Anadolu’da gazetecilik zordur
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Anadolu’da gazetecilik yapmanın kolay olmadığını yıllardır söylüyor, yazıyoruz. Anadolu’da gazetecilik zordur, çünkü gazete çalışanları, haber kaynaklarıyla her an yüz yüzedir, karşı karşıyadır.
Anadolu Basını, Mahalli Basın, Taşra Basını gibi deyimlerle ifade ettiğimiz, bizce kendisine yakışanın “Anadolu Basını” deyiminin, ifadesinin doğru olduğu gerçeğinden hareket etmek zorunluluğunda bulunduğumuzu bir kez daha hatırlatalım.
Anadolu Basını; Milli Mücadelenin kazanılmasında harcı olan “Gazi Basın”dır. Anadolu Basını; Anadolu’nun düşman işgali karşısında gösterilen tepkilerin sesi haline gelmiş, yerel gazeteler topluluğudur.
Anadolu Basını; gurbetten gelen, özlemlerin giderildiği mektup gibidir.
Anadolu Basını; Atatürk’ün “Fazilet Adaları” dediği, gazetelerin bütünlüğüdür.
Bugün, “Anadolu Basını’nın çınarları” olarak kabul ettiğimiz;
Yeni Adana Gazetesi (1918), Antalya Gazetesi (09.09.1922), Bartın Gazetesi (06.09.1924) “Çınar” gazeteler olarak bilinmektedirler. Bartın Gazetesi 86 ncı yayın yılındaki görünümüyle bize ulaşmakta, efsane bir gazete görünümüyle karşımıza çıkmaktadır.
Bugün, Tekirdağ Yeni İnan Gazetesi (58), Bayburt Postası Gazetesi (58), Van Postası Gazetesi (57), Burdur Gazetesi (57), Burdur Yenigün Gazetesi (56), Kilis Kent (49), Keşan Önder (48) Gazeteleri Anadolu Basını içerisinde birer “Çınar” olma özellikleriyle bize ulaşmaktadırlar.
ZÜMRÜT RİZE GAZETESİ
Rize ilimiz merkezinde, Faik Bakoğlu’nun imtiyaz sahipliğinde günlük yayınlanan Rize ve Rizelilerin ilk ofset ve vasıflı gazetesi “Zümrüt Rize”, 05 Mayıs 2010 tarihinde, 61. inci yayın yılına merhaba dedi.
Köşe yazarları arasında bulunmaktan şeref duyduğum gazetelerden biri olan, Zümrüt Rize Gazetesinin sahibi Faik Bakoğlu; prensipli, kararlı ve taviz vermeyen bir gazetecilik anlayışıyla, gazetesinin yayınını sürdürüyor.
Faik bey, gazetesinin 61.inci yayın yılana girişi nedeniyle, gönderdiği davetiyesinin ardından, telefonla da arayarak; “Anadolu Basınıyla ve gazetesiyle ilgili bir değerlendirme “ yapmamı isteyince, “Anadolu’da gazetecilik zordur” başlığıyla, Anadolu Basını bu arada Zümrüt Rize gazetesiyle ilgili bir şeyler yazma gereği duydum.
Rize Gazeteciler Cemiyeti Başkanlığını da yürüten, Faik Bakaoğlu’nun gazeteciliği temelden geliyor. Habercilikteki hassaslığı, tarafsızlığı O’nu, Anadolu Basını, daha doğrusu Anadolu Basın Mensupları arasında önemli bir yere taşıdı.
Türkiye geneline baktığımızda, il merkezleri, ilçe merkezleri ve öteki yerleşim birimlerinde yayınlanan gazetelerin, bu gazetelerin yöneticilerinin sıkıntıları vardır, zorlukları vardır. Öncelikle siyasilerimiz, kendilerine yakın, partilerine yakın yayın yapan gazeteleri, gazetecileri severler, onlara karşı yakınlıklarını her fırsatta belli ederler.
Bu zorluklar, her yerde olduğu gibi, Rize’de de vardır.
Faik Bakoğlu, yılların kazandırdığı gazetecilik tecrübesiyle, (Allahın izniyle) her türlü zorluğun altından başarıyla kalkmakta, dimdik duruşuyla gazeteciliğini sürdürürken, gazetecilik bayrağını, onurla, gururla dalgalandırmaktadır.
Onu ve onun gibi inançları ve ilkeleri doğrultusunda kimseye, hiçbir şeye boyun eğmeden yürüyen meslektaşlarımı kutluyor, sevgi ve saygılarımı sunuyorum efendim.
Gazeteciliğin gerçek okulunun, Anadolu gazeteleri olduğunu unutmayalım!…
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Anadolu’da gazetecilik yapmanın kolay olmadığını yıllardır söylüyor, yazıyoruz. Anadolu’da gazetecilik zordur, çünkü gazete çalışanları, haber kaynaklarıyla her an yüz yüzedir, karşı karşıyadır.
Anadolu Basını, Mahalli Basın, Taşra Basını gibi deyimlerle ifade ettiğimiz, bizce kendisine yakışanın “Anadolu Basını” deyiminin, ifadesinin doğru olduğu gerçeğinden hareket etmek zorunluluğunda bulunduğumuzu bir kez daha hatırlatalım.
Anadolu Basını; Milli Mücadelenin kazanılmasında harcı olan “Gazi Basın”dır. Anadolu Basını; Anadolu’nun düşman işgali karşısında gösterilen tepkilerin sesi haline gelmiş, yerel gazeteler topluluğudur.
Anadolu Basını; gurbetten gelen, özlemlerin giderildiği mektup gibidir.
Anadolu Basını; Atatürk’ün “Fazilet Adaları” dediği, gazetelerin bütünlüğüdür.
Bugün, “Anadolu Basını’nın çınarları” olarak kabul ettiğimiz;
Yeni Adana Gazetesi (1918), Antalya Gazetesi (09.09.1922), Bartın Gazetesi (06.09.1924) “Çınar” gazeteler olarak bilinmektedirler. Bartın Gazetesi 86 ncı yayın yılındaki görünümüyle bize ulaşmakta, efsane bir gazete görünümüyle karşımıza çıkmaktadır.
Bugün, Tekirdağ Yeni İnan Gazetesi (58), Bayburt Postası Gazetesi (58), Van Postası Gazetesi (57), Burdur Gazetesi (57), Burdur Yenigün Gazetesi (56), Kilis Kent (49), Keşan Önder (48) Gazeteleri Anadolu Basını içerisinde birer “Çınar” olma özellikleriyle bize ulaşmaktadırlar.
ZÜMRÜT RİZE GAZETESİ
Rize ilimiz merkezinde, Faik Bakoğlu’nun imtiyaz sahipliğinde günlük yayınlanan Rize ve Rizelilerin ilk ofset ve vasıflı gazetesi “Zümrüt Rize”, 05 Mayıs 2010 tarihinde, 61. inci yayın yılına merhaba dedi.
Köşe yazarları arasında bulunmaktan şeref duyduğum gazetelerden biri olan, Zümrüt Rize Gazetesinin sahibi Faik Bakoğlu; prensipli, kararlı ve taviz vermeyen bir gazetecilik anlayışıyla, gazetesinin yayınını sürdürüyor.
Faik bey, gazetesinin 61.inci yayın yılana girişi nedeniyle, gönderdiği davetiyesinin ardından, telefonla da arayarak; “Anadolu Basınıyla ve gazetesiyle ilgili bir değerlendirme “ yapmamı isteyince, “Anadolu’da gazetecilik zordur” başlığıyla, Anadolu Basını bu arada Zümrüt Rize gazetesiyle ilgili bir şeyler yazma gereği duydum.
Rize Gazeteciler Cemiyeti Başkanlığını da yürüten, Faik Bakaoğlu’nun gazeteciliği temelden geliyor. Habercilikteki hassaslığı, tarafsızlığı O’nu, Anadolu Basını, daha doğrusu Anadolu Basın Mensupları arasında önemli bir yere taşıdı.
Türkiye geneline baktığımızda, il merkezleri, ilçe merkezleri ve öteki yerleşim birimlerinde yayınlanan gazetelerin, bu gazetelerin yöneticilerinin sıkıntıları vardır, zorlukları vardır. Öncelikle siyasilerimiz, kendilerine yakın, partilerine yakın yayın yapan gazeteleri, gazetecileri severler, onlara karşı yakınlıklarını her fırsatta belli ederler.
Bu zorluklar, her yerde olduğu gibi, Rize’de de vardır.
Faik Bakoğlu, yılların kazandırdığı gazetecilik tecrübesiyle, (Allahın izniyle) her türlü zorluğun altından başarıyla kalkmakta, dimdik duruşuyla gazeteciliğini sürdürürken, gazetecilik bayrağını, onurla, gururla dalgalandırmaktadır.
Onu ve onun gibi inançları ve ilkeleri doğrultusunda kimseye, hiçbir şeye boyun eğmeden yürüyen meslektaşlarımı kutluyor, sevgi ve saygılarımı sunuyorum efendim.
Gazeteciliğin gerçek okulunun, Anadolu gazeteleri olduğunu unutmayalım!…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder