Kastamonu’da
Türk Dünyası Günleri
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Araştırmacı,
yayıncı, yazar Erdoğan Aslıyüce’nin bir başka kitabı. Bu kitap da geleli epey
oldu. Sayfalarında gezme fırsatını şimdi bulabildiğim.

Kitap;
“Bitmez, tükenmez bir enerji timsali kadim dostum İsa Kayacan’a” cümlesiyle
imzalanmış. Teşekkürlerimi sunuyorum.
Erdoğan
Aslıyüce biyografisiyle bilgiler, yayınlarının isimlerinin yer aldığı bir bilgi
topluluğuyla karşılaşıyoruz ilk sayfalarda.
Kastamonu
tarihi geçmişiyle bilgi olarak aktarılmış. Bundan önce Kastamonu adıyla ilgili
bilgiler verilmiş. 8,9,11. Türk Dünyası Günleri, Kastamonu’da gerçekleştirilen
öteki etkinlikler hakkında uzun uzadıya verilen bilgiler iç sayfalarda
okuyucunun, araştırmacıların karşısına çıkıyor.
Erdoğan
Aslıyüce imzalı üç sayfalık bir önsöz. Buranın bir yerinde: “26 Ağustos 1071
Malazgirt Zaferi Anadolu coğrafyasının fethidir, yanlışını düşmeden
Kastamonu’ya döndüğümüzde Çankırı’dan yola çıkan Emir Karatekin’in 1074’te
Kastamonu’yu fethettiğini görürsünüz” denilişini görmekteyiz.
Sayfa
115. Kastamonu’da Türk Dünyası 11.Buluşması.. Mehmet Çağılcı hocanın rahmetli
Destan Şairi Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu’nun dile getirdiği mısralarla
başlanıyor. Bu iki dörtlük:
Dedemiz bir torunlarız
Dün bugün ye yarınlarız,
Yüceleriz derinleriz,
Yunus Emre, Hacı Bektaş.
Oğuz’un yirmi dört boyu,
Yüce Türk’ün şanlı soyu,
Dede, baba, amca dayı,
Bibi, teyze, bacı kardeş…
Fotoğraflar,
tarihi mekânlarla bilgiler, Türk Dünyası Günlerinin gerçekleştirdiği yerleşim
yerleri ile ilgili zenginliklerin ortaya konuluşunun sağlaması bakımından önem
taşıyor, anlam taşıyor.
Erdoğan
Aslıyüce: 1946 yılında Kırıkkale ili, Delice ilçesi, Büyükyağlı kasabasında
doğdu. Konya Karatay lisesinden mezun olan Aslıyüce, çalışma hayatına 1970
yılında MKE-Kırıkkale’de başladı. 1982 yılında İstanbul Türk-Metal’in kurucu
başkanı oldu. Aktif sendikacılık yaptı. Dur Yolcu Gazetesiyle, Konevi
Dergisinin yayınlanışını öncülük etti. 1994 yılında “Yesevi Yayıncılık”
şirketini kurdu. Yesevi adlı derginin yayınını sürdüren Erdoğan Aslıyüce, Sarı
Basın Kartı sahibidir.
GÜNÜN SÖZLERİ:
Size en çok yardım eden kitaplar, sizi en çok düşündüren
kitaplardır. (Theodor Walker)
Kalbin kendine has nedenleri vardır ki,
akıl hiç bir zaman anlayamaz. (Blaise Pascal)
Eşitliğin olmadığı yerde haksızlık başkaldırır. (Gustave
Le Bon)
Bir insan kendi ile kavgaya başlarsa değerli bir adam
olduğuna inanabilir. (Browning)
Saim
Yaylagül’den:
Ankara
gözlerine esir
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Ankaralı
şairlerimizden, Saim Yaylagül’ün geride bıraktığımız yıllarda yayınlanan,
Günyüzü gören, 120 sayfalık şiir kitabı. Merkezi Ankara’da bulunan, Alternatif
Sanat Dergisi yayınları arasında yayınlanarak, okurlarıyla buluşmuş,
buluşturulmuş.
Tashih
ve Editör çalışmalarında Bayram Kaya imzasıyla karşılaşılıyor. Bayram Kaya’nın
ayrıcı “Yayıncının notu” başlığıyla yazdıkları var. Bir yerinde: “Saim Yaylagül’ün
şiirlerini eminim ki, yüreğinizin gözleriyle okuyacaksınız ve çok
duygulanacaksınız” deniyor.
Saim
Yaylagül’ün şiirleri, serbest ve hece vezni tarzıyla, türleriyle yazılmış,
kitabın sayfalarına aktarılmış. Şiir gözlüm, seni düşünürken başlıkları altında
verilenlerden sonra, üç ayrı dörtlükten meydana gelen “Kara Büyü” adlı şiirle
karşılaşıyoruz. Bu şiirden iki dörtlük efendim:
Gözüm senden başkasını görmüyor,
Dilim senden başkasını anmıyor,
Yürekten bağlıyım, sana bir
tanem,
Gönlüm senden başkasını
sevmiyor.
Bilmem ne olacak sonumuz bizim?,
Ayrılmasın gülüm yolumuz bizim,
Beyhude olmasın yaşadığımız,
Ömür boyu sürsün sevdamız bizim.
Burada
görülen şudur: Saim Yaylagül, duygularında samimi, anlatımında, ifade edişinde
yumuşak, Kızgınlıklarını, kırgınlıklarını duygularının içinde saklıyor. Dışa
vurmada sabırlı ve dikkatli davranıyor.
Aşkın
gücünü bilen, onun karşısında saygıyla, sevgiyle eğilen Saim Yaylagül, “Nefes
aldırmaz sıcaklığın güneşin kızı” mısrasıyla söze başlarken, kendisinin kavrulmaya
devam ettiğini, sevgilinin kömür gözleriyle yukma ısrarını sürdürdüğünü anlatır
uzun uzun, için ve samimi. Sonra 31 nci
sayfaya geldiğimizde “Sessiz şiir”le karşılaşırız. Altı dörtlükle
tamamlanmıştır bu şiir. Buradan alacağımız iki ayrı dörtlükle noktamızı
koyalım:
Bir gül gibi koklardım,
Bahar kokan tenini,
Saçının her telini,
Ellerimle tarardım.
Şimdi yoksun yanımda,
Mutlu ol hayatında,
Bahtın açık olsun gülüm,
Kalsan da anılarda.
İstanbul’dan
‘Özden’ Gazetesi
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Bana
gelen gazetelerin sayfalarındaki gezintimle, incelemelerimle yaptığım
değerlendirmelerimi sürdürüyorum. Bugün sütun konuğum İstanbul’da haftalık
yayınlanan ‘Özden’ Gazetesi.
Masamda
2 bin 127, 28,29,30 ve 2131-2132 sayılarının sayfalarında gezinti yapacağım
Özden Gazetesi 42. yayın yılı
içerisinde. Gazetenin kurucusu rahmetli Abdulkadir Duru’nun geçmişteki
makalelerinden örnekler veriliyor. Geçmişle bugün arasında bir değerlendirme
fırsatı yaratılmış oluyor. 8 büyük sayfalık Özden Gazetesinin kimliğine
bakıyoruz. Gördüklerimiz:
Sahibi:
Üzeyir Bilgiç, Genel Yayın Koordinatörü: Hikmet Üstüner, Haber Koordinatörü:
Sedat Sevim. Tlf: 0212–518 23 97.
Özden
Gazetesinin sayfalarında, makale yazarlarıyla şairlerin ortaya koydukları
dikkat çekiyor. Nokta başlığıyla, kısa ama öz zenginliği olan ‘Vatandaş’ imzalı
yorumlar. Abdullah Ataman, M.Ayhan Kara, M. Serdar İnan, Mustafa Nevruz Sınacı,
Süleyman Karaman, Yılmaz Şanlı, Ahmet Çınar, Av. Vural Kızrak, imzalı yazılar.
Şairler:
Abdulkadir Duru, Rabia Karakaş, Doğan Gülhan, Zülfikar Çelik, Zehra Babaoğlu,
Aslan Uymaz, Hülya Beyan,
Yazarlardan
bazılarından kısa cümlelerle devam edelim:
1- Genel kanı şöyle: Güleriz ağlanacak halimize aşamasını
geçtik galiba! (Abdullah Ataman),
2- Yusuf Ziya Ademhan (1927-1991) Erzincan’ı konu alan
çalışmalarıyla tanınan, fotoğrafçı, şair, gazeteci bir hemşehrimiz (Muzaffer
Ayhan Kara),
3- Anne kucağından zorla sökülen çocuk gibi, depremlerin, yıkımların, mahrumiyetin,
yoksulluğun etkisiyle Erzincan’ın kucağından sökülüp alınan yavruları hiçbir
zaman akıllarından, hiçbir zaman şehrimizi çıkarmadılar (Süleyman Karaman),
4- Malum ya efendim, her şey geçicidir. Yalnız, gönüldeki
iz kalır (Abdulkadir Duru)
5- İhanetin pençesi ve Ermeni kıskacında Malta sürgününe
gönderilenler, İttihat ve Terakki Komitesinin en ünlü üyeleriydiler (Mustafa
Nevruz Sınacı),
Özden Gazetesinin sayfalarında
yer alan haberlerden bazı başlıklarla, noktamızı koymak istiyoruz:
- Beklediğimizi bulamıyor, hemen isyan ediyoruz/Niye,
para yetiremiyoruz?/Köklü önlemler sağlıklı dizgelerden gem gelmelidir,
- Söz deyip geçmeyelim.. Dünyada ne oluyorsa, sözlerle
oluyor/Bölgemizde yaşananlar, milletimize yönelik yıkımdır,
- Bireylerin ahlakı düzelmedikçe, çözüm gelmez/Seni senin
için mi seveyim, benim için mi?
- İki kişi birbirine iyilikle baksa, hain olanın asabı
bozulur/Herkes sorumlu olduğu noktaları bilmeli. Vd.
Yusuf
Dursun’dan:
Beş ayrı
kitap
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Yusuf
Dursun, eğitimci, şair, yazar ve araştırmacı. İstanbul’dan sesleniyor. Beş ayrı
kitabı var, merkezi İstanbul’da bulunan Nar Yayınları tarafından bize
ulaştırılan. Bu kitaplar sırasıyla:
GÖNÜL COĞRAFYASI
Yusuf
Dursun hocanın, Yedi harf yayınları arısında Günyüzü görmüş, milli şiirlerin
yeraldığı 96 sayfalık kitab. Anadolu Cihan Coğrafyası ve Bu vatan bölünmez, Bu
bayrak inmez bölümlerinden oluşuyor. 10.sayfada yer alan “Türkçe” başlıklı
dörtlük:
Her mevsim açan gökçe gülüm
Türkçe,
Yıldızca yanan tekçe yolum
Türkçe,
Sensiz bütün aşkım, şiirim, her
şeyim;
Zemzemle yunan pakça dilim
Türkçe.
Yusuf
Dursun hocanın masamızda bulunan kitaplarından birinin adı da, terihte
geleceğin izlerinin yansıtıldığı:
SULTANDIM FATİH OLDUM
Nar
Yayınlarının 263. kitabı Sultandım Fatih Oldum. 2.baskısı yapılan kitap kısa
anlatımlarla şekillendirilmiş. Nar Yayınlarının roman serisiniden olan kitap 28
ayrı anlatımla şekillendirilmiş. Bunlardan ilkinin birincisinin adı: Canımla
süsleyip sunacağım hediyemi.
-“Ah
gönlüm, dedim kendi kendime. Bırak üzülmeyi!.. Ayrılık acısıyla perişan
olduğun, ah bir kavuşsam diye yanıp tutuştuğun sevgiliye doğru yola çıktın
bile” cümleleriyle başlıyor.
YARINLARLA GEL
Nar
Yayınlarının şiir serisi içerisinde, 96 sayfayla Günyüzü gören bir başka Yusuf
Dursun kitabı. Yetiş gül ağacım, Gül’e doğru bölümlerinden oluşmuş. Birinci
bölümün adı olan “Yetiş Gül Ağacım” adlı şiir 7 beşlikle şekillendirilmiş. İlk
beş mısra:
-Gece
gül dalında yandığı zaman/Gurbet ağlarını örer üstüme/Yokluğun omzuma konduğu
zaman/Gariplik postunu serer üstüme/Gurbet ağlarını örer üstüme.
EN GÜR SEDA (İstiklal Marşı)
Nar
yayınlarının çocuk serisinde 90 sayfayla Günyüzü gören bir başka Yusuf Dursun
kitabı. İstiklal Marşımızın en gür seda oluşundan “Allah, bir daha bu millete
İstiklal marşı yazdırtmasın” görüşünden yola çıkılıyor.
-“Zeynep,
on yaşında, güzel mi güzel, tatlı mı tatlı bir çocuk. On parmağında on hüner
var: Resim, müzik, tiyatro, hele de el becerileri” cümleleriyle söze
başlanılıyor.
BİR İNCİDİR İSTANBUL
Nar
yayınları Çocuk serisinde Günyüzü gören Yusuf Dursun imzalı bir kitap: Bir
İncidir İstanbul. 192 sayfayla şekillenmiş, şekillendirilmiş. İstanbul,
yerleşim birimlerinin gösterildiği renkli bir haritada, kitap içerisinde ayrı
olarak yeralmış.
İstanbul’a
yolculuk, Merhaba İstanbul, İstanbul’u tanımak bölümlerinden oluşan kitap, “Bu
yolculuk benim için kolay olmayacaktı. Ne kadar uğraştıysam da, gözyaşlarıma
engel olamadım”la başlanıyor.
Baba Şiir
Antolojisi
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Nazilli
çıkışlı olup, son yıllarda İstanbul’da yaşayan, gazeteci, araştırmacı Muharrem
Ersal’ın hazırladığı 160 sayfalık bir antoloji.
İsmi:
Baba Şiir Antolojisi. Muhsin Durucan imzalı bir sunuş var. Bir yerinde:
“Yöneticimiz ve Biz dergisinin düzenlemiş olduğu ‘Baba’ konulu şiir yarışmasına
100 şair şiirleriyle katıldı. Seçici Kurul, titiz bir çalışmayla şiirlerin
değerlendirilmesini yaptı. Bir ilki de gerçekleştirerek kurul üyelerinin vermiş
olduğu puanlar dergide açılmandı” deniliyor.
Yöneticimiz
ve Biz Dergisinin Yazı İşleri Müdürü Muharrem Ersal’ın yarışmanın işleyişiyle
ilgili açıklamaları dikkat çekiyor 7,8 ve 9 ncu sayfalarda. Sonra, 10, 11 nci
sayfalarda jüri üyelerinin katılımcı şairlerin şiirlerine verdikleri puanlar
verilmiş. Bugüne kadar böyle bir açıkyüreklilik gösterildi mi bilmiyorum?.
Tebrikler.
Yarışma
birincisi Nihat Malkoç’un 19 dörtlükten meydana gelen “Ah baba ah!” adlı,
başlıklı şiiri 12,13 ve 14 ncü sayfalarda yeralıyor. Buradan iki dörtlük alarak
yola devam edelim:
Yalancı dünyanın düzeni bozuk,
Kalmadı kimsede ar babacığım!..
Gafil, çaktım sanır dünyaya
kazık,
Kabrin gelir sana dar babacığım.
Gece yarısında rüyama girsen,
Muhabbet bağından goncalar
dersen..
O gülden yüzünü önüme sersen
Sensiz ne kadar zor babacığım.
Baba
konulu yarışmada, babayla ilgili şiirlerin ortaya konuluşu, baba sevgisinin bir
kez daha gündeme gelişini, hatırlanışını ve gerekliliğini gözlerimiz önüne
sermesi bakımından önem taşımaktadır. Zaten, antolojinin adının “Baba Şiir
Antolojisi” olarak konulup, kitap halinde yayınlanması da buradan
kaynaklanmaktadır.
Nihat
Malkoç’dan sonra. Gülşen Şenderenin’de birincilik almış. Yani iki ayrı
birincilik verilmiş. “Babam 82 yaşında” adlı 10 ayrı beşlikten meydana gelen
Gülşen Şenderin şiirinden bir beşlik:
İlk hayalin kurgusu! Dediğim
aslan babam,
Canımdan çok sevdiğim, tapdığım
eşsiz adam,
Neydi o gençlik çağın, neydi o
ongun zaman,
İlk bebeğin olarak, müjde
sunarken anam,
Adımı Gülşen koydun, şenle
bezeli dünyam.
GÜNÜN SÖZLERİ:
Büyük felaketler karşısında büyük cesaretler doğar. (Regnard)
Kendi kendinin efendisi olmayan bir kimse özgür
değildir. (A. Calaudius)
İnsanların
elinden hayalleri alınacak olursa, başka ne zevkleri kalır? (Foostenelle)
Bir arkadaşlığı
korumanın yolu, asla borç vermemek ve asla bir şeyi ödünç almamaktır. (Paul de Kock)
Erdoğan
Aslıyüce’den :
Şehir şehir Türk Kurultayları
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Erdoğan
Aslıyüce, dergiciliği, kitap yayınları, araştırmalarıyla dikkat çeken isim ve
imzalarımızdan biri. Bu isimlerin başında geleni…
İstanbul’dan
seslenen Erdoğan Aslıyüce’nin Yesevi Yayıncılık yayınları arasında Günyüzü
gören bir kitabı geldi.. Haddizatında bu kitap geleli bir hayli zaman oldu,
zaman geçti aradan.
Sayfalarında
yeni gezme fırsatı bulabildiğim 290 sayfalık kitap, Fethiye Antalya, İzmir,
Çeşme, Bursa, Ankara, İstanbul, Denizli, Samsun, İznik adlı yerleşim
birimlerimizdeki Türk Kurultaylarıyla ilgili bilgiler veriyor, getiriyor.
Erdoğan
Aslıyüce’nin biyografisi ve yayınlarının isimlerinin yer aldığı bilgi
sayfalarıyla başlıyor elimizdeki kitap.
Üç
sayfalık bir önsöz Erdoğan Aslıyüce imzalı. Buranın bir yerinde: “Adım adım
Türkiyem çalışmalarımın 13. kitabı ‘Şehir şehir Türk Kurultayları’da Türk
milletinin asırlarca birbirini görmeyen, kökleri bir olduğu halde 1990’lı
yıllara kadar pranga altında tutulan kardeşlerimizin 1993 yılında birbirleriyle
kucaklaşmasından dolayı Kurultaylar Şehri” dedim deniliyor.
Fethiye
II. Türk Kültür Kurultayıyla başlanıyor. Halk Kültürü Araştırmaları Kurumunun
Başkanı Prof. Dr. İrfan Ünver Nasrattınoğlu’nun ve Fethiye Belediye Başkanı
Behçet Saatcı’nın açılış konuşmalarıyla başlanıyor Kurultay.
Sonra
öteki Kurultaylarla ilgili bilgiler veriliyor. Fotoğraflar var bol bol
sayfalara aktarılmış, sayfaların zenginleştirilişini sağlamış.
8.Samsun
Kurultayı hakkındaki bilgiler 229 ncu sayfada başlıyor. Üsküp’ten Samsun’a ara
başlığı altında, Samsunlu Aşık Kemali Bülbül’ün hediye olarak verdiği
“Cumhuriyet Güzellemesi” adlı kitabından iki dörtlük aktarılıyor 240’ncı
sayfaya. Bu dörtlükler:
Süzüldü Boğazdan Karadeniz’e,
O’nu Bandırma’da görür gibiyim.
Allah kurtarıcı gönderdi bize,
Üç günde Samsun’a varır gibiyim.
Ondokuz Mayıs’ın müjdeci günü,
Buna bağlamıştı herkes gönlünü,
Bağrına basınca Atatürk’ünü,
Saygıyla selama durur gibiyim.
Erdoğan
Aslıyüce’nin yayınları önemlilik içindedir. Mutlaka geçmişle bugünün, bugünle
yarının köprüleştirilmesi görevlerinin yerine getirildiği görülür. Tebriklerimi
sunuyorum efendim.
Nazilli’den
‘Adalet’ Gazetesi ve
Kerim Özbekler
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Bugün
sütunumda, Nazilli’de günlük yayınlanan ‘Adalet’ Gazetesinden ve arkasından,
Nazilli’nin kültür elçisi, şair, yazar ve araştırmacı Kerim Özbekler’le ilgili
Nazilli ‘Havadis Gazetesi”nin 04 Temmuz 2012 tarihli sayısında Sabahattin
Burhan imzasıyla yazılan ‘Kerim Özbekler’ başlıklı bir yazıdan bazı cümle
örnekleri vereceğim.
ADALET GAZETESİ
Aydın
ilimize bağlı, Nazilli ilçemizde günlük olarak 12 sayfayla, ilk sayfası renkli
basımlı ‘Adalet’ Gazetesinin 1767. sayısı masamda. Önce Adalet’in kimliğine
bakmak istiyorum:
Sahibi:
Mehmet Akgül, Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: Emine Akgül. Tlf:0256 3121343 Adelet
Gazetesinin elimde, masamda bulunan 1767. sayısındaki haberlere, bakmak
istiyorum.
1- Nazilli’ye su, 100 yıl sorunsuz gelecek: Nazilli
Belediye Başkanı Haluk Alıcık, 2011 yılında bakımına başlanan ve başta
Nazilli’deki evlere giden çeşme suyu olmak üzere Nazlı Su Fabrikasına giden
kaynakları basın mensuplarına ve Kızılcabölük Belediye Başkanı Abdülkadir
Uslu’ya gezdirdi.
2- Nazilli’de 8 saatte 2500 m2 yola asfalt yapıldı/Nazilli
Romanlar destek istiyor/Danbalaz Barajına tarım engeli/Tembel hırsız 10 dönüm
tarlayı kül etti/Nazilli’de ilk kez Kore Gazisi törenle
defnedildi/Beylerlispor’da şampiyonluk yemeği vd.
3- Satış Gelirlerinin bir özelliği de bunların yıldan yıla
artmasıdır. (Nevzat Laleli)
NAZİLLİ’DE BİR KÜLTÜR ELÇİSİ:
KERİM ÖZBEKLER
Yazımızın
girişinde de belirttiğimiz gibi, Nazilli Havadis Gazetesinin 04 Temmuz 2012
tarih ve 30 sayılı nüshasında Sabahattin Burhan imzası “Nazilli’de bir kültür
elçisi: Kerim Özbekler” başlığıyla yazılan ve Kerim Özbekler tarafından bana
gönderilen yazıdan bazı alıntılar yapmak istiyorum:
Kerim
Özbekler’i zannediyorum, Nazilli’de tanımayan yoktur. O, Yahya Kemal’in
şiirlerinde anlattığı ‘Rind’çe bir yarışa sahiptir. Lüksü, gösterişi asla
sevmez. Herkese yardım etmeye çalışır. Ömrü, sanatla, uğraşmakla geçmektedir.
Kerim
Özbekler, pek çok gizli değerin elinden tutmuş, gün yüzüne çıkarmıştır.
Nazillimizin tanıtılması için büyük gayretleri olmuştur. Kendince şiirler
yazar, şiir okumayı sever. Gezmeyi daha çok sever. Bu yönüyle Nazillimizin
‘Seyyah-ı Fakir Evliye Çelebisi’dir.
Gazeteci,
şair yazar olan Kerim Özbekler, 01 Kasım 1951 tarihinde Nazilli’de dünyaya gelmiştir.
Değişik ajans ve gazetelerin Nazilli muhabirliğini yapmıştır. Nazilli Sümerbank
Bez Fabrikasında işçi olarak çalıştı. Pek çok dergi ve gazetenin yayımını
gerçekleştirdi. Kurduğu Derneklerin Başkanlığını yapan Kerim Özbekler, değişik
konularda pek çok kitap yayınladı. ‘Cevher’ mahlasını kullanan Özbekler, 81 il
hakkında turizm rehberi hazırlıyor.
Mustafa
Özçelik’in
dört ayrı
kitabı
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Merkezi
İstanbul’da bulunan Nar Yayınları arasında çıkan Mustafa Özçelik’in beş ayrı
kitabı var masamda. Bu kitaplar sırasıyla:
ŞEHİTLER TEPESİ
Nar
Yayınlarının çocuk serisinde, ödüllü 4. baskısı yapılan hikâyelerden oluşan bir
kitap Şehitler Tepesi.
17
ayrı anlatım, 17 ayrı hikâye var kitap içerisinde. Bunlardan birincisi, Yalnız
Hasan, sonuncusu Emanet ve güllerin kokusu, adlarının taşıyıcıları olarak
karşımıza çıkıyorlar.
İlk
hikayenin girişi: Ahmet Bey, bu şehre öğrenim için gelmişti. Girdiği okul
başarıyla bitirmiş ve öğretmen olmuştu, şeklinde başlıyor.
AYBÜKE’NİN ÇİÇEKLERİ
Nar
Yayınlarının çocuk serisinde Günyüzü görmüş, 80 sayfalık masal kitabı. Mustafa
Özçelik imzasının taşıyıcısı.
Uzunca
4 masal var. Bunların isimleri: Ay güzeli, Aybüke’nin çiçekleri, Ayşecik ve
serçecik, Ihlamur ağacı.
Sayfa
7 de başlayan Ay Güzeli’nin girişi: Karanlık bir geceydi. Yatağında uyuyamayan
Dilek yerinden kalkıp pencereye yöneldi. Perdeyi hafifçe araladı. Önce hiçbir
şey göremedi. Karanlık bir duvar vardı sanki dışarıda. Biraz daha dikkatli
bakınca bir takım şekiller gördü.
GÜLÜN SIRRI
Mustafa
Özçelik imzalı, Nar Yayınlarının çocuk serisinde yayınlanan 3. baskısı yapılan
masal kitabı. 9 ayrı anlatım, masal var kitap içerisinde.
Çizme
resimlerin kıtabın zenginliğini sağladığını ifade edelim. İlk masalın adı:
Dedem ve Ben, son masalın adı: Yunus’un Gül Bahçesinden, adlarıyla karşımıza
çıkıyor. İlk masalın girişi: Dedemi çok seviyorum. Ben henüz on yaşında bir
çocuğum. O ise, yetmişini aşmış bir ihtiyar. Yani aramızda büyük bir yaş,
bilgi, görgü ve tecrübe farkı bulunuyor.
MEHMET AKİF VE SAFAHAT
Nar
Yayınlarının gençlik serisi içerisinde yeralan, Mustafa Özçelik imzalı bir
araştırma inceleme. Kitabın tam adı: Gençler için Mehmet Akif ve Sahafat. 2. baskısı yapılan kitabın 256 sayfayla
okurlarının karşısına çıktığını, çıkarıldığını ifade edelim.
Mustafa
Özçelik imzalı önsözün bir yerinde: “Safahat bütünüyle eşsiz bir kitap. Şairi
de öyle. Çok müstesna bir şahsiyet. Bu yüzden şairini her yaştan insan çok
iyi tanımalı ve eserini de başucu
kitaplarından biri yapmalı” deniyor.
İstanbul,
Nar Yayınlarından üç kitap
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Merkezi
İstanbul’da bulunan Nar Yayınlarından üç kitap var masamda. Bunlar sırasıyla şu
isim ve imzalardan oluşuyor:
KALBİMİN KANAT SESLERİ
Hüseyin
Emin Öztürk imzalı Yediharf’in şiir serisinde Günyüzü görmüş. 112 sayfalık şiir
kitabının 4 ayrı bölümden oluştuğunu görüyoruz. Yeryüzünün bütün çocuklarına
armağan edilen “Kalbimin Kanat Sesleri” adlı kitabın 2. bölümü olan Hasret
Türküleri ‘Bu sevdanın uğruna’ adlı, başlıklı şiirle başlıyor. Anılan şiir 5
ayrı dörtlükten oluşturulmuş. Bir dörtlüğü bu şiirin:
Gözyaşıyla elimi açtım da
semalara,
Bu sevda ateşiyle kurudu
dudaklarım.
Yükledim hasretimi seherde
dualara,
Dualar ki içinde ne sırları
saklarım.
Hüseyin
Emin Öztürk, beyitlerden oluşan şiirleriyle, hecevezni tarzındaki şiirleriyle
ve serbest tarzdaki şiirleriyle dikkat çeken şairlerimizden biri. Kutluyorum.
GÜL AĞACI
Dr.
Hüseyin Emin Öztürk imzalı Gül Ağacı adlı kitap, Nar yayınlarının hikaye
serisinin 43. kitabı. Türkiye Yazarlar Birliği 1988 yılı “Çocuk Edebiyatı
Dalında Yılın Yazarı” ödülü verilmiş.
Kitap
içinde, 9 ayrı hikaye yeralıyor. Bunlardan Küçük Serçe ilk hikaye. Kitabın adı
olan Gül Ağacı son hikaye. Biz kitabın adı olan hikayenin satırlarına dönelim:
Rahmi
Bey, torunu Elif’i canından çok severdi. Ona çeşit çeşit oyuncaklar alır, onu
güldürmek için akla hayale gelmedik oyunlar icat ederdi.
Hikaye
böyle başlıyor, sürüp gidiyor. Tebriklerimi sunuyorum.
KINALI KUZU
Hüseyin
Emin Öztürk’ün bir başka hikaye kitabı. Nar Yayınları arasında 72 sayfayla
Günyüzü görmüş.
Ödüllü
kitap, 5. baskısı yapılmış. 9 ayrı hikayeden meydana gelen kitap, çizme
resimlerle de zenginleştirilmiş. İlk hikaye Derviş Dere adıyla karşımıza
çıkarken, 2. hikaye kitabın adı olan ‘Kınalı Kızı’ adının taşıyıcısı.
Kınalı
Kuzu adlı hikaye kitabın 13. sayfasında başlıyor. Girişi şöyle:
Bir
zamanlar, Anadolu’nun şirin bir köyünde, bir dedenin üç tane torunu varmış. En
büyükleri Mustafa, ortanca İbrahim ve en küçüğü Öksüz Ahmet’miş.
Mustafa
ile İbrahim bir kardeş, Öksüz Ahmet de
onların amcasının oğluymuş. Öksüz Ahmet ile İbrahim İlkokul üçe, Mustafa da beşinci
sınıfa gidiyormuş. Her sene mayıs ayı gelip de okulları tatil olunca, dedeleri
onları alır, yaylaya götürürmüş. Yine böyle bir göç ayında Toros Dağlarının
yemyeşil yaylalarından birine göçmüşler.
GÜNÜN SÖZLERİ:
Aklın başına
gelince, sakın pişman olacağın bir iş yapma. (Mevlana)
Kendi dertlerini
unutmak isteyenler, başkalarının dertlerine yardımcı olmaya
çalışmalıdır. (Cemil Sena)
Siyaset,
başkalarına sezdirmeden değişme sanatıdır. (Andre Malraux)
Güç ve güveni
hep dışımda aradım. Ama bunlar insanın içinden gelir ve her zaman
oradadırlar. (Sigmund Freud)
Burdur-Gölhisar’dan
‘Pınar’
Gazetesi
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Anadolu
Basın içerisinde yeralan, bana ulaşan gazetelerin sayfalarındaki gezintimi
sürdürürken, bugün Burdur İlimizin Gölhisar ilçesinde haftalık 8 sayfalık,
normal boyutlu, sevimli görünümüyle okurlarının karşısına çıkan, çıkarılan
‘Pınar’ Gazetesi sütun konuğum.
İlk
sayfası renkli basımlı olarak bize ulaşmaya başlayan Pınar Gazetesi 12. yayın
yılı içerisinde.
Masamda
624,25,26,27,ve 628. sayıları bulunan Pınar Gazetesinin önce kimliğine bakalım:
Sahibi:
Faruk Dumlupınar, Hukuk Danışmanı: Av.Zeki Aksoy, Sorumlu Yazı İşleri Müdürü:
Duygu Dumlupanır, Muhabir: Nursel Kanyücel, Sayfa Editörü: Serdar Ertilav,
Tlf:0248–4113780.
Pınar
Gazetesinde yazı ve şiirleriyle imzaları görünenler var. Yazarlar; Prof. Dr.
İsa Kayacan, Zekeriya Başgün, Lütfi Karaaslan, Mehmet Şener, şeklinde
sıralanırken, Şairler, Mustafa Avcı, Zekeriya Başgün olarak görülüyor.
Bu
isim ve imzaların yazı ve şiirlerinden bazı bölümler alarak devam edelim:
1- Azerbaycan ile Türkiye arasındaki kültür köprülerinin
temellerinin atıcısı, köprülerin hayata geçirilmesinden büyük emekleri,
gayretleri bulunan Doç. Dr. Tamilla Abbashanlı hocadan bir mektup ve ekinde bir
kitap aldım (İsa Kayacan)
2- Biz bilirdik ki, bu memleketin kurumları da bizim
dağları-ovaları da bizim, şehirleri-köyleri de bizi, tapusu da bizim, sokakları
da. Ancak son yıllarda bir şey değişmeye başladı (Lütfi Karaaslan)
3- Babaların varlığı insana güven verir. Babaların olması,
insanın güçlü olduğunu anlatır. Babaların eğitim ve öğretimdeki yerini inkar
edemeyiz (Mehmet Şener)
4- Gölhisar yayla, dağda yaylalar var/Muğla, Antalya,
Denizli komşular? Sıcaklarda komşular serin yer arar? Gel Gölhisar’a, bak ne
yaylalar var (Mustafa Avcı)
5- Askerlik çağı gelince, onu yolcu etmiştik/Beraber davul
zurnalarla halay çekmiştik/Vatana kurban olsun diye asker etmiştik/Amansız bir
kurşuna kurban gittik şehidim (Zekeriya Başgün).
Şimdi, Pınar Gazetesinin,
masamızda bulunan sayılarında yeralan, siyasi olmayan sosyal içerikli haber
başlıklarından bazı örnekler verelim:
- İlimiz Valisi Süleyman Tapsız, Altınyayla’da
incelemelerde bulundu/Gölhisar Devlet Hastanesi ‘Yangın söndürme ve hastane
tahliye tatbikatı senaryosu’
- Teke Yöresi 3. Altın Sipsi yarışması Pırnaz’da
kaldı/İlçemizde Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu bilgilendirme
toplantısı yapıldı,
- Kibyra Antik Kenti kazı çalışmaları devam ediyor/Foto
iz grubu Gölhisar’da/Kaymakamlar toplantısı yapıldı/Kaymakam Kırkbıyık’a,
Gölhisar Gençlik Hizmetleri ve Spor İlçe Müdürlüğü tarafından plaket verildi,
- ARO Dergisinde Gölhisar Kibyra tanıtıldı/Gölhisar
Devlet Hastanesinde gerçekleştirilen tatbikat gerçeğini aratmadı,
- Üroloji uzmanı görevini başladı/Başhekim koca görevine
başladı/Kültür Mantarının borsasını Altınyayla belirliyor vd.
Yozgat’tan
‘Sorgun Postası’ Gazetesi
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Gazetelerimizin
sayfalarındaki gezintimi, bir düzen ve bir sıralama içerisinde sürdürüyorum.
Bugün sütun konuğum gazete, Yozgat ilimizin Sorgun ilçesinde günlük yayınlanan
32. yayın yılı içerisindeki “Sorgun Postası” Gazetesi.
Altı
Normal sayfalık ‘Sorgun Postası’ Gazetesinin bir özelliği var: Belirli zaman
dilimindeki sayılarında, çoğunluğu Ankara çıkışlı onlarca makale yazarının,
köşelerinden yaptıkları seslenmelerle, merhabalaşmalarla başlayan bir zenginlik
ortaya koyuyorlar. Böyle bir birliktelik, bir araya gelişin, Türkiye’de başka
gazete veya gazetelerde olduğunu hatırlamıyorum! Bu nedenle öncelikle bu
organizasyonun baş mimari Salım Taşcı hocayı kutlamak istiyorum. Bu güzelliğin
hayata geçirilmesini sağlayan Doğan Özmen hocamızı da kutlamak, alkışlamak
istiyorum. Sorgun postası gazetesinin, Kültür koleksiyonu, makale yazarlarının
oluşturduğu koalisyon görünümlü, 2 bin 965, 2 bin 983 ve 2 bin 989. sayıları
var masamda. Bu üç ayrı sayıda makaleleriyle okurlarının karşısına çıkan,
kültür koleksiyonunu oluşturan isim ve imzalardan sözetmeden önce, Sorgun Postası Gazetesinin kimliğine
bakıyorum:
Sahibi
ve kurucusu: Doğan Özmen, Yayın yönetmeni: Şahin Özmen, Sorumlu Yazı İşleri
Müdürü: Özlem Başer, Sayfa Editörü: Oğuzhan Saydım; Muhabir: Tekin Taştekin,
Tlf: 0354-415 1707.
Şimdi,
maşallah diyerek, Sorgun Postası Gazetesinin makale yazarlarının isim
sıralamasıyla devam edelim: İsmet Solak, Yekta Güngör Özden, Prof.Dr.Uğur
Büget, Ercan Deva, Gürkan Hacir, Ali Demirdağ, Mevlüt Uluğtekin Yılmaz, Haydar
Ahi, Yahya Aksoy, Salim Taşçı, Dursun Erkılıç, Prof.Dr. İsa Kayacan, Salim
Savcı, Ahmet Sargın, Dr.Ata Soyer, Ahmet Dirican, Nahit Duru.
Bu
isim ve imzalardan, birkaçının makalelerindeki cümlelerden kısa alıntılarla
devam edelim:
1-Kimi gösterişli toplumsal etkinliklerden sonra ülkenin
gündemine, Ege-Akdeniz yörelerinden duyulan depremi oturtanlar yanında, siyasal
olayların önceliğini savunanlar çoğunluğu oluşturmaktadır (Yekta Güngör Özden)
2-Elbette, tanıtım ihtiyacı fazla tanınmamaktan
kaynaklanmaktadır. Nasıl olmasın ki, Yozgat’ın tarihi değerleri tam gün yüzüne
çıkmış değildir. Çıkmış olanlar da iyi tanıtımdan bu zamana kadar yoksun
bırakılmıştır. (Salim Taşcı)
3-Yozgat’ın tarihine, doğasına, kültürel ve folklorik
özelliklerine her haliyle yer verilen Tanıtım Günleri’nin baş kahramanı hiç
kuşkusuz Ankara’daki Yozgatlı Dernekler Federasyonu Genel Başkanı Ahmet Koç idi
(Dursun Erkılıç)
Bir haber: Yıllardan beri köşe
yazılarıyla gazetemize büyük katkılar sağlayan değerli insan Dr.Turhan
Temuçin’i kaybettik. Doktorluğunun yanı sıra, çeşitli gazete ve dergilerde köşe
yazıları yazan Dr. Turhan Temuçin, bir yıla yakın süredir tedavi görmekteydi.
İstanbul
‘Nar Yayınları’ndan
beş ayrı
kitap
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Merkezi
İstanbul’da bulunan ‘Nar Yayınları’nın beş ayrı kitabı var masamda. Bunlar
değişik yazarlara ait. Anılan kitap sırasıyla:
ZÜMRÜDÜANKAYI ARAYAN
ÇOCUK
Ahmet
Efe imzalı 64 sayfalık, çocuklara yönelik bir kitap. İç sayfalardaki çizme
resimlerle de zenginleştirildiğini görüyoruz anılan yayının.
Çocuklara
yazılan şiirler “Şiir ve çocuk” başlıklı bir sunuşla başlıyor. Buranın bir
yerinde: “Şiir ve çocuk ayrılmaz iki dosttur. Her zaman birbirlerini arar ve
bulurlar. Kopmaz bağlar vardır aralarında, kucaklaşmış iki kardeş gibidirler”
deniyor.
İNTEROĞLAN ZAMANDA
KAYBOLUŞ
Mehmet
Esen imzalı, Nar Yayınlarının 300. kitabı 64 sayfayla şekillendirilmiş. İç
sayfalardaki çizme resimlerle zenginleştirilme sağlanmış. İçindekilerin
başlıkları: İnteroğlan ile Kaya tay, İnteroğlan Çin Seddinde, İnteroğlan
Cebelitarık Boğazı’nda, İnteroğlan ile Afrikalı Beyaz çocuk, şeklinde
sıralanıyor.
Anlatımın
başlığı ilk sayfadan: Kara Tay, yanıma gel oğlum. İstediğin yayı yaptım. Kara
Tay bir Kızıldereli çocuktu. Babasının çok sevdiği arkadaşı öldüğü gün o dünya
ya gelmişti.
ÖZÜRLÜĞÜ SATIN ALANLAR
Nar
Yayınlarının çocuk serisinde yeralan Vedat Sağlam imzalı 112 sayfalık 2.
baskısı yapılan, Tarihte geleceğin izlerinin 4. olarak yayınlanan kitap.
İç
kapakta, Ebediyen anlatılacak destan Çanakkale’nin kahramanlarından
sözediliyor. Nar yayınlarının 245.kitabı. İçindekiler altındaki başlıklar:
Tenedos Müftüsü, Doktor baba ve yaralı oğul, Mehmetçiğin vicdanı, Dostluk
köprüsü: Çanakkale, Osmanlı anası, 57. Alay Kumandanı, Yarbay Hüseyin Avni
beyin oğlu, Tekin Arıburun Paşa, şeklinde sıralanıyor.
111.
sayfadaki şiirle noktamızı koyalım: Yarılmış toprak suya, su buluta
emanet/Yusuf kuyuya, Mısır Yusuf’a emanet/Hak Nebi mağaraya, Medine Hak Nebi’ye
emanet/İbrahim ateşe, İsmail bıçağa emanet/Ne bıçak, ne ateş, ne kuyu, ne de
mağara etti ihanet/Mehmetçiğim, senin vazife şuurun, söyle, kime emanet?..
SANTRANÇLA ÖRÜLEN DÜNYA
Reşat
Gürel imzalı, Nar Çocuk-Roman serisinde, tarihte geleceğin izleri 3 olarak 2.
baskısı yapılan, Nar Yayınlarının 272. kitabı olarak 78 sayfayla Günyüzü
görmüş.
Şiirsel
bir anlatım var kitapta. 7. sayfadaki ilk anlatımın giriş bölümü şöyle:
Bir
varmış, bir yokmuş/Evvel zaman içinde/Tam beş yüz yıl öncesinde/Hazar Denizi
çevresinde/Tebriz isminde/Güzel bir şehir varmış.
ŞAHİN BEY
Nar
Yayınların çocuk serisinde, Tiyatro dizisinde Reşat Gürel imzasıyla yayınlanan
90 sayfalık Nar Yayınlarının 271. kitabı olarak Günyüzü görmüş.
Oyunda
rol alanların sıralaması yapılmış ilk iki sayfada. Birinci sahne:’Perde
kapalıdır. Gençler sahnenin önünde basketbol oynamaktadır. Oradan geçmekte olan
Fehmi ‘ye seslenirler” girişinden sonra; Barış, Fehmi, Faruk, Tanzer,
karşılıklı ve bir düzen içerisinde konuşmaya başlıyorlar.
Bestami
Yazgan’dan: 4 kitap
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Eğitimci,
şair, yazar ve araştırmacı Bestami Yazgan hocanın, merkezi İstanbul’da bulunan
Nar Yayınları arasında Günyüzü görmüş dört ayrı kitabı var masamda. Bunlar
sırasıyla:
SEVGİ ÇİÇEĞİ
Nar
Yayınlarının çocuk serisinde 4. baskısı yapılan 64 sayfalık çocuklara yönelik
anlatımların yeraldığı mini, sevimli görünümlü kitap. Kitabın adı olan Güzellik
Çiçekleri, Bilgi bahçesinin gülü, Doğanın kalbi, Mutluluk Çiçekleri, Kınalı
kuzu gibi başlıklar altındaki anlatımlarda, yaşamanın güzelliği var, sevgi ve
hoşgörü gibi vazgeçilmez hasletler var.
Birer
mektup türünde yazılanların altına imzalar konulmuş, imza seni çok seven annen,
imza seni çok seven baban, imza size doyamayan öğretmeniniz gibi.
YILDIZLARA ASTIK
YÜREĞİMİZİ
Bestami
Yazgan hocanın bir başka kitabı. Nar yayınlarının şiir serisinde 128 sayfayla
Günyüzü görmüş. Gül soylu aşk, Yiğit töresi, Sabır türküsü gibi üç ayrı
bölümden meydana gelmiş, şekillenmiş.
9.
sayfada başlayan “Dost yüreğin geniş olsun” başlıklı dört ayrı dörtlükten
meydana gelen şiirin ilk dörtlüğü efendim:
Bağrı yanık dağlar gelir,
Dost yüreğin geniş olsun.
Gözü yaşlı çağlar gelir,
Dost yüreğin geniş olsun.
Bestami
Yazgan hocanın bir başka dört yanım sevgi dizisinden 3. baskısı yapılan çocuk
şiirlerinden oluşan kitabı:
GÖKKUŞAĞI SEVİNCİ
80
sayfalık çocuklara yönelik şiirlerin yeraldığı sevimli görünümlü kitap. Gerek
bu, gerekse öteki kitaplar, çocuklara yönelik sevgi çizimlerinin yeraldığı
kapak ve sayfalarla karşımıza çıkıyor. Mitabın 9. sayfada yeralan ilk şiiri
‘Bayrak Goncası’ adıyla üç ayrı dörtlükle karşımıza çıkıyor. Bu şiirin ilk
dörtlüğü:
Güzel
yurt beşiğinde/Mışıl mışıl uyur da/Yanağının alından/Bayrak örer bu yurda.
ŞİMDİ SEVDA YÜRÜSÜN
128
sayfalık, Nar Yayınlarının şiir serisinde yayınlanmış, Bestami Yazgan hocanın
bir başka kitabı. Sevgiyle besleyip büyüttüm aşkı, Sevgi diyen çağlar aşar,
Gönül güzeli, İsminin elifiyle, başlıklarıyla ayrılmış bölümlerden oluşuyor
kitap. 7. sayfada beş ayrı dörtlükle karşımıza çıkan, çıkarılan “O günden beri”
adlı, başlıklı şiirden bir dörtlük:
Yörüngene girdi yorgun yüreğim,
Bir türlü kendime dönemiyorum.
Derin gözlerine vurgun yüreğim,
Bir türlü kendime dönemiyorum.
Burdur’dan
‘Gölhisar Gündem’ Gazetesi
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Bana
ulaşan gazetelerin sayfalarındaki gezintilerimi, değerlendirmelerimi
sürdürürken, bugün sütun konuğum gazete, Burdur ilimize bağlı Gölhisar ilçemiz
merkezinde haftalık yayınlanan 6. yayın yılı içerisindeki “Gündemin içinde,
gündemin peşinde” sloganıyla okurlarının karşısına çıkan, çıkarılan ‘Gölhisar
Gündem’ Gazetesi.
12
normal sayfayla yayınlanan Gölhisar Gündem gazetesinin 331,32,33 ve 334.
sayıları var masamda. 05 Şubat 2006 tarihinde kurulan, kurucusu İbrahim
Nanecioğlu olan Gölhisar Gündem Gazetesinin imtiyaz sahibi: Bülent Okunakol,
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: İbrahim Erbay, Hukuk sorumluları: Av.Mustafa
Demirörs, Av. Yusuf Kemal Öztürk, Sayfa Editörü: Aylin Kılınç, Muhabir: Rıza
Şenol, Matbaa ustası: Recep Özcan, Antalya temsilcisi: İsmail Yağcı, Ankara
Temsilcisi: Kamil Irmak, Çavdır temsilcisi: Osman Oral, Dirmil temsilcisi:
Muzaffer Şimşek. Tlf:9248 411 28 12.
Gölhisar
Gündem Gazetesinde, makaleleriyle okurlarının karşısına çıkanlar (elimizdeki
sayılar itibariyle); Bekir Hasyavuz, İsmail Yağcı, Kudret Harmanda, Bülent
Okunakol, Osman Akkoç (yöresel bulmaca ve araştırma yazıları).
Şimdi
makale yazarlarının cümlelerinden alıntılar yapalım ve aşağıda verelim:
1-Biz büyük ilçeyiz, biz abi ilçeyiz, bizim nüfusumuz
daha yüksek mavallarıyla kendilerini kaf dağında görenler (!?) Çavdır
Adliyesinin Tefenni’ye bağlanmasından sonra bir kayaya tosladıklarını anladılar
mı acaba? (Bülent Okunakol)
2-Her köyde, ilçede, kasabada yada ilde yapılan
kavgalar, bizim ilçemizde de yaşanmış, ama bizimki yıllarca devam ettikten
sonra bazı şeylerin değişmesiyle, yada bitme noktasına gelmiştir (Osman Akkoç)
3-Dayanışma bir topluluğu oluşturanların duygu,
düşünce ve ortak çıkarlarda birbirlerine karşılıklı bağlanması demektir (İsmail
Yağcı)
4- Tarım sektörü; gıda güvenliği, kırsal kalkınma,
yapısal uyum, gelir ve çevre hedeflerine yönelik çok fonksiyonlu genel
yapısıyla sosyal ve ekonomik açıdan stratejik öneme sahip sektör olarak
değerlendirilmektedir (Kudret Harmanda).
Buradan sonra, Gölhisar Gündem
Gazatesinin sayfalarında yeralan, siyasi olmayan sosyal içerikli haberlerden
bazı başlıklar verelim:
-Burdur
Valisi Süleyman Tapsız Dirmil’de incelemelerde bulundu/Gölhisar Devlet
Hastanesi yeni Başhekimi göreve başladı/
-2012
yılı Kibyra Antik Kenti kazı çalışmaları /3. Altın Sipsi Yarışması Pırnaz’da
yapıldı/Göcek-Gürsu-Pırnaz yayla yürüyüşünün onuncusu yapıldı,
-Konak
Mahallesi Demokrasi Caddesi sakinlerinin talepleri var/Gölhisar Köyleri Hizmet
Götürme Birliği toplantısı yapıldı,
-Sevgiyi
hazmedeceksin/Gölhisar, Antalya Rehberler Odası Dergisinde tanıtıldı/
Gölhisar’da birkaç yerde 18.madde uygulaması yapılmalı. (Bekir Hasyavuz
Makalesinden).
Burdur’dan
‘Gazete Detay’
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Gazeteler,
gazetelerimiz. Masamda yer alanlar, bunların içinden seçip, sırayla
sayfalarında gezme fırsatı bulduklarım. Bugün sütun konuğum gazte, Burdur
ilimiz merkezinde 16 normal sayfayla haftalık olarak okurlarının karşısına
çıkan “Gazete Detay”.
İkinci
yayın yılı içerisinde olan ve masamda, 129,130,131 ve 132. sayıları bulunan
‘Gazete Detay’ın kimliğine bakıyorum önce:
Sahibi:
Abdurrahman Kızılkaya.. Genel Yayın Yönetmeni ve Yazı İşleri Müdürü: Abdurrahman
Kızılkaya. Görsel Yönetmen: Hatice Demirol, Muhabir: Ramazan Ercan. Tlf:0248
234 57 87.
Gazete
Detay’ın sayfalarında makaleleriyle okurlarının karşısına çıkanlar: Mustafa
Önder, Hasan Kırcı olarak görülüyor. Hasan Kırcı “Detay Karikatür’ü şekillendiriyor,
ilgili sayfadan okurlarıyla selamlaşıyor.
Mustafa
Önder’in “Sahte Türkçeciler” başlıklı makalesinin bir yerinde:
-“Bilerek,
kasten, özellikle dilimize saldıranlar, elbet bir gün bunun hesabını
vereceklerdir. Gazeteleri, televizyonları abuk-sabuk yabancı isim ve
sözcüklerle dolduran, medya maydanozları, matbaa görmemiş, viski düşkünü köşe
yazarları önce dönüp kendilerine baksınlar” denildiği görülüyordu.
Şimdi,
Gazete Detay’ın masamda bulunan dört ayrı sayısında yeralan, siyasi olmayan,
sosyal içerikli haberlerden, başlıkları ve bu haberlerden kısa cümleler alarak
bir değerlendirme sunuş yapmak istiyorum:
1-Bedesten Çarşı inşaatı tam gaz devam ediyor: Eski,
Peynir-Zeytin Pazarının bulunduğu alana yapılmaya başlayan yer altı otoparkı ve
Bedesten Çarşısı inşaatı hızla devam ederek, kısa sürede büyük aşamalar
kaydetti.
2-Burdur’daki Somalililere İl Müftülüğü’nden yardım
paketi: İl Müftüsü Osman Artan’ın Bozkurt Mahallesi Memur Lojmanlarında ikamet
eden Somali uyruklu mültecilere yardım kampanyası konusundaki personeli yapmış
olduğu çağrı sonucunda bir dizi yardım faaliyeti başlatıldı,
3-Park Bahçeler’den gece mesaisi: Burdur Belediyesi Park
ve Bahçeler Müdürlüğü ekipleri Orta refüj ve kavşaklardaki peyzaj
düzenlemelerine devam ediyor,
4-Sagalassos Türkiye’deki dostlarıyla buluştu:
Sagalossos’un tanıtımı için EPOS 7 Derneği, İstanbul Arkeoloji Sevenler Derneği
ile organize ettiği 04 Haziran 2012 tarihinde ve Dünyaca ünlü piyanist İdil
Biret tarafından verilen bir konserle tanıtımı yapılan Sagalassos Gecesi’nden
sonra bu muhteşem konseri internet sitesinden de duyurdu.
5-Tarkan’dan Burdur Gölü duyarlılığı: Tarkan, Doğa
Derneği’nin Burdur Gölü’nü Kurtarma Projesi’nin çalışmalarını yerinde görmek
için, Burdur’u ziyaret etti. Doğa Derneği yetkilileri ile birlikte gölün
etrafını gezen ve uygulama alanlarını ziyaret ederek, yapılan çalışmaları
tanıyan Tarkan Burdur Gölü’nün kurumaması için Burdur’u sevenlerle birlikte
mücadele sözü verdi.
GÜNÜN SÖZLERİ:
Havlayan bir
köpek, uyuyan bir aslandan daha çok işe yarar. (Washington Irving)
Büyük işler
başarmak için üstün yetenekli olmak gerekmez. İnsanüstü değil, ama insanların
içinde onlarla birlikte olmak gerekir. (Montesquieu)
Planlama birçok
kişi tarafından, harekete geçiş ise bir kişi tarafından yapılır. (Charles De Gaulle)
Bulunduğunuz
odadaki en önemli kişi, bir sonraki adımın ne olduğunu bilendir. (James L. Webb)
Yusufelili
Aşık Pervani
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Değerli
dostum, şair, yazar, araştırmacı Aydın Karasüleymanoğlu aracılığıyla bana
ulaşan kitaplardan biri: Yusufelili Aşık Pervani Hayatı ve Şiirleri. 320
sayfalık kitap Nurten Önder (Çelik) ve Mustafa Önder’in düzenlemeleriyle
hazırlanmış, Günyüzü görmüş.
Perihan
Çelik ve Aydın Karasüleymanoğlu imzalı ikişer sayfalık sunuş ve önsöz
mahiyetinde yazılanla var. Perihan Çelik: “Babamız, yıllardır sadece
babamızdı. Tatili bile olmayan fırıncılık mesleğini uzun yıllar sürdürdü. Davet
edildiğinde Aşıklar bayramına katılırdı. Ne bağlamasını, ne de şiirlerini
bizimle paylaşmazdı” diyor.
Aydın
Karasüleymanoğlu ise, Aşık Pervani’nin Çoruh vadisi ozanları içindeki yerinden
sözediyor, bir yerinde de; “Aşık Pervani, Yusufeli gibi çetin bir doğada
bulunmuş, genç yaşta yetim kalarak, yaşamın zorluklarıyla yüzleşmiştir.
Şiirlerini güçlü kılan, karşılaştığı önemli ozanları zora sokan yeteneğiyle
kendini kabul ettirmiş bir büyüğümüzdür” ifadeleriyle yorumluyor, özetliyor.
Sonraki
sayfalarda, Aşık Pervani’nin hayatından kesitler sunuluyor. Arkasından
şiirlerinden örnekler veriliyor. Aşık Pervani hakkında yazılan şiirler ve arkasından
düşünceler var kitap içinde.
15.
sayfaya dönelim, Aşık Pervani’nin hayatıyla ilgili birkaç cümle hakledelim:
Asıl adı İsmail Çelik olan Aşık Pervani, 05 Marat 1931 tarihinde Artvin’in
Yusufeli ilçesine bağlı Okar (Havuzlu)köyünde dünyaya geldi. Şair Tellioğlu
sülalesinden olup, Babası Ali Efendi, Annesi Ayşe hanımdır. Aşık Pervani, 19.
yüzyıl badeli aşıklarından Aşık İkrari’nin torunudur.
Aşık
Pervani’nin kitap içindeki şiirleri “Ben” adlı şiirle başlıyor. Bilmek
isteyenlere bilgi veriyor. 8 ayrı dörtlükten meydana gelen bu şiirin bir
dörtlüğü şöyle:
Meşhur aşıklardan İkrari dedem,
Keşfi Baba, Aşık İzni muhterem,
İhzari, Şamilli, Zaloğlu Rüstem,
Kıymetli mücevher dürdaneyim
ben.
Aşık
Pervani şiirlerinde, önce kendisiyle barışık, sonra çevresinde olupbitenlere
karşı duyarlı. Kızgınlıkları, kırgınlıkları ve sitemleri var elbette. Bunlardan
fazla sözetmiyor, hissettirmiyor ama diyeceklerini sayfalara dökmekten, sazın
telleriyle nağmelendirmekten de geri kalmıyor. Bakınız; “Yoruldum” adlı, başlıklı
altı dörtlükten meydana gelen şiirinin girişimde ne diyor, neler söylüyor:
Öyle bir duygudur bu aşkı sevda,
Tatlı canım, üze üze yoruldum.
Derdim eksik olmaz, gittiğim
yerde,
Seyyah oldum, geze geze
yoruldum.
Kitabın
arka sayfasındaki, sazlı-sözlü “Bilmez” adlı şiirin ilk dörtlüğündeki Aşık
Pervani duyguları:
Cahile eylesen yüzbin nasihat,
İdrak edip, birin tutmayı
bilmez,
Kişide yok ise aslı asalet,
Büyüğüne, hürmet etmeyi bilmez.
Burdur’dan
‘Tefenni’nin Sesi’ Gazetesi
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Burdur
ilimize bağlı, Tefenni ilçemiz merkezinde haftalık yayınlanan, ‘Tefenni’nin
Sesi’ Gazetesi, bugün sütunumun konuğu. 36. yayın yılında bulunan Tefenni’nin
Sesi Gazetesinin kuruluş yıllarında, rahmetli Yunus Serttaş’ın yaşadığı
zorlukları yakından bilen birisiyim.
Altı
normal sayfayla haftalık yayınlanan 31 Ekim 1975 tarihinde Yunus Serttaş ve
Nuriye Serttaş tarafından kurulan Tefenni’nin Sesi Gazetesinin 1936, 37, 38,
39,40 ve 1941. sayıları masamda. Öncelikle gazetenin kimliğine bakalım:
Sahibi:
Özgür Batı, Yazı İşleri Müdürü: Esma Serttaş Ayaz, Sayfa Editörü: Önder Uysal,
Muhabir: Ali İhsan Okunakol. Tlf: 0248 491 20 98.
Tefenni’nin
Sesi Gazetesinde, makaleleriyle okurlarının karşısına çıkanlar: Prof. Dr. İsa
Kayacan, Mustafa Ağrı, Kadir Ertaş (şiirlerle, yazılarla-Edebiyat köşesiyle).
Şimdi bu isim ve imzalardan bazı cümleler alalım:
1-Burdur ilimizin en çalışkan insanlarının bulunduğu
Bucak ilçemizdeki Atatürk İlköğretim Okulunun Müdür Yardımcısı Kadir Sak’ın
bilgi notuyla bana ulaşan Pusula dergisi var elimde (Prof.Dr.İsa Kayacan)
2-Artık evlilikler üç-beş ayda biter oldu. Binbir zahmete
katlanılarak, çeşitli meşakketler çekilerek kurulan yuvalar incir çekirdeğini
doldurmayacak meselelerden yıkılıyor. Boşanma milletimiz tarihinde hiç olmadığı
kadar fazlalaştı (Mustafa Ağrı)
3-Bence en büyük hastalık düşüncedir. İnsan düşündüğünü
hayata geçiremiyorsa, bilin ki çaresizliğinden ve kendinden başkasına, kendini
anlatamayışındandır (Kadir Ertaş).
Sıra, Tefenni’nin Sesi
Gazetesinin elimdeki, masamdaki sayılarında yeralan, siyasi olmayan, sosyal
içerikli haberlerde. Bazı haber başlıkları:
- Tefenni için elele/Namık Kemal İlköğretim Öğretmenleri,
tatilde değil, tadilatta/Rastgele ateş açan zanlı tutuklandı,
- Yörükler yaylada buluştu/Kayısı üreticisi dertli/Sahte
emekliler yakayı ele verdi,
- Karamanlı’da mermer ocağına yıldırım düştü/MAKÜ yeni
Dekanı Odabaşoğlu görevine başladı,
- Göl kenarında şüpheli ölüm/İlimizde muhtemel depreme ve
afete karşı hazırlıklar gözden geçirildi,
- Burdur Devlet Hastanesi örnek hastane
seçildi/Osmanlı’dan kalma kütüphane ziyarete açılıyor,
- Libya askerleri Burdur’da eğitilecek/Artık teşvik
belgesi almak için Ankara’ya gitmeye son/Besilik erkek sığır desteği
başvuruları başladı vd.
Ahmet Çelik Hocadan:
Çanakkale Şiiri
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Aydın-Nazilli,
Erkek İlköğretmen Okulundan mezun olmuş öğretmenlerimiz 19. buluşmasını
Çanakkale ilimizde 29, 30,31 Haziran 2012 tarihlerinde gerçekleştirdiler. Bu
öğretmenlerimizden biri de, eğitimci, şair ve yazar Ahmet Çelik’ti. Çanakkale
gezilerinin sonunda, Ahmet Çelik hoca 10 ayrı beşlikten meydana gelen “Çanakkale”
adlı bir şiir yazdı. Bu şiirin altı ayrı beşliğini aşağıya alıyorum efendim:
ÇANAKKALE
Vatanıma
kurdu hile,
Tek yoluydu
Çanakkale,
Geldi düşman
bile bile,
Gelin bakın
bura hele,
Ders veriyor
Çanakkale..
Boğaz Önü
gemi dolu,
Açamıyor hain
yolu,
Mermi yağar
dolu dolu,
Gelin bakın
bura hele,
Ders veriyor
Çanakkala.
“Vatan” deyip
yürek coştu,
Yaşlı-genci
bura koştu,
Anadolu sanki
boştu,
Gelin bakın
bura hele,
Ders veriyor
Çanakkale.
Düşman milyon
mermi attı,
Şehitlerim,
yattı-kalktı,
Kafir gördü,
şaştı-baktı,
Gelin bakın
bura hele,
Ders veriyor
Çanakkale.
Çanakkale
büyük anıt,
Dost-düşmana
işte kanıt,
Bulamazsın
buna yanıt,
Gelin bakın
bura hele,
Ders veriyor
Çanakkale.
Cettim çekmiş
çile zahmet,
Geldi gördü,
Çelik Ahmet,
Ayşe, Fatma,
Ali-Mehmet,
Gelin bakın
bura hele,
Ders veriyor
Çanakkale.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder