5 Mart 2009 Perşembe

Gazeteci-Yazar İsa Kayacan: Zeybeği tek başına değil toplu oynadığımızda Burdur’un sesi duyulur.
Röportaj: Hasan TÜRKEL
Burdur basınının duayeni, Gazeteci Yazar İsa Kayacan’ı, şehre hakim Yeşiltepe’de gerçekleştirdiğimiz bir söyleşiyle, “Şehirde ve Ülkede Gündem” köşemize konuk ettik. Üstat Kayacan’a, yayına hazırladığı “Burdur Destanı Bensiz Olmaz” adlı kitabına ilişkin sorular yöneltip, Burdur’a dair de yorumlarını aldık.
Hasan Türkel : Sayın Kayacan, yayına hazırladığınız ve gazetemizde, eski deyişle tefrika etmeye, yani bölümler halinde yayınlamaya başladığımız “Burdur Destanı Bensiz Olmaz” adlı kitabınızın hazırlık evresi nasıldı?
İsa Kayacan : Burdur’la ilgili “Burdur Hatırlamaları” adlı, ikinci baskısı yapılan kitabım başta olmak üzere, değişik yayınlar yanında Burdur’un ve Burdur’lunun manzum türüyle, yani manzum anlatım biçimiyle dile getirilmesinin bir araya toparlanmasının yararlı olacağını düşündüm. Ve Türkiye’de, bu alanda bir ilki gerçekleştirmek istedim.
H.T. : “Burdur Destanı Bensiz Olmaz” adlı kitabınız Burdur’u tanımaya nasıl katkı sağlayacak?
İ.K. : Burdur, elbette değişik kaynaklarda, özellik ve güzellikleriyle birlikte yer alıyor. Ancak, düz yazı, yani nesirle verilenler çok uzun olduğu için, şiirle anlatmanın daha pratik, daha kısa yoldan, Burdur ve Burdur’luya bir tasvir verebileceğini ve bu çalışmanın Burdur’u tanımaya katkısının daha etkin olacağını düşünüyorum.
H.T. : Üstad, “Burdur Destanı Bensiz Olmaz” da, ilk kez gün ışığına çıkardığımız Burdur’a dair şeyler de yer alacak mı?
İ.K. : Burdur’u tanımlamaya ilave gibi imkanım yok. Ama bu varolanların tesbiti, değerlendirilmesi ve bir araya getirilmesi anlamında değerlendirilebilir.
BURDUR SEVDADIR, BURDUR’LU SEVGİ YUMAĞI.
H.T. : Kitabınızda tabiat, tarım, turizm, sosyal yapı, kurumlar, sanat, yemekler, daha pek çok alanda bilgiler yeralıyor. Bu anlamda, kitabın amacını ortaya koyarsak, ne söylersiniz? İ.K. : Burdur sadece bir kelimeden ibaret değil. Bu anlatım içerisinde varolan farklı bilgiler, belgeler, Burdur’un tarihinden de başlıyarak, kültürel varlıklarıyla, yöneticileriyle, gazete ve gazetecileriyle, çok geniş bir biçimde ele alınması, değerlendirilmesi amaçtır.
H.T. : Burdur’u iki cümleyle tanımlarsanız?
İ.K. : Burdur, bir sevdadır. Burdur’lu, sevgi yumağıdır. Burdur, hasrettir, özlemdir. Burdur, sevgi kentidir.
BURDUR’LU, FERDİ HAREKETTEN VAZGEÇMEZSE, KALKINAMAYIZ.
H.T. : Burdur’un gelişmesi, daha doğrusu gelişmemesi hakkında görüşleriniz neler?
İ.K. : Yıllardır söylemeye gayret ettiğim bir söz var. Burdur’lular zeybeği, tek başına oynuyor. Halbuki zeybek oyunu, toplu halde oynanırsa ses verir, görüntü zenginliği ortaya koyulur. Burdur’lu, ferdi hareket etmekten vazgeçmediği sürece, bir araya gelme ve beklenen kalkınmanın sağlanması mümkün olamayacaktır.
H.T. : Burdur’da, sanat, şiir, yazı, resim, yani kültür üretimi ne alemde sizci?
İ.K. : Geçmiş yıllara baktığımız zaman, kültürel çalışmalar ülke genelinde olduğu gibi Burdur’da da zayıflamıştır. Ancak, gelecek için ümit veren, şair ve yazarlarımız fazla olmasa da vardır.
H.T. : Ülkenin, başka kültürlerden etkilenmemiş, en özgün kültürü olan Teke Yöresi kültürü hakkında düşüncelerinizi alabilirmiyiz?
İ.K. : Burdur, Teke kültürünün başkentidir. Sipsisinden kabak kemanesine, bağlamasından curasına, Ahmet Yamacı’sından Hamit Çine’sine ve Sümer Ezgü’süne kadar uzanan, büyük bir kültür zenginliği vardır.
TÜRKÜLERİMİZ, DENİZLİ VE KOMŞU İLLERE MALEDİLMİŞ.
H.T. : Teke kültürünün yeterince tespit edilip arşivlenerek, kayıt altına alındığı söylenebilir mi sizce? Alınmadıysa neden?
İ.K. : TRT repertuarlarında bulunması gereken Burdur çıkışlı pek çok türkü, ya Denizli’ye ya da çevredeki başka illere ait olarak kayıtlara geçirilmiş. Bunun üstüne bir de, Burdur’da konu ile ilgilenmesi gerekenlerin, fazla duyarlı ve etkili olamayışlarını ve sorunun bunlardan kaynaklandığını söylemek yanlış olmaz.
BURDUR’A KARŞI GÖREVİMİZ BİTMEZ,
H.T. : Sayın Kayacan, artık bir üniversitemiz var. Bu kültürün korunması ve yansıtılması anlamında, üniversiteden beklentileriniz var mı?
İ.K. : Üniversite, adı üstünde Teke Folklörüyle ilgili, bilimsel araştırma ve çalışmalarını arttıracak, kayıt altına alacak ve ülke genelinin hizmetine sunmalıdır. Beklentimiz budur.
H.T. : Sayın üstad, şimdi şöyle gerilere, hatta çocukluğunuza kadar giderek düşündüğünüzde, geleneklerimizde Burdur’a has, düğüne, şenliğe ilişkin bir tablo aktarabilir misiniz bize?
İ.K. : Bizim çocukluğumuzda, Hıdırellez katılımları, çok etkili olurdu. Bir bayram havası içinde geçerdi. Şimdi rahmetli olan, köyümüz sakinlerinden, bağlama çalanlar ve Burdur türkülerini seslendirenler, beni çok etkilerdi. Onları hatırladım.
H.T. : Üstadım. Söyleşimizin sonunda, mesajınız nedir?
İ.K. : Burdur’lu olarak, Burdur ve Burdur’luya karşı görevlerimin bitmediğini ve bitmeyeceğini biliyorum. Hepimiz, elimizden ne geliyorsa yaparak, Burdur ve Burdur’luyu sürekli, Türkiye ve Dünya gündeminde tutmaya devam etmeliyiz. (Burdur Gazetesi, 02 Mart 2009)
******KONUK YAZAR**********
ECE KÖYÜ’NÜN ECESİ
Melahat ECEVİT
Prof. Dr. İsa Kayacan genç yaşta yazı hayatına başlaması onun için hayatının dönüm noktası olmuştur. Çeşitli kademelerde görev yapmıştır. Binden fazla gazete ve dergilerde yazarak Anadolu Basınının duayeni unvanını kazanmıştır. Ve çeşitli ödüllere layık görülmüştür.
İsa Kayacan, merkezleri Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de bulunan Asya Üniversitesi Rektörlüğü Dünya ve Uluslararası ilim Merkezi Başkanlığı İlmi Şuraları kararıyla 19-20 Haziran 2003 tarihlerinde kendisine iki ayrı (fahri doktora) ve Vektör Uluslararası İlim Merkezi Başkanlığınca Fahri profesörlük ünvanları verilmiştir.
Hayatını kültür sanat ve edebiyata adayan İsa Kayacan, yaptığı hizmetleriyle Türkiye basınının tanıdığı önemli bir şahsiyettir. Bir insanın doğup büyüdüğü yere hizmet etmesini bir kutsal görev kabul eden İsa Kayacan, bu kutsal görevini Ece Köyü’nde gerçekleştirmiştir. Aylar önceden başlayan açılış hazırlıkları 2007 Eylül ayında çalışmalarıyla başlamıştır. Çeşitli uğraşlardan sonra kütüphanesinin açılışı 01.11.2008 tarihinde hizmete girmiştir.
Ece Köyü Prof. Dr. İsa Kayacan Kütüphanesi adı altında açılışa sunulmuştur. Ece Köyü Muhtarlığı kararıyla da aynı tarihte yine Ece Köyü’nde İsa Kayacan Sokağı açılımı gerçekleştirilmiştir. Ece Köyü’nde bir bayram havası estirilmiştir. Ece Köyü’nde açılan bu kütüphane sayesinde yöre halkı ilim irfan yuvasına kavuşmuştur. İsa Kayacan’ın 1956 yılında yayınlanmış olan ilk şiiri bana hiç gitmek nasip olmayan Ece Köyü’ne götürür.
Bizim köyün adı Ece
Karanlıktır her gece
Eşeler Dağı’na giden
Oduncu emmiler dayılar
Merhaba….
İlk merhabasıyla başlayan basın hayatı sayısız merhabanın açılışı olarak devam etmektedir. Geniş bir dünyası olan Prof. Dr. İsa Kayacan Anadolu basınının sıcak bir dost kapısı olarak sevgiyi ve dostluğu yazmaya devam etmektedir.
Böylesine mesleğine bağlı ve âşık olan İsa Kayacan bitip tükenmeyen bir meşale gibi Anadolu’ya ışık yansıtmaktadır. Basın yolundaki çalışmalarını sevdalı bir nefer olarak devam ettiren, Türk basınının değerli mensubunu Allah korusun diyorum.
İsa Kayacan Ece Köyü’nde adına verilen kütüphane için çalışmaları sonsuza kadar anılacaktır. Şiirlere, sokaklara verilen ismin şimdi Ece Köyü’ne ve yörenin en anlamlı eseri olarak İsa Kayacan adına açılan kütüphane olmuştur. Kendilerini tebrik ediyor, Ece Köyü’nün Ece'si olan Prof. Dr. İsa Kayacan’a yaptığı değerli hizmetlerinden dolayı tebrik ediyor, saygılarımı sunuyorum.

Hiç yorum yok: