Sevinç Atan’ın
Anadolu RC Life Dergisindeki
Naim İlgün Soysev’le Röportajından
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Yayın merkezi Afyonkarahisar olan, aylık ansiklopedik kültür-sanat, magazin ve aktüalite dergisi “Anadolu Rc Life”nin 41 nci sayısı elimde.
Pırıl pırıl bir baskıyla 48 büyük boyutla okurlarının ilgililerin karşısına çıkarılan derginin sahibi, genel yayın yönetmeni ve yazı işleri müdürü: Rüştü Okyar.
Beş ayrı Okyar’dan başka, sanat yönetmeni olan, sanat edebiyat dünyasının ciddi ve dolu isim ve imzalarından Ali Akçeken ismi var dergi kimliğinde. 41 nci sayıda, Dr. Hüseyin Balkancı’nın onur gecesi haberinden sonra, Balıkesir ağırlıklı bir dergi yayını gerçekleştirilmiş.
Hüseyin Balkancı’nın şiirleri dikkat çekiyor 44 ve 45 nci sayfalarda. Ali Akçeken’in şiir köşesinden aldığımız Hüseyin Kalkancı şiirlerinin “Bak yine Yağmur var” başlıklı olanıyla selamlamak istiyorum efendim:
Bak yine yağmur var, bak yine bu gece,
Hasret damla damla cama vuruyor,
Sen gittin gideli zaten her gece,
Yağmur penceremde seni soruyor.
Devletimizin kurucusu yüce Atatürk’ün “Balıkesir Hutbesi”nin tam metnini de Anadolu Rc Life Dergisinin 32 nci sayfasında görüyor, ibret ve gururla okuyoruz.
SEVİNÇ ATAN’ın RÖPORTAJI
Sevinç Atan hanım, son yıllarda yaptığı röportajlarla dikkat çekmeye başladı. Anadolu Rc Life’nin 41 nci sayısındaki (Kasım 2009), “Gönüllerde iz bırakan bir sanatkâr: Naim İlgün Soysev” başlığıyla verilenler, röportaj cevaplarından bazı bölümler almak, nakletmek istiyorum:
Naim İlgün Soysev’in, 06 Nisan 1942 tarihinde İstanbul’da dünyaya geldiğini öğreniyoruz. 1968 yılında Ankara İktisadi Ticari İlimler Akademisinden mezun olan iki yıl Etibank’ta çalışan Soysev, 1973 yılında sınav kazanarak TRT’de TSM dalında Prodüktör oluyor.
TRT’de Müzik Dairesi Başkan Yardımcılığı görevini de yürüten Naim İlgün Soysev 06 Nisan 2007’de yaş sınırı nedeniyle emekli oluyor. Sayın Soysev 1973 yılında TRT Ankara Televizyonunda da görev yapıyor.
Sevinç Atan hanım, çok değişik sorular sormuş ve ilginç cevaplar almış Naim İlgün Soysev’den. 1973 yılında Göngör hanımla evlenen Burcu ve Tayfun isimli bir kız ve oğlu olan Naim İlgün hoca, ilk müzik bilgilerini, Ankara Radyosu emekli keman sanatçısı ve bestekar annesi merhum Nezahat Soysev’den almış.
Sayın Soysev’in bazı besteleri, Milliyet gazetesince düzenlenen “Yılın en sevilen on şarkısı” yarışmasında, ilk on’a girmiş. 2009 yılı Şubat ayı itibariyle TRT sözlü eserler repertuarında 234, saz eserleri repertuarında 14 olmak üzere toplam 248 eseri bulunan Naim İlgün Soysev hocanın, severek dinlenen eserlerinden bazılarını sıralayalım:
Sevdanın baharında geceler ne güzeldir, Gidişin ecel gibi, Sen gülersen gülüyorum, Masal mıydın bitiverdin, Ay melek, Öyle özledim ki sevgilim seni, Yıllar geçip saçıma yağsa da aklar vd.
Naim İlgün Soysev’in hicaz makamında bestelediği, Ahmet Özhan’ın kasede alarak seslendirdiği sözleri Beşir Kara’ya ait şarkının sözleri:
Yıllar yılı ben seni belde belde aradım,
Bendeymişsin meğer sen, seni elde aradım,
Güzeller senden almış olmalı güzelliği,
Ben seni sen sanarak, her güzelde aradım. ***
“Burdur Destanı- Bensiz Olmaz”la
yeniden bir yayın selâmı
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Yazar, araştırmacı ve şairlerin okurlarıyla zaman ve fırsat buldukça, yayın yolunu da kullanarak selamlaşması ne kadar güzeldir.
Bu satırların yazarı İsa Kayacan olarak bendeniz, 127 nci kitabım “Burdur Destanı- Bensiz Olmaz”la yeniden selamlaşıyorum sizlerle.
Bu yeni kitabımla ilgili olarak, “Ece Haber Ajansı” çıkışlı bir haber, 26.01.2010 tarihinde ajanslardan sayfalara- sütunlara düştü. Anılan haberi aşağıda sunuyoruz:
“BURDUR DESTANI- BENSİZ OLMAZ” BURDUR TSO YAYINLARI ARASINDA GÜNYÜZÜ GÖRDÜ.
*TSO Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Keyik: İlimizin kültür elçisi İsa Kayacan’ın bu kitabı, Burdur’un tanıtımında önemli katkılar sağlayacak.
ANKARA (Ece Ajans)- Prof. Dr. İsa Kayacan’ın 127. nci kitabı, “Burdur Destanı- Bensiz Olmaz” adıyla, Burdur Ticaret ve Sanayi Odası yayınlarının kitap serisinin 3. ncüsü olarak, 354 sayfayla Burdur’da Dilek Matbaasında basılarak yayınlandı.
Türkiye’de “ilk kez” bir il’in yaşayan ve yaşatılan özellik ve değerlerinin manzum türüyle anlatılışı ve yayımlanışı olan “Burdur Destanı- Bensiz Olmaz”ın sunuşu Prof. Dr. İsa Kayacan, önsözü Yusuf Keyik imzalarını yaşıyor.
Kitap içerisindeki bölümlerden önce, ilgili bölümün özet anlatımı olarak kabul edilen, iki sayfasında renkli basımlı görüntüler yer alıyor.
- Genelleme, tarihin içinden, tabiat ve turizm varlıkları, deprem ve afetler, kültürel varlıklar, tarım ve ekonomi, yerleşim birimleri, resmi ve sivil toplum kuruluşları,
Yöneticiler (milletvekilleri valiler vd.) Belediye Başkanları, bilim adamları, iş adamları, toplum öncüleri, Yardımseverler, Burdur’u hizmet edenler, bürokrat- serbest melek sahipleri;
Teke yöresi folkloru ve halk kültürü, THM- TSM ünlüleri, mahalli sanatçılar, matbaalar, gazeteler, dergiler ve bültenler, gazeteciler, radyo ve televizyonlar, yazarlar, şairler, ozanlar, şiir ve yazılarıyla Burdur’u ve Burdurluyu anlatan Burdurlu olmayan şair, yazar ve gazeteciler,
Ressamlar, spor kuruluşları ve sporcular, yemekler, tatlılar ve Burdur’da üretilenler sıralamasıyla veriliyor.
Ayrıca, kitabın sonunda Hasan Türkel’in İsa Kayacan’la yaptığı bir röportaj, Kemal Petricli’nin bir yazısı, İsa Kayacan’ın biyografisiyle, İsa Kayacan’ın Burdur’u, Burdur’un İsa Kayacan’ı için yazılanlara yer ayrıldığı görülüyor. Danışma Kurulunda; M.Ercan Taraşlı, Muharrem Tuncel, Çetin Bozcu, Recep Kalkan, Seyit Erdoğan, Yrd. Doç. Dr. Şevkiye Kazan, Ahmet Can, Ahmet Şakar, Nuri Yıldırım ve Hüseyin Kayacan’ın bulunduğu “Burdur Destanı - Bensiz Olmaz”ın genelleme bölümünden bir anlatım örneği:
Burdur; Bir sevdadır,
Burdurlu; Sevgi yumağıdır,
Burdur; İnsandır, vatandır, topraktır,
Burdur; Hasrettir, özlemdir,
Burdur, Huzur kentidir,
Burdur; Curadır, bağlamadır, kabak kemanedir, sipsidir,
Burdur; Beyköylü Ali beydir, Tefennili Ali beydir, Kemerli Gaz Amad’dır.
Burdur; Düğün havalarından, eşkıya havalarına, Avşar beylerinden, oyun havalarına, gurbet havalarına uzanıp giden uzunca bir yoldur. ***
Azerbaycan’ın
Türk Dünyasına açılan penceresi: Nizami Caferov
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Türk dünyasına hizmet edenler, bu dünyanın acısıyla üzülüp, sevinciyle mutlu olanlar vardır.
Bunların başında, önde geleni, Azerbaycan’daki Atatürk Araştırma Merkezinin Başkanı Prof. Dr. Nizami Caferov’un geldiğini herkes bilmekte ve kubul etmektedir.
Nizami Caferov hocanın 50 nci yaş kutlamalarının yapıldığı, hocanın biraz daha gençleştiği bugünlerde, “50 yaş gençliğin zirveye ulaştığı dönem” benzetmesi yapanların doğru ifade kullandıklarını, doğru yorum yaptıklarını kabul etmeliyiz
Nizami Caferov hoca, Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu yüce Atatürk’le, Azerbaycan halkının ölmez lideri Haydar Aliyev için, duygu derinliği ve kalbi bağlılık yönündeki çalışmalarıyla her gün alkışlanmakta, takdir edilmektedir.
Pek çok insan her yaş gününde yaş yıldönümünde mutluluk hisseder, yaşar. Ama, Prof. Dr. Nizami Caferov gibi, hizmet bütünlüğü, onur verici çalışmaların altına imza atarak, ortaya eserler koyarak yaş kutlaması olanların sayısının fazla olduğunu söylemek mümkün olamamaktadır.
O, Nizami Caferov, yıllardır Azerbaycan halkı için çalışıyor. Yazdıklarıyla, yayınladıklarıyla alkış alan, takdir toplayan kalem sahibi sayısının fazla olduğunu söylemek mümkün değildir. Bu değerlendirmelerin içinden başarıyla çıkan, çıkabilenlerin başındadır Nizami hoca.
O’nun kaleme aldığı yazıları, yayınladığı kitapları gelecek nesil için birer rehber niteliğindedir. O’nun halkın içinde yeralışı, dünya görüşlerini zenginleştirmekte, gerçeklerin varlığıyla yola çıkışını, bu yolda yürüyüşünü kuvvetlendirmektedir.
Atatürkçülük ve Atatürk ilkelerini rehber edinip, geçmişle bugün, bugünle yarın arasındaki köprüyü kurarken, temelini atarken hep Atatürk yolunda yürümenin doğruluğunu kabullenip, uygulayabilen nadir isim ve imzalardan, yöneticilerden biri, önde gelenidir Nizami Caferov.
Her kalem tutan yazar, her yazılan kamuoyuna yansıtılabilir, yayınlanabilir. Ama bu yazanın kim olduğu, yazılanların neler olduğu, getirdiklerinin ne anlama geldiği konusundaki tereddütler zaman zaman karşımıza çıkabilir. Nizami Caferov’un yazdıkları, yayınladıkları gelecek için ümit vermektedir, örnek alınması gerekenler olarak karşımıza çıkmaktadır.
Prof. Dr. Nizami Caferov, eserlerinde güncel konular üzerinde durarak, Türk dünyasına ve bütün dünyaya ışık tutmaktadır. Zamanı çok iyi kullanan, değerlendiren insanlardan, isim ve imzalardan biri olan Nizami Caferov, Milletvekili halk temsilcisi olarak oradan oraya koşmakla, yorulma yerine dinçelmektedir, gençleşmektedir. Azerbaycan, Karabağ O’nun önde gelen konuları, vazgeçilmezleridir.
Nizami Caferov, Azerbaycan’ın Türk Dünyasına, Dünyaya açılan aydınlık penceresidir. O’nun daha nice 50 yıllara doğru sağlık, mutluluk ve huzur içinde yaşamasını diliyor, sevgi ve saygılarımı sunuyorum efendim.
Prof. Dr. Nizami Caferov, Azerbaycan’ın dilber köşesinde, Kafkasların bir araya geldiği bölgede, Azerbaycan sınırında, bir ilde dünyaya merhaba demiş.
Nizami Caferov, Bakü Devlet Üniversitesinde Azerbaycan Dili ve Edebiyatı Bölümünde eğitim almıştır. ***
Tefenni çıkışlı isim ve imzalardan -1
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Burdur ilimize bağlı, Tefenni ilçemiz doğumlu isim ve imzalardan bir sıralama ve bunlardan kısa kısa bahsetmek istediğimi belirterek yola çıkmak istiyorum. Bu konuda aldığım bilgiler, Osman Gülmen ve Fatih Şimşek imzasıyla, 2009’un ortalarında yayınlanan 180 sayfalık “Tefenni” isimli kitabın ilgili sayfalarında yer alıyordu efendim.
1- Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu:1914 yılında Tefenni’de doğdu. DTCF’de okudu. Önce aldığı Çağatay soyadını 1942 yılında Kafesoğlu olarak değiştirdi. Türk Tarihi ve kültürüyle ilgili onlarca çalışma ve yayın yaptı. Altan Deliormanla birlikte lise 1 ve lise 2 tarih ders kitaplarını yazdı. 18 Ağustos 1984 tarihinde vefat etti. Adı Tefenni lisesine verildi.
2- Prof. Dr. Muharrem Gökçen: Tefenni Sazak köyünde doğdu. Eğitimini tamamlamak için gittiği ABD’de yerleşti. Kanser araştırmaları alanında ihtisas yapan Gökçen, Tefenni lisesinin yapımı için 20 bin dolar para yardımında bulundu. Tefenni’de Barutlusuya giden caddeye adı verildi.
3- Prof. Dr. Mustafa Gülmen: 1942 yılında Tefenni’de doğdu. İstanbul Tıp Fakültesinden (Türk Silahlı Kuvvetleri adına) mezun oldu. Değişik hastanelerde Cerrahi uzmanı olarak çalıştı. Değişik yayınları bulunan Gülmen, değişik hastanelerde Başhekimlik görevlerini başarıyla yürüttü
4- Prof. Dr. Mehmet Kara: 1945 yılında Tefenni’de doğdu. Ankara Ü. Ziraat Fakültesi mezunu olan Kara, doktorasını Almanya’da tamamladı. Köyişleri Bakanlığı başta olmak üzere değişik kuruluşlarda görev yaptı. Mesleğiyle ilgili yayınlanmış beş ayrı kitabı bulunuyor.
5- Prof. Dr. Emine Cebe: 04.03.1953 tarihinde Tefenni’de doğdu. Doktorasını Ege Ü. Fen Fakültesinde tamamladı. 1992 yılında Profesörlüğe yükselen Cebe, Almanya’da araştırmacı olarak çalıştı. Dokuz Eylül Üniversitesinin değişik bölümlerinde görev yaptı.
6- Prof. Dr. Azmi Özcan: 1960 yılında Burdur’da doğdu. Yayınlanmış iki kitabı ve pek çok makalesi bulunan Özcan, Bilecik üniversitesi Rektörlüğü görevini yürüttü. Fatih Üniversitesinde dersler verdi.
7- Prof. Dr. Görsev Gülmen Yener: 1965 yılında Tefenni’de doğdu. İzmir 9 Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesinden mezun oldu. Bartın Devlet hastanesinde çalıştı. 2004 yılında Profesör olan Yener, 9 Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesinin değişik bölümlerinde görev yaptı. 60 kadar makalesi ve kitap çevirileri bulunuyor.
8- Prof. Dr. Levent Yoleri: Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi Plastik ve Rekontrüktif Cerrahi Ana Bilim Dalı Başkanlığı yaptı.
9- Doç. Dr. Süleyman Gülen: 1945 yılında doğdu. Hacettepe Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesini bitirdi. Yurtdışındaki üniversitelerde çalıştı. Tıp literatüründe yayınlanmış 13 makalesi bulunuyor
10- Doç. Dr. Salih Aydemir: 1968 yılında Tefenni’de doğdu. Lisans öğrenimini Ankara Ü. Ziraat Fakültesi Toprak Biliminde tamamladı. YÖK bursuyla ABD’ye gitti. Harran Üniversitesi Ziraat Fakültesi Toprak Bölümünde öğretim üyesi olarak çalıştı
11- Yrd. Doç. Dr. Veli Öztürk: 1960 yılında Burdur’da doğdu. Dokuz Eylül Üniversitesinden mezun olan Öztürk, DEÜ İlahiyat Fakültesi Din Eğitimi ABD öğretim üyesi olarak görev yaptı.
12- Yrd. Doç. Dr. Ali Naci Arıkan: 1964 yılında Tefenni’de doğdu. Marmara Ü. Atatürk Eğitim Fakültesi Beden Eğitimi ve Spor Bölümünden mezun oldu. Balıkesir Ü. Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu Spor Yöneticiliği Bölüm Başkanlığı yaptı.
13- Yrd. Doç. Dr. Ahmet Bilgin: Tefenni Hasanpaşa kasabası nüfusuna kayıtlı Bilgin, 1971 yılında Isparta-Yalvaç ilçesinde doğdu. Karadeniz Teknik Ü.Fen-Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümünden mezun oldu. 24 bilimsel makalesi bulunan Bilgin’in değişik ödülleri bulunuyor.
14- Yrd. Doç. Dr. Kadir Aşkın Peker: 02 Nisan 1972 tarihinde Tefenni’de doğdu. Bilkent Üniversitesi Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümünden mezun olan Peker, Yüksek Lisansını ABD’de tamamladı. ***
Tefenni çıkışlı isim ve imzalardan -2
Prof. Dr. İSA KAYACAN
15- Osman Gülen: 1926 yılında Bulgaristan’da doğdu. Tahsilini eski usul ve eski yazı üzerinden yaptı. 1948 yılında, Türkiye lehine (sözde) casusluk yüzünden idam istemiyle müebbed hapse mahkûm oldu. O sırada Türkiye’ye göç başladı. 8 yıl sonra hapisten salıverildi. Dışarıdan lise diploması aldı. 20.11.1969 tarihinde Türkiye’ye göç etti. Tefennide yaşayan babasının yanına geldi. Tefenni Belediyesinde muhasiplik ve kâtiplik yaptı.
16- Fatih Şimşek: 1976 yılında Tefenni’de doğdu. Ön lisansını Gazi Ü. Tapu Kadastro MY. Okulunda, Lisansını Anadolu Ü. Kamu Yönetimi Bölümünde tamamladı. Yapı Kredi ve Garanti Bankalarında çalıştı. Tapu Kadastro Genel Müdürlüğünde çalışmalarını sürdürdü.
17- Ahmet Yamacı: 1926 yılında Tefenni’de doğdu. Isparta/Gönen Öğretmen Okulundan mezun oldu. Okulda iken 1944 yılında Ankara Radyosuna sanatçı olarak girdi. 1954 yılında İstanbul Radyo Evi Yurttan Sesler Korosu şefliğine atandı. TRT Bilimsel Araştırma Repertuvar Kurulu Üyeliği yaptı. 1000’den fazla türkü ve oyun havası derlemesi bulunan Ahmet Yamacı, 21.03.1987 tarihinde İstanbul’da vefat etti ve Zincirlikuyu Mezarlığında toprağa verildi.
18- Mehmet Turgut (Paskal Mehmet): 1330 yılında Tefenni Höyük köyünde doğdu. İlköğretimini Tefenni İlkokulunda tamamladı. Babasından okuyuculuğu öğrendi. 1977 yılında TRT Antalya Radyosundaki sınavı kazanarak “mahalli sanatçı” unvanı aldı. 4 ayrı eseri bulunan Mehmet Turgut, Hamit Çine’yle işbirliği yaparak derlemelerinden bazılarının TRT’de yayınlanmasını sağladı.
19- Mustafa Kara (Höyüklü Arap): Tefenni Höyük köyünde 1926 yılında doğdu. Üç yıllık eğitmende okudu, askerde jandarma okulunda yarım kalan ilköğrenimini tamamladı. Ailesinden enstrümanların kullanılışını (çalınışını) öğrendi. 1958 yılında TRT Antalya Radyosundaki sınavı kazanarak “mahalli sanatçı” unvanı aldı. Değişik festivallere katıldı, ödüller aldı. Mahalli sanatçıların yetişmesinde bilgilerini aktaran Mustafa Kara, Ahmet Yamacı ve Özay Gönlüm’le işbirliği yaparak araştırma ve derlemelerinin TRT’de yayınlanmasını sağladı.
20- Osman Eryılmaz: 1935 yılında Tefenni-Çaylı köyünde doğdu. İlkokul öğrenimini Çaylı köyü ilkokulunda tamamladı. Bekir ve Mehmet Ali Gürel’lerden eğitim aldı. TRT Antalya Radyosundaki sınavda başarılı olarak “mahalli sanatçı”unvanı alan, araştırma ve derlemeleri bulunan, Tefennili Ahmet Yamacı’nın yardım ve desteğini gören Osman Eryılmaz, davul, zurna, bağlama, saz, cura, kabak kemane, kaval ve sipsi gibi enstrümanları kullanmakta, Çaylı köyünde ikamet etmektedir.
21- Niyazi Birşen (Kör Niyazi): 1908 yılında Van’da doğdu. 1914 yılında Rus ve Ermeni savaşları sırasında, ailesiyle birlikte Tefenni’ye göç ederek yerleşen, okul hayatı yıllarında 14 yaşında gözlerini kaybeden Niyazi Birşen, öğrenimini tamamlayamadı.
Müzisyenliği gözleri kapalı olduğundan kendi kendini yetiştirdi. Tiyatro sanatına ilgi duydu. Suriye ve İran’da gösteriler sundu. Tanbur, cümbüş, ud, keman, akardiyon, bağlama, saz, cura ve darbuka gibi enstrümanları kullanmıştır.
22- Prof. Dr. İsa Kayacan: 20.09.1943 tarihinde Tefenni-Ece köyünde doğdu. İlkokulu köyünde, Ortaokulu Tefenni’de, Liseyi Ankara’da bitirdi. AÜ-AÖF, Halkla ilişkiler bölümünden mezun oldu. İlk şiiri 1956’da, ilk yazısı 24.01.1961’de yayınlandı. Tercüman, Son Havadis, Adalet, Hergün, Orta Doğu, Belde, Anayurt, Sonsöz, Gündem, 24 Saat gibi gazetelerle, Anadolu’daki yüzlerce gazete ve dergide yazdı. 40 bin dolayında makalesi 3 bin 540 gazete ve dergide yeraldı. 127 ayrı kitap yayınladı. Azerbaycan’dan iki fahri doktora, bir fahri profesörlük alan, sürekli basın kartı sahibi gazeteci-azar İsa Kayacan, 11 ayrı Bakanın Basın Danışmanlığını yaptı. ***
Tefenni çıkışlı isim ve imzalardan -3
Prof. Dr. İSA KAYACAN
23- Yunus Serttaş: 1951 yılında Karamanlı’da doğadu.. 4-5 yaşlarında Burdur Yetiştirme Yurduna verildi. İlkokulu burdur’da bitirdi. Yeni Turan Gazete ve Matbaasında çalışarak, gazetecilik mesleğine başladı. 1971 yılında Antalya’da bir matbaada çalışarak, mesleğini geliştirdi. Ali İhsan Işıldar ve yakın çevresi, Yunus Serttaş’ı Tefenniye davet ettiler. 1975 yılında Serttaş, Matbaasını kurarak 31 Ekim 1975 tarihinde Tefenni’nin Sesi Gazetesinin yayınını başlattı. 2003 yılı Haziran ayının 17’sinde vefatla aramızdan ayrıldı.
24- Gülbahar Ünlü: 1962 yılında Tefenni’de doğdu. İşletme Fakültesi mezunu olan, değişik zamanlarda, Antalya, İstanbul ve İngiltere’de yaşayan Gülbahar Ünlü, kitaplarını kendi imkânlarıyla yayınladı.
25- Gonca Özmen: 1982 yılında Tefenni’de doğdu. İstanbul Ünv. İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümünde öğrenim gördü, aynı bölümde yüksek lisans yaptı. Yayınlanmış şiir kitapları bulunan Özmen, denemelerini değişik dergilerde yayınladı. 1997 Yaşar Nabi Nayır Gençlik Ödülleri’nde ‘dikkate değer” bulundu.
26- Kemal Yaylalı (Çoban şair): 1962 yılında Tefenni-Sazak köyünde doğdu.
27- Nuri Yavuz: 1970 yılında Tefenni Ece Köyünde doğdu. Dokuz Eylül Üniversitesi Resim Bölümünden 1992 yılında mezun oldu. MKÜ-Eğitim Fakültesi, Resim-İş Eğitimi Bölümünde araştırma görevlisi olarak çalıştı. Turgut Pura Vakfı’nın düzenlediği yarışmada Kültür Bakanlığı Ödülü’nü alan Nuri Yavuz, serbest çalışmalarını Konak’taki Atölyesinde sürdürüyor.
28- Ahmet Korkmaz: 1966 yılında Tefenni’de doğdu. Resme ilgisi okul yıllarında başladı. Katıldığı resim ve afiş yarışmalarında derecelere girdi. Türe Sanat evinde ve Ressam Feryal Taneri’den dersler aldı. Sergiler açan Ahmet Korkmaz, Antalya’da “Desen Sanatevi” adını verdiği kendi atölyesinde çalışmalarını sürdürüyor.
Tefenni “Gelin ağıtları”ndan bir örnek verelim yazımızın sonunda:
-Davulcular dam başından dolaşır,
Düğüncüler kuzu gibi meleşir,
Aman bubam yavaş çaldır davulu,
Ben gitmeden belki gardeşim gelir.
*
-Vur davulcu, davulları inlesin,
Ben gidiyom, şu Tefenni dinlesin.
*
-Ayağıma geydim gara yemeni,
Galdır bubam bağrındaki duvarı,
Bugün mü geldi ayrılığın zamanı?
Ölelim, gidelim ayrılmayalım…
KAYNAK: “Tefenni” adlı kitap: (Osman Gülmen, Fatih Şimşek, Tefenni Belediyesi Kültür Hizmeti, Sistem Ofset-Ankara-2009, 180 sayfa) ***
Burdurlu Vesile ana’dan mektup var
Prof. Dr. İsa KAYACAN
Mektupların yazılışı, gönderilişi;-gelişi sürerken, geçmişe dayalı gelenek ve alışkanlıklarımızın devamı için “ne güzel” deyişimiz geliyor.
Burdur ilimize bağlı Suludere Köyünde yaşayan, şehit annesi ve yazdığı şiirleriyle dikkat çeken Vesile Alyanak anamızdan 21.12.2009 tarihli ekinde şiirler bulunan bir mektup aldım. Hemen Vesile ananın satır ve mısralarına dönmek istiyorum:
Saygı değer İsa Kayacan abi; Önce sizi saygıyla selamlıyorum. Göndermiş olduğunuz gazeteleri ve kıta kıta şiirleri aldım, çok sevindim. Gösterdiğiniz ilgiden dolayı teşekkür ederim.
Ben bu şiirleri yazmadan önce çok mücizeli şeyler yaşadım. Oğlum Ümit şehit düşmeden bir gün önce rüyamda gördüm. Sabaha karşıymış. Telefon çaldı, tek çalışta açtım. “Alo anne ben Ümit” dedi. Elimi bağrıma basarak, yavrum nasılsın? dedim. “Anne sana ağıtlar yazdım, okuyemde bir dinle” dedi. O okudu, ben ağladım. Sabahleyin mektubu geldi. Eşim, “Vesile senin rüya hemen çıktı. Bak oğlun ağıtta yazmış” dedi. Pazartesi mektubu aldık, salı günü gece şehit oluyor. Çarşamba haberini aldık.
Kitabımdan size ulaştı mı bilmiyorum?. Bana yüz tane verdiler, eşe-dosta dağıttım. Sayın Valimize çok minnettarım. Allah razı olsun Valimize bir şiir yazdım:
VALİMİZ: İBRAHİM ÖZÇİMEN’E
Sayın Burdur Valimiz, dinamik ve çalışkan,
Böyle kullara hayran, oluyor insan,
Gönlünde merhamet, göğsünde iman,
İsmini sorarsanız; İbrahim Özçimen
Sağlığın daim, yolun açık olsun,
Üç gonca gülüne,
Hayırlı yazılar yazsın Rabbim,
Güzel Nezahat Hanım,
Seni de sevgiyle kucaklarım.
“Canım kardeşim Şeref Çağan’ın vefatı (04.10) hem akrabamız hem aile dostumuz olan, eşime “ortak” diye hitabeden değerli bir insandı. Oğlumdan sonra gönlümüzde büyük bir yara açtı” diye devam ediyor Vesile Alyanak anamız. 13.12.2009 tarihinde “Ecel” isimli bir şiir yazmış, duygularını sayfalara aktarmış. Bu şiirden:
- Ecel çekti seni yüce dağlara,
Her hafta giderdin sen avlara,
Geleceksin diye baktı, uzak yollara,
Tanrım ömür vermiyor, iyi kullara.
*
Tektin köyümüzde, yoktu benzerin,
Nereye baksak, her şey senin ellerin,
Yüzlerce “Şeref” gelse, dolmaz ki yerin,
Genç yaşta göç etmekmiş, senin kaderin.
*
Kurmuştun düzenini, yoktu eksiğin,
Bilmiyorum nazardan göze mi geldin?
Kaybolunca biliniyor insan değerin,
Dilerim, cennet olur ahrette yerin
*
Ermiştin muradına, olmuştun muhtar,
Hepsi yarım kaldı bir sürü işler,
Zamansız toprak oldu, nice yiğitler,
Gözü yaşlı dolaşır, analar, eşler.
- Toprağın bol olsun mekanın cennet,
Arkandan ağladı, bir sürü millet.
Not: Vesile ana; Valilik tarafından, bana kitabın gönderilmedi (İK.) ***
Kerkük Işık Dergisi’nin “Işıkları” çoğalıyor
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Dergiler, gazeteler, bültenler… Yayınlandıkları yer ve eldeki olanaklarla ortaya, yayıncılık bilgileriyle şekillenen genel görüntüleriyle karşımıza çıkarlar, bize ulaşırlar, ulaştırılırlar.
Kerkük, gözümüzün, gönlümüzün içinde, Türkmen kardeşlerimizin sıkıntılarla yayınlama ısrarlarını sürdürdükleri dergi ve gazeteleri var.
Bunlardan biri, Kerkük “Işık Edebiyatçılar Grubu” nun yayınladığı, Irak Gazeteciler Sendikasının 423 itimat numarasıyla mevsimlik olarak günyüzü gören bir dergi “Işık”.
Önce kimlik sütununa bakıyorum. Gördüklerimden:
Işık, edebiyat ve kültür dergisi…
Sahibi: Hacı Sami Yusuf Tütüncü,
Başyazar: Mehmet Ömer Hamzeli,
Yaz İşleri Müdürü: Metin Abdullah Kerküklü,
Genel Yayın Yönetmeni: Dr. Şemsettin Küzeci,
Yayın ve yazı kurullarında değişik isim ve imzalar Yeralıyor.
Türkçe, eski Türkçe ve Arapça basılan Işık dergisi, 48 sayfayla okurlarının karşısına çıkıyor, çıkarılıyor.
Kimlik bölümündeki isim sıralamasıyla ilgili birkaç cümle ortaya koymak istiyorum burada (yeri gelmişken),
Dergilerde, kurucusu, imtiyaz sahibi gibi kayıtlar, sorumluluklar Işık kimliğinde olduğu gibi, mutlaka ilk sırada, birinci olarak yeralır. Doğrusu yapılmış, doğrusu kaydedilmiş.
İkinci sırada, Başyazarın yeralması doğru değildir.
İkinci sırada Genel Yayın Yönetmeninin adı gelir, yayın içinde, yayın akışı içindeki hizmetin gereği, gerektirdiği budur.
Üçüncü sırada yazı işleri müdürü veya Sorumlu Yazı İşleri Müdürünün ismi gelir. Aylık veya daha uzun sürelerle yayınlanan bir yayınorganı olan dergilerde “Başyazar” bulunmaz. Başyazarlık, günlük gazetelerde vardır. Dergilerde, yazarlar arasındaki sıralama, tasnif böyle bir ayırımı gerektirmez.
Kerkük-Işık Edebiyatçılar Grubunun yayınorganı olan “Işık Dergisi”nin Kış 2009 sayısı ve ondan önceki birkaç sayısı, dizgi, baskı bakımından önemli ve dikkat çeker boyutlardaki görüntüsüyle karşımıza çıkmaya başladı.
“Işık” dergisinin ışıklarının daha çok, daha bir aydınlatıcı olabilmesi için, elbirliğiyle hepimize büyük görevlerin düştüğünü biliyor, derginin içeriğinin toparlanıp, yayınlanmasındaki gayretlerinden dolayı, iletişim uzmanı arkadaşımız Dr.Şemsettin Küzeci’yi kutluyor, tebriklerimle sevgi saygılarımı yineliyorum efendim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder