AZERBAYCAN’IN TÜRKİYE’DEKİ
KÜLTÜR ELÇİSİ DOÇ. DR. TAMİLLA
ALİYE’VA (ABBASHANLI) PROFESÖR OLDU
2012 yılı,
Ağustos ayında Türk vatandaşı olan Osmangazi Üniversitesi Karşılaştırmalı
Edebiyat Bölümü Öğretim Görevlisi Doç. Dr. Tamilla Aliyeva (Abbashanlı) 9
yıllık doçentlik sürecinde 3 bin puanlık çalışmalarını içeren bilimsel
verilerini 3 klasörde toplamış ve yetkili mercilere sunmuştur. Çalıştığı
Üniversitede üstlerinin de takdirini kazanan Abbashanlı 2013 yılı, Mart ayında
profesör olmuştur.
Profesörlük
tezi olarak da “Çağdaş Türkiye ve Azerbaycan Şairlerinin Şiirlerinde Evrensel
Temaların Karşılaştırılması” adında, 4 yıllık, yoğun bir çalışma sonucu
kitaplaştırdığı bir eser yazmıştır.
Sayın Abbashanlı’nın
profesörlüğünü onaylatan bu eseri, bu yazımla, kısa bir tanıtım bile olsa
sizlerle paylaşmak istiyorum. Şöyle ki:
Eser,
1-Giriş ,
2- Çağdaş
Türk Şiiri,
3-
Çağdaş Azeri Şiiri,
4- Türk
Şairler,
5- Azeri
Şairler,
6- Çağdaş
Türk ve Azeri Şairlerinde Evrensel Temaların Karşılaştırılması,
7- Sonuç diye
yedi bölümden oluşmaktadır.
Şair olarak
Türkiye’den Feyzi Halıcı, Muharrem Kubat, Abdullah Satoğlu, Azerbaycan’dan
Bahtiyar Vahapzade, Memmed Araz ve Neriman Hasanzade alınmış. Sözü edilen
şairlerin şiir kitapları tek tek taranmış, şiirlerine konu ettikleri vatan,
doğa ve aşk konuları karşılaştırılmıştır. Hatta bu karşılaştırılmalarda zaman
zaman dünya şairlerinden de alıntılar yapılmıştır.
Yazar,
kitabında konu ettiği şairlerin şiir dünyasını Feyzi Halıcı için: “Dünya ve
Türk kültürünün, özellikleri, folklodu, şiir sanatını çok derinden
bilmektedir.” (S.45)
Muharrem
Kubat için: “Çağdaş Türk şiirimizin önde gelen şairlerinden biridir. Şiir
kitaplarının sayısı 10’u geçmese de yazdığı şiirler insanların kalbinde taht
kurmuştur.” (S.62)
Abdullah
Satoğlu için: “Çağdaş Türk şiirinin ağırılığını omuzlarında gezdiren şairlerden
biridir.” (S.77)
Bahtiyar
Vahabzade için: “Şiirlerinde tükenmez hayat kuvveti halk hayatı ile sıkı
temasta, halk arzularına, dileklerine, düşüncelerine kırılmaz tellerle bağlı
olmasıdır." (S. 94)
Memmed
Araz için. “Şiirlerinde Azerbaycan ruhu,
vatan duygusu ideaları önde gelmekteydi.»”(S.112)
Neriman
Hasanzade için : “Azerbaycan tarihini de derinden bilen, onun karanlık
sayfalarına inebilen, bu karanlık sayfalara şiirlerinde ışık tutabilen
şairdir.” (S.136) diye tanımlamıştır.
Ayrıca,
bahsi geçen kitapta şairlerin özgeçmişini, yazdıkları şiirlerde evrensel tema
olan vatan, doğa, aşk konularında dile getirdikleri şiirleri enine-boyuna, hatta
mısra mısra incelemiş, Türk ve Azeri edebiyatına armağan etmiştir.
Vatan
konusunu işlerken, örneklemek gerekirse, Feyzi Halıcı vatan için:
“Seni
duydum, seni bildim, yaşadım çiçek-çiçek,
Seni
söyleyeceğim bütün gücümle ölene dek.” (S.49) derken,
Bahtiyar
Vahabzade:
“Elime,
obama ben vurulmuşum
Bir elde
doğulup,
Hoşbahtım
ki ben,
Büyük bir
vatana oğul olmuşum.” (S.99) demektedir.
Muharrem
Kubat Anadolu’yu
“Bitektir
toprağın, yücedir dağın,
Salkım
salkım üzüm yüklüdür bağın,
Koca yunus
olmuş sevgi yumağın,
Çayına ,
seline kurban olayım.” (S.68) diye şiirleştirirken,
Memmed
Araz:
“Ana yurdum
her taşıma yüz koyum,
Her derende
çaldığım saz yaşıyor.
Kimi senin omzunda
Sen
kiminin
Şöhretini
yaşatan az yaşıyor, (S.182) diyor.
Abdullah
Satoğlu:
“Suların
şifadır bütün ağrına,
Erciyes
bulutu çekmiş bağrına,
Feda olsun
canım senin uğruna,
Kapında
bekleyen kulun olayım.”(S.168) diye vatan sevgisini dile getirirken
Neriman
Hasanzade:
“Gırav
düşe, sazak kalkar,
Eser sabah
yeli Kür’ün.
Yarganından
bulak kaynar,
Bizim
sesli- köylu Kür’ün.” (S.195) Kür nehrine olan duygularını böyle kaleme alır.
Sevgili
okurlar, bahsi geçen eserde aşk konusu da, doğa konusu da bu denli emek ve göz
nuru verilerek işlenmiş.
Yazar,
eserinin “Giriş" bölümünde: “Şairlerin şiirlerinde öyle konular vardır ki,
bunlar klasikleşip nesilden nesil’e geçerek şiirlerde ebedi bir yer
tutmuşlardır.
Okurlara
takdim ettiğimiz bu kitap, fikrimizce yeni bir alanı kapsamaktadır, belki de bu
konuyla ilgili basılan ilk kitaptır.” (S.1)
“Sonuç”
bölümünde: “Bu eserde amacımız, bu benzer ve farklılıkları ortaya koymak,
nedenlerini açmak oldu. Bir de Azerbaycan şairlerinden üçünü Anadolu bilim,
şiir, sanat camiasını tanıtmak esas emelimiz oldu. İnanıyoruz ki, ister ilim,
ister sanat camiasında birçok insan bu kitaptan faydalanacaktır, uğurlar
dileriz.” (S. 319) diye duygularını dile getirmiştir.
Ayrıca,
Türk şairlerinin her zaman özgür olduklarını, ilgi duydukları konuları
istedikleri gibi şiirleştirebildiklerini, ama, Azerbaycan şairleri Rusya’ya
bağlı oldukları için şiirlerini özgür bir ortamda yazamadıklarını hem “Giriş”
bölümünde hem “Sonuç” bölümünde ayrıntılı bir şekilde anlatmıştır.
Doç. Dr’luktan
Profesörlüğe yükselen Sayın Tamilla Aliyeva (Abbashalı) Türkiye ile Azerbaycan
arasında, kelimenin tam anlamıyla bir kültür elçisidir, Bu eseriyle, bu denli
görevini bir kez daha yerine getirmiştir. Sözcük yerinde olur mu bilmem yaptığı
hizmetin tapusunu almış; Türkiye’de görev aldığı on yılı aşkın süre zarfında
Türkiye’nin pek çok yerinde yapılan şiir toplantılarına, sempozyumlara
katılmış, adeta, Azerbaycan'la Türkiye arasında bir köprü kurmuştur.
Biz
Eskişehirli Şairleri olarak Azerbaycan’ın Karabağ sorununu, Hocalı katliamını,
Azerbaycan şiirini ondan öğrendik. Yaptığımız her şiir toplantısına katıldı.
Sevecen ve tatlı bir dille Azerbaycan’ı anlattı. Azerbaycan geleneğini,
göreneğini anlattı. Öz olarak, bize Azerbaycan edebiyatını, Azerbaycan şiirini
sevdirdi.
Yazar,
ayrıca, bu eseriyle Azerbaycan ve Türkiye şairlerini, vatan, doğa, aşk
konusunda karşılaştırarak şiir dünyasında buluşturmuştur. Yani, bir başka
söyleyişle “İki devlet, bir millet” özdeyişini bütünleştirmiştir.
Ailesini
vatanını, milletini aşırı derecede seven, bu, Türkiye sevdalısı bilim insanı ve
bilge öğretmeni candan kutluyor, daha niceleri diyor, kendilerini saygı ile
selamlıyorum.
***
BU HABERİ, DÜNYA'YA O DUYURDU
"Ermeniler, esir
aldıkları Azerilerin organlarını dünyaya satıyor"
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi
Karşılaştırmalı Edebiyat Bölümü Öğretim üyesi Doç. Dr. Tamilla Aliyeva, Hocalı
katliamının ardından esir alınan Azeri sivillerin organlarının Ermeniler
tarafından halen satıldığını iddia etti. Aliyeva, "Bizim cezaevlerinde
Ermeni esirler yoktur. Ama bizim esirlerimizin onlar organlarını çıkartıp
dünyaya satıyorlar." dedi.
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi´nde Hocalı katliamının yıldönümü nedeniyle 'Bir insanlık dramı Hocalı katliamı' konulu konferans düzenlendi. Konferansta, Hocalı katliamının iç yüzünü ve batılı devletlerin katliama sessiz kalışını anlatan Doç. Dr. Aliyeva, ilginç iddialarda bulundu. Ermenilerin Hocalı katliamını yapmasının asıl sebebinin bu şehirde bulunan Azeri havaalanı olduğunu dile getiren Doç. Dr. Aliyeva, Hocalı şehrinin katliamın yapıldığı ay içinde şehir statüsü aldığını, bunun da Ermenileri çok rahatsız ettiğini kaydetti. Bu nedenle Azeri vatandaşların soykırıma uğradığını anlatan Doç. Dr. Aliyeva, Ermenilerin, Azerileri şehri terk etmeleri yönünde tehdit ettiğini fakat Azerilerin buna uymadığını, akabinde bunun bedelini çok ağır ödediğini söyledi.
Ermenilerin birçok Azeri’yi katlederken vahşice yollar izlediğinin altını çizen Doç. Dr. Aliyeva, özellikle Guba bölgesinde yapılan kazılarda çok sayıda sivil vatandaşın kemiklerinin dahi işkenceler nedeniyle tahrip olduğunun belirlendiğini ifade etti. Çıkartılan cesetleri inceleyen bilim adamlarının bu durumu itiraf ettiğini vurgulayan Doç. Dr. Aliyeva, "Azerbaycan’ın Guba bölgesinden arkeolojik kazıntı zamanı çıkan mezardan yüzlerce insanın cesedi çıktı ve bu cesetlerin üzerinde bir tane kurşun olmadı. Ama onlar bu insanların başlarına çivi takarak öldürmüşler, başlarını taşla ezmişler öldürmüşler. Asıl soykırım burada olmuştur. Fransız parlamentosu duymadı mı?" diye konuştu.
Ermenistan´ın Hocalı katliamının ardından esir aldığı Azerilerin organlarını sattığını iddia eden Aliyeva, halen Ermenistan cezaevlerinde birçok Azeri Türk´ün bulunduğunu ifade etti. Azerbaycan cezaevlerinde hiç bir Ermeni´nin bulunmadığını kaydeden Aliyeva, dünya ülkelerinin ve özellikle Avrupa´nın Ermenistan´ın yaptığı katliama sessiz kaldığını vurguladı.
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi´nde Hocalı katliamının yıldönümü nedeniyle 'Bir insanlık dramı Hocalı katliamı' konulu konferans düzenlendi. Konferansta, Hocalı katliamının iç yüzünü ve batılı devletlerin katliama sessiz kalışını anlatan Doç. Dr. Aliyeva, ilginç iddialarda bulundu. Ermenilerin Hocalı katliamını yapmasının asıl sebebinin bu şehirde bulunan Azeri havaalanı olduğunu dile getiren Doç. Dr. Aliyeva, Hocalı şehrinin katliamın yapıldığı ay içinde şehir statüsü aldığını, bunun da Ermenileri çok rahatsız ettiğini kaydetti. Bu nedenle Azeri vatandaşların soykırıma uğradığını anlatan Doç. Dr. Aliyeva, Ermenilerin, Azerileri şehri terk etmeleri yönünde tehdit ettiğini fakat Azerilerin buna uymadığını, akabinde bunun bedelini çok ağır ödediğini söyledi.
Ermenilerin birçok Azeri’yi katlederken vahşice yollar izlediğinin altını çizen Doç. Dr. Aliyeva, özellikle Guba bölgesinde yapılan kazılarda çok sayıda sivil vatandaşın kemiklerinin dahi işkenceler nedeniyle tahrip olduğunun belirlendiğini ifade etti. Çıkartılan cesetleri inceleyen bilim adamlarının bu durumu itiraf ettiğini vurgulayan Doç. Dr. Aliyeva, "Azerbaycan’ın Guba bölgesinden arkeolojik kazıntı zamanı çıkan mezardan yüzlerce insanın cesedi çıktı ve bu cesetlerin üzerinde bir tane kurşun olmadı. Ama onlar bu insanların başlarına çivi takarak öldürmüşler, başlarını taşla ezmişler öldürmüşler. Asıl soykırım burada olmuştur. Fransız parlamentosu duymadı mı?" diye konuştu.
Ermenistan´ın Hocalı katliamının ardından esir aldığı Azerilerin organlarını sattığını iddia eden Aliyeva, halen Ermenistan cezaevlerinde birçok Azeri Türk´ün bulunduğunu ifade etti. Azerbaycan cezaevlerinde hiç bir Ermeni´nin bulunmadığını kaydeden Aliyeva, dünya ülkelerinin ve özellikle Avrupa´nın Ermenistan´ın yaptığı katliama sessiz kaldığını vurguladı.
"Bugünlerde Ermenistan dünyaya insan organları
satıyor." diyen Aliyeva, "Ermenistan’da organ yok ki organ satılsın.
Onlar oradaki esirlerimizin onlar organlarını çıkartıp dünyaya satıyorlar. Ve o
insanları alırken onlar ömürlük sakat olmuşlar. Artık onlara bir şey denmiyor.
Avrupa bu olanlara karşı ‘sağır rolü’ oynuyor. Ama biz onlara diyeceğiz ki,
(soykırıma maruz kalan biz Türkleriz. Ermeniler değiller." ifadelerini
kullandı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder