Merhum Gazeteci, Şair ve Yazar "ŞAİRLERİN EFENDİSİ" Prof. Dr İSA KAYACAN
Zeki ÇELİK
Zekice Kültür, Sanat evi kurucusu ve sahibi.
ISPARTA
Saygıdeğer gönül dostlarım. Ulusal basının duayeni, şair ve yazarların tanınmasında, basında öncülük eden gönüllü hizmetkarının acı haberini 15-ekim 2014 yılında almıştık. Onun yokluğunu tanınmasına vesile olan şair ve yazarlar ve yakınları derinden hissetmektedir. Ölümünün birinci yılı anma programı Burdur ili Tefenni ilçesi Ece köyünde oluşturduğu kütüphane ziyaretiyle gerçekleşti. 2. ve 3. anma programları uzun süre ikamet ettiği devlete hizmetini sürdürdüğü başbakanlık basın danışmanlığı yaptığı başkent Ankara'da kültür merkezi salonlarında gerçekleşmiş oldu. Her programa Kerkük Kültür Derneği yönetimi, gönül dostlarımızla birlikte kızı Gül Kayacan hanımefendide katıldı. Babasına olan vefa borcunu ödemeye gelen , seven sayan şair ve yazar gönül dostlarına teşekkürlerini ileterek programların verimli geçmesine vesile oldu.
Merhum Gazeteci, Şair,Yazar Prof. Dr. İSA KAYACAN'ın 4. Vefat yıl dönümünde...
Merhum Gazeteci, Şair,Yazar Prof Dr İSA KAYACAN. 4. Ölüm yıl dönümünde Kurmuş olduğu Kerkük Kültür derneği yönetim kurulu kararıyla her yıl farklı illerde anılması uygun görüldü. Bu yılda Türkiye'nin gül bahçesi Isparta'da Zekice Kültür ve Sanat evinde, Sanat evi kurucusu ve sahibi Zeki ÇELİK'İN sponsorluğunda 13 ekim cumartesi günü saat: 11 den 18 kadar yapılması kararlaştırıldı. 50 den fazla gönül dostunun katılımıyla üstadımız anıldı.
PROGRAM AKIŞI:
Program akışı aynen şöyle oldu.: Ankara'dan gelen Kerkük Kültür Derneği başkan yardımcısı İsmail Kara sunumu yaparak İstiklal marşının okunmasının ardından merhum şehitlerimiz için, merhum gazetecilerimiz için, merhum şair ve yazarlar, sanatkarlarımız için dua programı eğitimci yazar ALİ GÖZÜTOK 'un Yasin de okumasıyla gerçekleşmiş oldu
ŞAİR VE YAZAR: ZEKİ ÇELİK, AÇILIŞ VE SUNUŞ
Türkiye ilim edebiyat eserleri sahipleri meslek birliği Isparta il temsilcisi, Göller bölgesi yazarlar ve şairler derneği kurucusu, Zekice Kültür ve Sanat evi kurucusu ve sahibi : Şair ve yazar : Zeki Çelik misafirlerine hoş geldiniz dedikten sonra sanat evinin içeriği hakkında bilgileri aktararak , Merhum Prof dr : İSA KAYACAN ile tanışma anısını ve ondan sonraki diyalog sürecini anlattı, merhumla ilgili şiirler okuyarak duygusunu iletti.
Kerkük Kültür Derneği Başkanı Dr. Şemsettin Küzeci
Kerkük Kültür derneği başkanı , araştırmacı şair ve yazar dr: sayın: Şemsettin Küzeci Kayacan'ın hayatı, ve çalışmaları hakkında bilgiler sunarak İsa Kayacan'ı anma programlarının da her yıl farklı illerde yapılacağını bildirmiş oldu. Rahmetlik Kayacan'la tasarımını gerçekleştirdiği İçimdeki Kerkük kitabını ve dergileri,kendi kitabını katılımcı gönül dostlarına sundu.
ÖDÜL TÖRENİ
Bu arada ödül törenine geçildi. İLESAM il temsilcisi Zeki Çelik program anısına Merhum Prof dr : İsa Kayacan'ın kızı Gül Kayacan hanımefendiye plaket verdi. Ayrıca babasına yazmış olduğu ölüm günü şiirlerini de çerçeve halinde Kerkük Kültür derneğine takılması için ve Merhumun yaşarken Zeki Çelik tarafından çekilen video görüntülerini salondaki misafirlere Kayacan'ı da canlı olarak izletirken dvd ye aktararak Başkan Küzeci'ye sunmuş oldu. Şemsettin Küzeci'de karar doğrultusunda Türk dünyasına hizmet ödülünü kültür sanat evi sahibi Zeki Çelik'e taktim etti.
ŞAİRLER-YAZARLAR, ANILAR VE ANLATIMLAR...
Yeme içme ikramlarının ardından sırasıyla şair ve yazarlar merhumla ilgili ve diğer şiirlerini okuyarak duygusal anlar yaşattılar. Katılımcılar içinde Dinar şairler ve yazarlar kültür derneği başkanı eğitimci yazar:Yaşar Sağlam hocamız dernek üyeleriyle birlikte bizleri onurlandırdı. KANSEV derneği başkanı sayın: Cemaliye Bardakçı hanım efendide yönetim kurulu arkadaşlarıyla katıldı. Ankara'dan gelen hemşehrim ağabeyim araştırmacı yazar: İsmail Özgümüş hocamda onurlandırarak Şarkikaraağaç'ın meşhur koşmasını da ikramlar içinde sunarak memnun etti, Konuşmasında keşke Vali, Belediye Başkanı, Kültür Müdürleri,yazılı, görsel basın mensupları,diğerleri burada olsaydı dedi.
SONA DOĞRU
Programa katılıp, katılım belgesi alan katılımcıları sırayla arz ediyorum. Dr Şemsettin Küzeci ve eşi Halide Kuzeci, İsmail, Kara, Gül Kayacan, Aysel Al, Zeki Çelik, Melahat Özçoban, Gülser Hünük, M.Doğan Silleli, Cemaliye Bardakçı, İsmail Özgümüş, Müjgan Yıldızan, Sadettin Çelik, Naile Özkan, Hatice Uğur, Cennet Çelik, Mustafa Kemalpınar, Elif Akgün, Gülden Çelik, Emine Yüceer, Sevtap Azaklı, Aygül Kemanlı,Ceren Cennet Çelik, Zafer Azaklı, Tevfik Kemanlı, Keziban Çelik, Ramazan Uğur, Gülfidan Özdemir, Yusuf Yücer, Arif Çelik, Ahmet Ali Bilgen, Ali Gözütok, Süleyman Çelik,
TEŞEKKÜRLER VE SELÂMLAR..
Leyla Zeynep Arıbaş, Mevlüt özdemir, Dilara Güreşci Ülker Aygün, İbrahim Çil, Dilek Çelik, Yaşar Sağlam, Hasan Alpars, Mehmet Özkan, Abdurrahman Ertürk, Mustafa Özçay, Rıfat Yiğit, Mehmet Arslan, Dede Cihan, Selahattin Aydemir, Süleyman Uysal, Hasan, Diyarı ,Muzaffer Şahin,Turan Acar ve ismini anımsayamadığım gönül dostlarıma teşriflerinden, sunumlarından dolayı teşekkürlerimizi iletiyoruz.
GÜNÜN ANISINA YAZILAN ŞİİRLER
VEFA BORCU
Burdur'un Tefenni yiğidi idi,
Hayırda her yolu aramaktayım,
İsa Kayacan'dır soyadı adı,
Vefa borcumu da ödemekteyim.
Basında duayen diye anılır,
Şair yazarlarca iyi tanınır,
Ona çamur atan bence yanılır,
Vefa borcumu da ödemekteyim.
Anma programı yapılmaktadır,
Kitabı ellerde tutulmaktadır,
Bizlere mesajlar atılmaktadır,
Vefa borcumu da ödemekteyim.
Gönül dostlarıma haberi saldım,
Pideler yaptırdım, ayranı aldım,
Her çeşit pastayı aradım buldum,
Vefa borcumu da ödemekteyim.
Okunan dualar ona gidecek,
Zeki'nin beyni de rahat edecek,
Şemsettin Başkanda imza atacak,
Vefa borcumu da ödemekteyim.
ANIYOR DOSTLAR
Kerkük Kültür Derneğini o kurmuş,
Edebiyat için artmıştı hisler,
Yaşarken bir müddet Başkanı olmuş,
İsa KAYACAN'I anıyor dostlar.
Dördüncü yılına geldi süresi,
Isparta Işık kent oldu adresi,
Yokluğu daima üzdü herkesi,
İsa KAYACAN'I anıyor dostlar.
Kültür Sanat Evim hizmete girdi,
Eşim, çocuklarım ikramı verdi,
Merhum üstadımın kızı da vardı,
İsa KAYACAN'I anıyor dostlar.
Burdur'dan, Dinar'dan gelenler oldu,
Şair, Yazarlarla salonum doldu,
Ankara, Antalya duyguyu saldı,
İsa KAYACAN'I anıyor dostlar.
Şemsettin Küzeci, Zeki Çelik'le,
Lastiği çıkaran gezer terlikle,
Huzurlu ortamda beraberlikle,
İsa KAYACAN'I anıyor dostlar.
13-10-2018 yazan: Zeki ÇELİK ISPARTA
Zekice Kültür, Sanat evi kurucusu ve sahibi.
16 Ekim 2018 Salı
3 Ekim 2018 Çarşamba
HABER.DUYURU VE ÇAĞRI: Prof. Dr. İSA KAYACAN (4. Vefat Yıldönümü) VE SAYGIDEĞER (Merhum) “GÖNÜL DOSTLARIMIZA” ANMA TOPLANTISI
SAYGIDEĞER “GÖNÜL DOSTLARIMIZA”
ANMA TOPLANTISI
Kurucusu olduğu “Kerkük Kültür Derneği” ile “Zekice Kültür
ve Sanatevi”nin ortaklaşa tertiplediği; Anadolu Basını’nın Duayeni, Araştırmacı-Gazeteci, Şair ve Yazar Prof. Dr.
İSA KAYACAN’ın vefatının 4. Yıldönümü nedeniyle: “Merhum Gazeteci, Şair-Yazar ve
Sanatkâr”dostlarımız adına özenle hazırlanıp düzenlenen anma toplantısı: 13
Ekim 2018 Cumartesi günü, Saat: 11.00 – 18.00 arası Isparta İli Zekice Kültür
ve Sanatevi’nde gerçekleştirilecektir.
PROGRAM:
Açılış
Saygı duruşu ve İstiklâl
Marşı
Açılış Konuşmaları:
-
Kerkük Kültür
Derneği Başkanı, Dr. Şemsettin KÜZECİ
-
Zekice Kültür ve
Sanatevi Sahibi, Zeki ÇELİK
BİRİNCİ BÖLÜM
İsa Kayacan
Belgeseli
İsa Kayacan hakkında konuşmalar
İsa Kayacan Şiirleri
İsa Kayacan Besteleri
İsa Kayacan “Hizmet Ödüllerinin” takdimi
Çay Kahve Molası & Ara ve İkram
İsa Kayacan hakkında konuşmalar
İsa Kayacan Şiirleri
İsa Kayacan Besteleri
İsa Kayacan “Hizmet Ödüllerinin” takdimi
Çay Kahve Molası & Ara ve İkram
İKİNCİ BÖLÜM
Bu güne kadar aramızdan ayrılan;
Bu toplantıda anılacak ve anıları yaşatılacak olan: “merhum gazeteci, şair, yazar ve sanatkâr” dostlarımızın listesinin okunması.
Listede adı geçen Şair-Yazar, Gazeteci ve Sanatkârlar hakkında konuşmalar
Merhum ve Merhumelerla ilgili kişişel anılar
Anılanların “iz bırakan eserleri”
Katılımcılara “Onur Belgelerinin” dağıtımı
Kapanış Konuşması
Bu güne kadar aramızdan ayrılan;
Bu toplantıda anılacak ve anıları yaşatılacak olan: “merhum gazeteci, şair, yazar ve sanatkâr” dostlarımızın listesinin okunması.
Listede adı geçen Şair-Yazar, Gazeteci ve Sanatkârlar hakkında konuşmalar
Merhum ve Merhumelerla ilgili kişişel anılar
Anılanların “iz bırakan eserleri”
Katılımcılara “Onur Belgelerinin” dağıtımı
Kapanış Konuşması
TARİH/GÜN : 13 Ekim 2018, Cumartesi
SAAT : 11.00 – 18.00
YER/ADRES : ZEKİCE KÜLTÜR VE SANAT EVİ
SAAT : 11.00 – 18.00
YER/ADRES : ZEKİCE KÜLTÜR VE SANAT EVİ
Işık Kent
Mahallesi Olgun Evleri- 5726. Sokak No- 3
(Melek evleri
karşısı ) ISPARTA
İLETİŞİM : Zeki
ÇELİK (GSM) : 0 506 344 99 09
Dr. Şemsettin
KÜZECİ (GSM): 0 533 255 26 60
ÖNEMLİ NOT : Günübirlik
programa katılanlara yapılacak yiyecek-içecek ve ikramlar “Zekice
4 Ağustos 2018 Cumartesi
Mustafa CEYLAN'a MEKTUP "Söze nereden başlamalı, nasıl bir yol olmalı? Hani vardır ya sözün bittiği yer işte şimdi oradayım, oradayız tüm sevenleriyle. Ankara-Elmadağ'da seni son yolculuğuna göndermek üzere toplandık" Aysel AL
Mustafa CEYLAN'A
MEKTUP
MEKTUP
Şair-Yazar, Yayıncı:
Aysel AL
Söze nereden başlamalı, nasıl bir yol olmalı?
Hani vardır ya sözün bittiği yer işte şimdi oradayım, oradayız tüm seven dostlarıyla.
Ankara - Elmadağ'da seni son yolculuğuna göndermek üzere toplandık.
Mezarlıktayım kalbimde derin bir sıkıntı sanki bir rüyanın içindeyim.
En son konuşmamız kulaklarımda bana "Elmadağ Efsaneleri" kitabını göndermiştin ve ilave etmiştin "çabuk bitir belki ölür giderim" demiştin.. Ben de "Ne biliyorsun 90 kadar yaşamayacağını " demiştim.
Oysa hissetmişsin gideceğini hep diyordun gideceğim diye bizler bunu anlayamıyorduk.
Şimdi ne yaptın sen bizlere niçin bırakıp gittin?
Sözün bittiği yer demiştim ya işte tam öyle.
Anılar perdesini içerisinde işte oradasın Tufan babanın evinde Torosların Türküsü romanını çalışıyorsun daktilonun başında. Tufan baba yemek yapıp sana emanet ediyor Diyor ki "Ceylan yemeğin altını 15 dakika sonra kapat İsa Kayacan yemeğe gelecek" Sen "tamam baba" diyorsun ve kendisi uyumak üzere yanından ayrılıyor.
Aysel AL
Söze nereden başlamalı, nasıl bir yol olmalı?
Hani vardır ya sözün bittiği yer işte şimdi oradayım, oradayız tüm seven dostlarıyla.
Ankara - Elmadağ'da seni son yolculuğuna göndermek üzere toplandık.
Mezarlıktayım kalbimde derin bir sıkıntı sanki bir rüyanın içindeyim.
En son konuşmamız kulaklarımda bana "Elmadağ Efsaneleri" kitabını göndermiştin ve ilave etmiştin "çabuk bitir belki ölür giderim" demiştin.. Ben de "Ne biliyorsun 90 kadar yaşamayacağını " demiştim.
Oysa hissetmişsin gideceğini hep diyordun gideceğim diye bizler bunu anlayamıyorduk.
Şimdi ne yaptın sen bizlere niçin bırakıp gittin?
Sözün bittiği yer demiştim ya işte tam öyle.
Anılar perdesini içerisinde işte oradasın Tufan babanın evinde Torosların Türküsü romanını çalışıyorsun daktilonun başında. Tufan baba yemek yapıp sana emanet ediyor Diyor ki "Ceylan yemeğin altını 15 dakika sonra kapat İsa Kayacan yemeğe gelecek" Sen "tamam baba" diyorsun ve kendisi uyumak üzere yanından ayrılıyor.
AHMET TUFAN ŞENTÜRK
(BABA'NIN EVİNDE)
(BABA'NIN EVİNDE)
Aman Allahım Tufan baba yemek kokusuyla uyanıyor tam o sırada ben Tufan babayı aradım. Ses tonu sinirli " Ne oldu" sorusuna "Ya şu bizim Ceylan var ya bu adam bunca yıldır yanımda bir yemeğin altını kapatmayı öğretemedim, yanık kokusuyla uyandım.
İsa Kayacan gelecek bu yanık kokulu eve, Kayacan benim için Bakandan da önemli " diyerek gelen misafire ve yaptığı yemeğe olan değeri paylaşıyor telefonda benimle. Bir taraftan benimle konuşurken diğer taraftan Mustafa Ceylan'ı makarna almak üzere bakkala gönderiyor.
Ama ne zor bir iş Tufan Baba tarif ediyor "Oğlum işte uzun makarnadan alacaksın" Ceylan hoca sıkılmış, bunalmış mahcup evden nasıl kaçacağının çarelerini arıyor makarna almaya bakkala gitmek bile o anda bir çözüm O'na. Bu konuşmaları yaparken bana da "kızım onca saattir telefonda konuştuk. Buraya gelseydin daha az masrafın olurdu yol parası daha ucuz olurdu diyor".
Daha sonraki yıllarda Ceylan hocaya her anlattığımda yüzünde mutluluktan oluşan bir gülümseme olurdu. Ne güzel günlerdi o günler diye iç çekerdi.
Tabii işin içinde Tufan baba olurda anılar biter mi bitmez. bitmez bitemez .
Ruhunun kanatlanan şiir iklimi bizi hepimize içine çekerdi.
Senin Antalya'dan geleceğin gün bütün şairlerde mutlu bir hazırlık başlardı.
Telefon edip Aysel ben Ankara'ya geliyordum dediğin anda bende heyecanlı bir telefon trafiği başlardı. Yalaka dergisinin sahibi İsmail Kara'yı arar. Ceylan hoca geliyor derdim. O da arkadaşlara haber verir ve İsmail Kara'nın ofisinde buluşurduk.
Heyecanlı şiir okuyuşları, Ceylan hocanın şiir hakkin da verdiği bilgilerle yürekten akan mutluluğumuz gözlerimize yansır ve birlikte şiir iklimini yaşamanın coşkusunu yaşarken hepimiz birer şiir olurduk. O iklim bizi günlük tasalarımızdan uzaklaştırır ve mutluluk Kanatlarıyla uçururdu.
O yıllarda samimiyet, dostluk, arkadaşlık vardı.
Ama ne zor bir iş Tufan Baba tarif ediyor "Oğlum işte uzun makarnadan alacaksın" Ceylan hoca sıkılmış, bunalmış mahcup evden nasıl kaçacağının çarelerini arıyor makarna almaya bakkala gitmek bile o anda bir çözüm O'na. Bu konuşmaları yaparken bana da "kızım onca saattir telefonda konuştuk. Buraya gelseydin daha az masrafın olurdu yol parası daha ucuz olurdu diyor".
Daha sonraki yıllarda Ceylan hocaya her anlattığımda yüzünde mutluluktan oluşan bir gülümseme olurdu. Ne güzel günlerdi o günler diye iç çekerdi.
Tabii işin içinde Tufan baba olurda anılar biter mi bitmez. bitmez bitemez .
Ruhunun kanatlanan şiir iklimi bizi hepimize içine çekerdi.
Senin Antalya'dan geleceğin gün bütün şairlerde mutlu bir hazırlık başlardı.
Telefon edip Aysel ben Ankara'ya geliyordum dediğin anda bende heyecanlı bir telefon trafiği başlardı. Yalaka dergisinin sahibi İsmail Kara'yı arar. Ceylan hoca geliyor derdim. O da arkadaşlara haber verir ve İsmail Kara'nın ofisinde buluşurduk.
Heyecanlı şiir okuyuşları, Ceylan hocanın şiir hakkin da verdiği bilgilerle yürekten akan mutluluğumuz gözlerimize yansır ve birlikte şiir iklimini yaşamanın coşkusunu yaşarken hepimiz birer şiir olurduk. O iklim bizi günlük tasalarımızdan uzaklaştırır ve mutluluk Kanatlarıyla uçururdu.
O yıllarda samimiyet, dostluk, arkadaşlık vardı.
Ve benim şiiri sevmemin en önemli nedenlerinden birini oluşturan yalansız riyasız, erkek, kadın ayrımı gözetmeyen dostluk penceresinden bakışı yakalamıştık hep birlikte. O günlerin önemini şimdi arıyorum. Anlatacak yazacak anıların içinde gezerken bir anı daha kulaklarımın içinde ve gözlerimin önünde beliriverdi ve ben şimdi o anıya doğru yolculuk yapıyorum. Kalemim ve yüreğim o anının dalgaları arasında coşuyor.
Ceylan hocanın Ankara Atatürk Kültür Merkezinde imza günü "Öldürülen 101 Şair " kitabını imzalıyor. Beni telefonla arayarak "Aysel Bana Çok acil Dişçi bul dedi." "Ne oldu hocam sorusuna " Ya dişim kırıldı yemek yiyemiyorum bir şey içemiyorum eline çubuk tut senden haber bekliyorum dedi ve kapattı" eh emir büyük yerden geldi bu görevin içinden çıkmalıyım yapacak başka bir şey yok ama işin kötüsü saat 6 geliyor günlerden cumartesi yani zor bir görev"
Arkadaşımı arayarak yardım istedim evet kendi iş hanı içerisinde arkadaşına rica etmiş biz acele gittik. Kapıdan girdi ve elindeki "Öldürülen Şairler" kitabını göstererek "Ben Mustafa Ceylan bu kitabın yazarıyım acil benim dişlerimin yapılması lazım dedi ve uzattı" Dişleri istediği şekilde yapılmıştı. Borcum nedir sorusunun karşılığında dişleri yapan diş hekimi hemen hazır ola geçti, ceketinin düğmesini ilikleyerek saygıyla önünde eğildi ve "Üstadım benim borcum nedir?" diye sordu.
O anda Mustafa Ceylan'ın yüzünde mutlu bir tebessümle teşekkür ederek oradan ayrıldık .
Yazdığı kitaba böyle değer verildiğini görmek yazar için çok önemlidir.
Üzerime düşen görevi yapabilmenin huzuruyla o günü bitirdim..
Anlatılması, hoş bir o kadar gurur verici bu olay daha sonraki yıllarda tebessümle hatırlayacağımız bir anıya dönüştü. Yüreğindeki o koşulsuz insan sevgisinin verdiği güç onu sanat dalında bir ustad yaptı ve bir o kadar da acı çektirdi.
Ama o acının farkında ve coşkusuyla yaşadı.
Ölümü hissetti elveda dedi. Yaşamı hissetti gülümsedi.
Bir çiçeğin koparılmasına dayanamadı.
Kopardılar gülümü diye şiir yazdı.
O duyguları, o coşkularıyla, heyecanlarıyla sonsuzlukta şimdi ve ben orada olan ailesi ve dostlarıyla tabutu başında onu ışıklara gönderdim. İçimdeki acıyı tarif etmek çok zor ve bir ara tabutuna bakarken gözümün önünde canlandı ve tabutundan çıkarak "Bana ne yapıyorsunuz ben yaşıyorum" DİYE Haykırdı. Senin yolun sevgi yoluydu, ışık yoluydu, insanlık yoluydu ve yaptığın eserlerle hep yaşayacaksın şimdi ve sonsuza kadar.
Yürekten seni selamlıyorum.
Şiir kanatlarıyla geziyorsun biliyorum, şiir kanatlarıyla dalgalanıyorsun biliyorum.
Şiir kanatlarıyla uçuyorsun biliyorum, sen gökyüzünün en yükseğinde sen Ceylanların içinde, sen Yunusların yüreğinde sen bu günümüzde ve yarınımızda hep var olacaksın.
Sen Yunusun odunu, sen Karıncanın gölgesi ve sen.
Bir Yanardağ fışkırması gibi hep var olacaksın öyle demiştin ya .
Karıncanın gölgesi sana gölgenden selam gönderiyorum.
Işıklar yandıkça, sen var olacaksın.
Aysel AL
2.08.2018
ANKARA
Ceylan hocanın Ankara Atatürk Kültür Merkezinde imza günü "Öldürülen 101 Şair " kitabını imzalıyor. Beni telefonla arayarak "Aysel Bana Çok acil Dişçi bul dedi." "Ne oldu hocam sorusuna " Ya dişim kırıldı yemek yiyemiyorum bir şey içemiyorum eline çubuk tut senden haber bekliyorum dedi ve kapattı" eh emir büyük yerden geldi bu görevin içinden çıkmalıyım yapacak başka bir şey yok ama işin kötüsü saat 6 geliyor günlerden cumartesi yani zor bir görev"
Arkadaşımı arayarak yardım istedim evet kendi iş hanı içerisinde arkadaşına rica etmiş biz acele gittik. Kapıdan girdi ve elindeki "Öldürülen Şairler" kitabını göstererek "Ben Mustafa Ceylan bu kitabın yazarıyım acil benim dişlerimin yapılması lazım dedi ve uzattı" Dişleri istediği şekilde yapılmıştı. Borcum nedir sorusunun karşılığında dişleri yapan diş hekimi hemen hazır ola geçti, ceketinin düğmesini ilikleyerek saygıyla önünde eğildi ve "Üstadım benim borcum nedir?" diye sordu.
O anda Mustafa Ceylan'ın yüzünde mutlu bir tebessümle teşekkür ederek oradan ayrıldık .
Yazdığı kitaba böyle değer verildiğini görmek yazar için çok önemlidir.
Üzerime düşen görevi yapabilmenin huzuruyla o günü bitirdim..
Anlatılması, hoş bir o kadar gurur verici bu olay daha sonraki yıllarda tebessümle hatırlayacağımız bir anıya dönüştü. Yüreğindeki o koşulsuz insan sevgisinin verdiği güç onu sanat dalında bir ustad yaptı ve bir o kadar da acı çektirdi.
Ama o acının farkında ve coşkusuyla yaşadı.
Ölümü hissetti elveda dedi. Yaşamı hissetti gülümsedi.
Bir çiçeğin koparılmasına dayanamadı.
Kopardılar gülümü diye şiir yazdı.
O duyguları, o coşkularıyla, heyecanlarıyla sonsuzlukta şimdi ve ben orada olan ailesi ve dostlarıyla tabutu başında onu ışıklara gönderdim. İçimdeki acıyı tarif etmek çok zor ve bir ara tabutuna bakarken gözümün önünde canlandı ve tabutundan çıkarak "Bana ne yapıyorsunuz ben yaşıyorum" DİYE Haykırdı. Senin yolun sevgi yoluydu, ışık yoluydu, insanlık yoluydu ve yaptığın eserlerle hep yaşayacaksın şimdi ve sonsuza kadar.
Yürekten seni selamlıyorum.
Şiir kanatlarıyla geziyorsun biliyorum, şiir kanatlarıyla dalgalanıyorsun biliyorum.
Şiir kanatlarıyla uçuyorsun biliyorum, sen gökyüzünün en yükseğinde sen Ceylanların içinde, sen Yunusların yüreğinde sen bu günümüzde ve yarınımızda hep var olacaksın.
Sen Yunusun odunu, sen Karıncanın gölgesi ve sen.
Bir Yanardağ fışkırması gibi hep var olacaksın öyle demiştin ya .
Karıncanın gölgesi sana gölgenden selam gönderiyorum.
Işıklar yandıkça, sen var olacaksın.
Aysel AL
2.08.2018
ANKARA
6 Haziran 2018 Çarşamba
Burdur Gölü’nün ‘Yas’ına dünya ortak oldu; Burdur Gölü'nün kuruyan yatağı zehir saçıyor!. (BURDUR Gazeteleri)
Burdur Gölü’nün ‘Yas’ına dünya ortak oldu
“Uyan insanoğlu uyan, doğanın sesini duyan. Dayan Burdur Gölü dayan, bilinçsizlik sana kıyan. Dereleri bıraksınlar, damla damla sulasınlar. Kanalla su ulasınlar, dayan Burdur Gölü dayan."
Bilinçlendik artık dayan...
Son 35 yılda su kapasitesinin 3’te 1’ini kaybeden ve 20 yıl sonra tamamen kuruma tehlikesi altında bulunan Burdur Gölü için ‘Su Orucu’nun ardından, ‘Göle Yas’ tutuldu. Hava muhalefetine rağmen Halk Plajı’na gelen yüzlerce Burdurlu, pet şişelerle göle su döküp, Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Konferans ve Sergi Salonu’nda düzenlenen ‘Göle Yas Buluşması’na katıldılar.
Dünyada ’Burduricus’ diye bilinen balık türünün tek yaşam alanı olan ve bilinçsiz sulama ile buharlaşma nedeniyle hızla kuruyan Burdur Gölü’nün çığlığı olmak için yola çıkan Lisinia Doğa Merkezi, Burdur Gölü’ne Hayat Verelim Derneği ve Göle Yas Belgesel Projesi’nin desteğiyle düzenlenen Su Orucu ve Göle Yas Buluşması’na binlerce doğa sever katıldı.
Su Orucu’nda tasarruf ettikleri suları temsili olarak Burdur Gölü’ne getiren vatandaşlar, kurumaya yüz tutan Burdur Gölü’nün kurtarılması için göle boşalttı. Eyleme Ankara, İstanbul, İzmir, Bursa, Antalya ve Isparta’dan da çok sayıda doğa sever katıldı.
Hava şartlarının uygun olmaması nedeniyle konserler Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi’nde gerçekleşti. Konserde sahne alan ses sanatçıları ve müzisyenler Sümer Ezgü, Karsu Dönmez, Selva Erdener, İsmail Yazıcı, Dilek Türkan, Görkem Ezgi Yıldırım, Ferhat Erdem, Çağatay Akyol, Ertuğrul Oğuz Fırat Korosu şarkılarını Burdur Gölü için söylerken, Gonca Özmen Burdur Gölü için şiirler okudu; Deniz Kılınç, Deniz Alp ve Ziya Azazi danslarıyle Burdur Gölü’nün sessiz çığlığı oldular. Sanatçılara Ney’de Pelin Başar, Klanret’te Ekrem Öztan, Kanun’da Ahmet Baran, Perküsyon’da Emre Kesim, Bas Gitar Yard. Doç. Dr. Gökhan Özdemir Keman’da Meriç Fıratlı’dan oluşan Göle Yas Grubu eşlik etti.
Hava muhalefetine rağmen Burdur Gölü Halk Plajı’na gelerek, Su Orucu’nda tasarruf ettikleri suları temsili olarak Burdur Gölü’ne döken yüzlerce Burdurlu ve Ankara, İstanbul, İzmir, Bursa, Antalya, Isparta gibi illerden gelen doğa severler, Burdur Gölü’nün sesi oldular. Yüzlerce Burdurlu göle su döktükten sonra Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi’nde düzenlenen Göle Yas Buluşması’na katıldılar. Bütün şarkıların ve türkülerin Burdur Gölü için söylendiği buluşmada, Amsderdam Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Rokus de Groot ve Ünlü Besteci Turgay Erdener’in Burdur Gölü için bestelediği, sözleri Zeynep Gündüz ve Gonca Özmen’e ait şarkılar da seslendirildi.
Halk Plajı’nda düzenlenen Göle Yas Buluşması’nın su dökme eyleminde yaptığı konuşmada, uzun yıllar gelemediği Burdur’a, yaklaşık 1 yıl önce bir belgesel film çekmek için geldiğini belirten yönetmen Şafak Türkel, Burdur Gölü’nün acı tablosunu görünce “ Bir belgesel göle kurtarabilir mi?” sorusuyla “Göle Yas” belgeselini çekmeye başladığını, bugün ise Lisinia Doğa Merkezi Koordinatörü Öztürk Sarıca’yla yürütülen Su Orucu ve Göle Yas’ı dünyanın sahiplendiğini belirtti.
Henüz yolun başında olunduğunu fakat, 1 yıl öncesine göre çok ileri bir duyarlılık oluştuğunu, Burdur Belediyesi’nin çalışmalarıyla da göl kenarının yeniden hareketlenmeye başladığını ifade eden Türkel, Burada politika üstü bir beraberlik yakalandı ve bütün siyasiler bize destek oluyor. Sorunumuz su ise bu birlikteliğimizi sürdürmeliyiz. Bakanlık en geç 1 ay içerisinde Burdur Gölü’nden başlamak üzere Türkiye’deki sulak sahaların kurtarılması için acil fiil planı yapıldığı ve Burdur’da bu acil fiil planının açıklanacağı belirtildi” dedi.‘Su Orucu direnişin simgesidir’
Burdur Gölü’nün kurtarılması için çok sıkıntılar yaşadıklarını belirten Lisinia Yaban Hayatını Koruma ve Rehabilitasyon Merkezi Koordinatörü Vet. Hek. Öztürk Sarıca, “ Yılmadık, nedeni ise bizim sembolümüz ardıç ağacıydı. Şimdi bir sembolümüz daha oldu; ‘Su Orucu’. Bu sembol artık yalnızca Burdur Gölü’nün değil, artık bir dayanışmanın, direnişin simgesidir. Biz bunu Burdur Gölü için başlattık, bütün sulak alanlar, insan sağlığı için artık defalarca su oruçları yapılacaktır. Su Orucu’na Amerika’dan Hindistan’a kadar dünyanın her yerinden destek aldık ve Burdurlu artık gölüne sahip çıkıyor.”dedi.
Burdur Gölü için Sümer Ezgü’den beste
Etkinlikte Burdurlu sanatçı Sümer Ezgü, Burdur Gölü için yazdığı “Uyan insanoğlu uyan, doğanın sesini duyan. Dayan Burdur Gölü dayan, bilinçsizlik sana kıyan. Dereleri bıraksınlar, damla damla sulasınlar. Kanalla su ulasınlar, dayan Burdur Gölü dayan. Bilinçlendik artık dayan” sözlerinden oluşan türküyü seslendirdi.
Burdur Gölü için yazdığı besteyi okuyan Ezgü, “Biz sanatsal etkinliklerle etraf sorununu ön plana çıkarmaya çalışıyoruz, fakat bizim köylümüz Şayet ki damla sulamaya geçmediği sürece değişen bir şey olmaz. Bir doçentimizin yaptığı araştırmada, Menderes’in kaynağı bulunan İncesu’daki suyun 40 kilometrelik mesafeden kanallarla aktarılmasının olası bulunduğu söylendi. Burdur Gölü’nün 1 yılda kaybettiği suyu, bir kışta orası taşkın şekilde bulunmamaktadır ediyor. Dolayısıyla o fondan buraya su aktarılması Burdur Gölü’ne kocaman fayda sağlayacak diye düşünüyorum. Ben burada doğdum, buralarda yüzmeyi öğrendik, fakat maalesef gölün ortasına doğru kuraklık yaklaşıyor. Burada ziraat biter ve hayat hiçbirimizin istek etmediği noktaya gelir.” sözleriyle, duygularını paylaştı.
Malesef küresel ısınma, savaşlar, sanayileşme...
Göle Yas Buluşması’nda konuşan Vali Vekili Hayri Sandıkçı, “Gelecek kuşaklar da hayata hakkına sahip olsunlar. Ancak maalesef bu dünyayı küresel ısınma, savaşlar, sanayileşme, fena kullanım, vahşi sulama, bitmek tükenmek bilmeyen yatırım hırsı nedeni ile kaynakları hızla tüketiyor ve çevreyi menfi etkiliyoruz. Suyun bulunmadığı yerde uygarlık ve yaşamın olması olası değildir. Dünyanın çok sayıda noktasında göller, akarsular kuruyor. Burdur Gölü’ne dikkat çekerken, dünyadaki kuraklığı da dikkat çekmek istedik” dedi. Su hayattır, güzelliktir, susuz hayat olmamaktadır
Milletvekili Ramazan Kerim Özkan, “Su hayattır, güzelliktir, susuz hayat olmamaktadır dedik ve suyumuza, Burdur Gölümüze, doğamıza sahip çıkmak hesabına biraradayız. Bütün politik partiler burdayız, A ya da B partisi yok. Biz Burdur gönüllüsüyüz.” diyerek, tüm siyasi partileri ve sivil toplum örgütlerini siyasi ayrım gözetmeksizin Burdur Gölü için birleşmeye davet etti.
Nasrettin Hoca’nın Akşehir Gölü’ne yoğurt mayaladığı fıkrayı hatırlatan Belediye Başkan Vekili Arif Pak, “Biz de dün Karakent Köyü’nde, bugün de burada göle maya çalıyoruz. Dün ve bugünkü etkinliklerimizde yağmur da yağdı” sözleriyle duygularını paylaşırken, Sivil toplum örgütleri adına konuşan Burdur Ticaret Borsası Başkanı Yılmaz Başar, dünyada susuzluğa karşı Burdur’un misal bir reaksiyon verdiğini savundu.
Çalışmaların takipçisi olmaya devam edeceklerini ve Burdur Gölü’nün kurtarılması için ellerinden geleni yapmaya devam edeceklerini söyleyen Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Adnan Taraşlı, Burdur Gölü başta olmak üzere doğa, doğal kaynaklar ve kültürel değerler için mücadele edeceklerini vurguladı. Su Orucu’nda yüzen Engelli Milli Yüzücü Beytullah Eroğlu’nun ardından, Göle Yas Buluşması’nda tek kolu olmayan engelli yüzücü Kemal Özdemir, soğuk hava ve şiddetli rüzgara rağmen Burdur Gölü için yüzdü. (Haber: Bahtiyar Turan)
Burdur Gölü'nün kuruyan yatağı zehir saçıyor
Burdur Gölü son hızla kuruyor. Burdur Gölü'nün suları geçen yıl bu zamanlar, Isparta-Senir önlerindeyken, şimdi Burdur'a bağlı İlyas köyü yakınlarına geriledi. Burdur Gölü'ndeki kuruma, geçen yıla kadar son bir yıldaki hızda seyretmiyordu. Senir İlyas arasındaki bölümde göl tabanının düz olması, su seviyesinin düşük olması nedeniyle, kuruma artık çok hızlı biçimde gerçekleşiyor. Kuruyan göl yataklarından rüzgarla kalkan zehirli tozlar, yerleşim yerlerine, tarım alanlarına taşınıyor.
Burdur Gölü'nün geçmiş yıllardaki kuruma seviyeleri ve oranlarına bakarak, Gölün kurumasının 20-25 yıl süreceği gibi iyimser tahminlerin yanlışlığı ne yazık ki son bir yıllık kuruma ile ortaya çıktı. Çünkü son bir yıllık kuruma hızı devam edecek olursa, Burdur Gölündeki kurumanın iki sene sonra Karakent yakınına ulaşması mümkün görülüyor.
Burdur Gölü'ndeki kurumanın önlenmesi, hiç değilse şimdiki seviyede kalmasının sağlanması için, mutlaka, taze su ile beslenmesini gerektiriyor.
Burdur Gölü tabanın zehirli kimyasal atıklar, ağır metaller, kanserojen maddeler ile kaplı olduğu konusunda hemen herkes hemfikir. Ancak gözardı edilen şey, kuruyan göl yatağından rüzgarlarla kalkan tozların,şimdiden çevredeki yerleşim yerlerine ve tarım arazilerine taşındığı.
Senir önündeki kuru göl yatağı, Senir İle İlyas arasındaki kuru göl yatağından rüzgarlarla kalkan zehir içeren tozlar, daha şimdiden insanların sağlığını, bitki ve ağaçları tehdit etmeye başladı.
Keçiborlu Belediyesi'nin Çapalı Gölü'nden gelen dereye saldığı kanalizasyon, Senir Belediyesinin kanalizasyon atıkları, kurumuş göl yatağına akıyor. Bu atıklarla sulanan ve göl tabanındaki zehirlerden etkilenen bitkilerle inek, koyun sürüleri besleniyor. Bu konu bir insanlık faciasına göz yummaktır. Zehirli atıklarla kaplı olduğu bilimsel olarakta belirlenen göl yatağına, kanalizasyon verilmesi bu sayede yeşeren alanda inek otlatılmasına müsade edilip, görmezden gelinmesi bir faciadır.
Göl yatağına salınan kanalizasyon, Bu sayede yeşeren kuru göl yatağında, zehirli maddeler üzerinde oluşan bitkilerin hayvanlara yedirilmesi faciasına müdahale edecek bir kurum mutlaka olmalı!
Tehdit, tehlike hızla geliyor. Gölün kuruma seviyesinin İlyas ardından Karakent sınırlarına ulaşması demek; o bölgedeki kuru göl yatağından, rüzgarla kalkan tozlarla, kanserojen maddelerin Burdur üzerine taşınması demek;
Artık şunu hepimiz anlamalıyız. Ortada yalnızca Burdur Gölü'nün kuruması, bizim gölümüzü kaybetmemiz sorunu yok!
Gölün kuruyan yataklarından taşınan zehirli, kanserojen maddeler, şimdiden yerleşim yerlerine, tarım alanlarına taşınmaya başladı. Kurumanın İlyas'a, Karakent'e ulaşması, ki bu ulaşma 1-2 yıl içinde olacaktır, işte o zaman doğrudan Burdur Şehri, göl yatağından kalıp şehre ulaşan tozlarla yaşanmaz hale gelecek, kanser vakaları hızla artacaktır.
"Burdur Gölü kurursa, Burdur ne kaybedecek? Göl zaten kirli, içinde balık yaşamaz, zaten küresel kuraklık bütün dünyada gölleri kurutuyor" diyenler, şimdi artık gölün kuruyan yatağından kalkan tozların neler yapabileceğini düşünmelidirler. Yazdıklarımızın doğruluğunu sınamak isteyenler, gölün karşısında, Senir önünden İlyas Köyü arasındaki alanda, kuruyan göl yatağında neler olup bittiğini, kalkan toz bulutlarının ne denli büyük bir tehdit oluşturduğunu görebilirler.
Burdur Gölüne sağlanacak su kaynağı ile aslında kurtulan göl değil Burdur Şehri olacak. Dileriz çok geç olmadan bunun farkına varılır. (Hasan Türkel, Burdur Gazetesi)
Burdur Gölü veda ediyor
Kent Ormanı'ndaki tepelerden bakıldığında, açıkca görülmekteki, Burdur Gölü artık adeta can çekişerek, veda ediyor. Kent Ormanı'ndaki tepelerden tesbit edilen görüntülerde, göldeki kurumanın, Yeni Küçük Sanayi seviyesine kadar geldiği rahatca görülebiliyor.
Bu seviye karşı tarafta İlyas Köyü yakınlarına tekabül ediyor. İlyas Köyüne yaklaşan kuruma, buradan itibaren dahada hızlanırsa, bir iki yıl içinde göldeki kurumanın, Karakent önüne kadar geldiğini görebiliriz! Buda gölün tamamen kuruma evresine gelmekte olduğunu gösterecektir.
Burdur Gölü; eğer kısa zamanda müdahale edilmez, gölü kurtaracak su kaynakları oluşturulmaz ise, Burdur Gölü yok olup gidecek. Burdur Gölü'nün kuruyan yatağında biriken zehirli kimyasallar, kanserojen maddeler, toz buyutları ile köylere ve şehre ulaşıp hepimizi zehirleyecek. Bütün bunlar aslında göle su getirme gücüne ve yetkisine sahip olanlarca biliniyor. Ama gölü kurtaracak suyu göle ulaştıracak girişimlerde bulunulmuyor. Bu şartlarda da binlerce yıllık Burdur Gölü, Burdur'a veda ederek kurumaya doğru gidiyor.
“Uyan insanoğlu uyan, doğanın sesini duyan. Dayan Burdur Gölü dayan, bilinçsizlik sana kıyan. Dereleri bıraksınlar, damla damla sulasınlar. Kanalla su ulasınlar, dayan Burdur Gölü dayan."
Bilinçlendik artık dayan...
Son 35 yılda su kapasitesinin 3’te 1’ini kaybeden ve 20 yıl sonra tamamen kuruma tehlikesi altında bulunan Burdur Gölü için ‘Su Orucu’nun ardından, ‘Göle Yas’ tutuldu. Hava muhalefetine rağmen Halk Plajı’na gelen yüzlerce Burdurlu, pet şişelerle göle su döküp, Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Konferans ve Sergi Salonu’nda düzenlenen ‘Göle Yas Buluşması’na katıldılar.
Dünyada ’Burduricus’ diye bilinen balık türünün tek yaşam alanı olan ve bilinçsiz sulama ile buharlaşma nedeniyle hızla kuruyan Burdur Gölü’nün çığlığı olmak için yola çıkan Lisinia Doğa Merkezi, Burdur Gölü’ne Hayat Verelim Derneği ve Göle Yas Belgesel Projesi’nin desteğiyle düzenlenen Su Orucu ve Göle Yas Buluşması’na binlerce doğa sever katıldı.
Su Orucu’nda tasarruf ettikleri suları temsili olarak Burdur Gölü’ne getiren vatandaşlar, kurumaya yüz tutan Burdur Gölü’nün kurtarılması için göle boşalttı. Eyleme Ankara, İstanbul, İzmir, Bursa, Antalya ve Isparta’dan da çok sayıda doğa sever katıldı.
Hava şartlarının uygun olmaması nedeniyle konserler Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi’nde gerçekleşti. Konserde sahne alan ses sanatçıları ve müzisyenler Sümer Ezgü, Karsu Dönmez, Selva Erdener, İsmail Yazıcı, Dilek Türkan, Görkem Ezgi Yıldırım, Ferhat Erdem, Çağatay Akyol, Ertuğrul Oğuz Fırat Korosu şarkılarını Burdur Gölü için söylerken, Gonca Özmen Burdur Gölü için şiirler okudu; Deniz Kılınç, Deniz Alp ve Ziya Azazi danslarıyle Burdur Gölü’nün sessiz çığlığı oldular. Sanatçılara Ney’de Pelin Başar, Klanret’te Ekrem Öztan, Kanun’da Ahmet Baran, Perküsyon’da Emre Kesim, Bas Gitar Yard. Doç. Dr. Gökhan Özdemir Keman’da Meriç Fıratlı’dan oluşan Göle Yas Grubu eşlik etti.
Hava muhalefetine rağmen Burdur Gölü Halk Plajı’na gelerek, Su Orucu’nda tasarruf ettikleri suları temsili olarak Burdur Gölü’ne döken yüzlerce Burdurlu ve Ankara, İstanbul, İzmir, Bursa, Antalya, Isparta gibi illerden gelen doğa severler, Burdur Gölü’nün sesi oldular. Yüzlerce Burdurlu göle su döktükten sonra Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi’nde düzenlenen Göle Yas Buluşması’na katıldılar. Bütün şarkıların ve türkülerin Burdur Gölü için söylendiği buluşmada, Amsderdam Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Rokus de Groot ve Ünlü Besteci Turgay Erdener’in Burdur Gölü için bestelediği, sözleri Zeynep Gündüz ve Gonca Özmen’e ait şarkılar da seslendirildi.
Halk Plajı’nda düzenlenen Göle Yas Buluşması’nın su dökme eyleminde yaptığı konuşmada, uzun yıllar gelemediği Burdur’a, yaklaşık 1 yıl önce bir belgesel film çekmek için geldiğini belirten yönetmen Şafak Türkel, Burdur Gölü’nün acı tablosunu görünce “ Bir belgesel göle kurtarabilir mi?” sorusuyla “Göle Yas” belgeselini çekmeye başladığını, bugün ise Lisinia Doğa Merkezi Koordinatörü Öztürk Sarıca’yla yürütülen Su Orucu ve Göle Yas’ı dünyanın sahiplendiğini belirtti.
Henüz yolun başında olunduğunu fakat, 1 yıl öncesine göre çok ileri bir duyarlılık oluştuğunu, Burdur Belediyesi’nin çalışmalarıyla da göl kenarının yeniden hareketlenmeye başladığını ifade eden Türkel, Burada politika üstü bir beraberlik yakalandı ve bütün siyasiler bize destek oluyor. Sorunumuz su ise bu birlikteliğimizi sürdürmeliyiz. Bakanlık en geç 1 ay içerisinde Burdur Gölü’nden başlamak üzere Türkiye’deki sulak sahaların kurtarılması için acil fiil planı yapıldığı ve Burdur’da bu acil fiil planının açıklanacağı belirtildi” dedi.‘Su Orucu direnişin simgesidir’
Burdur Gölü’nün kurtarılması için çok sıkıntılar yaşadıklarını belirten Lisinia Yaban Hayatını Koruma ve Rehabilitasyon Merkezi Koordinatörü Vet. Hek. Öztürk Sarıca, “ Yılmadık, nedeni ise bizim sembolümüz ardıç ağacıydı. Şimdi bir sembolümüz daha oldu; ‘Su Orucu’. Bu sembol artık yalnızca Burdur Gölü’nün değil, artık bir dayanışmanın, direnişin simgesidir. Biz bunu Burdur Gölü için başlattık, bütün sulak alanlar, insan sağlığı için artık defalarca su oruçları yapılacaktır. Su Orucu’na Amerika’dan Hindistan’a kadar dünyanın her yerinden destek aldık ve Burdurlu artık gölüne sahip çıkıyor.”dedi.
Burdur Gölü için Sümer Ezgü’den beste
Etkinlikte Burdurlu sanatçı Sümer Ezgü, Burdur Gölü için yazdığı “Uyan insanoğlu uyan, doğanın sesini duyan. Dayan Burdur Gölü dayan, bilinçsizlik sana kıyan. Dereleri bıraksınlar, damla damla sulasınlar. Kanalla su ulasınlar, dayan Burdur Gölü dayan. Bilinçlendik artık dayan” sözlerinden oluşan türküyü seslendirdi.
Burdur Gölü için yazdığı besteyi okuyan Ezgü, “Biz sanatsal etkinliklerle etraf sorununu ön plana çıkarmaya çalışıyoruz, fakat bizim köylümüz Şayet ki damla sulamaya geçmediği sürece değişen bir şey olmaz. Bir doçentimizin yaptığı araştırmada, Menderes’in kaynağı bulunan İncesu’daki suyun 40 kilometrelik mesafeden kanallarla aktarılmasının olası bulunduğu söylendi. Burdur Gölü’nün 1 yılda kaybettiği suyu, bir kışta orası taşkın şekilde bulunmamaktadır ediyor. Dolayısıyla o fondan buraya su aktarılması Burdur Gölü’ne kocaman fayda sağlayacak diye düşünüyorum. Ben burada doğdum, buralarda yüzmeyi öğrendik, fakat maalesef gölün ortasına doğru kuraklık yaklaşıyor. Burada ziraat biter ve hayat hiçbirimizin istek etmediği noktaya gelir.” sözleriyle, duygularını paylaştı.
Malesef küresel ısınma, savaşlar, sanayileşme...
Göle Yas Buluşması’nda konuşan Vali Vekili Hayri Sandıkçı, “Gelecek kuşaklar da hayata hakkına sahip olsunlar. Ancak maalesef bu dünyayı küresel ısınma, savaşlar, sanayileşme, fena kullanım, vahşi sulama, bitmek tükenmek bilmeyen yatırım hırsı nedeni ile kaynakları hızla tüketiyor ve çevreyi menfi etkiliyoruz. Suyun bulunmadığı yerde uygarlık ve yaşamın olması olası değildir. Dünyanın çok sayıda noktasında göller, akarsular kuruyor. Burdur Gölü’ne dikkat çekerken, dünyadaki kuraklığı da dikkat çekmek istedik” dedi. Su hayattır, güzelliktir, susuz hayat olmamaktadır
Milletvekili Ramazan Kerim Özkan, “Su hayattır, güzelliktir, susuz hayat olmamaktadır dedik ve suyumuza, Burdur Gölümüze, doğamıza sahip çıkmak hesabına biraradayız. Bütün politik partiler burdayız, A ya da B partisi yok. Biz Burdur gönüllüsüyüz.” diyerek, tüm siyasi partileri ve sivil toplum örgütlerini siyasi ayrım gözetmeksizin Burdur Gölü için birleşmeye davet etti.
Nasrettin Hoca’nın Akşehir Gölü’ne yoğurt mayaladığı fıkrayı hatırlatan Belediye Başkan Vekili Arif Pak, “Biz de dün Karakent Köyü’nde, bugün de burada göle maya çalıyoruz. Dün ve bugünkü etkinliklerimizde yağmur da yağdı” sözleriyle duygularını paylaşırken, Sivil toplum örgütleri adına konuşan Burdur Ticaret Borsası Başkanı Yılmaz Başar, dünyada susuzluğa karşı Burdur’un misal bir reaksiyon verdiğini savundu.
Çalışmaların takipçisi olmaya devam edeceklerini ve Burdur Gölü’nün kurtarılması için ellerinden geleni yapmaya devam edeceklerini söyleyen Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Adnan Taraşlı, Burdur Gölü başta olmak üzere doğa, doğal kaynaklar ve kültürel değerler için mücadele edeceklerini vurguladı. Su Orucu’nda yüzen Engelli Milli Yüzücü Beytullah Eroğlu’nun ardından, Göle Yas Buluşması’nda tek kolu olmayan engelli yüzücü Kemal Özdemir, soğuk hava ve şiddetli rüzgara rağmen Burdur Gölü için yüzdü. (Haber: Bahtiyar Turan)
Burdur Gölü'nün kuruyan yatağı zehir saçıyor
Burdur Gölü son hızla kuruyor. Burdur Gölü'nün suları geçen yıl bu zamanlar, Isparta-Senir önlerindeyken, şimdi Burdur'a bağlı İlyas köyü yakınlarına geriledi. Burdur Gölü'ndeki kuruma, geçen yıla kadar son bir yıldaki hızda seyretmiyordu. Senir İlyas arasındaki bölümde göl tabanının düz olması, su seviyesinin düşük olması nedeniyle, kuruma artık çok hızlı biçimde gerçekleşiyor. Kuruyan göl yataklarından rüzgarla kalkan zehirli tozlar, yerleşim yerlerine, tarım alanlarına taşınıyor.
Burdur Gölü'nün geçmiş yıllardaki kuruma seviyeleri ve oranlarına bakarak, Gölün kurumasının 20-25 yıl süreceği gibi iyimser tahminlerin yanlışlığı ne yazık ki son bir yıllık kuruma ile ortaya çıktı. Çünkü son bir yıllık kuruma hızı devam edecek olursa, Burdur Gölündeki kurumanın iki sene sonra Karakent yakınına ulaşması mümkün görülüyor.
Burdur Gölü'ndeki kurumanın önlenmesi, hiç değilse şimdiki seviyede kalmasının sağlanması için, mutlaka, taze su ile beslenmesini gerektiriyor.
Burdur Gölü tabanın zehirli kimyasal atıklar, ağır metaller, kanserojen maddeler ile kaplı olduğu konusunda hemen herkes hemfikir. Ancak gözardı edilen şey, kuruyan göl yatağından rüzgarlarla kalkan tozların,şimdiden çevredeki yerleşim yerlerine ve tarım arazilerine taşındığı.
Senir önündeki kuru göl yatağı, Senir İle İlyas arasındaki kuru göl yatağından rüzgarlarla kalkan zehir içeren tozlar, daha şimdiden insanların sağlığını, bitki ve ağaçları tehdit etmeye başladı.
Keçiborlu Belediyesi'nin Çapalı Gölü'nden gelen dereye saldığı kanalizasyon, Senir Belediyesinin kanalizasyon atıkları, kurumuş göl yatağına akıyor. Bu atıklarla sulanan ve göl tabanındaki zehirlerden etkilenen bitkilerle inek, koyun sürüleri besleniyor. Bu konu bir insanlık faciasına göz yummaktır. Zehirli atıklarla kaplı olduğu bilimsel olarakta belirlenen göl yatağına, kanalizasyon verilmesi bu sayede yeşeren alanda inek otlatılmasına müsade edilip, görmezden gelinmesi bir faciadır.
Göl yatağına salınan kanalizasyon, Bu sayede yeşeren kuru göl yatağında, zehirli maddeler üzerinde oluşan bitkilerin hayvanlara yedirilmesi faciasına müdahale edecek bir kurum mutlaka olmalı!
Tehdit, tehlike hızla geliyor. Gölün kuruma seviyesinin İlyas ardından Karakent sınırlarına ulaşması demek; o bölgedeki kuru göl yatağından, rüzgarla kalkan tozlarla, kanserojen maddelerin Burdur üzerine taşınması demek;
Artık şunu hepimiz anlamalıyız. Ortada yalnızca Burdur Gölü'nün kuruması, bizim gölümüzü kaybetmemiz sorunu yok!
Gölün kuruyan yataklarından taşınan zehirli, kanserojen maddeler, şimdiden yerleşim yerlerine, tarım alanlarına taşınmaya başladı. Kurumanın İlyas'a, Karakent'e ulaşması, ki bu ulaşma 1-2 yıl içinde olacaktır, işte o zaman doğrudan Burdur Şehri, göl yatağından kalıp şehre ulaşan tozlarla yaşanmaz hale gelecek, kanser vakaları hızla artacaktır.
"Burdur Gölü kurursa, Burdur ne kaybedecek? Göl zaten kirli, içinde balık yaşamaz, zaten küresel kuraklık bütün dünyada gölleri kurutuyor" diyenler, şimdi artık gölün kuruyan yatağından kalkan tozların neler yapabileceğini düşünmelidirler. Yazdıklarımızın doğruluğunu sınamak isteyenler, gölün karşısında, Senir önünden İlyas Köyü arasındaki alanda, kuruyan göl yatağında neler olup bittiğini, kalkan toz bulutlarının ne denli büyük bir tehdit oluşturduğunu görebilirler.
Burdur Gölüne sağlanacak su kaynağı ile aslında kurtulan göl değil Burdur Şehri olacak. Dileriz çok geç olmadan bunun farkına varılır. (Hasan Türkel, Burdur Gazetesi)
Burdur Gölü veda ediyor
Kent Ormanı'ndaki tepelerden bakıldığında, açıkca görülmekteki, Burdur Gölü artık adeta can çekişerek, veda ediyor. Kent Ormanı'ndaki tepelerden tesbit edilen görüntülerde, göldeki kurumanın, Yeni Küçük Sanayi seviyesine kadar geldiği rahatca görülebiliyor.
Bu seviye karşı tarafta İlyas Köyü yakınlarına tekabül ediyor. İlyas Köyüne yaklaşan kuruma, buradan itibaren dahada hızlanırsa, bir iki yıl içinde göldeki kurumanın, Karakent önüne kadar geldiğini görebiliriz! Buda gölün tamamen kuruma evresine gelmekte olduğunu gösterecektir.
Burdur Gölü; eğer kısa zamanda müdahale edilmez, gölü kurtaracak su kaynakları oluşturulmaz ise, Burdur Gölü yok olup gidecek. Burdur Gölü'nün kuruyan yatağında biriken zehirli kimyasallar, kanserojen maddeler, toz buyutları ile köylere ve şehre ulaşıp hepimizi zehirleyecek. Bütün bunlar aslında göle su getirme gücüne ve yetkisine sahip olanlarca biliniyor. Ama gölü kurtaracak suyu göle ulaştıracak girişimlerde bulunulmuyor. Bu şartlarda da binlerce yıllık Burdur Gölü, Burdur'a veda ederek kurumaya doğru gidiyor.
17 Ekim 2017 Salı
ANADOLU BASININI ÖKSÜZ BIRAKAN PROF. DR. İSA KAYACAN ANILDI Aybeniz Küzeci Yıldırım (Kerkük Ekim 16, 2017 Haberler) - BGC : İSA KAYACAN’I VEFATININ ÜÇÜNCÜ YIL DÖNÜMÜNDE MİNNETLE ANIYOR - VEFATININ 1.YILINDA PROF. DR. İSA KAYACAN ANILDI Abdülkadir GÜLER, (09 Kasım 2015)
ANADOLU BASININI ÖKSÜZ BIRAKAN PROF. DR. İSA KAYACAN ANILDI
Anadolu Basının efsanevi ismi araştırmacı gazeteci yazar
Prof. Dr. İsa Kayacan aramızdan ayrılışının 3. Yıldönümünde 15 Ekim 2017’de
Ankara Maltepe’de bulunan İç Kale Otel’de düzenlenen etkinlikle anıldı.
Kurucu üyesi olduğu Kerkük Kültür Derneğinin düzenlemiş
olduğu etkinlikte Başbakanlık Müşaviri Sadettin Kılıç, Kerkük Kaza Meclis Üyesi
Cevdet Zülal, Kerkük Kültür Derneği Başkanı Dr. Şemsettin Küzeci, Kerkük
Şirketleri Grup Başkanı ve İşadamı Halit Meyyas, Eski Bürokrat İlhami
Nalbantoğlu, Prof. Dr. İsa Kayacan’ın kızları Serpil, Gül ve Filiz Kayacan’ın
yanı sıra çok sayıda şair gazeteci yazar hazır bulundu.
Anma töreni saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile başladı.
Açılış konuşmasını Kerkük Kültür Derneği Başkanı Dr. Şemsettin Küzeci yaptı.
Küzeci, yaptığı konuşmada Kayacan’la kesişen yollarını ve Kayacan’ın Kerkük’e
olan düşkünlüğünü anlattı. Küzeci, Kerkük Kültür Derneğinin kurucularından olan
İsa Kayacan’ın Anadolu basınının unutulmaz bir ismi niteledi.
Protokol de yer alan Başbakanlık müşaviri Sadettin Kılıç ise
anma töreninde bir konuşma gerçekleştirdi. Kılıç, İsa Kayacan’ın Türk
Dünyasının sembol isimlerinden biri olduğunu ve ülkemiz için önemli bir değer
olduğunu vurguladı. Kılıç, ne mutlu ki böyle bir anma töreni düzenleniyor ve
İsa Kayacan anılıyor diyerek etkinliği düzenleyenlere teşekkür etti.
Prof. Dr. İsa Kayacan’ın kızı Gül Kayacan da aile adına bir
konuşma yaptı. Duygusal bir konuşma gerçekleştiren Gül Kayacan, bu anma
törenini düzenleyen herkese teşekkür ederek, babasıyla geçirdiği güzel anıları
anlattı. Gül Kayacan’ın konuşması katılımcılara duygu dolu anlar yaşattı.
Protokol konuşmalarının ardından İsa Kayacan’ın dost ve
arkadaşları İsmet Bora Binatlı, Mustafa Ceylan, İsmail Kara, Mustafa Nevruz
Sınacı, Aysel Al ve Ahmet Canbaba mikrofon alarak duygularını ve düşüncelerini
dile getirdiler…
Anma törenine Türkiye başta olmak üzere Azerbaycan, Telafer
ve Kerkük’ten şairler de katıldı. Şairler Davut Kabakoğlu, Sadık Sazıgüzel,
Zennun Gamlıgül, Murat Duman, Vedat Fidanboy, Davut Cömert, Bayram Yelen, Galip
Kurtoğlu, Songül Dündar, Aydın Yüksel, Durak Turan Düz ve Aida Zeynelova
Kayacan için yazmış oldukları şiirleri ve Kayacan’ın yazmış olduğu şiirlerini
de seslendirdiler.
Anma töreninde İsa Kayacan’ın yazmış olduğu bestelerde Melih
Karakadıoğlu, Ahmet Ulus ve Murat Duman tarafından icra edildi.
Anma töreninin sonunda ise ‘2017 İsa Kayacan Türk Kültürüne Hizmet Ödülleri’ sahiplerini buldu. Bu yıl ödüller Azerbaycan’dan Elçin İskenderzade, İsmail Kara ve Aysel Al’a verildi. Ödül töreninde katılımcılara da birer onur belgesi verildi. Anma törenine katkılarından dolayı Kerkük Şirketleri Grup Başkanı ve İşadamı Halit Meyyas’a ve programın sunucusu Nermin Yıldız’a birer teşekkür plâketi takdim edildi.
Anma töreninin sonunda ise ‘2017 İsa Kayacan Türk Kültürüne Hizmet Ödülleri’ sahiplerini buldu. Bu yıl ödüller Azerbaycan’dan Elçin İskenderzade, İsmail Kara ve Aysel Al’a verildi. Ödül töreninde katılımcılara da birer onur belgesi verildi. Anma törenine katkılarından dolayı Kerkük Şirketleri Grup Başkanı ve İşadamı Halit Meyyas’a ve programın sunucusu Nermin Yıldız’a birer teşekkür plâketi takdim edildi.
Anadolu basınının yılmaz savunucularından, duayen ismi,
Burdur sevdalısı Gazeteci -Yazar İsa Kayacan’ın vefatının üçüncü yıl dönümü
dolayısıyla bir açıklama yapan Burdur Gazeteciler Cemiyeti (BGC) yönetim
kurulu başkanı Kürşat Tuncel, Kayacan’ın Türk basını ve Burdur için büyük bir
değer olduğunu hatırlattı.
Burdur Gazeteciler Cemiyeti’nden (BGC) yapılan açıklama
şöyle:
“1943 yılında Tefenni’nin Ece ilçesinde doğan, vefat ettiği
16 Ekim 2014 tarihine kadar yazının, sanatın içinde kalan, hep bir şeyler üretmeye
çalışan İsa Kayacan, Burdur sevgisiyle de öne çıkan bir kişilikti…
‘Anadolu basınının İsa Ağabey’inin’ köşe yazıları başta
Burdur basını olmak üzere Anadolu’nun dört bir köşesinde hemen hemen bütün
yerel gazetelerde yayımlanıyordu… Kayacan’ın Anadolu gazeteleri dahil 3 bin
150’nin üzerinde gazete ve dergide 35 bin 470 dolayında makalesi yayımlandı.
Gazetelerdeki yazılarının yanısıra yazdığı kitaplar ile
kültür hayatımıza büyük katkılar koyan Kayacan, şiirleri, hikayeleri,
denemeleri ile Edebiyat dünyasında da saygın bir isimdi… Şiir, hikaye,
deneme, roman, radyo oyunu, film senaryosu, röportaj, masal, folklor, inceleme,
kooperatifçilik ve antoloji konularında olmak üzere 5’i kamu kuruluşlarının
yayınları arasında çıkan 116 ayrı kitapla, aylık Ece adlı sanat dergisini 28
sayı yayımladı. TRT’de Program-Belgesel ve Genel Müdür Danışmanlığı yaptı, 11
Bakanın basın danışmanlığını yürüttü.
Burdur Gazeteciler Cemiyeti’nin de üyesi olan, yaşamı
boyunca Burdur basınının yanında olan, yerel basının gelişmesi, Anadolu
basınının ayakta kalması için uğraş veren İsa Kayacan’ı rahmetle, minnetle
anıyoruz.”
Burdur Gazeteciler Cemiyeti (BGC) Başkanı Tuncel
açıklamasının son bölümünde Cemiyet yönetiminin İsa Kayacan adına önümüzdeki
süreçte geniş çaplı bir organizasyon planladığını belirterek, İsa Kayacan’ın
Anadolu basınına, Burdur’da yerel basına yaptığı katkıların daima
hatırlanacağını sözlerine ekledi. (16 Ekim 2017 - Burdur Gündem)
Abdülkadir GÜLER, (09 Kasım 2015)
Prof. Dr. İsa Kayacan ( 20.09.1943) Burdur’un yetiştirdiği tanınmış değerli
gazeteci ve araştırmacı yazarlarımızdandı. Vefatının birinci yılında hem
Burdur’da ve hem de Ankara’da ailesi, yakınları ve dostları tarafından anıldı.
Bu anma törenleri nedeniyle ben de Ankara’daki törenden söz edeceğim.Türk Dünyası şair-şiir, sanat kültür, edebiyat âlemi ve gazetecilik camiasında sevilen, eğitim faaliyetleri, kültür elçiliği eser, hizmet ve tanıtım komisyonu ile yakından tanınan, Türk gazeteciliğinin duayenleri arasında müstesna bir yeri olan ve İLESAM dâhil birçok sivil toplum gazeteciliğinin kuruluşunda asli ve onun üyelikleri olan Kerkük, Kültür Derneği Kurucusu ve Başkan Yardımcısı Prof. Dr. İsa Kayacan vefatının birinci yılında anıldı. Bu anma töreninde Kerkük Kültür Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Şemsettin Küzeci, araştırmacı yazar Mustafa Nevruz Sınacı, Şair, yazar ve araştırmacı Mustafa Ceylan, Şair İsmail Kara, yazar Arzu Kök ve İsa Kayacan’ın kızlarından Gül ve Seçil Kayacan, bestekâr Murat Duman ile birlikte hazırladıkları bu anma töreni 17 Ekim 2015 cumartesi günü Ankara’da Türk- İş Konfederasyonu Konferans salonunda gerçekleşti. Anma toplantısında Eski Anayasa Mahkemesi Başkanı Yekta Güngör Özden, şair-yazar Abdullah Satoğlu, HAKAK Genel Başkanı İrfan Ünver Nasrattınoğlu, Halk Bilimci araştırmacı yazar Nal Tan, araştırmacı yazar Hayrettin İvgin, şair İsmet Bora Binatlı, Eski milletvekili ve devlet Bakanlarımızdan Hasan Ekinci ve D. Halit Dağlı, şair Vedat Fidanboylu ve çok sayıda Ankara ve Ankara dışından gelenler İsa Kayacan’ın şair ve yazar arkadaşları, dostları ve sevenleri hazır bulundular. Açılış ve saygı duruşu, İstiklal Marşı’ndan sonra Dr. Şemsettin Küzeci tarafından günün anlamına uygun kısa ve özlü bir konuşma yaptılar. Bu adada bir panel düzenlendi. Panelde Yekta Güngör Özden, Abdullah Satoğlu, Prof. Dr. Tamilla Abbashanlı, Mustafa Ceylan, İrfan Ünver Nasrattınoğlu ve Dr. Şemsettin Küzeci’nin bulunduğu bu panelde Gazeteci ve araştırmacı yazar İsa Kayacan’ın hayatı, serleri ve gazeteciliği konusunda konuşmalar yaptılar. Bu arada eski milletvekili ve Eski Orman Bakanlarımızdan Hasan Ekinci ve Eski Devlet Bakanı Dr. Halit Dağlı da birer konuşma yaptılar. Çünkü İsa Kayacan uzun yıllar bu her iki Bakanın yanında basın danışmanı olarak görev almışlardı. Dr. Halit Dağlı, İsa Kayacan’la ilgili anılarından söz ederken aynen şunları söyledi:
“İsa Kayacan, benim basın danışmanım idi, Basın danışmanı olarak çalıştı.12 Eylül 1981 kadar birlikte olduk. Bakanlıktan ayrıldığım zaman da yine beni hiç unutmadı, her hafta beni arıyor ve hal- hatırımı soruyordu. Vefalı bir insandı, çok dürüst ve çalışkandı, düzenli güvenilir bir insandı. İşini düzgün ve severek yapıyordu. Bu arada bu satırların yazarı tarafından (Abdülkadir Güler) İsa Kayacan’la ilgili anılarını anlatı bir şiirle sözlerini tamamladı. İkramdan sonra bir hoca tarafından Kur’an okuyarak İsa Kayacan’ın ruhu dualarla yâd edildi. Yapılan konuşmalardan sonra şiirler okundu. Ve İsa Kayacan’ın vefanın birinci yıl dönümünde saygıyla ve rahmetle anıldı.
Gazeteci araştırmacı yazar Prof.Dr. İsa Kayacan 10.09.1943 Burdur ili Tefenni İlçesinin ECE köyünde doğmuştu. Türk basının usta, çalışkan ve üretken bir duayeni idi. Anadolu’nun 60 il ve 450 ilçesinde yayımlanan birçok dergi ve gazetelerinde şiir, sanat, edebiyat, tanıtım, eleştiri, öykü, roman, araştırmacı, inceleme, gezi, fıkra, halk bilimi (folklor) atasözleri, deyimler, maniler, bilmeceler, röportaj, radyo oyunları ve tiyatro gibi konularda binlerce makale yazdı ve bunları irili ufaklı 135 parça kitaplarda topladı. (yazdığı makalelerin sayısı 35.470’dir / “İşte Hayatım” İsa Kayacan Ankara 2004,s:718). Yazılarının yer aldığı gazete ve dergilerden bazıları: Tercüman, Zafer, Adalet, Son Havadis, Tasvir, Yeni Tanin, Yenigün, Hür Anadolu, Başkent, Gündem, Sonsöz, 24 Saat, Olay, Bugün, Orta Doğu, Hergün, Ulus, Memleket, Yeni İstanbul, Ankara Ticaret, Anayurt ve Belde gibi gazeteler. Yazdığı dergiler de şunlardır: Ajans Türk, Ana, Alkış, Avcı Rastgeli, Bakış, Çocuk ve Yuva, Aydın Efesi, Çağrı, Çaba, Ece, Beşparmak, Sarızeybek, Yunus Emre, Günün Kadını, Halk Kültür Pınarı, Kemalist Ülkü, Gülpınar, Güvercin, İlk Kurşun, Sevgi Yolu, Köy,Tarım, Ziraat, Karınca,Defne, Yeni Defne, Milli Şuur, Postel-Tel, Sanat Dünyamız, Size, Tarla; Türk Yurdu,Milli Kültür,Türkiye, Türk Basın Birliği, Türk Folklor Araştırmaları,Yeni Batı Trakya, Yelken gibi dergilerde de yazı ve şiirleri,sanat ve kültürle ilgili yazıları yayımlandı. Ece Haber Ajansı ve ECE dergisini çıkardı. Anadolu basınının “duayeni veya Yazı Fabrikatörü, Anadolu basını Yazı İmparatoru” diye anıldı. En son yayınlanan eseri “Kadın Destanı” ‘adını taşıyordu.( Denizli Ticaret Odası 2014).Bu kitabını bana imzalamadan göndermişlerdi. Hasta ve rahatsız olduğunu anlamıştım.
İsa Kayacan Türk kültürü ve Azerbaycan kültürüne yaptığı hizmetlerden dolayı Bakü Üniversitesi Reaktörlüğü ve VEKTOR Uluslararası İlim Merkezi Başkanlığının, ilmi şuraları kararıyla 19 ve 20 Haziran 2003 tarihlerinde, iki ayrı “Doktora” Diploması ve Beynelmilel Türk Dünyasına Hizmet Diploması ve Profesörlük unvanları verildi. Basın ve yayın hayatında birçok ödüller aldı, Aldığı ödüllerden bazıları şunlardır: Çeşitli kuruluşlardan 41 onurluk,66 onur belgesi,3enef, takdir ve onun belgesi, Basında 25 yılın Şeref Ödülü,(üç kez) MPM Verimliliği Katkı Ödülü, Türk Folkloruna Hizmet Ödülü, Irak Türkmenlerine Hizmet Ödüllü, Türk Kültürüne ve Türk Edebiyatına Hizmet Ödülü, İsa Kayacan’ın Bakanlıklar arasında en çalışkan ve Başarılı Basın Danışmanı, üç kez yılın yazarı, yılın şairi, Yılın editörü,” Türkiye’de en çok kitap tanıtan ve Dağıtan Yılın Yazarı “,Merkezi Azerbaycan’da bulunan “Dünya Genç Türk Yazarları Birliği Hizmet Ödülü “gibi ödüller almıştır. Yine Burdur Belediyesi ve Tefenni Belediyesinin almış olduğu meclis kararlarıyla Burdur ve Tefenni de adı caddelere ve sokaklara verilmiştir. İsa Kayacan sürekli Basın Kartı sahibidir.
İsa Kayacan’ın üç önemli isteği vardı: Yazılarından dolayı Günis Rekorlar kitabına girmek, PTT Genel Müdürlüğü tarafından adına bir pul basmak ve Burdur’da heykelinin dikilmesini istiyordu. Ne yazık bu üç arzusu da gerçekleşmedi. Şimdi Burdur veya Tefenni Belediyesinden bir ricamız olacak: İsa Kayacan’ın Burdur’da bir heykelinin yapılmasını diliyoruz. İsa Kayacan’ı hizmetleriyle genç kuşaklarımıza tanıtmalıyız. Vefatının birinci yılında sevgili kadim dostum İsa Kayacan’ı saygıyla ve rahmetle anıyor, mekânı cennet olsun diyorum.
2 Ekim 2017 Pazartesi
"DUYURU VE DAVET" Araştırmacı-Gazeteci, Şair ve Yazar Prof. Dr. İsa Kayacan'ı (Aramızdan Ayrılışının 3. Yılında) Saygıyla Anıyoruz " Türk Dünyası Şairleri'nin Dilinden İsa Kayacan" Anma Toplantısına davetlisiniz
DUYURU VE DAVET
Araştırmacı-Gazeteci, Şair ve Yazar
Prof. Dr. İsa Kayacan'ı
Saygıyla Anıyoruz
Türk Dünyası
Saygıyla Anıyoruz
Türk Dünyası
Şairleri'nin Dilinden İsa
Kayacan
Anma Toplantısına davetlisiniz
Anma Toplantısına davetlisiniz
15 Ekim 2017, Pazar
İç Kale Oteli
Gazi Mustafa Kemal Bulvarı No: 89 Maltepe / Ankara
Saat: 15.00 - 17.00
İletişim: 0.533. 255 26 60
İç Kale Oteli
Gazi Mustafa Kemal Bulvarı No: 89 Maltepe / Ankara
Saat: 15.00 - 17.00
İletişim: 0.533. 255 26 60
Dr. Şemsettin Küzeci
Kerkük Kültür Derneği Başkanı
Kerkük Kültür Derneği Başkanı
LÜTFEN DİKKAT!..
Anma Töreninde ŞİİR OKUMAK İsteyen Arkadaşlar
En Geç: 10 Ekim 2017 - Salı Gününe Kadar Aşağıdaki Telefonla İletişime Geçmelidirler
İletişim: 0 533 255 26 60
***
2017
İsa Kayacan "TÜRK KÜLTÜRÜ'NE HİZMET" Ödülleri:
Azerbaycan'lı Şair-Yazar, Prof. Dr. Elçin İskenderzade
Gazeteci-Yazar, İsmail Kara
Şair Aysel Al'a verilecektir.
14 Aralık 2016 Çarşamba
DOSTLUĞUN ZİRVESİNDEKİ İSİM "DR. BİLÂL TARANOĞLU'NUN ARDINDAN (Arşiv: Gürpınar Dergisi 19 Nisan 2005)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)