Türkiye’de, Millet (vekil) leri her bakımdan hep (asıl) larının
önünde yer almışlardır (!)
Prof. Dr. İSA KAYACAN
TDK’nın Türkçe sözlüğünde Vekil; Birinin işini görmesi için, kendi yerine bıraktığı veya yetki verdiği kimse, olarak açıklanırken, Milletvekili: Anayasaya göre, millet meclisine seçimle giren millet temsilcisi, mebus, parlamenter, vekil, olarak ifade ediliyor.
Türkiye’de bu iki kelime, anlamları itibariyle, özellikle Milletvekilleri açısından bakıldığında yer değiştirmiş olarak görülüyor. Milletvekili, asıl olan Milletin yerine geçmiş görünüyor. Bakmayın siz, Genel merkezde, Parti Genel Başkanlarının veya birkaç kişinin sıralama yaparak, seçim bölgelerinde milletin seçimine sundukları, “onaylayın kardeşim” dedikleri sıralama sistemine.. Burada başlayan seçmen, vatandaş yokluğu, sonraki günlerde, yıllarda sürüp gider.
Hatırlanacaktır 23 Aralık 2011 tarihinde Fransız Millet Meclisinde, Ermeni soykırımının inkârını suç sayan kararına kilitlendiğimiz sırada, TBMM Genel Kurulunda gece yarısı baskınıyla, bir başka kanunun dibine eklenen bir düzenlemeyle milletvekili maaşlarına zam yapılması önergeleriyle, TV yayınının olmadığı bir saatte getirilerek, Başkanvekili Meral Akşener’in yönettiği ve söz isteyenin olup olmadığını sorduğu, ama söz isteyenin olmadığı bir oldu-bitti içerisinde, dört partinin milletvekillerinin imzalarıyla ilk teklifle emekli vekil maaşları 3 bin liradan 6 bin liraya yükseltildi… Bu az bulunmuş olacak ki, gece yarısı baskını içerisinde ikinci önerge geldi. Genel kurulda kabul edilen bu ikinci önergeyle maaşlar 7.775 liraya yükseltiliverdi. Burada gözden kaçan kaçırılan daha pek çok gerçek var. Bunlardan: Emekli bir vekilin yanı sıra halen 12 bin lira maaş alan milletvekilleri eğer aynı zamanda emekliyse, 15-17 bin lira maaş alacak.
TBMM Başkanı Cemil Çiçek’in, Parlamenterler Birliği Başkanından da aldıklarıyla desteklediği ve CHP, BDP, AKP ve MHP’yi temsilen milletvekillerinin imzalamakta tereddüt etmedikleri ortak önergeyle, yıldırım hareketiyle gerçekleştirilen kıyak maaş zammı, deneyimli siyasetçi TBMM Başkanı Cemil Çiçek tarafından, “milletvekilleri yüz düğüne giderler, bu kadar altın takarlar. Zam bir ihtiyaçtı. Eski yıllarda yapıldı” gibi, vatandaşın kabul etmeyeceği, edemeyeceği gerekçelerle savunuldu. Milletvekilleri bu kadar düğüne gidiyorlarsa gidiyorlar, takıyorlarsa takıyorlar.. Kendi menfaatleri, gelecekleri için takmıyorlar mı..Yeni yeni oy hesabı için yapmıyorlar mı?.
Sonra bir başka savunma biçimi: Efendim, milletvekillerinin onlarca, yüzlerce seçmeni geliyor (piyasadan çok ucuz meclis lokantalarından) yemek yediriliyor. Harcama yapılıyor. Bu seçmenlerden, sağlık sorunları olanlar hariç ötekiler gelmesin, getirilmesin.. İl ve ilçelerdeki parti teşkilatları ne güne duruyor?.Sorunlar onlar tarafından tespit edilsin, Ankara’ya getirilsin, yine onlar aracılığıyla sonuçlar ilgililere ulaştırılsın!..
Asgari ücretliye, çalışana, emekliye 3 kuruşluk zam için kırk dereden su getirilirken, asılların vekillerine bu zammı cömerti nereden kaynaklanıyor!...
Cumhurbaşkanı, bu tasarıyı onaylasa, onaylamasa bir şey değişmez. Şike yasasında olduğu gibi veto edip geri gönderse, TBMM genel kurulu bir başka gece yarısı mesaisiyle aynen köşke yeniden gönderecektir.
Son günlerde bazı illerimizde ilçelerimizde yayınlanan gazetelerde, seçim bölgelerinden gelip, Ankara’da milletvekilini ziyaret eden Belediye Başkanı ve öteki seçmenler için yapılan haberlerde; “Milletvekilimiz…. Belediye Başkanı….’ı makamında kabul etti” şeklinde haberler yer alıyor. Milletvekili, seçmenine aslına karşı makam sahibi olabilir mi?. Danışmanlar böyle yazıyor, gazetelerimiz de de böyle yer alıyor anlaşılan! Milletvekiline, aslına karşı böbürlenmek, gururlanmak yakışır mı?..
Türkiye’de Millet (vekil)leri, hep (asıl) larının önüne geçmiş, başında yer almıştır, görüşümüz değişmiyor..Yani, cami ne kadar büyük olsa, imam veya imamlar bildiklerini okumaya devam ediyorlar!.. (Yazının kaleme alındığı tarih: 27 Aralık 2011; İlgili Yasa'nın bazı maddeleri Cumhurbaşkanınca 29 Aralık 2011 tarihinde kısmen veto edildi.)
GÜNÜN SÖZÜ:
Bir milletvekilinin, aynı zamanda emekli maaşını kesintisiz almasını, genel uygulamaya aykırı sayarım. Zam karşısında, içim biraz burkuldu demezsem, kendime saygısızlık etmiş olurum. (Ertuğrul Günay, Kültür ve Turizm Bakanı. AA-26.12.2011)
Çağdaş Burdur Gazetesi,
sekizinci yayın yılına ‘Merhaba’ dedi
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Burdur ilimiz merkezinde 22 Aralık 2004 tarihinde kurulan, o günden bugüne önemli baskı aşamaları kateden “Çağdaş Burdur” Gazetesi, geride bıraktığımız 22 Aralık 2011 tarihinde, 7 nci yayın yılını tamamlayarak 8 nci yayın yılına merhaba dedi. Yeni yayın yılına girişle ilgili kutlamalar gerçekleştirildi.
Sayfalarının büyük bölümü renkli yayınlanan, Çağdaş Burdur Gazetesi, yeni yayın yılına giriş sayısı olan 22 Aralık 2011 tarih ve 2 bin 146 ncı sayısındaki sayfalarının tamamı renkli ve kuşe kağıda basılı olarak, okurlarının karşısına çıktı.
Çağdaş Burdur’un sözünü ettiğimiz sayısı, giyinmiş- kuşanmış, gran tuvalet bir delikanlı görünümüyle, baskı tekniği bakımından önemli bir görüntü ortaya koyuyordu.
İlk sayfada, “Okuyan Burdur’un Gazetesi 8 yaşında” manşetinden sonra, önceki günlerde önemli manşetlerle yayınlanan gazetenin ilk sayfalarından görüntüler, nereden nereye gelindiğine ilişkin, gazetenin ilk sayılarından, (2004- 2011) görüntü örnekleri veriliyor, “Burdur için varız ve Burdur’un gözü kulağı olmaya devam edeceğiz” deniliyordu.
Çağdaş Burdur Gazetesinin sahibi Celal Öztaş, Genel Yayın Müdürü Yusuf Tortop imzalı köşe yazılarıyla, gazetenin 8 nci yayın yılına girişiyle ilgili görüşler sütunlara aktarılıyordu.
Celal Öztaş ve Yusuf Tortop yazılarından bazı cümleler verelim öncelikle:
1- Kurulduğu ilk günden bugüne kadar sürekli ‘ilk’leri Burdur’a yaşatan, tarafsız, objektif ve seviyeli yayın politikası ile Burdurluların gözdesi olan gazetenizin 8 nci yılını okuyucularımızla birlikte kutlamanın haklı gururunu yaşıyoruz (Celal Öztaş),
2- Başta Burdur olmak üzere ülke gündemine ilişkin sorunları halka yansıtmaya çalışıyoruz. Çağdaş Burdur Gazetesi olarak her kesime hitap eden bir yayın politikası izliyoruz. “Haber nerede ise, Çağdaş Burdur Gazetesi oradadır” anlayışı ile halkın güvenini kazandık ve bu yayın çizgimiz devam edecektir (Yusuf Tortop).
Çağdaş Burdur Gazetesinin 23 Aralık 2011 tarihli sayısında, Gazetenin kuruluş yıldönümünü Gazete idarehanesine gelerek kutlayan, Burdur Valisi Süleyman Tapsız, Belediye Başkanı Sebahattin Akkaya, Gazeteciler Cemiyeti Başkanı M. Ercan Taraşlı, Emniyet Müdürü Celal Aydoğan ve siyasi partilerin il temsilcilerinin fotoğraf görüntüleri ve kutlama mesajlarına ilişkin cümleler yer alıyordu. Buradan hareketle aldığımız cümleler:
1- Çağdaş Burdur Gazetesini yakından takip ediyoruz.
Yayınlarını takdirle izliyoruz. Çağdaş Burdur Gazetesi gündemi iyi takip eden, hem yayınları, hem baskı kalitesi ile ön plana çıkan bir gazetemiz (Süleyman Tapsız Vali)
2-Çağdaş Burdur Gazetesi kurulduğu günden bugüne kadar, Burdurumuzla ilgili haberleri, yorumları, bir takım çalışmaları bizleri aktarmakta, gerçekten çok büyük bir görev yapmaktadır. (Sebahattin Akkaya, Belediye Başkanı)
Çağdaş Burdur Gazetesinin kimliğine bakıyoruz: İmtiyaz Sahibi: Celal Öztaş, Genel Yayın Yönetmeni: Yusuf Tortop, Yazı İşleri Müdürü: Aysel Kara, Muhabirler: Halil İbrahim Kara, Filiz Eryılmaz, Özer Özgün, Sayfa Editörü: Onur Özkan, Hukuk danışmanları: Av. Ömer Bütüner, Av.Ali Uz.
Burdur basın tarihinde, yayın politikası ve baskı tekniği bakımından önemli bir yere sahip Çağdaş Burdur Gazetesi yönetici ve çalışanlarını nice kuruluş yıldönümlerine ulaşmaları dileklerimle kutluyor, sevgi ve saygılarımı sunuyorum efendim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder