14 Eylül 2012 Cuma

17 AĞUSTOS - 11 EYLÜL 2012

Abdülkadir Güler
50. Sanat ve Edebiyat yılıyla Çınarlaşan Abdülkadir Güler
Prof. Dr. İSA KAYACAN    
İnsanoğlu doğar, yaşar, vefatla aramızdan ayrılır. Bu süre içinde sadece nefes alıp verir, yer içer, geriye bir şey bırakmaz. Bu isimler belirli bir süre sonra unutulur gider.
            Bazı isimlerse, dünyaya ayak basar basmaz, çığlıklarıyla, nağmeleriyle varlıklarını hissettirmeye başlarlar. Şairlerimiz, yazarlarımız, araştırmacılarımız da böyledir.
            Lafı fazla uzatmadan, kimden sözetmek istediğimi hemen söyleyeyim: Eğitimci, şair, yazar, araştırmacı, eskimeyen dost, Abdülkadir Güler’den sözetmek istiyorum. O’nu 1960’lı yılların ortalarından itibaren tanıyorum. Mardin’in Kızıltepe ilçesinden öğrencileriyle bütünleşmiş bir ses, çalışmakta olduğu okulun kütüphanesinin zenginleştirilmesi için gayret gösteren, genç bir öğretmen olarak onunla tanışıklığımız başladı.
            Abdülkadir Güler doğum yeri (1946) Kızıltepe’den hiç kopmadı. Diyarbakır Erkik İl öğretmen okulundan, Diyarbakır Eğitim Enstitüsü Türkçe Bölümünden, AÜAÖF Türk Dili ve edebiyatı Bölümünden mezun olma başarılarını gösterdi Abdülkadir Güler.
            Anadolu’nun birçık il ve ilçesinde Türkçe öğretmenliği ve idarecilik yapan, başarılı hizmetlere imza atan Abdülkadir Güler, en son Ordu İli Çamaş İlçesinde Milli Eğitim Müdürü olarak çalışırken kendi isteğiyle emekli oldu.
            Abdülkadir Güler, mütavazi kişiliği, kıskanç olmayan yapısı, paylaşımcı ruhu, arkadaşlarına, dostlarına karşı sürekli bir şeyler verme, verebilme arzusu ve çabası için de bulunması, O’nu hep yükseklere taşıdı.
            Bozulmayan, Doğu Anadolu şivesiyle sevimliliğini artıran, sanat ve edebiyat alanındaki gelişmeleri izleyip, başarılı değerlendirmeleriyle öne çıkan Abdülkadir Güler, onlarca dergi ve gazetedeki yazıları, şiirleriyle Türk Edebiyatı içinde yeralan önemli ve kalıcılığı tartışılmayan isim ve imzalarımızdan biridir. Eylül 2012’de 50 yılın kutlaması, geride kalması, yeni basamaklara doğru yürünmesi, yılların dolu dolu geçmesi, 24 ayrı kitabın Abdülkadir Güler imzasıyla yayınlanması, Türk edebiyatının ustalarından, çınarlarından, eğitimci, parlamenter, şair, yazar ve araştırmacı M. Kemal Yılmaz’ın hayatı ve eserlerinin birkaç baskı yapanlarıyla (Abdülkadir Güler tarafından) kitaplaştırılması, O’nun vefasının doruklarda bulunduğunu göstermesi bakımından önem ve anlam taşımaktadır.
            Sanat ve edebiyatta 50 yıl, hemde dolu dolu 50 yıl, herkesin ulaşabileceği,  çınarlaşabileceği bir ulaşma, mutluluk noktası değildir. Abdülkadir Güler hoca, bu mutlu noktaya ulaşan, usta kalemlerimizin başında gelmektedir. 1970 yılında yayınladığı “Dicle Köprüsü” adlı şiir kitabında ilk heyecan neyse, Abdülkadir Güler hoca, 2012 yılında da aynı heyecanı duymaktadır. Tebriklerimi sunuyor, sağlık içinde nice yıllar diliyor, sevgi ve saygılarımı sunuyorum efendim.
GÜNÜN SÖZLERİ:
1- Tüm yanıtları bilmektense, bazı soruları bilmek yeğdir… (James Thurber)
2- Hayatta en büyük zevk başkasının “yapamazsın” dediğini yapmaktır… (W.Bagehot)
3- Az konuşmaktan pek az, çok konuşmaktan sık sık pişman olunur. (Konfiçyus)
4- Gül, tüm dünya seninle gülsün… Ağla, sadece kız arkadaşlarını yanında bulursun… (Laurie Kuslansky
***
Keşan’dan ‘Önder’ Gazetesi
Prof. Dr. İSA KAYACAN
            Edirne ilimize bağlı, Keşan ilçemizde 51 yıldır yayınlanan ve 15 bin 106, 107, 108, 109, 110, 111, 112 ve 15 bin 113 ncü sayıları masamda olan 8 normal sayfalık ‘Önder’ Gazetesinin kimliğine bakmak istiyorum:
            ‘Önder’ Keşan’da günlük yayınlanıyor. Kuruluş tarihi: 26 Nisan 1962. Sahibi: Feyzullah Aktan, Genel Yayın Yönetmeni: Oğuz Yaşar Aktan, Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: Şengül Güner, Editör: Semra Anlar. Tlf:0284–7141145.
            Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğünde çalıştığım yıllardan, Önder’e yıllarca günlük yazılar yazdığım dönemlerden biliyorum; Önder Gazetesi Anadolu Basını Özendirme Yarışmalarında, Türk Dili dalında ençok ödül alan, gazetelerimizin başında geliyordu.
            Dizgi ve baskı titizliği, yöresel haberlere verdiği önem ve tavizsiz yayını, Önder Gazetesinin, Anadolu Basını içerisinde ilk sıralarda yeralan gazetelerden biri olarak, alkışlanarak hep örnek gösterilmiştir. Bu genel tabloda Feyzullah Aktan hocanın payı büyüktür.
            Önder’in sütunlarında pek çok yazarın makaleleriyle okurlarının karşısına çıkışı, haberlerle bütünleşen bir genel tablonun ortaya konuluşu, Önder Gazetesi için övünç vesilesi olmuş, haklı bir gurur gerçeğinin ortaya çıkışını sağlamıştır.
            Elimizde, masamızda bulunan ‘Önder’ sayfalarındaki makale yazarlarına bakalım öncelikle. İsimler olarak gördüklerimiz: Necdet Tezcan, Neşe Tosun, Mehmet Ak, Zihni Akman, İsmail Gemici, Ertuğrul Taylan, Duygu Sucuka, Nedim Menekşe, Recep Karaoğlu, Hüseyin Erkan, Mehmet Uslu, Kamuran Kurnak, Talat Şalk vd.
            ‘Önder’ Gazetesinin elimizdeki, masamızdaki sayılarında yeralan makale yazarlarından aldığımız cümlelerse şöyle efendim:
- Emekli sayısının çoğaldığı günlerdeyiz. Tüketim almış başını gidiyor. Spor yapılması için bazı yerlere konan aletler. İlk hevesler geçince yaşam hemen normale döner (Necdet Tezcan)
- Kara çadırdan çıkıp üniversite hocalığına kadar yükselen Mustafa Şanlı öğretmenimin arkasında nasıl ki eşi Türkan Şanlı Hanım varsa, benim de arkamda Güler Erkan hanım var demek için (Hüseyin Erkan)
- Vatandaşımın sıkıntıları bitmiyor. Biri giderilse, diğerine çözüm arıyor. Hoş ortada somut olarak giderilen bir sıkıntı da henüz yok ama gündeme bile gelse vatandaşım bir nebze rahatlıyor (Neşe Tosun)..
Şimdi, ‘Önder’ Gazetesinin elimizde, masamızda bulunan sayılarında yer alan, sosyal içerikli haber başlıklarından bazı alıntılar yapalım. Buyurun:
- Plakasız motosikletler üzerinde sıkı denetime başlandı/1. Gazeteci güzüyle Kırkpınar Fotoğraf Yarışması sonuçlandı,
- Keşan TSO’nun, satışa çıkarılan arsa ve dükkanlarının tamamı alıcı buldu/Orman alanlarından geçen yollar kapatıldı,
- Kadın sığınma evi için yer aranıyor/Anaç sığır desteklemelerinde değişiklik yapıldı/Keşanlılar konvoy yasağını destekliyor vd.
***
‘Çağdaş Burdur’ Gazetesi
Prof. Dr. İSA KAYACAN
            Gazetelerimiz serisindeki, genel değerlendirmelerimle, bu gazetelerimizin sayfalarındaki gezilerim sürüyor.
            Bugün, Burdur Merkez’de ofset tekniğiyle ilk ve bazı sayfaları renkli yayınlanan günlük olarak okurlarının karşısına çıkan, çıkarılan “Çağdaş Burdur” Gazetesinin 2 bin 293,96,97,98,99,300,301,302, 2 bin 303. sayılarının sayfalarında bir gezinti yapacağım.
            Öncelikle, her zaman olduğu gibi, 12 büyük sayfalık, 7 nci yayın yılı içerisinde bulunan “Çağdaş Burdur” Gazetesinin kimliğine bakıyorum:
            İmtiyaz sahibi: Celal Öztaş, Genel Yayın Yönetmeni: Yusuf Tortop, Yazı İşleri Müdürü, Gülsüm Taş, Muhabirler: Onur Özkan, Halil İbrahim Kara, Filiz Eryılmaz, Özer Özgün, Aysel Kara, Sayfa Editörü: Rukiye Tunç, Hukuk Danışmanları: Av.Ömer Bütüner, Av. Ali Uz.Tlf:0248-2344310.
“Çağdaş Burdur” Gazetesinde değişik konularda, değişik kalem sahiplerinin yazıları-makaleleri yayınlanıyor. Gazetenin elimizde, masamızda bulunan sayılarında yazıları-imzaları bulunanlar; Abdurrahman Taş, Aysel Işlak Turan, Prof.Dr.İsa Kayacan, Halil Taş, Gülser Bülbül ve 2 nci sayfadaki şiir köşesinde ulusal düzeydeki şairlerin imzalarıyla şiirleri yeralıyor.
Şimdi makale yazarlarının, yazdıklarından imzalarıyla birkaç cümle almak istiyorum:
1-                 Cumhuriyet devrimimizin en renkli, en yürekli şairi, baba adam, yiğit adam, Anadolu’nun yağız delikanlısı, mert, şahsiyet abidesi, bilge ve alperen Abdürrahim Karakoç ağabeyimiz artık aramızda değil (Abdurrahman Taş)
2-                 Ülkemizin en önemli çevre sorunlarından birisi erozyon, yani toprak kaybı ve çölleşmedir. Ülkemizde her yıl 743 milyon ton toprağımızın erozyonla kaybediyoruz (Gülser Bülbül)
3-                 Mehmet Nuri Parmaksız eğitimci, yazar-şair. İLESAM Genel Başkanı. Geleceğe kalıcılık oranları yüksek yazılır, araştırmalar kitaplar bunlar. Son yayınladığı 3. baskısı yapılan ‘Kelebek Ömrü ve Süveyda’ya Mektuplar’ adlı kitabı Akçağ yayınları arasında Günyüzü gördü (İsa Kayacan)
Şimdi, ‘Çağdaş Burdur’ Gazetesinin masamızda bulunan sayılarındaki haberlerinden, sosyal içerikli olanlarından bazı başlıklar verelim:
- Burdur Tüketici Hakları Hakem Heyeti bir ilk’e daha imza attı/Vali Tapsız ilçe gezilerine devam ediyor/Karamanlı ilçesinde hayvancılık yeniden canlanacak,
- MAKÜ girişimci yetiştiriyor/Ankara’ya Burdur çıkarması/Burdur’da depreme hazırlık çalışmaları/İmam Hatipler eğitimden geçiriliyor/İnşaatlarda önlemler artırılıyor,
- Ev ve süs hayvancılığı eğitim semineri/Başarılı sporcular ödüllendirildi/Osmanlı’dan kalma kütüphane ziyarete açılıyor/İl Özel İdaresi birimler arası futbol maçı,
- Kızılay düzenli kan bağışçılarını ödüllendirdi/Serinlemek için İnsuyu Mağarası, Gençlik Merkezi ve yüzme havuzu çalışmaları başladı/Isparta dağlarında yabani at ve yerli ırk hayvan çiftliği/Burdur eğitimde şampiyonluğa doymuyor/Kozluca Belediyesi Halk oyunları kursu açtı/Somalilere İl Müftülüğünden yardım paketi vd.
***
Kumru Dergisinin 8. sayısı ve 
Hayati Vasfi Taşyürek
Prof. Dr. İSA KAYACAN
            Dergiler, gazeteler, kitaplar, kısacası yayınlar getirdikleriyle önem kazanırlar, anlam kazanırlar… Gaziantep ilimiz merkezinde abdulhadi Bay’ın sahipliğinde, Mehmet Nacar’ın Yazı İşleri Müdürlüğünde yayınlanan, Tarih, kültür, sanat ve edebiyat Dergisi Kumru’nun 8. sayısı bize ulaştı.
            Kumru’nun sayfalarında, Abdulhadi Bay, Ekrem Yalbuz, Ahmet Ayaz, Mehmet Nacar, Gülhan Ertilva, Hanifi Kara, Neşe Cumert, Hayati Vasfi Taşyürek, İsmail Mercan, Tamilla Abbashanlı, İmdat Gümüş, Gülnare Esgerzade, Feride Leman vd. gibi pek çok isim ve imza dikkat çekiyor. Şiir ve yazılar sayfalarda yeralanlar. Ben burada, rahmetli Hayati Vasfi Taşyürek dostumun sayfasına dönmek istiyorum:
            Hayati Vasfi Taşyürek bir gönül insanıydı. Heyecanlı, olgun, adam gibi adamdı. Gazeteciler Cemiyeti yayını olan “Türk Basınında Unutamadıklarımız” adlı kitabımın 98. sayfasında kendisiyle ilgili kısa bilgi yeralıyordu. 20 Nisan 1990 tarihinde vefat ettiği bilgisi vardı. Kumru Dergisinin elimizdeki sayısının 22. sayfasındaki Hayati Vasfi Taşyürek bilgileri ise (kısaca) şöyleydi:
            1931 yılında Afşin’in Tanır köyünde dünyaya geldi. İlk kitabı “Kalbimdeki Arzu”dur. Tanir Nahiyesi muhtarlığı, buranın belde olmasından sonra, Tanır’ın ilk Belediye Başkanı olmuştur. Afşin’de ilk matbaayı kurar, burada yerel bir gazete yayınlar. Şair, siyasetçi, yenilikçi ve modernist olan Hayati Vasfi Taşyürek 20 Nisan 1990 tarihinde Ankara’da vefat etmiş, doğduğu yeşerdiği topraklarda, Tanır’da toprağa verilmiştir.
            Hayati Vasfi Taşyürek Ankara’da bulunduğu yıllarda, 12 Eylül 1980 sonrası, Orman Bakanlığındaki Basın Müşavirliği görevinden alınarak, Bakanlığın Atatürk Orman Çiftliğindeki birimlerine sürülerek, sık sık görev yerinin değiştirilmesi üzerine “Bana Yazılan Şiirler” adlı kitabımın 197 nci sayfasında yeralan, 10.12.1984 tarihli Hayati Vasfi Taşyürek imzalı Düşüşte rekor.. Sayın İsa Kayacan’a” başlıklı dörtlük şöyleydi:
Bilmeden tuz ekmişler üstümüze postumuzun,
Ehliyetten zannederdim yükselişler, şike mi?
Hergün bir rütbe inişi Kayacan dostumuzun,
Bir düşüş rekoru mudur, yoksa korkunç pike mi?
            Rahmetli Hayati Vasfi Taşyürek dostumun, Kumru Dergisinin 8. sayısının 22 nci sayfasında, kulaklarımızda yeralan 9 dörtlükten meydana gelen o meşhur “Lügatçemiz” şiirinin iki dörtlüğünü aşağıya almak istiyorum efendim:
Yemeniyle KELİK, yoğunda KATIK,
Bulgur pilavına AŞ derler bizde.
Genç horoza CELFİN, pilice FERİK,
Gümese yollarken KIŞŞ derler bizde.

İhtimal ELLEHAN, hatırla TAMAM,
Biberli salçanın lagabı ÇAMAN,
Mintan için YELEK, kilota TUMAN,
Söyledikçe, VASFİ coş derler bizde.
***
Eğitimci Ahmet Çelik’den: 
İki yeni şiir
Prof. Dr. İSA KAYACAN
            Muratpaşa Antalya’da yaşayan Eğitimci, şair, yazar Ahmet Çelik hocadan iki yeni şiir geldi. Bu şiirler, “Feda olsun bu canımız” ve “Düşünen var mı?” başlıklarının taşıyıcısı. Yer sınırlılığı nedeniyle kendi düzenlememizle aşağıya alıyorum bu şiirleri efendim:
FEDA OLSUN BU CANIMIZ
Yıldızım var, hilalim var,
Ölsem korkmam, helalim var.
Yollarına şehit düşen,
Ayşe, Fatma, Bilal’ım var.
            İkinci dörtlük: O bayrakta al kanımız/Onsuz olmaz vatanımız/Sevdasına kan dökeriz/Feda olsun bu canımız.
            Üçüncü dörtlük: Canım alsa helalim var/Asker olmuş gül Ali’m var/Gölgesinde özgür yaşar/ Zurna çalar Celal’ım var.
            Dördüncü dörtlük: O bayrakta al kanımız/Onsuz olmaz vatanımız/Sevdasına kan dökeriz/Feda olsun bu canımız/
            Beşinci dörtlük: Düşmanımız: bilelim var/Dünyasını edelim dar/Çelik söyler öz gönülden/Şanlı bayrak helalin var.
            Altıncı dörtlük: O bayrakta al kanımız/Onsuz olmaz vatanımız/Sevdasına kan dökeriz/Feda olsun bu canımız..
            DÜŞÜNEN VAR MI?
            Sekiz ayrı dörtlükten meydana gelen bu şiirin ilk dörtlüğü şöyle:
Ne planlar vardır, gizli kurulur,
Hergün askerlerim, polis virilir,
Bulanırsa sular, bir gün durulur,
Vatanın halini düşünen var mı?.
            İkinci dörtlük: Eşkıyayla dolu yüce dağlarım/Verim vermez oldu inan bağlarım/Şehitlerim bitmez, her gün ağlarım/Vatanın halini düşünen var mı?,
            Üçüncü dörtlük: Ağam bilmem neden konu atlıyor/Sokaklarım molof, bomba patlıyor/her gün yara derin, durmaz katlıyor/Vatanın halini düşünen var mı?,
            Dördüncü dörtlük: Bir bütündü vatan ve de ilimiz/Cihan şümul olmuş bizim dinimiz/Her gün bozulurken güzel dilimiz/Vatanın halini düşünen var mı?
            Beşinci dörtlük: Kim, unutur asla sıkılan dişi/Yetkilerle dolu yetkili kişi/Kaybetme zamanı bitir bu işi/Vatanın halini düşünen var mı?,
            Altıncı dörtlük: Yazmaz isem bana Rabbim kızardı/Dama atılanlar şair, yazardı/Bu oyunu bilmem kimler bozardı/Vatanın halini düşünen var mı?
            Yedinci dörtlük: Kinler durmaz, kardeş kine katışır/Kavgalaşan vekil zorla yatışır/Gerçekler ortada boşa atışır/vatanın halini düşünen var mı?
            Sekizinci dörtlük: Mehmetçikler şehit, ana  bağırır/Ekranlarım şarkı, türkü çığırır/Çelik Ahmet feryat etti bağırır/Vatanın halini düşünen var mı?.
GÜNÜN SÖZLERİ:
1- Kibarlık, en kabul edilebilir ikiyüzlülüktür. (Ambrose Bierce)
2- Az da olsa, ilginç bulduğumuz kim varsa, mutlak çılgın bir yanı vardır. (Doctor Who)
3- Çok bilenin, derdi de çok olur… (Lessing)
4- Para, gübre gibi etrafa yayılmazsa, işe yaramaz… (Francis Bacon)
***
İbrahim Yaman’dan: 
Her Şey Baharı Bekler
Prof. Dr. İSA KAYACAN
            Ankara’lı şairlerimiz arasında, ayrı bir yeri olan, yazdıkları ve yayınladıklarıyla beğenilip alkışlanan İbrahim Yaman’ın 288 sayfalık, “Her Şey Baharı Bekler” adlı şiir kitabı geleli epey  zaman oldu. Zaman sıkıntısı nedeniyle, sayfalarında yeni gezme fırsatı bulabildiğim kitap, merkezi Ankara’da bulunan Kültür Ajans Yayınlarının 143 ncüsü olarak okurlarıyla buluşmuş, buluşturulmuş.
            Hayrettin İvgin, Mehmet Nuri Parmaksız imzalı sunuşlar var. Arkasından İbrahim Yaman’ın bir sayfalık biyografisi karşımıza çıkıyor.
            Kitap; Çevre ve tabiat duyguları, Yurt sevgisi, ulus Atatürk, Sevgi-Aşk, Aile ve kişisel duygular, Manevi ve dini duygular, Toplumsal konular, Dörtlükler-Kıt’alar bölümlerinden meydana geliyor. 11 nci sayfada başlayan “Hep ben mi yanacağım? “başlıklı şiirde sorular var cevaplanması gereken. Dört ayrı başlıktan meydana gelen bu, şiirin ilk beşliği:
Bu akşam yine yalnız bırakıp gittin beni,
Ne var o meyhanede, kim bekliyor ki seni?,
İnan ki bulamazsın, benim gibi seveni,
Şöyle sensiz, sevgisiz, yalnız mı kalacağım?,
Lambada fitil gibi, hep ben mi yanacağım?.
            İbrahim Yaman’ın dili yumuşak, gönlü zengin, dünyası geniş. Kırgınlıkları, kızgınlıkları var elbet her insan gibi. Onların dışa vuruluşunda da ölçülü, bir sınır getiriyor bazen açık, bazen kapalı. Şiirlerinin tamamı hecevezniyle kaleme alınmış, sayfalara aktarılmış.
            Devletimizin kurucusu Yüce Atatürk’le ilgili yazdıkları içten, söyledikleri tutarlı. 62 nci sayfadaki “Atatürk” adlı şiir beş ayrı dörtlükten meydana geliyor. Bu şiirin iki dörtlüğü şöyle:
Sendin sevgili kulu, Allah’ımın Atatürk,
Sana verdi görevi, yurdu kurtar Atatürk,
Çanakkale’de vurdur, düşmanı sen Atatürk,
Kurtuluş Savaşı’yla noktaladın Atatürk.

Türk’ün Atatürk’üsün, her şeyimiz Atatürk,
Beş vakit duamızda, amindesin Atatürk,
Her doğruda sen varsın, yol gösterdin Atatürk,
Sen bizim dilimizde tek bestesin Atatürk.
            İbrahim Yaman: 01.03.1943 tarihinde İstanbul’da doğdu. Vekil öğretmenlik yaptı. Polis olarak çalıştı. Almanya’ya gitti. 17 yıl orada çalıştı. Şiir yazmaya ortaokul yıllarında başladı.
***
Salim Taşcı’dan iki şiir
Prof. Dr. İSA KAYACAN
            Ankara’lı şair ve yazarlarımızdan Salim Taşcı’nın iki şiiri var sütunumuzda. Bu şiirlerde sevgi var, anlatım zenginliği var. “Sürmelim” adlı iki şiiri aşağıya alıyoruz efendim:

SÜRMELİM (1)
Ahraz-1 dillendiren güzellik sende,
Amayı gördüren sevda sende,
Mecnun olmuş gönül bende,
Aşıklara ah çektiren sürmelim.

Kırk yıl odun taşırım ocağına,
Kar olur yağarım dağına,
Üzüm olurum senin bağına,
Sazlara ah çektiren sürmelim.

İstemem mendil çarşaf getirin,
Kazın mezarımı derin, derin,
Gönlümdeki alevi sevdiğime verin,
Cehennem ateşini küstüren sürmelim.

Salimim sen olmuşsun divane,
Bağın bahçen olmuş virane,
Ecel gelmiş ölüm bahane,
Azraile sitem ettiren sürmelim.

SÜRMELİM (II)
Meleşir kuzular anaları gelmiyor,
Dumanlı soğluk yol vermiyor,
Gizli sırlarımı saçdırdın sürmelim.

Çaputlar bağladım çamlığın başına,
Ezber ettirdim toprağına taşına,
Dünya bağışlarım hilal kaşına,
Meteliksizi zengin eyledin sürmelim.

Kaderim diye yazmış yaradan,
Yüce dağlar kalksa aradan,
Gelecektin sözün vardı bahardan,
Ömrün tükendi beklemekten sürmelim.

Hasretin ateşi yaktı gitti,
İlaç istemem yüreğim bitti,
Çaresiz dertlere sevdan itti,
Kurumuş çöle döndüm sürmelim.
***
Kilis’ten ‘Kent’ Gazetesi
Prof. Dr. İSA KAYACAN
            Anadolu Basını içerisindeki gazetelerimizin sayfalarındaki gezintilerimiz sürüyor. Bugün sütun konuğumuz, Kilis ilimiz merkezinde, 03 Eylül 1961 tarihinde kurularak 50 yıldır yayınlanmakta olan, günlük ‘Kent’ Gazetesinin sayfalarında bir gezinti yapacağım.
            ‘Kent’ Gazetesinin, 14 bin 920, 21,22,23,24,25,26,27,28,29,30 ve 14 bin 931. sayıları var masamda. Bu sayıların sayfalarındaki gezintimde, Kent Gazetesi bilgileri verilecek. Önce sekiz büyük sayfalık Kent’in kimliğine bakıyorum:
            Sahibi: Ahmet Barutçu, Yazı İşleri Müdürü: Sevinç Barutçu. Tlf:0348 8131281. Kent Gazetesi, yerel haber ağırlıklı sayfalarındakilerle dikkat çekiyor. Makale yazarlarının sayısı bir hayli fazla maşallah. Elimdeki Kent Gazetesi sayfalarında imzaları görülen, makale yazarlarının sıralanışı şöyle:
            Nejat Taşkın, Ahmet Barutçu, Süleyman Özbakış, M. Hulusi Özalp, M. Yahya Efe, Meryem Demir, Mehmet Karataş, Metin Mercimek, İsa Kayacan, Hasan Şahmaranoğlu, Oğuzhan Saygılı, Ayşecan Saygılı, Mehmet Nacar, M. Şenay Taşkent.
            Şimdi bu makale yazarlarının bazılarından, birkaçar cümle nakledelim efendim:
1-                 Hasta turistler için özel hastane kurulacakmış: (Yeşil kart” da çıkaracaklar mı? (Ahmet Barutçu)
2-                 Kilis ilini bilenler bilir, bilmeyenler de artık haritaya mı bakarlar, yoksa bu yazılarımızdan yola çıkarak kendilerine uygun bazı yöntemler mi uygularlar (Nejat Taşkın)
3-                 Musiki geneneğimizde öylesine güzel, öylesine anlamlı şiirler yazılmış ki, bunların her mısralarında ayrı bir sevgi, ayrı bir aşk vurguları vardır (Metin Mercimek)
4-                 İnsanlığa taş koymuşlar/Ne aç kalmış, ne doymuşlar/Nice canlara kıymışlar/Zalimlere bir bak hele (Ramazan Kılıç)
5-                 Coşkun Mutlu, Ankara’nın genç şairlerinden. Arkasından yazarlığıyla da  karşımıza çıktı. 152 sayfalık ‘Yusuf ve Züleyha’ adlı romanıyla bu alanda da varlığını gösterdi (İsa Kayacan)
6-                 İlk sevinç ve heyecanımla, Kent Gazetesindeki köşe yazımda “İşte il olduk” demiştim (M.Hulusi Özalp)
7-                 Paylaşmak, sahip olduğumuz maddi, manevi değerleri diğer bireylerle paylaşabilmektir (Meryem Demir)
Kent Gazetesinin sayfalarından bazı haber başlıkları:
- Kooperatiflere dağıtılan 2 bin 818 hayvan kayıp/Minarelere takılan baz istasyonları sökülecek/Kilis Özel Sporcular temsilcisi Şule Gürbüz’e özel ödül/Kifayet Aktürk toprağa verildi/Üniversite halk oyunları ekibinden bir başarı daha,
-  Tarım Müdürlüğünde ‘Nohut Firiği Şöleni’/Kilis’te kazasız gün yok/Seyyar mısır satıcılarına yeni iş elbiseleri verildi/Toplum Destekli Polis’ten bir ilk vd.
GÜNÜN SÖZLERİ:
1- Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşcesine. (Nazım Hikmet)
2- Şampiyon olmak demek, şampiyon gibi düşünmek gerekir. (Dennis Wholey)
3- Yemini çok olan toplumun yalanı da çok olur. (Vondel)
4- Dağ dumansız, insan hatasız olmaz. (Türk Atasözü)
***
Ergün Veren’den: 
Eskişehir’i Görsem
Prof. Dr. İSA KAYACAN
            Ergün Veren, çalışkanlığı, üretkenliği ve başarılarıyla takdir ettiğimiz, kalem sahibi, araştırma sahibi olan bir arkadaşımız. Yeni yeni kitapları, ortaya koydukları, yayınladıkları geliyor.
            Sesli kitap CD’siyle birlikte “Eskişehir’i Görsem” adlı, Eskişehir üzerine folklorik incelemesi ve araştırması geldi. Ergün Veren insanları seviyor, çalışmalarını paylaşıyor, sosyal amaçlı onlarca çalışmanın, hizmetin altında imzası var. Elimizdeki kitap, Görsem, Görme Engelliler Dayanışma Derneği Kültür Yayınlarının birincisi olarak Günyüzü görmüş.
            Remzi Korkut imzalı kısa bir sunuş var 3 ncü sayfada başlayan. Sonra Burhan Sakallı’nın sunuşu, Ergün Veren’in önsözü dikkat çekiyor. Kitabın yayınlanmasında Görsem, Görme Engelliler Dayanışma Derneği ile Odunpazarı Belediyesinin katkıları olmuş.
            Folklorun, yani halk biliminin ne anlama geldiğinin cevabı verilerek söze başlanmış. Buranın bir yerinde; “Folklorun inceleme alanı halk kültürüdür. Halk kavramı, siyasi ve ideolojik görüşlere göre değerlendirilmektedir. Folklorculara göre halk ortak sosyal ve kültürel özellikleri bulunan insan topluluğudur” deniyor.
            Sonra Eskişehir’in geçmişteki yeri, özellikleri, tarihi bilgilerin bir araya getirilişi anlayışından yola çıkıldığı görülmekte. Eskişehir’in MÖ.3000 yıllarına kadar giden yerleşim tarihi ile bir çok medeniyete ev sahipliği yaptığı hatırlatılıyor.
            Fotoğraflarla, Eskişehir’den değişik görüntüler sayfalara serpiştirilmiş, hatırlatmalarda bulunulmuş.
            Ergün Veren, Eskişehir sevdalı, aşığı ya.. Böyle bir araştırmanın bir araya getirilişinden, kitap olarak yayınlanışından mutlu olmuştur, sevinmiştir. O, yıllar önce Eskişehir’deki sınıf arkadaşlarını hatırlamaktan, “6-B’liler Haberleşme Bülteni”ni bir düzen içinde yayınlayıp, dostlarıyla paylaşmaktan mutluluk duyuyor, gurur duyuyor. Biz de onunla gurur duyuyoruz.
            Eskişehirli ve Hamam, başlığıyla yaptığı araştırmalar 19 ncu sayfada başlıyor. Sonra sürüp gidiyor. Eskişehir Odunpazarı Bölgesinde “Çıngıl” inanması ve uygulaması bir başka araştırma bölümü. Buradan bir alındı:
            Odunpazarı Bölgesinde yaşayan yerlilerin de, bu konuda geliştirdikleri ve nesilden nesile aktararak devam ettirdikleri büyü ile nazardan korunma simgesi ve ritüel “Çıngıl”dır. (Sayfa 29)
            39 ncu sayfada başlayan bir başka güzel ve anlamlı araştırmanın başlığı: Eskişehir Türkülerinin konularına göre sınıflandırılması. Buradan:
            -Türkülerin ortaya çıkışları incelendiğinde toplumu ilgilendiren konular, ezginin dokunaklı oluşu, sanat yapısının yüksek oluşu gibi etkenlerin türkülerin ömürlerini uzattığı ortaya çıkmaktadır (Sayfa:42)
            Öteki bölüm başlıklarından bazılarının sıralanışı: Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesindeki Eskişehir’e folklorik yaklaşım, Matrakçı Nasuh’un Menzilnamelerindeki Eskişehir’e folklorik bakış. Eskişehir’de “Boza” içeceğinin folklorik incelemesi vd.
***
Kültür Çağlayanı 
1.Şiir Antolojisi
Prof. Dr. İSA KAYACAN
            Üç delikanlı, Coşkun Mutlu, Erhan İvgin ve İbrahim İmer’in hazırladığı, merkezi Ankara’da bulunan Kültür Ajansın 160 ncı yayını olarak Günyüzü gören, “Kültür Ajans 1.Şiir Antolojisi” 320 sayfayla şairleriyle, okurlarıyla buluştu, buluşturuldu.
            Antoloji Seçici Kurulu; Hayrettin İvgin, Prof. Dr.Tuncer Gülensoy, İsa Kayacan, Mehmet Nuri Parmaksızdan meydana geliyor. Serap Demirtürk ve Ömer Ünal Redaktörlük görevini yerine getirmişler.
            Erhan İvgin ilk sayfalardan birindeki önsözünün bir yerinde: “Bu antoloji bir imecenin ürünüdür. Hazırladığında o kadar çok kişi yer aldı ki, adlarını bile saymak sayfamın boyutunu aşar” diyor. 
            Bu Antolojinin 2 ve 3. serisinin de yayınlanmak istendiği belirtiliyor. Olumlu, olumsuz tepkilerin yayın için yol göstereceği anlaşılıyor. Haddizatında bu tür antolojilerin hazırlanması, yayınlanması kolay değildir. Bu zorluğun aşılması için gösterilen gayret, her türlü takdirin üzerindedir. Tebriklerimi sunuyorum öncelikle.
            Şairlerin, kısa biyografileri, fotoğrafları belirli miktarda şiirlerinde örnekler verilmiş. Antoloji içinde şiirleriyle yeralanlardan bazı isimler sıralamak isterim burada:
            Ahmet Şahinoğlu, Alaattin İkican, Ali Kemal Parıldar, Aysel Çoban, Coşkun Mutlu, Hayrettin İvgin, İsa Kayacan, İsmet Bora Binatlı, Mehmet Nuri Parmaksız, Murat Duman, Nilüfer Dursun, Osman Baş, Salim Taşcı, Şükrü Öksüz, Vedat Fidanboy, Zeki Ergül. Daha pek çok şair var Antoloji içinde. Yer sınırlılığı nedeniyle gelişigüzel bir isim sıralaması yaptık efendim.
            Bu satırların yazarı İsa Kayacan 153, 54, 55 ve 156 ncı sayfalarda yeralıyor. Mıknatıs gözlüm adlı uzunca bir şiiri var. Bu şiirin bir bölümünün girişinde şöyle deniliyor:
Bakışlarımda nokta, yürüyüşlerimde halısın,
Mıknatıs gözlüm, tatlı sözlüm,
Sen yaşantımın ışığı,
Gönlümün malısın.
            Osman Baş, Antolojinin 241, 42, 43 ve 244. sayfalarda yeralıyor. Biyografisinden sonraki şiirlerinden biri Azerbaycan çıkışlı, çok sevdiğim, her toplantıda okunmasını istediğim “Har-ı Bülbül” adlı şiiri dikkat çekiyor. Bu şiirin iki ayrı dörtlüğü:
Haydi kalk bülbül konsun dalına,
Seni esir aldı sananlar çatlasın,
Neyin varsa sal toprağın üstüne,
Külekler, bakü’de yüreklere aparsın. 

Bahar ötesi yaz, yaz ötesi Hazar,
Hazar’ın yüreğinde Har-ı Bülbül,
Hazarda dalga dalga bahar.
Arı dalda, dalda bülbül, Har-ı Bülbül.
***
‘Van Postası’ Gazetesi
Prof. Dr. İSA KAYACAN
            Van ilimiz merkezinde 14 Haziran 1953 tarihinde kurularak, günlük yayınını 10 sayfalık görünümüyle sürdürmekte olan ‘Van Postası’ bugün sütun konuğum.
            ‘Van Postası’ Gazetesinin 17 bin 411,412,413,414,415,416,417,418,419,420,421,ve 17 bin 422. sayıları masamda. Gezintimi ‘Van Postası’nın bu sayıları sayfalarında yapacağım:
            Önce kimliğinden sözedeyim ‘Van Postası’ Gazatesinin: İmtiyaz Sahibi: L.Şahinbaş, Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: Saydan Uğurlar, İdari İşler Müdürü: Turan Şahinbaş, Muhabir: Caner Şahinbaş, Editör: Yalçın Arpa, Tlf: 0432-216 31 38.
            Gazete sayfalarında, zaman zaman değişik makale yazarlarının imzaları görünüyor.
Sürekli, günlük olarak okurlarının karşısına makaleleriyle çıkan, bu satırların yazarı İsa Kayacan görülmekte.
            İsa Kayacan’ın bir yazısının girişinde: “Merkezi Azerbaycan’ın Başkenti Bakü’de bulunan Dünya Genç Türk Yazarlar Birliği yayınları arasında Günyüzü görmüş, 15 numaralı yayın Muhammet Şahin imzalı: Ağlatmayın Şairleri, adlı şiir kitabı” deniyor.
            Şimdi, elimizde, masamızda bulunan ‘Van Postası’ Gazetesi sayfalarındaki haber başlıklarından bazı alıntılar yapalım.Gazete sayfalarında yerel haberler yanında, genellik taşıyan haberlere de yer verildiği görülmekte. Haber başlıkları:
- Özalp’ta okuma-yazma seferberliği devam ediyor/Van Ferit Melen Havaalanında yapılan yangın tatbikatı gerçeği aratmadı,
- Seslerle Anadolu, Vanlı Depremzede vatandaşları unutmadı/Afetzede pancar üreticilerinin Türkşeker’e borçları ertelendi,
- Suyun genç yıldızları Van’dan seçilecek/Tatvan’da 70 derde devam şifalı su/Van’da işletmelerde verimlilik için kaynak planlaması’ semineri,
- Yüzüncü Yıl Üniversitesinde Fakülteler açılıyor/Van gençlik Merkezi Türkiye birincisi oldu,
- Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nin Ahlat Taşı araştırması ilk bulgularına göre, Ahlat Taşı’nda kanser yok,
- Başkale’de kaçak sigara operasyonu/Türkiye Üst Minikler ferdi Boks Şampiyonasında ‘Van’lı Ergün Demir, sikletinde 1. oldu.
- Van Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürlüğü milli atlet yetiştiriyor/Van’lı dalgıclar yetiştiriliyor,
- Vali Karaloğlu, başarılı sporcuları altın ile ödüllendirdi/Van’lı atletlerden büyük başarı,
- Rektör Prof.Dr.Battal: Tekno-Kent bölgeyi kalkındıracak/Geleceğin Messi’leri Van’da aranıyor/Van’ın Ercis ilçesinde düzenlenen ‘O nci Kefali Göçü’ fotoğraf yarışması sonuçlandı.
GÜNÜN SÖZLERİ:
1- Bir işe girişmek için iyi bir gerekçemiz yoksa, ona başlamak için iyi bir nedenimiz var demektir. (Çiçero)
2- Hareketi asla eylemle karıştırmayın. (Ernest Hemingway)
3- Hayat adil değildir. Sadece ölümden daha iyidir. (William Goldman)
4- En önemli şey utanç duymadan kendin olmaktır. (Rod Steiger)
***
Gümülcine’den iki kitap
Prof. Dr. İSA KAYACAN
            Yunanistan’dan, Gümülcine’den (komotini) glen iki kitap var masamda. Bunlar sırasıyla:
            54’ÜMDE (Yaş Destanı)
            Dr.Hasan Ahmet imzasının taşıyıcısı kitap, merkezi İzmir’de bulunan KIBATEK yayınları arasında Günyüzü görmüş. 40 sayfalık kitabın ilk altı sayfasında Dr. Hasan Ahmet’in biyografisi veriliyor Abdurrahim Subaşılar imzasıyla.
            Dr.Hasan Ahmet’in; “Hocaların hocası, gönül dostum sayın Prof. Dr.İsa Kayacan hocama sevgi saygılarımla” ithafıyla imzaladığı kitabın sunuşu KIBATEK Onursal Başkanı Feyyaz Sağlam’a ait.
            15 nci sayfada “54”ümde” iç kapak arkasından, yaş destanı başlıyor. Dr. Hasan Ahmet mütevazı, hoşgörülü, dünyası geniş, bakışları net, tertemiz olan bir arkadaşımız. Bu gerekçeler, O’nun şiir dünyasına da yansımış. İlk dörtlük:
Şu küçük hayata,
Neler sığdı baksana!.
Çocuklarla oynadım,
Daracık sokaklarda…
            Anlatım böyle başlıyor, sürüp gidiyor. Sonunda da; “Açları doyurmalı/Silahlar da susmalı/Yenilmeli mikroplar/Canlılar yaşamalı” diyor ve noktasını koyuyor.
            SADECE BİR YILDIZ
            Şefaat Ahmet imzalı şiir ve denemelerden oluşan kitap. Birinci bölümde Türkçe verilenler, ikinci bölümde Yunanca yayınlanmış. Doğru bir değerlendirme. 3 ncü sayfada başlayan özgeçmişin, biyografinin girişi şöyle:
            -“30.06.1985 tarihinde Gümülcine’de hayata gözlerini açan Şefaat Ahmet, şair Dr. Hasan Ahmet ile, resim hocası ressam ve şair Füsun Suka’nın biricik kızlarıdır”. Buradan anlaşılıyor ki Şefaat, sanatçı bir ailenin kızı.
            Bu kitap da merkezi İzmir’de bulunan KIBATEK Yayınları arasında Günyüzü görmüş. Kitap içinde, sevgiden, çocukluk günlerinden, fırtınalardan, hayattan, gecenin yalnız saatlerinden sözedilerek başlanılıyor. Sonraki anlatımlar, değişik duyguların mısralara dökülüşü, denemelerin anlatım zinciri içinde sürüp gidişi şeklinde görülüyor.
            Av.Şefaat Ahmet hem şiirde, hem denemelerde başarıya giden yolda emin adımlarla yürüyor. Gelecekte bu yürüyüşün ortaya koyacağı ayak sesleri daha net, daha kalıcılığı yüksek şekilde kulaklarda yer edecektir . Sayfa 37’deki “İstanbul… Sen de yalanmışsın” başlıklı şiirin girişi:
Bazen bir kokunun,
Bizi değiştirdiğine inanırız,
Bir anının.
Ya da bir resmin..
***
İlhami Nalbantoğlu’ndan: 
Bitlisliler
Prof. Dr. İSA KAYACAN
            İlhami Nalbantoğlu’ndan: Bitlis ve Bitlisliler için bir şans. Araştırmaları ve yayınlarıyla dikkat çeken bir isim ve imza olarak karşımıza çıkıyor.
            Merkezi Ankara’da bulunan, Ahlat Kültür Sanat ve Çevre Vakfı yayınları arasında yayınlarının 15. olarak 200 sayfayla Günyüzü gören bir kitap. Bedenleri her yerde ruhları Bitlis’te: Bitlisliler, adlı kitabın sunuşu İlhami Nalbantoğlu’na ait. Buranın bir yerinde:
            -“Bitlisliler kitabında, mevki, makam, rütbe, etiket, kariyer zenginlik, fakirlik ve benzeri kriterler sıralamaya yansımamıştır. Herkes dünyaya merhaba dediği tarih sıralamasına göre yerini almıştır” deniyor.
            Kitap iki bölümden oluşuyor. Birinci bölüm: Valilerimizin gözüyle Bitlis, ikinci bölüm: Bitlisliler.
            Bitlis ilimizde Valilik yapmış isimlerin, Bitlis ve Bitlisliler hakkındaki görüşleri yeralmış.
            Önsöz, Karman İnan imzasının taşıyıcısı. Karman İnan önsözünün bir yerinde: “Bitlisli olmak bir imtiyazdır. Ben bu imtiyazımla gurur duyuyorum. Coğrafyamız küçük, ismimiz büyüktür. Bitlisliler, övünmek hakkımızdır” denişi dikkat çekiyor.
            Şimdi, bilinen isimlerden, Bitlisli olanlardan bazı sıralamalar yapalım, hatırlanmasını sağlayalım:
            Dr. Kasım Küfrevi, Cemil Özgür, Karman İnan, Burhan Doğanlı, Prof.Dr. Ahmet Rümeli, İsmet Kürümoğlu, Orhan Ayhan, Faik Tarımcıoğlu, İlhami Nalbantoğlu, Remzi Dilan, Mehmet Cemal Saydam, Bekir Sıtkı Özyurt, İrem Ceren Doğan vd.
            Kitap içinde biyografileri yer alanlardan, arkadaşımız Gazeteci Burhan Dodanlı hakkında verilen bilgiler 78 ve 79 ncu sayfalarda yeralıyor. Burhan Dodanlı hocanın bir de şiiri var “Sancak şehir” adıyla.
            Burhan Dodanlı: 1936 yılında Bitlis’te doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini burada tamamladı. 1961 yılında Anadolu Ajansında çalışmaya başladı. Başbakanlık Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri olarak çalışırken yaş haddinden emekli oldu.  Yayınlanmış kitapları bulunan Burhan Dodanlı’nın dört ayrı dörtlükten meydana gelen “Sancak Şehir” adlı şiirinden iki dörtlük.
Büyüdükçe sevdim doğduğum şehri,
Birbirinden yüce dağı Bitlis’in.
Dedim ki sormadan sizi iletir,
Derenin sol yanı sağı Bitlis’in.

Folkloruyla, menevişli şalıyla,
O muhteşem tarihiyle ünlenir,
Peyniriyle, tütünüyle, balıyla,
Damağa lezzettir, yağı Bitlis’in
***
‘Vangölü Ekspres’ Gazetesi
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Gazetelerimizin sayfalarındaki gezintimiz sürerken bugün sütun konuğum  gazete, Van ilimiz merkezinde 10 sayfayla günlük yayınlanan Vangölü Ekspres Gazetesi.
            ‘Vangölü Ekspres’ Gazetesini 02 Nisan 2004 tarihinde yayına başlamış. Bugünün 9. yayın yılı içinde. Gazetenin 2 bin 521, 22,23,24,25,26,27,28,29,30,31, ve 2 bin 532. sayıları masamda. Bu sayıların sayfalarında yapacağım gezintiyle, bazı bilgiler aktaracağım efendim.
            ‘Vangölü Ekspres’ Gazetesinin kimliğine bir göz atalım: Sahibi; L.Şahinbaş, Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: Sevil Şahinbaş, Editör: Taner Şahinbaş. Tlf:0432 2163138.
  ‘Vangölü Ekspres’ Gazetesinde, yerel haberler ağırlıklı. Genellik taşıyan haberlere de rastlanıyor. Buyurun birlikte göz atalım:
- Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Van’daki fabrikalara bilimsel destek sunacak/Van atandı Antalya Yöresel ürünler fuarının gözdesi,
- Van’da ‘Haydi Gençler Kampa’ programı/Havaalanında yangın tatbikatı/Çınar Koleji’nden ‘Altın Ödüllü’ masa tenisi yarışması,
- Van’da ‘Kitap Okuma Okyanusu’ projesi/Van Kedisi podyuma çıkıyor/Başkale Ziraat Odası’ndan proje açıklaması,
- Van Eğitim Sorunları Çalışmayı sona erdi/Muradiyeli öğrenciler, Ankara’da sergi açtı/Erçiş Belediyesinden ‘Her mahalleye taziye evi’ projesi,
- Van’lı bayan muhtar Adıyaman’dan ayrıldı/Depremzedeler memleketine geri dönüyorlar,
- Van Tekstil Kent, yatırımcıların ilgi odağı/Temel eğitimde yıl sonu seminerleri ilgi görüyor,
- Van’da tutuklanan Belediye Başkanları yerine seçim yapıldı/3.Fegiye Teyran Kültür Festivali Bahçesaray’da yapıldı,
- Tatvan’da 70 derde deva şifalı su/Çayır Köyü yakınlarında 30 bin saat ele geçirildi,
- Van Belediyesi, 15 mahallede çöp bidonu dağıtımına başladı/Ünlü sanatçı Şevval Sam, depremzede öğrencilerle buluştu,
- Rektör Prof.Dr.Battal’ı duygulandıran hediye (YYÜ öğrencileri tarafından ‘Yılın babası’ ödülü)
- Yüzme bilmeyen Vanlı gençlere kurs veriliyor/Çaldıran’da ‘Tane tane gelen mutluluk’ kampanyası,
- Depremzedeler, Şelalede stres attı/İlk bulgulara göre Ahlat Taşı’nda kanser yok/Van’da çöpler toplanmaya başlandı/Depremzede kadınlar artık muhtaçlar için çalışıyor/Van’da çocuk işçiliğine hayır yürüyüşü/Flamingolar Erçek Gölü’nde vd.
***
Yalvaçlı, Yücel Kurucu’dan gelen 
iki ‘Yenises’
Prof. Dr. İSA KAYACAN
            Yücel Kurucu, Isparta ilimizin Yalvaç ilçesinde yaşayan, şiirleriyle, yazıp yayınladıklarıyla, aldığı ödülleriyle ses getiren bir hemşehrimiz. Ben Burdurlu’yum ama, Isparta komşu ilimiz olduğu için, Ispartalılar benim “hemşehrim” oluyor efendim.
            Yücel Kurucu, bir Ankara seyahati sırasındaki görüşmemizde, “Yenises” adlı bir dergi ve bir gazete verdi.
            YENİSES DERGİSİ
            Isparta, Yalvaç, Sücüllü ağırlıklı haber ve yazılarıyla dolu bir dergi Yenises. Sahibi: Ekrem Ünal. Genel Yayın Yönetmeni: Esat Çetin, Genel Koordinatör: Orhan Erikçi, Haber Müdürü: Murat Ünal. Derginin yayınlanmasında daha pek çok isim ve imzanın emeğinin geçtiği, katkısının olduğu görülüyor. 12 isimden oluşan yayın kurulu var. Yalvaç muhabiri: Yücel Kurucu. İletişim adresi: Kartaltepe Mhl. Filiz Sk. No:32-5 Bakırköy-İstanbul, şeklinde yazışma adresi var Tlf:0212-542 88 49.
            Ekrem Ünal’ın bir başyazısı var. Bir yerinde: “Sücüllü Derneği Başkanı ve yöneticileri; Güzel ve yapıcı faaliyetlere başladığınız bugünlerde, birlik ve beraberliği zedeleyecek yanlışlara düşmeyin” deniyor.
            Bir spot: Spor bir şehrin bayrağıdır. Gittiği her yere şehri de taşır: Yalvaçspor’u destekle, Yalvaç gitsin her yere.
            Haberler, renkli fotoğraflar Derginin zenginliğini ortaya koyuyor. “Sücüllü Derneği yönetimi tanışma yemeğinde buluştu” başlıklı haber vermek istediğimiz örneklerden biriydi.
            Sonra kişilerin tanıtımları yapılıyor. Dünden bugüne: Mevlüt Bayram, tanıtımı yapılandan biriydi. Bu arada, “Yücel Kurucu ödüle doymuyor” başlığıyla verilen haber ise ayrı bir anlam taşıyordu.
            Bu ödüller, Yücel Kurucu’nun Osmaniye Ozanlar, Şairler ve Yazarlar Derneği ile, merkezi İstanbul’da bulunan Türkiye Şair, Ozan ve Yazarlar Derneği’nden alınan ödüllerin haberleriydi.
            İSTANBUL YENİSES GAZETESİ
            Sekiz büyük sayfalık bir gazete. 16. yayın yılı içerisinde. Sahibi: Ekrem Ünal. Yukarıda sözettiğimiz Yenises Dergisinin yayın kadrosuyla benzerlikler görülüyor kadro itibariyle, kimlik itibariyle.
            Gazetenin 7. sayfasında, Yücel Kurucu’nun aldığı ödüllerle ilgili haber yeralıyordu. Ayrıca, Türk Ocakları Bakırköy Şubesinin yeni yerinde faaliyetini sürdürmekte olduğu haberi veriliyor. Ceyhun Yılmaz’ın Engellilere destek verdiği başlık altındaki haberde dikkat çekiciydi.
            -“Türk Ocakları’nın varoluş nedeni, Türkiye Cumhuriyeti’nin varoluş nedenidir” diyen Bakırköy Türk Ocakları Şube Başkanı Arif Akdeniz, Türk Ocaklarının tarihçesi ve tanımı isimli kitabını yayınladı, haberi de önemli haberler arasında yeralıyordu.
GÜNÜN SÖZLERİ:
1- Her zaman güvensizlik göstermek, her zaman güvenmek kadar büyük bir yanlışlıktır. (Goethe)
2- İnsanlar konusunda daha az, fikirler konusunda daha çok meraklı olun. (Marie Curie)
3- Önce elimize, sonra dilimize düşen gerçek öyle kılık değiştiriyor ki, kısa bir süre sonra tanımak imkansız oluyor. (Pitigrilli)
4- Biz, insanları kendi değerleri için değil, bizde buldukları değerlerden dolayı severiz. (Lord Byron)
***
Ali Kayıkçı’dan: 
Yaş 65 yolun yarısı eder
Prof. Dr. İSA KAYACAN
            Ali Kayıkçı imzalı bir kitap. Yolun yarısının 35 olmadığını söyleyen, yolun yarısının 65 olduğunu anlatan, bu noktadan hareket edip yolun yarısının 65 olduğunu ifade eden bir görüşün ortaya konuluşu.
            Hayrettin İvgin dostumun bana ulaştırdığı bir kitap. SAY-DER yayını olarak 232 sayfayla şekillenmiş. Köşe yazısı konulu şiirler.. 2009-2011 olaylarına 178 şiir.. notlarıyla, bilgileriyle şekillenmiş bir kitap.
            Ali Kayıkçı’nın önsözü, Samsun Yazarlar Derneği Başkanı Ahmet Seven’in iki sayfalık takdim yazısı dikkat çekiyor ilk sayfalarda. Kitabın başlığı olan köşe yazısı.. girişinden sonraki şiir..
            -Bilindiği üzere Cahit Sıtkı Tarancı (1910-1956) Dante gibi bir kafirin ve facirin ağzına bakmış ve de “Yaş 35, yolun yarısı eder” demiş. Ancak 45 yaşlarında iken yolun sonuna ermeden/eremeden dünyasını değişmiş.
            Biz de pirimiz üstadımız Ahmet Yesevi Hazretlerine bakıp, “Yaş 65 yolun yarısı eder” diyoruz, bu duygu ve düşüncelerle siz hececi vezinli şiir sever dostlarımızı bu son şiirimizle selamlıyor, selamlıyoruz:
Yaş altmış beş, yolun yarısı eder,
Ahmet gibi ortasındayım ömrün,
Yesevi’dir, bana şiirde peder..

Divan’ın yok, hece gariptir bugün;
Zaman böyle, serbest akımı heder.
            Sayfa 31’deki “Dağlar taşlar tesbihte”dir, başlıklı yazının girişi var yarım sayfa kadar. Sonra dörtlükler geliyor peşpeşe. Ali Kayıkçı (Aşık Derebahçeli) yazılarında önce metin olarak, giriş olarak anlatıyor, sonra şiirleştiriyor duygularını. Sayfa 31’e bakalım:
Dağlar-taşlar tesbihtedir,
Uyuma sen, uyan kardeş!,
Ölü olmak tesbihtedir,
Uyuma sen, uyan kardeş!..

Kayıkçı sen dahi şaşma,
Başıboş kalıp dolaşma,
Ezan vaktini de aşma,
Uyuma sen, uyan kardeş!..
            Kitabın arka kapağında, şair-yazar M.Halistin Kukul, şiir ve ali Kayıkçı hakkındaki duygularını ortaya koymuş. Girişinde: “Şiir, gönlün, aşk denilen muazzam, muazzez, müzeyyen, mükemmel, mümtaz, feyizli, faziletli ve edebli- vasıflarıyla göz kamaştıran ve akl-ı selimle müşterek, esrarlı albeniliğinin şahlanışıdır” diyor.
***
Mevlüt Özhan’dan: 
Kırşehir Köy Seyirlik Oyunları
Prof. Dr. İSA KAYACAN
            Kırşehir Valiliği Kültür Hizmeti, Valiliğin 34 ncü yayını olarak Mevlüt Özhan imzalı “Kırşehir Köy Seyirlik Oyunları” adlı kitap 176 sayfayla şekillenmiş.
            Kırşehir’in tarihiyle başlanmış. Sonra, Sanatın doğuşu, oyun kavramı, seyirlik oyun kavramı, bu oyunların oynanış amaçları ilk bölümde hareket noktası yapılmış, değerlendirmeler olarak üzerinde çalışılmış.
            Sonraki bölümlere baktığımızda; Kadınlar arasında oynanan oyunlarda işlenen konular, Köy seyirlik oyunlarında çatışma, motifler, gibi başlık altında verilenler dikkat çekiyor. Sonraki başlıklar:
            Oyunlara hazırlık, Oyunlardan örnekler, Kızkaçırma konulu oyunlar, koca oyunu, Ölüp dirilme-kızkaçırma konulu oyunlar, Meslek taklidi oyunlar, Günlük yaşamla ilgili oyunlar, Tarımla ilgili oyunlar, Hikâye, masal, efsane ve tarihi olaylardan uyarlanan oyunlar, Sağır, dilsiz, şaka oyunları..
            Üç sayfalık bir giriş yapılmış. “Kırşehir ili Köy Seyirlik oyunlarını, Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi bitirme tezi olarak almıştım. 1976-1977 yıllarında yaptığım araştırmalar sonucu bu eserdeki oyunların büyük çoğunluğunu derledim”le söze başlanmış giriş başlığı altında.
            Sayfa 12’de oyun kavramından sözediliyor. “Oyun kavramı dilimizde çok değişik anlamlara gelmektedir” diye söze başlanıyor.
            Günümüzde Anadolu’da seyirlik oyun oynanması, oyun çıkarmak olarak ifade edilmektedir. Oyunu;
A-               Seyirlik olup olmayışına,
B-                Dramatik olup olmayışına,
C-               Sözlü olup olmayışına, göre üç bölümde açıklayabiliriz, denildikten sonra ilave ediliyor:
A_ Oyunları seyirlik olup almayışına göre,
1-                 Seyirlik olan oyunlar,
2-                 Seyirlik olmayan oyunlar, şeklinde ayırabiliriz, tespiti yapılıyor.
Oyunların oynanış amaçları, sayfa 22 de anlatılmaya başlanılmış. Burada, 1- İnanç kaynaklı olup, son yıllara kadar bu amaçla oynananlar, 2-İnanç kaynaklı olup, günümüzde eğlence amacıyla oynananlar.. Sonra sıralama yapılıyor. Bu sıralamada yeralanlar: Kız kaçırma, Ölüp dirilme, 3-Eğlence ürünü olarak oynananlar: Meslek taklidi oyunlar, Hayvan benzetmecileri, Günlük yaşamla ilgili oyunlar, Tarımla ilgili oyunlar, Hikaye, masal ve tarihi olayları konu edilen oyunlar, Sağır, dilsiz, şaka oyunları, Değişik konulu oyunlar.
            Kitabın arka bölümünde, yazılı ve sözlü kaynaklar detaylı biçimde verilmiş. Sözlü kaynaklarda, Adı soyadı, ilçesi, nahiye köyü, derlenen oyun, derleme tarihi gibi bilgi detaylandırılması yapılmış.

Hiç yorum yok: