23 Aralık 2011 Cuma

konuk yazar: "Muharrem Kubat"


BANAYAZILANŞİİRLERVEİSAKAYACAN
Muharrem KUBAT
“Bana Yazılan Şiirler” Prof. Dr. İsa Kayacan’a yazılan şiirleri bir araya getiren eserin adı oluyor. Asıl konuya geçmeden önce eserin kahramanı Sayın Kayacan’ın özgeçmişi ile ilgili kısa bir bilgi sunmak istiyorum.
İsa Kayacan, 20 Eylül  1943 tarihinde Burdur’un Tefenni ilçesine bağlı Ece köyünde dünyaya  gelmiştir. Anadolu  Üniversitesi Açık öğretim Fakültesi  Halkla İlişkiler Bölümü’ nü bitirmiştir.
İş ve İşçi Bulma Kurumu Genel Müdürlüğü, Orman ve Sanayi Bakanlıklarıyla, Basın-Yayın Enformasyon genel Müdürlüğü, TRT. ve Başbakanlık’ta görev yapmıştır.
Asıl  mesleği yazarlık olan Kayacan, 31.12.2010 tarihi itibariyle 42  bin 065 makaleye imza  atmış, edebiyatımıza her türden 129 eser vermiş, 3 bin 560 gazete ve  dergide  yazıları yer almış, değişik kuruluşlara 29 bin 920 kitap ve  dergi hediye  etmiştir.                       
Yine, dost ve  kardeş Azerbaycan’la  ilgili  olarak en çok yazı yazan, bir başka söyleyişle Azerbaycan’ı gündemde  tutan tek yazardır. Haklı olarak; UNESCO Milli Kültür Komisyonu üyesi olarak çalışan, Azerbaycan’ın Başkenti Bakü’de bulunan üniversitelerce kendilerine iki  ayrı ayrı “Fahri Doktora”, bir Fahri Profesörlük" payesi    verilmiştir. Elbette bu denli onore edilmeler kişiye     manen bir güç vermektedir. Aslında Sayın Kayacan bu denli  çalışmaları  ile  bunu çoktan hak  eden bir kültür insanıdır.  Özgeçmişte  bazı çalışmalarını istatistik  olarak sunduğum Kayacan’a bu denli unvanlar az bile demekten insan kendini alamıyor. Bu tür kişilere, kültürümüzün hak ettiği yeri alması için çok  ihtiyacı olduğunu okuyucularımla paylaşmak  istiyor, asıl konuya  geçiyorum.
Sevgili  okurlar, aslında, ben, Sayın Kayacan’a yazılan  şiirlerle ilgili olarak bir şeyler yazacaktım. Fakat, özgeçmişteki yapılan işleri  görünce doğrusu şaşırdım.   İnsan ömrüne bu kadar yazı, makale, yorum şiir ve  benzeri   şeylerin sığdırılması  olağan üstü bir gücü gerektiriyor.   Tanrı, Sayın Kayacan’a bu gücü vermiş işte. Daha  nice  yıllar dilemek geçiyor içimden bu bilge  insana...
Sözü edilen eserde 130 şairin 242  şiiri yer alıyor. Ayrıca,  yazar ve  şairler yazarla ilgili olarak yorumlarda bulunmuş. Bu cümleden olarak, “Yazarların Gözü ve Kalemiyle İsa Kayacan I” bölümünde şiirimizde çok saygın bir yeri olan ağabeyimiz, merhum Ahmet Tufan Şentürk yazar için şu yorumda bulunmuş.
"İsa Kayacan, Burdur’un Tefenni ilçesinin, Ece köyünden çarığıyla, yırtık poturu, yamalı gömleğiyle çıkmış, insan üstü bir irade, yılmak, yorulmak bilmeyen bir çalışma (çaba ile) koşmuş, koltuk değneğine dayanmadan " ben de varım" diyebilmiş, ipek böceği gibi kozasını örmüş, balarısı  gibi peteğini balla doldurmuştur.”
Ne güzel tanım değil  mi? üzerinde yorum yapmaya hiç gerek yok. Bu vesileyle şiirimizin duayeni ve tatlı insanı merhum ağabeyime kabrin cennet, ruhun şad olsun demeyi  kendimce bir görev sayıyorum... 
Eser sunuş kısmından sonra üç bölümden oluşuyor.                                         
- Birinci Bölüm’de şairlerin yazarla ilgili yazdığı şiirler,
- İkinci Bölüm’de eser sahibinin vefat eden eşi Sabahat Kayacan’a ait yazdığı  şiir ve yazılar.
-  Üçüncü Bölüm’de yazarın eserleri,bestelenen şiirleri ve bazı yazarların Kayacan’a atfen yazdığı kitaplar yer alıyor.                                                                    
Eserdeki ilk şiir Prof. Dr.İbrahim Agah Çubukçu’dan.   Sayın Çubukçu "İsa Kayacan" adını verdiği şiirinin ilk kıtasında Kayacan için:
“İsa Bey’in adı belleklerde yaşar,
Güçlüge göğsünü germiş Kayacan.
Hizmetini  saysak insanlar şaşar,
Kendini kültüre vermiş Kayacan.” demiş.
"Hizmetini  saysak insanlar şaşar” derken hepimizin duygularına tercüman olmuş Sayın Çubukçu. Kayacan’ın  çalışmalarını bundan daha güzel anlatan bir kıta bulmak  çok zor doğrusu...
Kazım Poyraz, “Gönlü İlim Dolu” adını verdiği şiirinin son kıtasında:
"Gönlümüze mekan kurdu,
Canı gibi sever yurdu,
Kazım’ı sevgisi sardı,
Beğler beğidir Kayacan." diye tanımlamış İsa Kayacan’ı.
Şair İkinci Bölüm’de 12.02.2002 tarihinde kaybettiği eşi Sabahat’a içi yanarak şöyle seslenmiş:
"Aşkım ve heyecanım, en mübarek işimdin,
Ocağımı tüttüren sımsıcak ateşimdin,
Hayatımdın, eşimdin, her mevsim güneşimdin,
Şimdi karanlıktayım,çekilmiyor bu hayat,
Öksüz, yetim kalmışım, neredesin Sabahat?.
Katlanmak kolay değil.Hele bu ilk eşinizse ,acı- tatlı günleri birlikte paylaşmışsanız yokluğu her gün daha çok hissedilir.   Onun yerini dolduracak birisini bulamazsınız.. (Yukarıdaki beş mısra Mustafa Ceylan’ın, İsa Kayacan’ın Ağıdı’ndan)
Sevgili Okurlar, buraya kadar Sayın Kayacan’ı  sizlere tanıtmaya  çalıştım. Tam tanıttığım kanısında değilim,  Çünkü,  kültür dolu bu insanı gereği gibi tanıtmak çok zor.  Ancak teselli bulduğum bir yanı var. Bu, yeri doldurulamaz yazarı "GUİNNESS" Rekorlar Kitabı’na aday göstermek için çalışmalar başlatılmış. Şahsım adına çok sevindim,
Yetenek dolu bu insan,  Türk kültürünü ve edebiyatını bir yerlere getirebilmek için gece dememiş, gündüz dememiş var gücüyle çalışmış. Tabir yerindeyse yaşamı, yazın  olmuş, Keşke eli kalem tutan herkes böyle olabilse ve  Tanrı’nın verdiği yeteneği böyle sergileyebilse. İşte, o zaman Türk edebiyatı hakettiği yeri alır ve yeryüzü edebiyat kulvarında “ben de varım" der.                                                                                           
Sayın Kayacan, bu denli güç üstü çalışmalarınız nedeniyle sizi candan kutluyor,  hayranlığımı  iletiyor, daha niceleri diyor, uzun ömürler diliyorum.
Ayrıca, Türk edebiyatı ve kültürü adına sizi saygı ile  selamlıyorum...

Hiç yorum yok: