BANA YAZILAN ŞİİRLER VE İSA KAYACAN
Muharrem KUBAT
“Bana Yazılan Şiirler” Prof. Dr. İsa Kayacan’a yazılan şiirleri bir araya getiren eserin adı oluyor. Asıl konuya geçmeden önce eserin kahramanı Sayın Kayacan’ın özgeçmişi ile ilgili kısa bir bilgi sunmak istiyorum.
İsa Kayacan, 20 Eylül 1943 tarihinde Burdur’un Tefenni ilçesine bağlı Ece köyünde dünyaya gelmiştir. Anadolu Üniversitesi Açık öğretim Fakültesi Halkla İlişkiler Bölümü’ nü bitirmiştir.
İş ve İşçi Bulma Kurumu Genel Müdürlüğü, Orman ve Sanayi Bakanlıklarıyla, Basın-Yayın Enformasyon genel Müdürlüğü, TRT. ve Başbakanlık’ta görev yapmıştır.
Asıl mesleği yazarlık olan Kayacan, 31.12.2010 tarihi itibariyle 42 bin 065 makaleye imza atmış, edebiyatımıza her türden 129 eser vermiş, 3 bin 560 gazete ve dergide yazıları yer almış, değişik kuruluşlara 29 bin 920 kitap ve dergi hediye etmiştir.
Yine, dost ve kardeş Azerbaycan’la ilgili olarak en çok yazı yazan, bir başka söyleyişle Azerbaycan’ı gündemde tutan tek yazardır. Haklı olarak; UNESCO Milli Kültür Komisyonu üyesi olarak çalışan, Azerbaycan’ın Başkenti Bakü’de bulunan üniversitelerce kendilerine iki ayrı ayrı “Fahri Doktora”, bir Fahri Profesörlük" payesi verilmiştir. Elbette bu denli onore edilmeler kişiye manen bir güç vermektedir. Aslında Sayın Kayacan bu denli çalışmaları ile bunu çoktan hak eden bir kültür insanıdır. Özgeçmişte bazı çalışmalarını istatistik olarak sunduğum Kayacan’a bu denli unvanlar az bile demekten insan kendini alamıyor. Bu tür kişilere, kültürümüzün hak ettiği yeri alması için çok ihtiyacı olduğunu okuyucularımla paylaşmak istiyor, asıl konuya geçiyorum.
Sevgili okurlar, aslında, ben, Sayın Kayacan’a yazılan şiirlerle ilgili olarak bir şeyler yazacaktım. Fakat, özgeçmişteki yapılan işleri görünce doğrusu şaşırdım. İnsan ömrüne bu kadar yazı, makale, yorum şiir ve benzeri şeylerin sığdırılması olağan üstü bir gücü gerektiriyor. Tanrı, Sayın Kayacan’a bu gücü vermiş işte. Daha nice yıllar dilemek geçiyor içimden bu bilge insana...
Sözü edilen eserde 130 şairin 242 şiiri yer alıyor. Ayrıca, yazar ve şairler yazarla ilgili olarak yorumlarda bulunmuş. Bu cümleden olarak, “Yazarların Gözü ve Kalemiyle İsa Kayacan I” bölümünde şiirimizde çok saygın bir yeri olan ağabeyimiz, merhum Ahmet Tufan Şentürk yazar için şu yorumda bulunmuş.
"İsa Kayacan, Burdur’un Tefenni ilçesinin, Ece köyünden çarığıyla, yırtık poturu, yamalı gömleğiyle çıkmış, insan üstü bir irade, yılmak, yorulmak bilmeyen bir çalışma (çaba ile) koşmuş, koltuk değneğine dayanmadan " ben de varım" diyebilmiş, ipek böceği gibi kozasını örmüş, balarısı gibi peteğini balla doldurmuştur.”
Ne güzel tanım değil mi? üzerinde yorum yapmaya hiç gerek yok. Bu vesileyle şiirimizin duayeni ve tatlı insanı merhum ağabeyime kabrin cennet, ruhun şad olsun demeyi kendimce bir görev sayıyorum...
Eser sunuş kısmından sonra üç bölümden oluşuyor.
- Birinci Bölüm’de şairlerin yazarla ilgili yazdığı şiirler,
- İkinci Bölüm’de eser sahibinin vefat eden eşi Sabahat Kayacan’a ait yazdığı şiir ve yazılar.
- Üçüncü Bölüm’de yazarın eserleri,bestelenen şiirleri ve bazı yazarların Kayacan’a atfen yazdığı kitaplar yer alıyor.
Eserdeki ilk şiir Prof. Dr.İbrahim Agah Çubukçu’dan. Sayın Çubukçu "İsa Kayacan" adını verdiği şiirinin ilk kıtasında Kayacan için:
“İsa Bey’in adı belleklerde yaşar,
Güçlüge göğsünü germiş Kayacan.
Hizmetini saysak insanlar şaşar,
Kendini kültüre vermiş Kayacan.” demiş.
"Hizmetini saysak insanlar şaşar” derken hepimizin duygularına tercüman olmuş Sayın Çubukçu. Kayacan’ın çalışmalarını bundan daha güzel anlatan bir kıta bulmak çok zor doğrusu...
Kazım Poyraz, “Gönlü İlim Dolu” adını verdiği şiirinin son kıtasında:
"Gönlümüze mekan kurdu,
Canı gibi sever yurdu,
Kazım’ı sevgisi sardı,
Beğler beğidir Kayacan." diye tanımlamış İsa Kayacan’ı.
Şair İkinci Bölüm’de 12.02.2002 tarihinde kaybettiği eşi Sabahat’a içi yanarak şöyle seslenmiş:
"Aşkım ve heyecanım, en mübarek işimdin,
Ocağımı tüttüren sımsıcak ateşimdin,
Hayatımdın, eşimdin, her mevsim güneşimdin,
Şimdi karanlıktayım,çekilmiyor bu hayat,
Öksüz, yetim kalmışım, neredesin Sabahat?.
Katlanmak kolay değil.Hele bu ilk eşinizse ,acı- tatlı günleri birlikte paylaşmışsanız yokluğu her gün daha çok hissedilir. Onun yerini dolduracak birisini bulamazsınız.. (Yukarıdaki beş mısra Mustafa Ceylan’ın, İsa Kayacan’ın Ağıdı’ndan)
Sevgili Okurlar, buraya kadar Sayın Kayacan’ı sizlere tanıtmaya çalıştım. Tam tanıttığım kanısında değilim, Çünkü, kültür dolu bu insanı gereği gibi tanıtmak çok zor. Ancak teselli bulduğum bir yanı var. Bu, yeri doldurulamaz yazarı "GUİNNESS" Rekorlar Kitabı’na aday göstermek için çalışmalar başlatılmış. Şahsım adına çok sevindim,
Yetenek dolu bu insan, Türk kültürünü ve edebiyatını bir yerlere getirebilmek için gece dememiş, gündüz dememiş var gücüyle çalışmış. Tabir yerindeyse yaşamı, yazın olmuş, Keşke eli kalem tutan herkes böyle olabilse ve Tanrı’nın verdiği yeteneği böyle sergileyebilse. İşte, o zaman Türk edebiyatı hakettiği yeri alır ve yeryüzü edebiyat kulvarında “ben de varım" der.
Sayın Kayacan, bu denli güç üstü çalışmalarınız nedeniyle sizi candan kutluyor, hayranlığımı iletiyor, daha niceleri diyor, uzun ömürler diliyorum.
Ayrıca, Türk edebiyatı ve kültürü adına sizi saygı ile selamlıyorum...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder