünceleriyle mini yolculuk
Prof. Dr. İSA KAYACAN
11 Şubat 1950 Bakü doğumlu olan, Azerbaycan’lı yazar, araştırmacı Hacı Ferhat Mirza’nın “Kelamlar-Özdeyişler” adlı kitabındaki düşüncelerle mini yolculuk:
1- Allah’a sadıklık İslâm’ı korumak, tarikatlerden birliğe doğru gelmektir. Gerçekten kıyamet çok dehşetli bir gündür. Allah’ın ipine sarılalım, o zaman belki kurtuluruz.
2- Allah’ı sevmek onun yarattıklarını sevmektir.
3- Allah’ı kendilerine dost bilen kimseler kuşkusuz Allah dostlarına dost, düşmanlarına ise düşmandırlar.
4- Halka çıkarılan sadakat yasaları, Allah’a sadakatı sağlıyorsa bu İslâmı korumak ve ona teslim olmak demektir.
5- Yükselmek Allah karşısında küçülmekle başlar.
6- Bilim adamı ilmiyle, köylü küreğiyle insanları sevindirir ve hepsi bu sevinci Allah’tan alır.
7- Ağaç bahçivanına sadıklığını meyvesi ile, insan ise amelleriyle belli eder.
8- Allah’a ibadet, insanın amelleriyle ve o amelleri namazla pekiştirmesiyle ölçülür.
9- Uzaktan dağlar da küçük gözükür. Fakat sen yaklaştıkça o, büyümez, sen küçülürsün.
10- Her bir mahlûkat Yaradana hizmet etmek zorundadır. Araba şoför içindir, şoför araba için değildir.
11- Bir ulusu var eden değerlerin başında hiç kuşkusuz din gelmektedir.
12- Din zamanının bekçisi, aynı zamanda onun sakinleştiricisidir.
13- Din en güzel bekçi, ona uyanlarsa en güzel yolda olanlardır.
14- Din beraberliktir, dinde ayrımcılık yapmak bizi zor durumlara düşürür.
15- Her türlü bereket dindedir.
16- Din; iman için ışık, vücut için yürek, maneviyat için direktir.
17- Dinler ahiret için bir neden, aralarındaki fark ise bir sonuçtur.
***
Mehmet Güven’den:
İki kitap
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Mehmet Güven İzmir’de yaşayan şairlerimizden. İki kitabı var masamda. Bunlar sırayla:
TAŞ UYANDI
96 sayfalık şiir kitabı. şiirle dile getirilen duygulardan, ifadelerden oluşan bir önsöz. Mehmet Güven biyografisi. Çoğunluğu hecevezniyle yazılmış şiirlerin ortaya konuluşunda duygu zenginliği, anlatım bütünlüğü dikkat çekiyor. 64 ve 65 nci sayfalarda yeralan “Türkiye’me sevdalıyım” şiirinin mısraları arasına dönelim, göz atıp bir örnek verelim.
Bu şiirde, Türkiye değişik özellik ve güzellikleriyle anlatılıyor. Şiir içindeki dörtlüklerden biri:
Deniziyim yalısıyım,
Doğada bal arısıyım,
Rize, Tokat, Ordu’suyum,
Türkiye’me sevdalıyım.
Kitabın arka kapağında, Mehmet Güven’in “Gidiyorum dost” seslenişi karşımıza çıkıyor.
SİLAHLARA PAYDOS DEDİK
Mehmet Güven’in bir başka şiir kitabının adı: Silahlara Paydos Dedik.
110 sayfalık bu kitapla da Mehmet Güven, şiirimizin meşakkatli yolculuğunda aldığı mesafelerin dikkat çekici boyutlara ulaştığını gösteriyor. Biyografi ve özgeçmiş sayfalarından sonra şiirlerin bizimle selamlaşmaları başlıyor. İlk şiir “Affetmem” başlığıyla sayfaya yerleştirilmiş. Bu şiirde kesin kararlılık var. Bir dörtlüğü:
Bir yaz ortasında kor gibi yansam,
Susuzluktan kıvrım kıvrım kıvransam,
Yapraksızca dalsız, gölgesiz kalsam,
Söğüt gibi dalın olsa, affetmem.
Mehmet Güven dünyasında, güneşin gülüşünde, aydınlanan çocuklar, sahil yolunda yürüyenler var. Toplumun değişik kesimlerinden alınan, toplumsal kesitlerin şiirleşen, şiirleştirilen duyguları var.
Mehmet Güven: 1953 yılında Nevşehir’in Kozaklı ilçesinin Aykı köyünde doğdu. 16 yaşlarında şiirle tanıştı. İlk şiir kitabı “İnsanlık Onuru Şiir”i 2005 yılında yayınladı.
BİZİM MİLLET
Ankara’da yaşayan şairlerimizden biri, Deniz Şahinoğlu. Sekiz dörtlükten meydana gelen şiirinde, bizim Milletin hasletlerinden, özelliklerinden beklentilerinden söz ediyor. Bir dörtlüğünde şöyle sesleniyor:
Şifa diye tükürükten,
Medet bekler bizim millet.
Korur diye üfürükten
Medet bekler bizim millet.
Sağlık ve başarılı bir yaşam diliyorum efendim.
***
Prof. Dr. Saim Sakaoğlu: Dostlar beni hatırladı
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Bazen, haber başlığı gibi başlıklarla karşınıza çıktığım oluyor. Bugün de onlardan biri.
Hocaların hocası, Prof. Dr. Saim Sakaoğlu, Konya’da emeklilik günlerinin meyveleriyle karşımıza çıkıyor.
144 sayfayla hazırlayıp, yayınladığı “Dostlar Beni Hatırladı” kitabının adı, aşık Veysel ustanın “Dostlar beni hatırlasın” şiirinden esinlenilerek ortaya çıkarılmış.
Saim Sakaoğlu hoca, her zamanki nezaketi, mütevaziliğiyle, “Aziz dost ‘bir nefes’ hatırlanmak dileklerimle, Konya, 18.06.2009” cümlesiyle imzaladığı “Dostlar Beni Hatırladı”yla sevenlerinin gündemindeki yerinden sesleniyor.
Biz, hocamızı ‘ber nefes’ değil, sürekli hatırlıyoruz.
Prof. Dr. Saim Sakaoğlu hocaya yazılan mısralar, şiirler var.
Bunlar, Aşıkların yazdığı şiirler, şairlerin yazdığı şiirler, Sakaoğlu ailesi için yazılan şiirler, şairlerin ithaf ettiği şiirler, Kutlama şiirleri başlıklarıyla sıralanan kitabın içindekiler bölümü..
17 nci sayfada başlayan, Samimi-Nuri Şahinoğlu- Bekir Sami Özsoy imzalarının ortaya koydukları “Saim hoca Destanı” uzunca. Kitabın 17 nci sayfasında başlıyor, 26 ncı sayfasında sona eriyor. Buradan iki dörtlük:
Hattat Hafız Mehmet Bey’in sefası,
Bizim Saim Sakaoğlu hocamız.
Zeliha Ana’nın derdi, cefası,
Bizim Saim Sakaoğlu hocamız.
*
İlim için gitti, Yeni Dünya’ya,
Gerekirse gider idi Hanya’ya,
Profesör olup döndü, Konya’ya,
Bizim Saim Sakaoğlu hocamız.
Halk ozanları, isim ve mahlaslarıyla onlarca şiir yazmış Saim Sakaoğlu hoca için. Onlar, hocaya karşı duygularını mısralara, sayfalara dökmüşler. Arka kapakta hocamızın yakışıklı bir fotoğrafı ve Aşık Halil Karabulut’un, “Prof. Dr. Saim Sakaoğlu’yla nasıl dost olduk?” başlıklı şiiri dikkat çekiyor. Altı dörtlükten meydana gelen bu şiirden bir dörtlük alalım efendim:
Bir gün Konya’da bir genç, gelip verdi bir selam,
Kendisi çok efendi, dilinde tatlı kelam,
Bana dost olsun diye göndermiş idi Mevla m,
Allah’ın bu emrine uya uya dost olduk.
Prof. Dr. Saim Sakaoğlu hocanın bu konuda önceki yıllarda da benzer çalışmalarını, yazılanlarla yapılan yorumları bir araya getirdiği kitaplarından hatırlıyorum ki, hoca her alanda olduğu gibi, bu konuda da doğru, kalıcı ve belgesel ağırlıklı yayın çalışmalarının altına imza atıyor. Tebriklerimi, sevgi ve saygılarımı sunuyorum efendim.
***
Duran Tamer’in
hayatı ve şiirleri
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Öner Özcan imzalı bir şiir kitabı. Adı: Duran Tamer’in Hayatı ve şiirleri.
Yozgat’taki şiir etkinliğinde bana ulaşan kitaplardan biri olan, Öner Özcan imzalı “Duran Tamer’in Hayatı ve şiirleri” adlı 344 sayfalık kitabın ilk bölümlerinde Sızır Belediye Başkanı Hayrettin Peker’le başlayan “takdim” yazıları, değişik isim ve imzalarca ortaya konulmuş.
Duran Tamer’in, Aşık Veysel gibi halk şairlerinin yetiştiği kültür beşiği Sivas ilimizin halk şiirimize kazandırdığı değerlerden biri olduğu ifade ediliyor.
Öner Özcan, böyle bir kitabın yayınını gerçekleştirdiği için hayırlı bir iş yapmış, doğru bir görev yapmış.
Ankara Yıldırım Yayınları arasında günyüzü gören, Öner Özcan imzalı ”Duran Tamer’in Hayatı ve Şiirleri” adlı kitabın Sivas ilimizin tarihi ve coğrafi bilgileriyle okuyucularımızın karşısına çıktığını, çıkarıldığını kaydedelim öncelikle.
Başlangıçtan günümüze kadar gelen “Aşık edebiyatı”ndan da uzun uzadıya sözedilmiş efendim.
Sayfa 122.III.bölüm. Duran Tamer’in özel hayatı, cemiyet ve dernek hayatı, şiir sanat hayatı, eşi ve çocuklarıyla söyleşi, bölüm başlık anonsu var.
Duran Tamer’in hayatıyla ilgili bölümde kendi ağzından verilenler var (sayfa 123):
“Küçüklüğümden beri odalarda türkü söylerdim, ilkokulda öğretmenler türkü söyletirdi. Bizde karşı çıkarlardı. Bunlar abdal işi denirdi. Ama bizde sonradan anlaşıldı ki abdalların da insan oldukları ve baş tacı edilmeleri gerektiği”
Öner Özcan, Duran Tamer’in hayatıyla ilgili bölümlerin arkasına Tamer’in yayınlanan şiir kitaplarından örnekler vererek aktarmalarda bulunmuş. Sayfa 145 deki şiir ilk şiir kitabı olan “Sevdanın Yeli”nden alınmış. Altı dörtlükten meydana geliyor. İki dörtlüğü şöyle:
Ağlamasın anam, yanmasın canlar,
Tetiklerden el çekelim ne olur.
Bırakın mavzeri akmasın kanlar,
Namlusuna gül dikelim ne olur..
*
Ben aşık Duran’ım canlar yakmayın,
İleri yörüyün geri bakmayın,
Silahlara süngüleri takmayın,
Namlusuna gül dikelim ne olur…
Duran Tamer gibi bir değeri genel yaşam fotoğrafıyla, enine-boyuna araştırarak kitaplaştırdığı, kültür dünyamıza kazandırdığı için Öner Özcan’ı kutluyor, sevgi ve saygılar sunuyorum efendim..
GÜNÜN HABERİ: Bahri Küpeli’nin sahipliğinde yayınlanan Ankara Yenimahalle Gazetesi yakında 14. yayın yılına “merhaba” diyecek.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder