Azerbaycanlı
Vagif Şadlinski’den bir kitap
Prof. Dr. İSA KAYACAN

Vagif Şadlinski imzalı bir kitap
geldi. Ciltli 290 sayfalık bir kitap bu. Adı: Şadlinskiler. Vagif hocanın
geçmişide anlatılıyor bu kitap da.
Kitap içine, ilk sayfalarına
bakıyorum, “Şadlinskiler” deyince ne anlamamız lazım diye.. Görülenler:
Azerbaycan tarihinde halkın manevi
değerlerini özünde yaşadan Azerbaycan karakterinin formalaşmasında,
şekillenmesinde, milli özellikleri, öz amellerinde toparlayan şanlı nesiller
olup ve bugünde aynı anlayışla devam edenler, ettirilenler, olarak kabul
ediliyor, ifade ediliyor.
Kitabın edebi cehetden işleyeni:
Bayram Hüseynli, Redaktoru: Mustafa Çemenli.
Vagif Şadlinski’nin bu kitabında
Şadlılar neslinin şanlı geçmişi, kaybettiği şahsiyetler hakkında tahliller
yapıldığı görülüyor.
Bunlar; Azerbaycan halkının
tarihinde iz bırakmış, milletinin sevgisini ve muhatbetini kazanmış,
Bakıhanovalar, Şeyhzamanovlar, Cavanşirler, Hacıbeyliler, Bedelbeyliler,
Hoyskiler, Refibeyliler ve başka nesillerden
Şadlinskiler nesli de önemli rol oynamış görünüyor.
1. Şadlıların sitayiş etdikleri ve
ona bağlı oldukları Pir Cemal Abdal Hazretlerinin Selçuklu devrinde 1160-1230
ncu yıllar arasında yaşadığı tahmin edilir (Sayfa 18)
2. 1918 nci yılın ilk ayından
irevan vilayetinde Ermeni Daşnaklarının daha da faalleşmesi Vedibaşar
mahallesinde de sabitliye pozmuş, genel durumu daha da ağırlaşmıştı (Sayfa:61),
3. Millidere döğüşleri zamanı
Abbasgulu beyin silahlı destesi tarafından geri oturdular Baş Gernili Daşnak
Artuşun guldur destesi tezeden Şorbulag yönünden Büyük Vediye sokulmağa can
atar (Sayfa:75
4. Azerbaycan rehberliği, hususile
şahsen Neriman Nerimanov Nahçıvanı’nın Bolşevik hükümetini bu bölgede harbi
ameliyatları suretlendirmeye davet eder.
Kitap içindeki anlatımlar böyle
sürüp gidiyor. Bütünlük içinde baktığımızda, değerlendirdiğimizde, kitabın önemi
daha çok anlaşılıyor, gözler önüne seriliyor efendim. Tebriklerimi sunuyorum.
Sayfa
236’dan; Rahmetlik atamgil üç kardeş olublar. Büyük gardaş Ağa Şadlinski, Hüseyin Şadlinski ve rahmetlik
atam Bilas Şadlinski.
***
KIBATEK’ten
iki şiir kitabı
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Merkezi İzmir’de bulunan
KIBATEK’in yayınları arasında Günyüzü gören iki şiir kitabı var elimde,
masamda.
Bunlar; Cemali Tunalıgil ve Feyyaz
Sağlam imzalarının taşıyıcıları efendim.
UZAKLARDAN BİR SES
KİBATEK Yayınlarının 28 ncisi,
Cemali Tunalıgil imzalı “Uzaklardan Bir Ses” adının taşıyıcısı bir şiir kitabı.
64 sayfayla Günyüzü görmüş.
Sunuş Feyyaz Sağlam’ın. Önsöz:
Reşit Hanadan imzasıyla karşımıza çıkıyor. Yer yer fotoğraflarla
zenginleştirilen “Uzaklardan Bir Ses” in ilk şiiri “Kendini bil” başlığıyla
bizimle selamlaşıyor.
Yalnızlık, acı, burukluk gibi
duygular, Cemali Tunalıgil’in şiirlerinin hareket noktası. 10.08.2000
tarihinde, sultan Murat Türbesi, Kosova Ovası dipnotuyla yazdığı şiir 46 ncı
sayfada. Buradan:
Selam Sana şehit ecdadım,
Yattığın toprak şerefim, şanımdır,
Kutsal hediyendir yattığın toprak,
Özgürlüğümüzdür akan kanın..
Kosova Türk Edebiyatının güçlü
sesi Cemali Tunalıgil’in yeni kitaplarıyla bizimle merhabalaşacağını ümit
ediyoruz.
BALKAN RUBAİLERİ
Feyyaz Sağlam imzasının taşıyıcısı
bir kitap… 56 sayfalık görünümüyle, okurlarının karşısına çıkmış, çıkarılmış.
KIBATEK Yayınlarının 29 ncusu. Sözbaşı Feyyaz Sağlam’ın. Sunuş Yrd. Doç.Dr.
Hüseyin Tuncer.
Hüseyin Tuncer hoca, sunuşunun bir
yerinde; “Feyyaz Sağlam’ı günümüzün Hamdullah Suphi’si olarak görmek mümkündür.
Genç yaşta ağarmış saçları, yürek atışları, Türk Dünyası’nı kucaklayışı ve bu
yoldaki çabalarıyla takdire yaşandır” diyor.
Sayfa 22’den iki rubai anlatım,
Birinci dörtlük: 1996, Filibo.. İkinci dörtlük: 1998, Deliorman dipnotlu
efendim:
13-Bu toprak Arda boyudur, gözü
yolda garip kuşumdur,
Çiledir, hasrettir, umuda gebe
kanlı gözyaşımdır,
Bir gün çekip gitsem, bilirim ki
hep içimde,
Yaslı Türkçemdir, hem İzmir’de
göçmen komşumdur.
14-Bunun bir gece yazılmış o
meş’um göç fermanı
Bir şiir ki süzülmüş İzmir’e, acı
ve sabrın harmanı,
Toprağına eriştim şükür, dolaştım
ve düşündüm,
Şiirin dervişi kadar kim
sevebilmiş ki Deliorman’ı.
***
Bilimsel
Eksen Dergisinin ilk sayısı
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Merkezi Ankara’da bulunan Kültür
Ajans yayınları arasında yeni bir dergi daha Günyüzü görmeye, yayınlanmaya
başladı.
Derginin adı: Bilimsel Eksen üç
ayda bir yayınlanıyor. Hakemli bir dergi. Sahibi: Hayrettin İvgin, Sorumlu yazı
işleri müdürü: Erhan İvgin, Editör: Ömer Ünal.
İlk sayısı, bahar sayısı olarak
yayınlandı. Normal kitap boyutunda 184 sayfalık bir dergi Bilimsel Eksen. Dergi
içinde imzaları bulunanlardan:
-Akd. Prof.Dr. İsmayil Hacıyev,
Nail Tan, Doç.Dr. Naile Rahimbeyli, İkbal Vurucu, Ferhat Aşıkferki, Nizami
Aliyev, Yrd. Doç.Dr. Zeki Gürel, Zeki Ergül vd.
Nail Tan hocanın “Atatürk ve Türk
Dil Kurumunun kurulmasını hazırlayan süreç” başlıklı araştırması 20 nci sayfada
başlıyor. Yazının girişinde, özet olarak verilen kısmındaki cümlelerden:
-“Atatürk, bir ulusun hayatında
dil bağının önemini çok iyi bildiğinden, dil alanındaki çalışmaları düzenlemek
amacıyla 1932 yılında Türk Dil Kurumunu kurdu. Kurumun çalışmalarıyla ömrü
boyunca ilgilendi”.
Şimdi Nail Tan hocanın
araştırmasının öteki sayfalarına dönelim, göz atalım, Atatürk’ün dil ve kültür
arasındaki bağı hangi cümlelerle açıklıyor, bakalım:
1. Türkiye Cumhuriyetini kuran
Türkiye halkına Türk milleti denir. Türk milletinin dili Türkçedir.
Türk dili dünyada en güzel, en
zengin ve en kolay olabilecek bir dildir. Onun için her Türk, dilini çok sever
ve onu yükseltmek için çalışır. Bir de Türk dili, Türk milleti için mukaddes
bir hazinedir. Çünkü Türk milleti, geçirdiği, nihayetsiz badireler içinde
ahlakının, an’anelerinin, hatıralarının, menfaatlerinin elhasıl bugün kendi
milliyetini yapan her şeyin dili sayesinde muhafaza olunduğunu görüyor. Türk
dili, Türk milletinin kalbidir, zihnidir.
2.
Milli his ile dil arasındaki bağ çok kuvvetlidir. Dilin, Milli ve Zengin
olması, milli hissin inkişafında başlıca müessirdir. Türk dili,. Dillerin en
zenginlerindendir, yeter ki bu dil şuurla işlensin.
Ülkesini, yüksek istiklalini
korumasını bilen Türk milleti, dilini de yabancı dillerin boyunduruğundan
kurtarmalıdır (Gazi M. Kemal)
Bilimsel Eksen, dergisinin
önümüzdeki sayılarının daha geniş içerikli yayınlanacağı yönündeki belirtiler,
bizi sevindirmektedir. Dergi yayıncılarını kutluyor, uzun bir yayın süreci
diliyorum efendim.
***
Doğan
Soydan’dan: İllerimiz, Şiirlerimiz
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Doğan
Soydan hoca, oturmuş 81 ilimizle ilgili ayrı ayrı şiir yazmış, bunların da
kitaplaştırılmasını sağlamış.
96
sayfalık, İllerimiz, Şiirlerimiz 81 İl 81 Şiir, adıyla kitaplaştırmış. Düşünmek
ama gerçekleştirmek.. Bu iki nokta arasındaki fark büyük.81 İl hakkında şiir
yazacağım diyebilirsiniz. Ama bunun gerçekleştirilmesinin zorluğunu görür, bir
yerde mola verirsiniz, sonra bırakırsınız.
Doğan
Soydan hoca öyle yapmamış, düşünmüş, gerçekleştirmiş. Doğan Soydan hocanın iki
sayfalık bir sunuşu önsözü var 81 il-81 şiir hakkında. Buranın bir yerinde; “81
il, 81 şiir bir boşluğu doldurmak için kaleme alınmıştır. Bu çalışma bir yandan
illerimizin zenginliği, güzelliği hakkında ipuçları verirken, bir yandan da
bunu şiir tadıyla sunmayı amaçlamıştır” deniliyor.
İllerimiz
hakkındaki şiirler Adana ilimiz itibariyle sıralanırken, bu illerimizin önemli
ve simgesi haline gelmiş, görüntülerden seçmeler de veriliyor. Sayfa 7 ve Adana
ilimiz. 5 ayrı dörtlükle anlatılmış Doğan Soydan hoca tarafından. Buradan iki
dörtlük alalım:
Oğuz Türklerinin üç ok kolundan,
Yüreğir Beyi’nin yurdu burası.
Toprağı altındır, suyu bereket,
Toros dağları’nın Çukurova’sı.
Dört mevsim güneş, dört mevsim
yaz, bahar,
Toprağın suyun başka müjdesi var,
Ve dört mevsim bolluk, bereket
yağar,
Her evde ayrı bir bayram havası.
Kendi il’im Burdur’la ilgili şiiri
arıyorum. 29 ncu sayfada karşımıza çıkıyor. Bu şiirin üzerinde, Burdur’un genel
görünümü ve saat kulesiyle ilgili bir görüntüyle karşılaşıyoruz.
Doğan Soydan hocanın, Burdur
hakkında yazdığı şiirini, Burdur Belediyesi tarafından yayınlanan, bu
satırların yazarı İsa Kayacan imzalı, Nisan 2011’de 432 sayfayla “Burdur’dan
Kültür Yağmuru” adlı kitabın 93. sayfasında da yayınlamıştık. Dört ayrı
dörtlükten meydana gelen 29.sayfadaki Doğan Soydan hocanın “Burdur” şiirinden
iki dörtlük alalım efendim:
El çalışır, çıkrık döner,
Damar damar elde gözüm,
Gün ağarır, yıldız söner,
İplik iplik şalda gözüm
Gölden esen yeli sevdim,
Mekik atan eli sevdim,
Katmer katmer gülü sevdim,
Gül kokulu dalda gözüm.
***
Osmaniye’den
‘Yenises’ Dergisi
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Dergilerimizle
ilgili yürüttüğüm seri yazıların içinde yeralan, bugün gündemimde olan dergi,
Osmaniye ilimiz merkezinde aylık yayınlanan, “yeni bir dünyaya doğru” yürüyen,
‘Yenises’ Dergisi.
Her ay muntazam olarak yayınlanan
ve Türk Dünyasına yönelik yayınlarıyla dikkat çeken ‘Yenises’in kimliğine
baktığımızda gördüklerimiz:
Sahibi: Hasan Bölük, Sorumlu Yazı
İşleri Müdürü ve Genel Koordinatör: Mehmet Aksoy, Haber Müdürü: Bahattin
Kurnaz, Teknik Yönetmen: Şenol Öztürk, İdare yeri: Atatürk Cad. No: 2001 kat. 3
Osmaniye. Tlf: 0328 812 37 87
Masamda, 200, 201, 202.nci
sayıları bulunan Yenises Dergisinin sayfalarında imzaları bulunanlardan
bazılarının sıralanışı:
Türkiye’den haberler, Ayşe
Altıntaş, Prof. Dr. Bilal Kemikli, Ufuk Gökçen, Nevzat Ergin Kumandaş, Hadi
Önal, Ali Keskin, Emrullah Önal, Cumali Temiz, Şenol Öztür, Doç.Dr. Cavid
Kasımlı, Hüseyin Çakır, Prof. Dr. Ümit Özdağ, Muharrem Kılıç, Mehmet Aksoy,
Hakan Çelik, Suat Güloğlu, Yavuz Gürler, Hasan Yüksel, Mustafa Karagöz, Ali
Temiz, Ercan Doğan, Ahmet Metin, Hamdi Gökçen, Ali Rıza Malkoç, Bahattin
Kurnaz, Kemal Deniz, A.Refik Müftüoğlu vd. Bazı cümleler nakledelim dergi
sayfalarındaki imzalardan:
1.600 yıl boyunca kıtaları ve
devletleri yönetme ve huzur içinde yaşatma kudretini gösteren bir devlet
geleneğini elbette ayakta tutan bir takım manevi dinamikler vardı (Doç.Dr.
Cavid Kasımlı, Sayı: 201)
2.Türk tarihi hakkında yapılan
araştırmalar ve verilen bazı eserler gerçekleri tam olarak yansıtmamaktadırlar.
(Muharrem Kılıç, Sayı:200)
3.Niyazi Yıldırım
Gençosmanoğlu’nun ilk etkilendiği kişi 1940’lı yıllarda Ağrı’da Nahiye
Müdürlüğü görevinde bulunan Azerbaycan’lı şair Elmaz Yıldırım’dır. (Günerhan
Aydoğmuş, Sayı: 202) 200 ncü sayının son sayfasında yer alan Mehmet Postallı
imzalı 9 ayrı dörtlükten meydana gelen ‘Aldanma oğul’ başlıklı şiirden iki
dörtlükle yazımızın bitiş noktasını koyalım efendim:
Makam, mevki
elden çıkar gider de,
İnsanlık ebedi, ölmez be oğul.
Ekle ne var, ne yok, hepsi biter
de,
İyilik kumaşı solmaz be oğul..
Gençlikte
duygular sel gibi çağlar,
Gönül, umudunu yükseğe bağlar,
Denginde düşmeyen, ömrüne ağlar,
Her güzel yerini bulmaz be
oğul..
***
Uluslararası,
Türkiye-Mısır İlişkileri
Sempozyumu
bildirileri
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Prof.
Dr. İrfan Ünver Nasrattınoğlu, merkezi Ankara’da bulunan Halk Kültürü
Araştırmaları Kurumunun Genel Başkanı, Araştırmacı yazar.
İrfan
Ünver Nasrattınoğlu’nun yayına hazırladığı: Uluslar arası Türkiye-Mısır
İlişkileri Sempozyumu Bildirileri 114 sayfayla kitaplaştırılmış. Geçtiğimiz
yıllardan birinde gerçekleştirilen Sempozyum kitabı, Halk Kültürü Araştırmaları
Kurumunun yayınları arasında Günyüzü görmüş.
Sunuş,
İrfan Ünver Nasrattınoğlu’na ait. Buranın bir yerinde, Mısırlı bilim
adamlarıyla doğrudan ilişki kurularak, geniş kapsamlı bir düzenleme yapmanın
yararlı olacağı düşüncesinden hareketle gerçekleştirilen sempozyumdan
sözediliyor.
Bildirileriyle
katılanların bazılarının isimlerinden sözedelim burada:
Ali
Baykan, Ayten Sürür, B.Uyar Akalın, Harid Fedai, İbrahim Kunt, M. Sabri Koz,
Nurşen Dinç, Sevim Selamet, Sinem Özdemir, Turgut Tuna vd.
Bazı
bildirilerden, bildiri sahipleri itibariyle, aldığımız cümleler şöyle
sıralanmakta efendim:
1.Türk Edebiyatında özellikle
1930–1950 yılları arasında ortaya konan eserlerin yazarlarının öncülerinden
biri olan Sadri Erten ve Sabahattin Ali de aynı yöntemi uygulayan
yazarlarımızdandır (Ali Baykan, Sayfa:13)
2.Osmanlı Devleti’nin Ürdün,
Irak, Suudi Arabistan gibi eyaletlerini kaybettiği dağılma döneminde, Mısır da
büyük mali sıkıntıların önemli etkisiyle İngilizlerin kontrolü altına
girmiştir. 1883’te İngiltere, gerekli gördüğü sadece Mısır’da kalacağını ilan
etmiştir (Dr. Dilek Yiğit Yüksel, Sayfa:37)
3.Yaşadığımız dünya üzerinde her
şeyin bir manası, her bir nesne, hadise, davranış ve ifadenin taşıdığı bir
mesaj, hatırlattığı bir sembol, zihinde canlandırdığı bir imaj vardır. (Yrd.
Doç.Dr. Hülya Aşkın Balcı, Sayfa:51)
4.Divan Edebiyatında bulunan
mazumelerde yapılan en önemli sanatlardan biri de tarih düşürme sanatıdır.
Muamma ve lugaz gibi türlere kısmen yakınlığı olan düşürme sanatı üzerinde
Türkler, İranlı ve Araplardan daha başarılı olmuşlardır. Bu konuda onlardan
daha çok manzume örnekleri vermişlerdir (İbrahim Kunt, Sayfa:63)
5.Mısır mitolojisinde Nut gökyüzü
tanrısı her sabah güneşi, her akşam yıldızları doğurur. Nut tasvirlerinde
elleriyle dünyayı kaplar. Vücudunda yıldızlar, ay ve güneş resmi yer alır. Nut
tanrıların doğuran büyük hanım iki ülkenin kraliçesidir (Mehmet Naci Önal,
Sayfa: 72)
6.Naponyon Bonapart’ın Mısır’ı
işgal etmesi, gerek Osmanlı, gerekse Avrupa tarihi açısından dikkate değer
özellikler taşımaktadır. Osmanlı Devleti, Fransa, İngiltere ve Rusya ilişkileri
de bu işgal ve devamında yaşananlar bakımından ilginç gelişmeler göstermiştir
(M.Sabri Koz, Sayfa 79)
***
Çağrı ve
Aydın Efesi Dergileri
Prof. Dr. İSA KAYACAN
İki, kültür, sanat, edebiyat,
folklor dergisi var masamda. Bunlar sırasıyla:
ÇAĞRI DERGİSİ
Üstat Feyzi Halıcı’nın Konya’da
yayın hayatımıza kazandırdığı, bugün O’nun koordinatörlüğü, M. Emrehan
Halıcı’nın sahip ve yazı işleri müdürlüğünde aylık olarak Ankara’da yayınlanan
Çağrı Dergisi, kültürümüzün bir çınarı olarak 620 nci sayısıyla bizimle
selamlaştı, merhabalaştı. Çağrı’nın Ankara, yazışma adresi: P.K. 468
Yenişehir-Ankara.
Elimizdeki, masamızdaki 620 nci
sayısının başyazısı Feyzi Halıcı imzalı, “Mevlana’dan Galile’ye çağdaş bir
gezi” başlığının ta tıyıcısı. Çağrısının bu sayısında yazısı imzası
bulunanlardan bazılarının sıralanışı şöyle:
-Feyzi Halıcı, Turhan Doyan, Prof.
Dr. Gülhan Slem, Aysen Akdemir, Ali Rıdvan Bülbül Ali Naili Erdem, Fatma Bahar
Halıcı (Gökfiliz), Doç.Dr. Tamilla Abbashanlı, Rabia Barış, Abdülkadir Güler,
A.Necmettin Çanga vd. Ön kapakta yeralan Feyzi Halıcı dörtlüklerinden biri “Sel
yatağında” başlığıyla şöyle karşımıza çıkıyor:
İstemem şüphenin karabatağında,
Gülle karşılarım seni her
atağında,
Bir kutsal duyarlıkla dünya
lezzetini,
Tatmak isterim sevgi sel
yatağında..
Fevzi Halıcı üstadımızla
özdeşleşen Çağrı Dergisinin yıllarca yayınının sürmesi Feyzi ağabeyimizin
sağlığının iyilikler içinde olması dileklerimizle, sevgi ve saygılarımızı
sunuyoruz efendim.
AYDIN EFESİ DERGİSİ
Aydın ilimiz merkezinde, Aydın
Yazarlar ve Şairler Dergisi tarafından iki ayda bir yayınlanan, kültür, sanat
ve edebiyat dergisi. Dernek adına sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni Şükrü Öksüz,
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Güner Dokuyucu, Genel Koordinatör Ali Haydar Öztürk
olan Aydın Efesi Dergisinin ikinci sayısı masamda. İlk sayıda olduğu gibi yine
pırıl pırıl bir baskıyla, 48 sayfayla, sanat ve edebiyatseverlerle buluştu,
buluşturuldu. Tebriklerimi, sevgi ve saygılarımı sunuyorum efendim.
Şükrü Öksöz ve Güner Dokuyucu
imzalı başyazı ve sunuş anlamındaki yazılar dikkat çekiyor. Buradan:
1. Dergimiz kar amacı gütmediği
için, yazı ve şiirlere telif hakkı ödenmemektedir. Dergimizi yazı ve şiir
gönderenler zaten böyle bir hak talep etmeyeceklerini bilerek
göndermektedirler. (Şükrü Öksüz)
2. Kitap okumayız, gazete
okumayız. Ürkadaşımızın üye olduğu derneğin adına çıkardıkları dergiyi de laf
olsun diye alır, içinde ne var, ne yazmışlar diye merak etmeyiz. Bir köşeye
atarız dergiyi (Güner Dokuyucu).
Aydın Efesi
dergisinin 2 nci sayısında imzaları bulunanlardan bazılarının sıralanışı: Şükrü
Öksüz, Güner Dokuyucu, Prof.Dr.İsa Kayacan, Kenan Çiftci, Erhan Tığlı, Esat
Anık, İbrahim İmer, Mehmet Güven, M. Kemal Yılmaz, Ergün Veren, Özen Gülay
Atacan, Etem Oruç, Celal Oymak, Ahmet Canbaba, Serpil Erkılıç vd.
***
Aydın Karasüleymanoğlu’ndan:
Düzensiz düzen
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Aydın
Karasüleymanoğlu, şair, yazar ve araştırmacı. Ankara’da yaşıyor. Bir “Artvin
Delisi”.. Artvin için yatıyor, Artvin için kalkıyor. Eşi, eğitimci-şair Şahver
Karasüleymanoğlu’yla birlikte yazıp, yayınlıyorlar, dikkat çeken isim ve
imzalarımızın başında yer alıyorlar.
Bana
ulaşan kitapların sayısında azalma olmadığını daha önceleri söyledim, yazdım.
Bu artış içerisinde, bana ulaşan kitaplarla ilgili yazıp, yayımlamada biraz
gecikiyorum. Bunun giderilmesi için gösterdiğim çaba ve gayretler yetersiz
kalıyor.
Aydın
Karasüleymanoğlu’nun dörtlüklerinden meydana gelen, Ankara’da Payda yayıncılık
yayınları arasında Günyüzü gören 336 sayfalık “Düzensiz Düzen” adlı kitabın
sayfalarında şöyle bir gezinti yapmak istiyorum:
Sayın
Karasüleymanoğlu, “50 yıllık dost, Prof. Dr. İsa Kayacan’a saygıyla – 2011
“notuyla imzalamışlar. Teşekkürlerimi, sevgi ve saygılarımı yinelemek istiyorum
öncelikle.
Mehmet
Aydın hocanın Damar Dergisinin Nisan 2005 sayısında yazdığı bir yazı var önsöz
veya sunuş biçiminde. Başlığı: “Bir taşlama ustası Aydın baba” Aydın
Karasüleymanoğlu’nun taşlamalarından, ustalığından sözediliyor, sözediliyor
burada. Sonra dörtlükler, taşlamalar başlıyor. Bazı dörtlükler efendim:
VATAN SAĞ OLSUN
Deveyi amuduyla
yutan sağ olsun,
On parmağıyla
da bal tutan sağ olsun,
Sen acından
ölsen de, memurum, işçim,
Talana fırsat
veren vatan sağ olsun.
Aydın
Karasüleymanoğlu, uzun uzun anlatılacakların özetini yapıyor, dörtlüklerindeki
taşlamalarıyla, kısa ve öz bir anlatım içine girme ustalığıyla bizimle
selamlaşırken devam ediyor. Sayfa 87’deki dörtlüklerden birincisinde, “Dünyanın
devamı ise” başlığıyla şöyle sesleniyor:
Günahtan
kaçmaya edersin gayret,
Bu dünyanın
devamı sayılır ahret,
Sağlığında
sürekli rüşvet yiyenler,
Ahrette de
yaparsa, etmeyin hayret…
***
Durkadın
Karagöl’den: Hevser
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Durkadın Karagöl (Kurban Teyze)
Ankara’da yaşıyor. Birbiri ardına yayınladığı kitaplarıyla dikkat çeken isim ve
imzalarımızdan biri. Mütevazı kişiliğiyle kaleme aldıklarından ileri bakan bir
hedef var.
Son gelen kitabının adı: Hevser.
144 sayfalık şiir kitabı. Yedinci kitab elimizdeki Hevser. İlk şiirin adı
‘Anladım’. Sonra Esiyorsun güzelim başlıklı şiiriyle karşımıza çıkıyor. Bu şiir
7. sayfada, dört dörtlükten oluşuyor. İlki dörtlüğü şöyle anılan şiirin:
Esiyorsun güzel güzel,
Dalgalısın nedir özel?
Sevdalısın belli güzel,
Esiyorsun güzel güzel.
İmrenecek hallerin var,
İbret dolu yönlerin var,
Hakikatten dillerin var,
Esiyorsun güzel güzel.
Durkadın Karagöl (Kurban teyze)
şiirlerindeki rahatlıkla dikkat çekiyor. Yani anlatım yumuşaklığı içinde
Durkadın hanım. Şiir yolculuğunu ısrarla sürdürürse, gelecekte alacağı
mesafelerin önemliliği daha bir görülecek, daha bir anlaşılacaktır.
Hevser, adlı Durkadın Karagil şiir
kitabının sayfalarındaki gezintimizi sürdürünce gördüğümüz mısra
bütünlükleriyle karşılaştığımız gerçeğinin netliklerini görürüz. Hecevezni
türündeki şiirlerin arasında ayırım yapmanın zorluğunu görerek sayfa 142’deki
“çocuklarımız onlar” adlı şiirin dörtlüklerine dönelim:
Onlar var ki bizim çocuklarımız,
Her çiçekten açın gonca gibi
Daha tomurcuk dünya, dünyamızın,
Çiçekten tomurcukları onlar.
Allah yaratmış sensiz ne seçer,
Kimi sarışın, kimileri esmer,
Irk, mezhep din ayrım bilmezler,
Canı candan çocuklarımız varız
onlar.
***
Ankara’dan ‘Kültür Çağlayanı’ Dergisi
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Genel bir değerlendirme
çerçevesinde ve bir seri düzeni içerisinde ele aldığım dergilerimizin
sayfalarındaki gezme yazılarımın bir yenisi, Ankara’da iki ayda bir yayınlanan
‘Kültür Çağlayanı’ Dergisinin sayfalarında olacak efendim.
Eğitim, kültür, sanat, edebiyat ve
halkbilimi dergisi olarak yayınlanan ‘Kültür Çağlayanı’ Dergisinin 13 ve 14.
sayıları masamda. Önce kimliğine bakıyorum bu derginin:
Sahibi: Hayrettin İvgin, Yayın
Yönetmeni ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: Erhan İvgin, Koordinatör: İbrahim
İmer, Redaktör: Ömer Ünal, Sanat sorumlusu: Coşkun Mutlu, 12 kişilik yayın
kurulu var. Ayrıca, dış ülkelerde temsilcileri bulunuyor Kültür Çağlayanı
Dergisinin.
İlimdeki Kültür Çağlayanı
Dergisinin iki sayısında imzaları bulunanlardan bazılarının sıralanışını şöyle
görüyoruz: Hayrettin İvgin, Nail Tan, Prof. Dr.Tuncer Gülensoy, Mevlüt Özhan,
Doç.Dr.Bayram Durbilmez, Eser Daloğlu Kösal, Şükran Aydoğan, Nihal Balcı,
Müjgan Üçer, Jale Keskinkılıç, Coşkun Mutlu, Nevin Kılıç, Dr. Yakup Guliyeva,
Onur Sancak, C.Necati Üçyıldız, Abdülkadir Güler, Erdin İvgin, Ünal Şöhret
Dirlik, Ali Cevat Yürekli, Feyzullah Seçkin, Osman Baş, D.Duyular Doğan, Serap
Demirtürk, Muhsin Durucan, Rıfat Kaya, İsmail Özmel, İbrahim İmer, Recep Acay,
Sabiha Serin, Dilek Hokkaömeroğlu, İsa Kayacan, vd.
Kültür Çağlayanı Dergisinin 13 ncü
sayısındaki şiirlerden seçtiğimiz, İbrahim İmer ve Murat Duman imzalı
şiirlerden ikişer dötlük almak istiyorum: Önce İbrahim İmer’in ‘Neden’ adlı,
başlıklı şiirinden:
Öyle bir namerde muhtaç ettin ki,
Ömrüme ektiği bitmedi, neden?
“Hadi yürü” diyen, sesi beklerken,
Dualarım katında tutmadı, neden?
De hele bu işin neresi fani?
Kocaman saltanat payım ne, hani!
Kulların umutla aldattı beni,
İmer’im kimseyi gütmedi, neden?.
Murat Duman imzalı, ‘Şoföre
mektup’ adlı, başlıklı şiir derginin 19 ncu sayfasında yeralıyor. Altı
dörtlükten meydana gelen bu şiirin iki dörtlüğü şöyle karşımıza çıkıyor
efendim:
Süratle giderken, düşünmek gerek,
Sürat felakettir yapma arkadaş,
Yanında taşıma, kazmayla, kürek,
Şeritten şeride sapma arkadaş!
Murat Duman der ki ortamı germe,
Eğitim olmadan trafiğe girme,
Yarım saat geç git, kendini yorma,
Şu şeytan nefsine tapma arkadaş!
***
‘Bakış’ ve
‘Denge’ Gazeteleri
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Gazetelerle ilgili incelemelerimi
sürdürürken, bugün gündemimde Aydın ilimiz merkezinde yayınlanan iki gazete
var. Bu gazeteler sırasıyla:
BAKIŞ GAZETESİ
12 normal sayfayla günlük
yayınlanıyor. Masamda 2506. sayısı var. Şükrü Öksüz dostumuzun şiir sütununu da
yer alıyor Bakış Gazetesinde. Elimizde, masamızda bulunan “Bakış” Gazetesi
sayısındaki haberlerden bazı başlıklar nakledelim:
- Aydın vergi rekortmenleri
belirlendi/Aydınlı firma dünyada bir ilki başardı/güzelçamlı ilçe olmak
istiyor,
- Baraj dolunca Kemer köyünde 7
evi su bastı/Ovapınar Kırkpınar’a döndü/Hazilli şampiyonunu karşıladı/Eşi vefat
etmiş kadınlara devlet yardımı,
- Devli, Öğretmenlerin kaybettiği
itibar yeniden kazandırılmalıdır/Okula gitmeden iki üniversite bitirdi,
- Kadın Dernekleri İzmir’de
buluştu/Bodrum’da av köpekleri yarıştı/Akaryakıt ve enerji sektörü temsilcileri
Denizli’de toplandı,
- Atlar öğrencilere burs için
yarıştı/Didim 75. Yıl Sanayi Sitesinde ot bedeli sorunu masaya yatırıldı/Didim
Tema’dan ağaçlandırma etkinliği,
- Didim Polisinden hırsızlara
suçüstü/Harabeye dönen Sağlık Ocağı akıbetini bekliyor/4.Kardelen bahar
şenliği,
- Uluslar arası 1. Didim Dans
festivali sona erdi/Aşıklar Şöleni renkli geçti/ Aydınspor 1923 umutları
tüketti/Söke’de çeyrek finalistler belli oldu vd.
Bakış Gazetesinin kimliğine
bakıyorum: İmtiyaz sahibi: Sami Solak, Yazı İşleri Müdürü: Ali Akkurt. Adres:
Güzelhisar Mhl. 45 sk. No:5-1 Aydın. Tlf: 0256–214 58 16
DENGE GAZETESİ
16 normal sayfayla ‘Aydın’ı
aydınlatan gazete’ olarak yayınlanıyor. Masamda 3767. sayısı var Denge’nin.
Kimliğine bakıyorum Denge
gazetesinin: Kurucusu: Şemsettin Karpınar, İmtiyaz sahibi: Mehmet Aydın,
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: Sercan Örün. Tlf:0256- 213 80 33. Yönetim yeri:
Veysipaşa Mhl. 1606 sk. No:7-A, Aydın.
Şimdi Denge Gazetesinin elimde,
masamda bulunan sayısından bazı haber başlıkları aktarmak istiyorum:
- Metin öğretmen kansere yenik
düştü/Ökten: bakanlık doğru karar verdi/Kestanenin faydaları saymakla bitmiyor,
- Mısır üreticileri
tedirgin/Askere davul-zurna ile uğurlandılar/Bozdoğan’da minibüs otomobil
çarpıştı:7 yaralı,
- Fatma annenin kalbi Sevinç
öğretmene umut oldu/Kuşadasında ‘Dünden bugüne Kemalizm’ konferansı düzenlendi.
- Kırmızı ışık ihlali bir
ölü/Birlikte büyüyen üç arkadaş mezara da birlikte gitti/Motosiklet hırsızları
tutuklandı vd.
***
Kahramanmaraş’dan
‘Alkış’ Dergisi
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Dergilerimizle ilgili seri
çerçevesinde gündemimde olan Dergi, Kahramanmaraş ilimiz merkezinde iki ayda
bir yayınlanan ‘Alkış’ Dergisi efendim.
64 ve 65 sayfaları masamda olan
‘Alkış’ın sayfalarında gezmeye başlamadan önce, kimliğine bakalım birlikte:
İki aylık kültür, sanat dergisi
‘Alkış’ın sahibi: Dr. Oğuz Paköz. Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: Nihat Yücel.
Yayına hazırlayan: Serdar Yakar, N. Ece Paköz. Beş kişilik Danışma Kurulu var.
Yönetim yeri: Hükümet Bulv. Mert İşhanı No: 24-28 P.K.46 Kahramanmaraş. Tlf:0344
225 00 35
Oğuz Paköz imzalı ‘Alkış’tan’
başlığı altında bir değerlendirme, sunuş ve yorum yeralıyor derginin her
sayısında. 65 nci sayının sunuşu-yorumundan birkaç cümle:
Hepimizin amacı Türkçeyi yüceltmek
olsa da aramızda kimi değişik düşünceler olduğu da bir gerçektir. Biz Oğuz
Çetinoğlu’yu da Yavuz Bülent Bakiler’i de çok seviyoruz, denilişi dikkat
çekiyordu.
Dergi içinde, sayfalarında
yazılar, araştırma ve yorumlarla, yer yer şiirlerle karşılaşıyoruz. İmzası
bulunanlardan bazıları: Oğuz Peköz, Fethi Balık, Mürvet Sarıyıldız, Rasim
Deniz, Eshabil Karademir (Karaozan), R. Mithat Yılmaz, Sıdık Elbistanlı, Ahmet
Ayaz, Oğuz Karakoç, Hızır İrfan Önder, Mehmet Uysal, Ali Büyükçapar, Cengiz
Dilber, Ahmet H. Koç, Oğuz Çetinoğlu, Ramazan Mengilli, Asuman Soydan Atasayar,
Mehmet Kılıç, Murat İsmihu, Abdülkadir Güler, Serkan Çardaklı, Adil Bozkurt,
İmdat Gümüş, Hacı Ali Özturan, Serdar Yakar, M. Kemal Atik, Mustafa Aslan, Ozan
Bulut (Bahattin Bulut), Aşık Cuma Taşdemir, İnci Okumuş, (Hacı Aşık Selami),
Aşık Ali Ataş, Sıdık Özer, Harika Ufuk, Ramazan Avcı, Yalçın Yücel, Mehmet
Uysal, Saduman Açoğlu, Tanyal Sünbül,
Derginin her sayısındaki kapak
fotoğrafı değişiyor. Örneğin, 64. sayının kapağında rahmetli Abdurrahim
Karakoç’un bir fotoğrafı yeralmıştı. Ayrıca, dergi sayfalarında yazı ve
şiirleri yeralan imza sahiplerinin adı ve soyadıyla birlikte fotoğraflarıda
yeralıyor.
64 ncü sayının 10. sayfasında,
Aşık Ali Aktaş imzalı, rahmetli Üstat Abdurrahim Karakoç için yazılan altı
dörtlükten meydana gelen bir şiir var. İki ayrı dörtlüğü bu şiirin:
Halk’a duyuruldu bu acı haber,
Haber bağrımızı ezdi Karakoç.
Dünyayı bürüdü, üzüntü, keder,
Ölümün bizleri üzdü Karakoç.
Aşık Ali’m çırpındık ve ağladık,
Unutmak imkânsız kara bağladık,
Ecel geldi mi dedik, haber mi saldık,
Ölümün bizleri üzdü Karakoç.
65. sayıda Oğuz Çetinoğlu’nun,
Yavuz Bülent Bakiler ağabeyimizle bir röportajı var. ‘Kimi’ kelimesiyle ilgili
cevap: Kim, kimse, kim o, kimileri gibi kelimeler, tamamen şahıslar için
kullanılır, şeklinde ortaya konuluyor Yavuz Bülent Bakiler hoca tarafından.
***
Orhan
Kural’dan:
Büyük
dünyada küçük adımlar
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Prof. Dr. Orhan Kural hoca bir
gezgin… Gittiği her yerden ses getiriyor. Tespitleriyle, yorum ve
anlatımlarıyla dikkat çekiyor.
Yenilerde bir kitabı daha geldi
Orhan Kural hocanın: Adı; büyük Dünyada
Küçük Adımlar. 240 sayfayla, Han Yayınları arasında 7. baskı olarak Günyüzü
görmüş.
Bir hatırlatma var ilk sayfada.
Şöyle: Bu büyüklükteki 200 kitap için bir ağaç kesilmektedir. Biz de Silivri
Fenerköy’de 15 yeni ağaç diktik.
Önemli, anlamlı bir hatırlatma,
herkes böyle yapsa, yapabilse ne kadar doğru ve güzel olur değil mi?.
İçindekiler bölümünde, sayfasında;
ABD, Arjantin, Avusturya, Azerbaycan, Cezayir, Finlandiya, Fransa, Hong Kong,
İran, İsveç, Kenya’dan Şeysel’e Budapeşte ve Macaristan, Romanya, Tayland,
Tayvan, Tunus gibi ülkelerden sözediliyor. Buralardaki gezi notlarının
sayfalara aktarıldığı mesajı veriliyor, bilgilendirilişi yapılıyor.
Rahmetli Aziz Nesin’in “Gezi
edebiyatına farklı bir bakış’ı yeralıyor ilk iki sayfada Teşvikiye Haziran 1995
tarihinin taşıyıcısı bu yazı. Orhan Kural hocanın “Dünya döndükçe insan
gezdikçe” adlı kitabıyla ilgili yazılan bir yazı, yapılan bir değerlendirme bu
yazı efendim.
Fırsatlar ülkesi Amerika Birleşik
Devletleri, başlıklı 11 nci sayfada başlayan anlatımların girişi:
İlginçtir, Amerika deyince akla
gelen Amerika kıtası değil de, Amerika Birleşik Devletleri oluyor. İlginçtir
diyorum, çünkü benim de aklıma önce ABD geliyor.
Belki de dünyanın en güçlü devleti
oluşundan kaynaklanıyor bu duygu. Güçlü; ama bir o kadar da karmaşık bir ülke.
Ataları ise bir avuç göçmen.. Biraz daha gerilere gidelim, Amerika’nın ilk
sahipleri yaklaşık 100 bin sene önce buraya göç etmiş Kızıldereliler.
Sayfa 55’de Tango’nun ana vatanı:
Arjantin. Arjantinli Raul G. Aguirre gerçek üstücülük akımının öncüsü idi.
Şiirinin adı: “Fırlatılmıştı bile”. Birlikte okuyalım:
Fırlatılmıştı bile denize taşlar,
Taşlar, sözcükler, ölümlü
hazineleri,
Hayatın bilinmedik korkunç,
Bir dinginlik sürüyor konağında,
Kıpırtısız bir dinginlik,
O büyük oburu kandıracak,
Ne hüneri var, ne garip töreleri,
Ölüm bile değil bu; sessizlik,
Olmayan bir sesin sessizliği,
Bozuk bir sarkacın duruvermesi
Özgürlüğü mahzende yaşayanın
Kapı aralık, güneş taze
Denize bakıyor gören gözler.
***
İstanbul’dan
‘Yesevi’ Dergisi
Prof. Dr. İSA KAYACAN
İlgili başlattığımız seri yazının,
bugünkü gündeminde, İstanbul’da aylık yayınlanan sevgi dergisi “Yesevi” var.
223, 24, 25 ve 226. sayıları
masamda bulunan Yesevi’nin kimliğine bakıyorum öncelikle: Sahibi ve Yazı İşleri
Müdürü; Erdoğan Aslıyüce. Yayın Danışmanları var değişik isim ve imzalardan
oluşan. Yazışma: P.K. 6 Beyazıt-İstanbul. Tlf: 0212 638 50 12.
Yesevi’nin her sayısının
kapağında, önemli sayılan konularla ilgili fotoğrafla görüntüler yer alıyor.
Masamdaki dört sayısında imza olarak yeralanlardan bazılarının sıralanışı
şöyle:
Ali Osman Özcan, Ahmet Özdemir,
Muhsin Kadıoğlu, İsmail Uçakçı, Çağla Gül Yesevi, Özcan Pehlivanoğlu, Süheyl
Başaran, Yusuf Gedikli, Fatih Durmuş, Musa Serin, Nazan Sezgin, Erdoğan
Aslıyüce, Mehmet Emiroğlu, Ramazan Özey, Şükrü Karaca, Mustafa Özkurt,
İsmenullah Yesevi, Mehmet Tuğlacı, A. Vehbi Ecer, Ahmet Göksan, Osman Şahbaz
vd.
Yesevi Dergisi sayfalarında,
araştırma ve haber ağırlıklı yazı ve bilgilendirmeler yeralıyor. Yer yer,
azınlıkta da olsa şiirlerle karşılaşıldığı oluyor. 224 sayılı Yesevi Dergisinin
11 nci sayfasında Ahlet Özdemir imzalı “Asker mektupları” başlığı altında
verilenler var. Bir yerinde şöyle diyor Ahmet Özdemir:
“Mektup bir haberleşme aracı.
Manilerimiz de bu araç içinde sevgililer ve uzaktaki kişiler arasında duygu ve
haber alışverişinde görev yapıyor. Er mektuplarında sık sık manilere
rastlanmakta. Bir demet sunmak istiyorum”:
Mektup yazdım okuna,
Vara, yâre dokuna,
Yar mevla’yı seversen,
Gül yerine kokula.
Dağlarda kar kalmadı,
Yürekte fer kalmadı,
Daha çok yazacaktım,
Mektupda yer kalmadı.
Erdoğan Aslıyüce, yine 224 sayılı
Derginin 4 ncü sayfasında, İstanbul Boğazı’nı atlarla geçen Türklerden
sözediyor. Girişinde de şöyle yazmakta yazısının:
“Doğu-Roma Anadolu’da Selçuk
Türklerinin baskısı altında idi. Onlara, ancak onlar gibi cesur savaşçı
Peçeneklerin karşı koyabileceğini bilen Doğu-Roma 15 bin Peçenek süvarisini
sallarla ve gemilerle Üsküdar’a geçirdi. Selçuklu soydaşları ile
savaşacaklarını öğrenince itiraz ettiler”.
Günümüzde Kültür değerlerindeki
değişimle beraber ortaya çıkan fırsatlar, suç işleyebilecek insanları harekete
geçirmektedir. Bu insanlar, adaletsizliği vurgulayarak kendi adeletlerini
uygulamak amacıyla işe koyulup, buldukları fırsatı, gücü ve toplumda dürüst
insanların Pasifiklerini gördüklerinde hemen düşünce ve eylemleriyle ortaya
çıkmayı göze alırlar (Prof. Dr. Ali Osman Özcan, Sayı: 225, Sayfa: 23).
Nasrullah Cami’nin İstiklal
Harbimizde önemli bir yeri vardır. O günlere dönüp baktığımızda, vatan
yitirilmiş olmasına rağmen, halkta bir şaşkınlık ve uyku hali hâkimdir (Özcan
Pehlivanoğlu, Sayı: 226, Sayfa: 26).
***
Minik Feyza
Muştu’dan:
Kelebeğin
Mevsimleri
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Şair Yazar, araştırmacı, editör
Aysel Al tarafından bana ulaştırılan şiir kitaplarından birinin adı: Kelebeğin
Mevsimleri. Şairesi: Feyza Muştu.
80 sayfayla, merkezi Ankara’da
bulunan Yıldızlar Yayıncılık, yayınları arasında Günyüzü gören şiir kitabının
Editörü: Aysel Al. Feyza Muştu’nun yazışma adresi. Cumhuriyet Mhl. Onur Sk.
Yeşil Köşe Apt. Kat.3-4 Turhal Tokat.
Aysel Al imzalı iki sayfalık bir
önsöz var. Aysel Al, bu önsözünün bir yerinde: “Ben inanıyorum ki Feyza çok
büyük bir başarı sağlayacak ve geleceğin iyi kalemlerinden biri olacak” diyor.
Bu bir tespittir, bir değerlendirme ve yorumdur. Yerinde tespitlerdir bunlar.
Serbest türdeki şiirlerin
ağırlıklı olduğu Kelebeğin Mevsimleri adlı şiir kitabının imza sahibi Feyza
Muştu 01 Ocak 1999 tarihinde Tokat ilimizin Turhal ilçesinde doğdu. Henüz ilköğretim
çağında…
Ama yazdıkları, yaşının üstünde
bir başarı çizgisi ortaya koyuyor. Bunun doğruluğunu kitabının sayfalarındaki
şiirlerden anlıyoruz.
Kelebeğin Mevsimleri adlı şiir
kitabının iç sayfalarında, şiirler arasındaki sayfalarla, minik bir öğrencinin
Feyza Muştu’nun çizdiği resimler, anlatmak istediği görüntüler de yeralmış.
Sayfa 11’de yer alan “Renkli
doğamız” adlı, başlıklı şiir dört ayrı dörtlükten meydana geliyor. Bir dörtlüğü
bu şiirin:
Yeşilini nereden alırsın?,
Güzel renkli perilerden mi?
Güzel gök rengini, bulutlarını,
Nereden alırsın, güzel doğamız?.
İlkbahar, tasarruf, yağmur,
trafik, okul, yaşam sevgisi gibi başlıklarla yazılan şiirlerdeki anlatım,
gelecek için ümit veren mısralardan oluşuyor.
Çocuk yaşında yazdığı şiirleriyle,
okurlarının karşısına çıkma cesaretini gösteren Feyza Muştu, gelecekte daha
emin adımlarla yürüyecek, sanat ve edebiyat dünyamızda hatırı sayılır, bilinen
ve alkışlanan isim ve imzalar arasında yeralacaktır.
Tebriklerimi sunuyorum efendim.
***
Şiir şiir
Güzide Gülpınar Taranoğlu
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Şiirlerin getirdikleri. Bizi
yansıyış biçimleri… Bu çerçeveden hareketle, Güzide Gülpınar Taranoğlu
şiirlerinden ikisi efendim:
GÖZLER
Gözler yalan söylemez
Görmesini bilirsen
Aşkını saklayamaz
Çözmesini bilirsen.
Simalar gözle güzel
İnsanlar özle güzel
Sevgiler sözle güzel
Yormasını bilirsen.
Gözlerden doğar sevgi
Gözlerden taşar ilgi
Her göz aynıdır bil ki
Dermesini bilirsen.
Yaşları içten akar
Bazen sevinçten akar
Her birinde mana var
Sormasını bilirsen.
O gözler ki renk renk renk
Her biri sevgiye denk
Sana bakar gülerek
Sarmasını bilirsen.
AMAN DİKKAT ET
Dön diyebilir misin geçen yıllara
Kilit vurabilir misin dursun diye
zaman
Soluklarla ömrün geçer tek soluğa
emrin geçmez
Yaşarsın emredilmişliğin
çemberinde ömrünü
İnsanlar insanlıklarıyla derece
alır
İyilik-kötülük yüreklerinde
Şuur-mantık düşünce kafalarında
Bazen büyük, büyük, büyük
Bazen da ufalır…
İnsanoğlu bu duygularına mağlup
İstekleri hudutsuz,
İnsanca duygularla dolanlar mutlu
Sevmek-acımak-merhamet eksik
olmasın yüreğinde
Aman dikkat et…
***
Cumhuriyet
Kadınları Dergisi
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Aydın ilimiz, merkez ve
ilçeleriyle, öteki yerleşim birimleriyle, kültürel açıdan zenginlik içinde.
Yayımlanan gazete ve dergileriyle, kitaplarıyla, imza sahiplerinin önemliliğini
ortaya koyuyor.
Eğitimci, yazar, araştırmacı,
parlamenter M. Kemal Yılmaz hoca bu isim ve imzaların başında geliyor.
Gönderdiği, yayınlarlar, şiirlerle hep ön palanda kalma başarısını gösteriyor.
O’nun aracılığıyla gelen gazete ve dergiler de var.
Cumhuriyet Kadınları Dergisinin 2.
sayısı bunlardan biri. Cumhuriyet Kadınları Derneği Aydın Şubesi adına Sahibi
ve Yazı İşleri Müdürü: Selma Egesoy. Yayın kurulunda Saniye Duman, Devlet
Yorulmaz ve Şenel Kasap görev yapıyorlar.
Yazışma adresi: R. Paşa Mhl.
Bedesten İş Merk. Kat. 1 Aydın. Tlf: 0505 255 78 65.
Halide Edip Adıvar’ın Sultanahmet
mitingi konuşmalarından bölümler (23.05.1919) veriliyor ilk sayfalarda. Sonra,
Selma Egesoy, Saadet Kavasgil, Ümran Yalçın, Fatma Kader, Birsel Oğuz, Gülşen
Onbaşılar, O.Hasan Bıldırki, Talip Apaydın, imzalı yazılar başta olmak üzere,
uzun soluklu pek çok haber yeralıyor. Dört imzadan birkaçar cümle:
1. Bu dünyadan gözleri açık
gitmemek var. Cumhuriyetimizin kurulduğu yıllarda Atatürk’ün Doğu, Asya ve
Latin Amerika uluslarına ilham veren, önderlik eden emperyalizme karşı
bağımsızlık mücadelesi insan ruhunun esaretten kurtulup özüne dönmesinin tek
anahtarıdır (Selma Egesoy)
2. Atatürk’ün kadınlarla ilgili
bütün reformları ve uygulamaları O’nun Türk Kadınına verdiği önemin ve bunun
yeni Türkiye’nin kalkınmasında yararlı olacağı hususunda olan inancın kanıtıdır
(Saadet Kavasgil)
3. Önce bilelim ki hiçbir lider
hiçbir devlet adamı kadın hakları konusunda Atatürk gibi o ölçüde mücadele
vermemiştir. (Ümran Yalçın)
4. Bizim yurt ve ulusal
tarihimizde kadın hakları yönünden çeşitli evrelerden geçilmiş olmakla
birlikte, Orta Asya’daki Türk boylarında kadının toplum ve aile içindeki yeri
daima önemli olmuştur. Bugün de Türkmenler, Kırgızlar, Karakalpaklar, Kazaklar
arasında kadın, yaşamın her biçiminde erkeğinin yanındadır. (Birsel Oğuz)
Not: Bu yazı M. Kemal Yılmaz Hoca’nın vefatından önce yazılmıştır.
***
Süleyman Erol’dan:
Sarı Sabır
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Kitaplar, dergiler, bültenler,
gazeteler yayınlanıyor. Bize ulaşanlar.. Bunların ya doğrudan gelenleri, ya da
bir aracı dostumuz vasıtasıyla gelenler.
Süleyman Erol’un ‘Sarı Sabır’
adlı, 136 sayfalık öyküler kitabı, merkezi Ankara’da bulunan ‘Ürün Yayınları’
arasında çıktı ve okurlarıyla, buluştu, buluşturuldu.
Kitap, araştırmacı, yazar ve şair
dostum A. Kadir Paksoy aracılığıyla bana ulaştı, ulaştırıldı.
Süleyman Erol imzalı, ‘İçerden
dışarıya ya da önsöz yerine’ başlığıyla uzunca bir değerlendirme, sunuş, yorum
dikkat çekiyor. Süleyman Erol imzasının hemen altında, ‘1 nolu F tipi
hapishane, A-Tek 10, Şirinyer-İzmir’ adresi kaydediliyor. Bu sunuşun bir
yerinde;
-“Yazmak, hapishanede yazmak,
hastanın nekahet dönemindeki içine vuran yaşamak, umut ve sevincinin ışığı
gibi, bizi hep böyle benzer bir sayrılık sonrası iyimserliğinin içinde tutuyor”
deniliyor.
Kitap içerisinde 10 ayrı öykünün
yer aldığı görülüyor.
Kitabın adı olan “Sarı Sabır”
adlı, başlıklı öykü 29 ncu sayfada başlıyor.
Bu öykünün girişi şöyle başlıyor:
-“Gökkubbenin Apollon’un bağdaş
kurup Ege Denizi’nde günbatımını seyre daldığı, Bedreddin müritlerinin mübalağa
cenk eylediği dağlarından yağ ovasından bal akan, düğünlerinde hala dümbelekçi
Nazirelerin parmak oynattığı; Koca Arap İsmail Kerimoğlu harmandalının
dönüldüğü, parmak üzümlerinin hem şarap, hem pekmez yapıldığı, çitlembik,
payam, günebakan, künar, zeytin, pamuk cümbüşü.”
Bir Zilli Baba öyküsü var 47 nci
sayfada başlayan…
Buranın girişinde de şu cümleler
yeralıyor:
-“Gömleği pantolonundan sarkan,
yüzü ter içinde kalmış ince uzun bir adam. Yanındaki motosikleti yokuştan
çıkarırken söyleniyordu: Gidinin yarım akıllıları hem benim dediklerimi
yapmazsınız, hem de kızarsınız. Siz var ya, benim tırnağım bile olamazsınız”..
Süleyman Erol, öykülerinin
kahramanlarını yaşanmış olayların içinden seçip çıkarmış, değerlendirip,
sayfalara aktarmış. Tebriklerimi sunuyorum efendim.
***
Yeni Size
Dergisi
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Gazetelerden sonra başlattığımız,
dergiler serisi çerçevesinde bugün gündemimizde olan, İstanbul ve Bandırma
çıkışlı ‘Yeni Size’ Dergisinin sayfalarında gezmek istiyoruz.
Size Dergisi yıllarca, rahmetli
Gülten Çiçek Tural tarafından aylık yayınlandı. Sonra ‘Yeni Size’ adıyla
yayınına devem etti, ediyor.
Yeni Size Dergisinin 105, 106 ve
108 nci sayıları var masamda. Sanat edebiyat, kültür ve fikir dergisi olarak,
getirdikleriyle takdir gören, aranılan bir dergi Yeni Size Dergisi…
Kimliğine baktığımızda;
Sahibi ve Sorumlu Yazı İşleri
Müdürü: M. Zafer Tural.
Genel Koordinatör: Yavuz Bülent
Bakiler,
Genel Sanat Yönetmeni: Sadettin
Kaplan,
Teknik sanat yönetmeni: Adnan
Tepecik,
Hukuk Müşaviri: Av. Suphi Seçer,
İdare Müdürü: Hüseyin Seçer,
AB Ülkeleri Genel Mümessili: M.
Ali Yeni yurt,
Ankara Temsilcisi: Erdal Erdoğan…
Yayın kurulu var 16 kişiden,
imzadan oluşan.
Editörden başlığıyla, M. Zafer
Tural bir sunuş, önsöz, değerlendirme yapıyor her sayıda. 105. sayının
editörden başlığı altında, girişte: “Çoğumuza tatilde tatlı bir rehavet çöker.
Tatil dönüşü halen o ruh hali içinde vazifelerimizin başına geçeriz” denilişi
dikkat çekiyor.
Yeni Size Dergisinin sayfalarında,
araştırma ağırlıklı yazılar, sonra sayfaların bütünlüğü içinde şiirler dikkat
çekiyor. Şimdi derginin sayfalarında yeralanlardan seçtiğimiz bazı cümleler
aktaralım:
1. Arif Nihat Asya, aslen Tokat’ın
Kapusuz köyünden soyu-sopu Horasan’dan çıkarak Tokat’a yerleşen Türkmen
boylarındandır. Dedelerinin ikinci büyük gücü, Kapusuz köyünden Çatalcaya
olmuş, Arif Nihat 1904 yılında Çatalca’nın İnceğiz köyünde doğmuş, sonra kendi
ifadesiyle, İnceğiz’i Çatalça’ya, Çatalça’yı İstanbul’a bağlamışlar,
İstanbul’lu olmuş. (Yavuz Bülent Bakiler, Sayı: 105)
2. Şairlerin, musikişinasların, en
çok konu olarak işledikleri mevsimdir bahar. Mevsimlerin en güzelidir. Genelde
bahar, edebiyatımızda ve sevgiliye ve onun güzelliğine benzetilir. Bahar
hayattır, can verir, gönüllere ferahlık sağlar (Prof. Dr. Hayrettin İvgin,
Sayı: 105)
3. Aşk, kalbinin bir anlık
duruşunu hissetmemek, çarpıntıların ikiye katlanmasını dinleyebilmektir. Aşk,
ıstırap çekmeyi hazır olmak onu kanıksıyabilmektir. Bir telefon sesin, bir
gülümseyen pula hasret çekmektir (İsmet Bora Binatlı, Sayı: 106)
4. Gaziantep, Anadolu’nun ve
Dünya’nın en eski yerleşim yerlerinden biridir. 6000 yıllık tarihi geçmişi ile
Gaziantep tarihi ve kültürel zenginlikleri, antik kentleri, camileri, hanları,
hamamları ve pek çok yeraltı, yerüstü zenginlikleri ile bir metropoldür (Emine
Seviç Öksüzoğlu, Sayı: 108)
***
M. Mazhar Alphan’dan:
Oku dedim
kendime
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Kitaplar yayınlandıkça, bana
ulaştıkça, fırsat bulup sayfalarındaki gezintilerimi sürdürdükçe gördüklerimiz,
görülenler.
M. Mazhar Alphan İzmir’den
sesleniyor. Yeni yeni yayınladığı kitapları var. Bunlardan bir başkası, yeni
yayınlanan: Oku Dedim Kendime, adıyla 96 sayfayla yayınlandı.
Kısa kısa şiirlerin yeraldığı
kitabın ilk sayfalarında birinde, Dr. M. Mazhar Alphan’ın kısa biyagrafisi
yeralıyor. Sonra kısa kısa anlatımlarla sayfalara aktarılan şiirler başlıyor.
Bana gidelim, adlı başlıklı şiir 15 nci sayfasında karşımıza çıkıyor. Bu
şiirden:
Kapalı kutulara açılalım,
Kendimize dahi kapalı,
Mayınlı donuşlara.
En sisli yerinden soralım,
Dahi adet tutar nöbetiyle,
Soruşturma açalım çağımıza..
M. Mazhar Alphan, kendi şiir
anlayışı ve anlatımıyla, mısralara, sayfalara sığmayan bir uzunluk, zenginlik
içinde yazıyor, yayınlıyor.
Anlatımın kısa oluşu, önemliliği
ortaya koyuyor. Bunun böyleliğini M. Mazhar Alphan anlatımlarında sıklıkla
görmekteyiz.
Şiirler, anlatımlar sayfalarda
Romen rakamlarıyla değerlendirilmiş, sıralanmış ve mısralara dökülmüş.
Bunlardan yirminci sıralamadaki mısralar, sayfa 37 de karşımıza çıkıyor,
çıkarılıyor:
Bacasız mecralarda,
Kır çiçekleri,
Bindallı sabahların,
Perçemli ışığı,
Türküler söyler artçı,
Etekleri avlak,
Dedim,
“Kendine avca”..
Hülya Deniz Ünal, 90 ncı sayfada
başlayan “Oku dedim Kendime” yi inceliyor, değerlendiriyor. Şöyle bir anlatımı
var ilk cümlelerde:
-“Karşımızda; yazdıkları şiir,
toplumsal duruşu belli, diyeceğini diyen, tavrını açıkça ortaya koyan bir şair
duruyor. Mazhar Alphan. Şiirini tarih eleğinden geçirmiş, taşlarını ayıklamış,
yalın arı duru bir dile ulaşmış. Fazla denecek sözcük yok denecek kadar az.
Kitap genel olarak yüksek bir temdoda gidiyor. Kimi yerlerde yavaşlamalar olsa
da normaldir bu “ denilişi dikkat çekicidir.
Tebriklerimi, sevgi ve saygılarımı
sunuyorum efendim.
***
Muğla Devrim
Gazetesinden
‘Devrim
Sanat’ damlası
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Anadolu Basını içerisinde, sanat
sayfası düzenlenmesiyle dikkat çekenlerin sayısının fazla olduğunu söylemek
mümkün değil.
Muğla ilimiz merkezinde 19 Ekim
1960 tarihinde kurularak, Melda Türkeş’in sahipliği, Ünal Türkeş’in, Genel
Yayın Yönetmeni, Yazı İşleri Mdürü ve Başyazarlığında yayınlanmakta olan Devrim
Gazetesinde, Yükselecek Demirel’in “Devrim Sanat” damlası, sayfası var. Bu
sayfanın 73. sayısının bulunduğu, yeraldığı gazete masamızda.
Yükselecek Demirel’in bir genel
değerlendirme sütunu var “Sonsuz Sanat”tan sözediliyor başlık ve içerik olarak.
Ünal Türköz ve Nabide Kılınç imzalı yazılar, sütunlar dikkat çekiyor.
Sayfada sonra, Hatice Altınay,
Tuğba Aydoğan Baysal, Şadan Gökovalı, T. Ayhan Çıkın, Bülent Özcan, Aşık Enis,
Özcan Yalım imzalı şiirlerle karşılaşıyoruz. Ayrıca, Mehmet Selçuk, K. Diyar
Aydoğdu imzalı karikatürler önemli ve anlamlı mesajların getiricisi olarak
okurlarıyla selamlaşıyorlar. Aşık Enis imzalı, “Kendi gelen” başlıklı şiirden
bir dörtlük alalım:
Dünya kurulalı on milyar yıldır,
Sevip de güleni göster bana sen.
Hangi kitap yazar, parmağın
kaldır,
Gerçeği bileni göster bana sen.
Düz yazılarla anlatılanlar..
Yükselecek Demirel’in; Devrim Sanat sayfasının düzenlenmesi ve okunmasıyla
ilgili duyguları. Sanatçı dostlarıyla birlikte olmak için gösterdiği çabanın
sonuçları, O’nu sevindiriyor, mutlu ediyor. Sayfanın yayınlandığı Pazartesi
günleri, Yükselecek Demirel için kutsal bir gün olarak kabul ediliyor. Şadan
Gökovalı’nın “Mutlu çağrı” adlı, başlıklı şiirinden:
Seni düşündükçe,
Sakallarım uzar off of!
Uykularımı kaçırırsın,
Beni sarhoş edersin,
Berduş edersin, off!
Anadolu Basını içerisinde, sanat
ve edebiyata önem veren, sütun ve sayfa ayıran gazetelerin sayısının artması
dileklerimi belirtiyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder