Gözü, gönlü zengin Halk Şairi 
Mansur Ekmekçi
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Şairlerimiz var, şiir yazdıklarını sanır. Şairlerimiz  şiir yazar, şairlikleriyle takdir görüp alkışlanırlar. 
Mansur  Ekmekçi, Adana ilimiz merkezinden seslenen, gözü, gönlü zengin,  şiirleriyle takdir görüp alkışlananların başında geliyor. Mansur Ekmekçi  “Kadından Korkmam” adlı albümüyle zirveye bağdaş kurup oturdu. 
Mansur  Ekmekçi, Kadından Korkmam, adlı albümünde, Ey insanoğlu, Birgün,  Kadından korkmam, Sana kurban olsun, Duramıyorum, Başım üstüne, Öyle  git, Senin için, Olsun başlıklı şiirler yer alıyor. Mansur Ekmekçi şiir  yorumuyla da başarılı bir tablo sergilemiş. Tebriklerimi, sevgi ve  saygılarımı sunuyorum efendim. 
MANSUR EKMEKÇİ 
1960 Muş doğumlu olan Mansur Ekmekçi İlkokulu Midyat’ta Ortaokulu ve lise tahsilini Adana’da bitirdi. 
Şiirleri;  Türkiye Yazarlar Ansiklopedisi, Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür  Adamları Ansiklopedisi ile Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları  Ansiklopedisi olmak üzere birçok Antolojide, edebiyat dergilerinde ve  sayısız gazetelerde yayımlandı. Mansur Ekmekçi, birçok Televizyon ve  Radyo Programlarına konuk edilip, katıldığı etkinliklerden dolayı 100’ün  üzerinde derecelere, plâket ve belgelere layık görüldü. 
Kültür  ve Turizm Bakanlığı Araştırma ve Eğitim Genel Müdürlüğü tarafından  yapılan imtihan neticesinde Halk Şairi kimliğiyle kayıt altına alındı.  Adana Çukurova Üniversitesi Fen ve Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve  Edebiyatı Bölümü Prof. Dr. Erman Altun nezdinde Elif Can Altınsoy  tarafından Aşık Mansur Ekmekçi bitirme tezi hazırlandı. İstanbul Kültür  Üniversitesi 4-6 Ağustos 2008 TUDOK 2.Uluslararası Türk Dili ve  Edebiyatı Öğrenci Konseyi’nde Seren Sağlam tarafından Stant tanıtımı  yapılarak, Afyonkarahisar Kocatepe Üniversitesi, Rize Üniversitesi,  Ankara Gazi Üniversitesi ile Isparta Süleyman Demirel Üniversitesi  tarafından da eserleri ve yaşamı konu olarak ele alındı. Bursa  Belediyesi 21 Gündem tarafından “2006 Türk Şiirine Hizmet Ödülü”ne,  Ahmet Tufan Şentürk 2007 Türk Şiirine Hizmet Ödülü (Onur Ödülü) ne layık  görülen birçok derneğin üyesi olan Ekmekçi’nin 30 kadar eseri, muhtelif  sanatçılar tarafından bestelenerek kasetlerde okundu. 
Yayımlanan  Kitapları: Hercai (1999)/ İnsanoğlu (2000)/ Ne olursan ol, Önce İnsan  Ol (2002) İnsan Dergâhı (2003)/ Yaşayan Çukurovalı Aşıklar ve Geleneğe  Tabi Halk Şairleri Antolojisi. Adana Valiliği Yayını, 580 Sayfa. (2006)/  Güfte’den Beste’ye (2010) ve baskıya hazır kitapları: İnsan Mayası ile  Tekerlemeler 
Evli  ve dört çocuk babası olan Ekmekçi üç dil bilmektedir. Kosova/ Bay  Dergisi, Salihli/ Bizim Ece, Mersin / Maki, Sarızeybek /Söke, Çukurova  Lobisi ve Ceyhan Irmak Dergisi’nin Adana temsilcisi olan Ekmekçi, 25  yıllık devlet memurluğu görevini ifa ederek emekliliğe ayrıldı. Muhtelif  gazetelerindeki edebiyatla ilgili köşe yazılarını ve Çukurova Halk  Ozanları Derneği 2.Başkanlık görevini sürdürmektedir. 
ADRESİ: Reşatbey Mahallesi 62010 Sk. No:30 Seyhan/ ADANA 
TELEFON: 0535.254 93 29
E-MAİL: mansurekmekci@hotmail.com mansurekmekci@mynet.com
GÜNÜN SÖZLERİ:
1. Türk Demek: Türkçe düşünmek, Türkçe konuşmak ve Türkçe yaşamaktır. Ne mutlu Türk’üm diyene. (Mustafa Kemâl ATATÜRK)
2. Çalışmanın en yücesi, Ulus için olanıdır. (Mustafa Kemâl ATATÜRK)  
3. Ben bir Türk’üm, ben bir Kürt’üm, ben Çerkez’im, ben Lâz’ım / Onbeş dilden çalar, söyler, ince telli bir saz’ım. (Mithat Erden) 
 ***
Halk Şairi ve Araştırmacı Mansur Ekmekçi’den: Kadından Korkmam
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Kadından  korkmayan erkek var mı? Diye sorarım yıllardır. Korkmayan yok gibi bir  gerçek çıkar ortaya. Halbu ki, Halk Şairi ve Araştırmacı Mansur Ekmekçi,  kadından korkmuyormuş!
Kadından  Korkmam, adıyla bir de albümü var Mansur Ekmekçi’nin. Bu albümde 9 ayrı  şiiri yer almış. Yorumlayışıyla, şiirin şiir tadında dinlenişini  sağlamış Mansur Ekmekçi. Kutluyor, sevgi ve saygılarımı sunuyorum. 
Mansur  Ekmekçi, hazırlamakta olduğum “Kadın Destanı” adlı kitabımda yer almak  üzere, kadınla ilgili görüşlerini sıralamış. Bunlardan dördü; 
1-     Çirkin kadın kendisini, güzel kadın ise herkesi yakar, 
2-     Kadın; Tilki kadar kurnaz, aslan kadar yırtıcıdır, 
3-     Yaratıkların en güzeli insan, insanların en güzeli de kadındır. 
4-     Kadının dili, saçlarından daha uzundur. 
Mansur  Ekmekçi’nin mizahi bir anlatımla ifade ettiği, mısralaştırdığı  “Kadından Korkmam” duygularından aktaracağımız mısra örnekleri: 
-         Kadın, ceylan gibi güzel ve ürkek, 
Bu ürkek kadından neden korkayım?.
Güçlüyüm, yiğidim, benim o erkek, 
Kadınımdan korkmam, neden korkayım?
Bütün çamaşırı ben yıkıyorum, 
İki durulayıp, bir sıkıyorum, 
Perdeler kirli mi?, bir bakıyorum, 
Halıyı da çırptım, neden korkayım?.
Anlaşılıyor  ve görülüyor ki, Mansur Ekmekçi işin kolayını bulmuş. Evdeki işlerin  tamamını yapıyor, bir de tekmil veriyor, arkasından “ben kadından  korkmam” diye çaka satıyor, hava atıyor. Bu anlayış ve uygulama biçimi  alkışlanmaz mı? Tebrik edilmez mi?. 
Mansur  Ekmekçi’nin pek çok şiiri var bana yenilerde gelen. Bu şiirler, övgü,  güzelleme, mizah türlerinde, anlayışıyla kaleme alınmış. Mansur Ekmekçi  anlatımı ve yorumuyla da olunca, daha bir anlam kazanmışlar, daha bir  zenginlik içine girmişler. Bunlardan “Nasıl seveyim” başlıklı olanının  girişi; 
Kadın dediğin eş, nazik olmalı, 
Kaba bir kadını nasıl seveyim?, 
Eşin sofrasında azık olmalı, 
Emeksiz kadını nasıl seveyim?.
Kara  gözlüm, bir söyle üç dinle, Çözülmem imkânsız, Kadınım, Bir tanem,  Kadın ile erkek düellosu, Gel hele güzel, Olsun, gibi başlıklarla  anlatılan duygular, şiirleşen, mısralaşanlar Mansur Ekmekçi ustalığıyla  daha farklı ve başarılı görünüyor, daha bir değer kazanıyor. Kadından  korkmayan Kahramanlar kahramanı Mansur Ekmekçi’ye selâm, sevgi,  sağlık, mutluluk ve başarı dileklerimiz var efendim. 
            *** 
Aşık Dertli Kâzım - 
Son şiirleri- VI
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Adana  ilimizin kültür elçisi, gururumuz Halk Şairi ve Araştırmacı Mansur  Ekmekçi kargosu içinden çıkan, 500 sayfalık “Aşık Dertli Kâzım- Son  Şiirleri- VI” adlı şiir kitabının sayfalarında gezmek istiyorum efendim:  
Kitabın kapağında, Aşık Dertli Kazım’ın nur yüzlü bir fotoğrafı, bir de dörtlüğü var. Bu dörtlük: 
Dertli Kâzım der ki, At’ım yok iken, 
Şu dünya üstünde topum yok iken, 
İçinde dikili çöpüm yok iken, 
Neme gülem, ağlanacak halim var. 
Kitabın  ilk sayfalarında, Ömer Eru, Halise Tekbaş, imzalı sunuşlar var. Aşık’ın  hayat kesitinden bilgiler aktarılıyor. Kitap içindeki şiirler, aşk ve  sevgi şiirleri olarak karşımıza çıkmakta. 
Aşık  Dertli Kâzım, Almanya’da BMW otomobil Fabrikasında işçi olarak  çalıştığı için, dünyaya bakışındaki netliklerle karşılaşıyoruz  mısralarında. Kitabın ilk şiirlerinden beşi, Atatürk’e ait. Sesleniş  anlamında şiirler bunlar. İlk şiir “Atatürk’ün izinde” başlığıyla  karşımıza çıkıyor. Bu şiirin ilk dörtlüğü: 
Size derim, size bütün kardaşlar, 
Yürüyelim biz de Ata izinde, 
Göğüsler ilerde dikilsin başlar, 
Atatürk’ün yurdu kendi izinde. 
Aşık  Dertli Kazım, kitap içindeki onlarca şiiriyle, bir anlatım zenginliği,  tutarlılığı ortaya koymuş. Dili yumuşak, anlatımı tutarlı ve ileriye  bakan bir anlayış taşıyor. Kimseyle kavgası yok. Herkesle barışıklığı  var. Şiirlerinin mısraları arasındaki gezintinizde bu gerçeklerle yüz  yüze geliyorsunuz, anlıyorsunuz, seviniyorsunuz. 
Tabiat  sevgisi, ağaç ve orman sevgisi dorukta olan Aşık Dertli Kâzım,  kitabının 264 ncü sayfasındaki “Kesme ne olur” başlıklı, adlı şiirin  girişinde şöyle sesleniyor, şöyle yalvarıyor: 
-Benim bir sözüm var insanoğluna, 
Yeşil bir ağaca kıyma ne olur!..
Bir ağacı kesme, bin fidanı dik, 
Yeşil bir ormanı, kesme ne olur!..
Aşık  Dertli Kâzım, adlı şiir kitabının son sayfalarında, Dertli Kazım ve  eserleriyle ilgili yazılanlar, gazeteler, imzalar itibariyle verilirken,  ozanın aldığı ödüller, katılım ve teşekkür belgeleri görüntüleriyle  sayfalara aktarılmış. 
Aşık  Dertli Kâzım’la iletişim: Gölovası köyü, Yumurtalık- Adana, 0322- 675  20 18, 0543-744 37 23. Tebriklerimi, sevgi ve saygılarımı sunuyorum  efendim. 
            *** Siirtli Eğitimci, şair, yazar
Mithat Erden’in kaleminden
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Mithat  Erden, eğitim dünyamızın önde gelen isim ve imzalarından.Yazdıkları  var, şiirle anlatılanlar, yazdıkları var araştırmalar sonucu dile  getirilenler, kitapları var çeviriler sonucu ortaya konulanlar. 
Mithat  hoca Siirt doğumlu. Sirt Siirt’te ve benim doğum yerim olan Ece köyünün  bağlı olduğu Tefenni’de Ortaokul Müdürlükleri, yöneticilikleri,  öğretmenlikleri var. Bir efsane isim o. 
Hatta  1979 yılında CHP’den Senatör Aday adayı olmuş. O günlerde kendisiyle  yapılan bir röportajda ilginç ve önemli görüşler ortaya koymuş.  Bunlardan; 1- Öğretmen olmasaydım, hiçbir şey olamazdım. Her şeyimi  şerefli mesleğime ve meslektaşlarıma borçluyum. 2- Fakirlik, zenginlik  ceple değil, kalp ile ilgilidir, olanları ilginç. 
Sakarya’ya  düşen gül: İmza yok. Veya ben göremedim. Bir şiir kitabı adı. Mithat  Erden hocanın olsa gerek. Bu kitabın ilk şiiri, dörtlüğü: 
“Beyaz  nilüferler açar Sakarya üstünde/ Kimi ince, kimi ürkek, kimi narin/ Ve  bir aşk Rüzgârıyla titrer içleri/ Belki onlar senin ayak izlerin”  deniyor. 
“Güneydoğulu  bir öğretmenin anıları” adlı kitabı ve ötekilerle dikkat çeken Mithat  Erden hocanın şiirleri de var, “Ballar yurdu, Sallar yurdu Siirt’im”  adıyla bir araya getirilmiş. Siirt diye bucak bucak gezilişinin,  gezdiğinin genel görüntüsü var bu sayfalardan birinde. Bu şiirden bir  dörtlük: 
Yollar Siirt Siirt diye çağırır, 
Dallar Siirt Siirt diye bağrışır, 
Etrafımda her şey Siirtten bir şey taşır, 
Siirt diye bucak bucak gezerim. 
Bu  şiirlerin yazılış yılları, 1940’lı yıllardan ses getirenler olarak  görülüyor. Mithat Erden hocanın “Ben huyum” adlı, başlıklı şiiri ise  dillerden dillere, ellerden ellere dolaşıyor. Bu şiirde, birleştiricilik  var. Türkiye Cumhuriyeti toprakları üzerinde yaşayanların kardeş  olduğu, yıllardır, asırlardır bir arada, birlikte yaşamalarının  getirdiği genel fotoğrafın görüntüleri, kareleri ortaya konuluyor,  görmeyenlerin, duymayanların gözleri önüne seriliyor, konuluyor. Bu  şiirin girişi: 
-  “Ben bir Türk’üm, ben bir Kürt’üm, ben Çerkez’im, ben Laz’ım/ Onbeş  dilden çalar söyler ince telli bir sazım” şeklinde karşımıza çıkıyor.  Var mı bu görüşlerin karşısına çıkıp, itiraz edecek?. 
-  Mithat Erden hocanın, İsa Kayacan olarak bendenize ithaf ettiği,  “Akkoyunlular- Karakoyunlular” adlı araştırması, incelemesi var dosya  halinde bana ulaşan. Kiril harflerinden Azerice’den aktarmış hoca. Bu  çalışmada, araştırmada: Akkoyunlu Devleti, Akkoyunlu ve Tumurlular,  Akkoyunlu Devletinin iç ve dış politikası, Azerbaycan’ın dış ilişkileri,  Akkoyunlu Türkiye İlişkileri, Akkoyunlu Devletinin yıkılması,  Azerbaycan- Rusya İlişkileri, Devlet Teşkilatı- İnzibatı ve Askeri  İdareler, Toprak Sahipliği, vergiler ve mükellefiyetler, kentli  ayaklanmaları anlatılıyor. Ayrıca Karakoyunlular’da bu düzenlemeyle  anlatılmış. Tebriklerimi, sevgi ve saygılarımı sunuyorum hocaların  hocası hocam. 
Mithat Erden:  04 Nisan 1921 tarihinde Siirt’te doğdu. AÜNV. Gazi Terbiye Enstitüsü  Edebiyat Bölümü Mezunu olan Mithat Erden, MEB tarafından İsviçre’ye  gönderildi. Değişik Ortaokullarda kurucu Müdürlük, THY’da personel  Dairesi Başkanlığı yaptı. Değişik kuruluşlarda başarılı hizmetlere imza  attı. 
             ***
  Sivas’ın Folklor Delisi: 
Müjgân Üçer’e Armağan
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Folklor  uzmanı araştırmacı, yazar ve şair değerli dostum Prof. Dr. Hayrettin  İvgin aracılığıyla bana gelen kitaplardan Sivas çıkışlı olanı: Müjgân  Üçer’e Armağan.
Büyük  boy, Tekin Şener ve Mehmet Ali Erdoğan’ın hazırladığı 534 sayfalık  kitabın armağan edildiği isim ve imza Müjgân Üçer, yıllardır, takdirle  izlediğim, araştırmalarından yararlandığım bir kalem erbabı, ustasıdır. 
Başlığımızdaki  ilk üç kelimesinin kullanılması kararını Hayrettin İvgin dostumla  birlikte verdik. Müjgan Üçer hanımefendi için, “Sivas’ın folklor delisi”  denilmesinin yanlış olmayacağı noktasından hareket ettik efendim. 
Armağan kitap, merkezi İstanbul’da bulunan “Kitapevi” yayınları arasında günyüzü görmüş. 
Bir  sunuş var. “Müjgan Üçer yetmiş yaşında. Dostları talebeleri, yakınları  olarak ona verebileceğimiz en kıymetli 70.yaş hediyesinin, bir kitap  olacağını düşündük” diye başlanılan. 
Kitap  iki bölümden oluşmuş, böyle bir düzenlemeyle sunulmuş. Birinci bölüm;  O’na dair, 2.bölüm: Armağanlar, Müjgan hanım ve eserleriyle ilgili  yazılanlara yer verilmiştir. 
Müjgan ve Doğan Üçer çiftinin 1966 yılında çekilen birlikteliklerinin fotoğraf  görüntüsü. 
Sonra,  Tekin Şener imzalı “Kendi semasına sığmayan insan: Müjgan Üçer”  başlıklı uzunca bir araştırma, inceleme, değerlendirme. Şimdi, kitap  içerisinde yer alanlardan imza sahiplerinden bazı cümleler seçerek devam  edelim istiyorum efendim: 
1.Hatırlamaya ve hatırlatmaya yazgılı olanlar arasında, sesi en gür çıkanlardan biri Müjgan Üçer’dir. (Tekin Şener) 
2.Benim  takdir ettiğim yönlerden biri de, hiçbir zaman bilimsel bir kıskançlık  içine girmemesi ve bu yolda çalışanlara yardımcı olmasıdır (Haluk Çağdaş) 
3.Sivas  odaklı halkbilime önemli kaynak ve malzeme niteliğindeki çalışmaları  zengin ve çeşitliliğe, içeriğe sahip olan Müjgan Üçer, 27 Ekim 1940  tarihinde Sivas’ta doğdu (Doç. Dr. Nesrin Tağızade Karaca) 
4.İstanbul  Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’nde okurken, hocası Süheyl Ünver’in  teşvikiyle tıp tarihi ve folklor araştırmalarına yönelen Müjgan hanım,  memleketi Sivas’ta hem uzun yıllar eczacılık yapmış, hem de sevdalısı  olduğu bu güzel şehrin atasözlerini, bilmecelerini, adetlerini, yemek ve  sağlık kültürünü, yaşama alışkanlıklarını, isim verme geleneğini,  hâsılı, folklor deyince akla ne geliyorsa hepsini büyük bir sabır ve  titizlikle araştırmıştır. 
Kitabın  içine, Müjgan hanımla ilgili ne kadar fotoğraf varsa, araştırmalara  konu olan ne kadar görüntü varsa, bir düzen içinde yerleştirilmiş,  sayfalar, zenginleştirilmiştir. Folklor araştırmalarımızın kilometre  taşı Müjgan Üçer’i kutluyorum. 
            *** 
İSA KAYACAN’DAN BİR KİTAP DAHA:
BURDUR’DAN KÜLTÜR YAĞMURU
                          Abdülkadir GÜLER
Burdur  deyince araştırmacı gazeteci yazar İsa Kayacan aklıma geliyor.  Memleketine, tarihi ve yurduna âşık böyle bir adam az bulunur bu yalan  dünyada. İsa Kayacan Burdur’un Tefenni İlçesinin ECE köyünde dünyaya  gözlerini açmıştır.( 20 Eylül 1943). Ben bu yazım da İsa Kayacan’ın  özgeçmişinden söz etmeyeceğim. Anadolu basınında birazcık haberi olan  İsa Kayacan’ı yakından tanımış olacaklardır. İsa Kayacan başlı başına  bir kültür deryasıdır. 
Yaklaşık  yarım asırdan fazla Türk kültürüne, Türk edebiyatına, sanat ve  edebiyatına Türk şiirine hizmet veriyor.  Bundan dolayı Anadolu’nun her  il ve ilçesinde yerel ve ulusal basında İsa Kayacan’ın adı geçiyor.  Türkiye’nin 81 ili ve 892 ilçesinde yerel gazetelerinde İsa Kayacan’ın  hemen hemen her gün yayımlanan makaleleri, denemeleri,  eleştirileri ve  kitap tanıtmaları vardır. Son zamanlarda Somali’ye yardım konusunda  yerel ulusal basınımızda birçok haber ve yazı yer aldı. Ama İsa Kayacan  yaklaşık bundan -26 yıl önce ( 28 Kasım 1985 – 25 Aralık 1985 )  tarihlerinde Somali’ye bir gazeteci olarak gitmiş ve orada yaptığı  inceleme ve araştırmalarıyla dikkatleri çekmiş, bunları da bir kitap  halinde yayınlatmıştı. 
            İsa  Kayacan dünden bugüne yaklaşık 130 kitap yayınlamış Türk edebiyat  dünyasına kazandırmıştır ve adı caddelere, sokaklara verilmişti.  Hakkında Üniversitelerimizde tezler hazırlanmıştır. Aynı zamanda Anadolu  Basınının fahri hemşerisi olarak kabul edilmiştir. Yine bu yazılarından  dolayı Azerbaycan Bakü Üniversitesinde doktorluk ve Fahri Profesörlük  unvanlarını hakkıyla almaya hak kazanmıştır. Tek kelimeyle İsa Kayacan  heykeli dikilecek adamdır. Anadolu’nun her kitaplığında armağan ettiği  kitapları vardır. Yine bütün kitaplarını kendi köylü olan Ece köyüne  armağan etmiş ve adı buradaki kütüphane taçlandırmıştır. 
Bu girişten sonra İsa Kayacan’ın son yayımladığı “BURDUR’DAN KÜLTÜR YAĞMURU” adını  taşıyan kitabına bir bakalım.  Bu kitap Burdur Belediyesi Kültür  Yayınları arasında ( No: 12 )   basılıp yayınlanmıştır. Nisan 2011.  Tertemiz bir baskısı vardır. Kitap 432 sayfadan ibarettir. Bu kitap İsa  Kayacan’ın 129. kitabıdır. 129 kitap dille yazmak çok kolaydır. Bir  insanın ömrü böylesine devasa kitaplara yetiyor mu?  Biraz durmak ve  düşünmek lazımdır. İsa Kayacan yaklaşık ömrünün iki katından fazla kitap  kaleme almıştır. Bu bir rekordur. Alkışlanmalıdır. Zaten İsa Kayacan  Anadolu basınında yazılarıyla ünlü bir rekora da koşuyor. İnanıyorum  GUINNESS Rekorlar kitabında da yer alacaktır. Kitabın önsözünü Burdur’un  değerli sanatsever ve kültür adamı Belediye Başkanı Sebahattin AKKAYA  tarafından kaleme alınmıştır.  
            Sayın  AKKAYA, kısa ve özlü olarak Önsözde şunları yazıyor:  Belediyemizin  Kültür Yayınları arasında, Eylül 2005’de Dr. İsa Kayacan’ın imzasıyla  yayınladığımız “Şiirlerle Burdur” kitabı büyük ilgi gördü. Burdur’umuzun  tanıtımında önemli katkılarda bulundu.
            Önceki  Burdur çıkışlı kitap ve yazılarına ilaveten, son araştırıp hazırladığı  ilimiz Ticaret ve Sanay0i Odası’nca yayınlanan “BURDUR DESTANI” Bensiz  Olmaz “ kitabıyla doruğa ulaşan Burdur sevgisinin gerçek sahibi İsa  Kayacan’la her Burdurlu gurur duymakta, onu alkışlamaktadır.   Şiirlerle  Burdur kitabından sonra bu kez “ Burdur’dan Kültür Yağmuru”nda Burdur  ve Burdurlu içindeki satırlarla bir anıtım görevi yapacağı inancımı  belirterek yeni yayınlarda buluşmak ümidiyle Sayın İsa Kayacan’ı  kutluyor, sevgi ve saygıyla selamlıyorum” diyor. 
Belediyelerin  görevleri,  sadece kentin temizliği, elektrik, kanal, yol ve su  ihtiyaçlarını gidermek değildir,. Sanatımıza ve kültürümüze hizmet eden  gönül rahatlığı içinde o memleketin sanatını ve kültürüne hizmet  edenleri bulup takdir eden ve onların yapıtlarını günışığına çıkaran  sanatsever Belediye Başkanlarımız da vardır. İşte bunlardan bir de  Burdur Belediye Başkanı Sayın Sebahattin Akkaya’dır. Ben de buradan bu  yapıcı güzel ve kalıcı hizmetlerinden dolayı kutluyor ve selam ve  saygılarımı gönderiyorum.
            Bu  kitap 16 bölüm halinde yayımlanmıştır. Yer aldığı bazı konu  başlıklarını sunuyorum: Şiirlerle  Burdur ( 2 ) Osman Akkoç’un Burdur  Şiirleri, Burdur tarihinin içinden, 1850 – 1953 yılları arasında  Burdur’u idare edenler, 1854’de kaza olan Burdur en eski ilçesi Tefenni  ilçesi,1955 Burdur’lu, Büyük Millet Meclisinde Burdurlu Milletvekilleri,  Burdur Valileri, Merkez Belediye Başkanları, Burdur’da Üniversite  sevinci, Teke Yöresi folkloru ve araştırmaları, Teke Yöresinin başkenti  Burdur ve Türküleri, Kültürümüzün içinde Burdur’da doğup ve hizmet  edenler, Burdur Fıkraları ve Efsaneleri İsa Kayacan’ın Burdur’la ilgi  kitap ve yazıları. Hakkında yazılmış bilgiler makaleler ve denemeler,  şiirler yer alıyor.
Kitapta   şiir ve yazılarıyla katkıda bulunanlardan bazıları: Prof. Dr. İsa  Kayacan, Vedat Fidanboy, İbrahim Zeki Burdurlu, Abdullah Satoğlu, Ünal  Şöhret Dirlik, Mustafa Ceylan, Abdülkadir Güler, Rıza Erdem, M. Rasih  Özbek,Şükrü Öksüz,Ahmet Sargın, Muammer Susuzlu, Dr. İrfan Akay, H.  Mehmet Atasever, Abdurrahman Ekinci, Hasan Türkel, Ozan Kara, Seza Tutku  Azaklı, Dündar Ersan,  Salih Urhan, Mehmet Gökdoğan, Nazmi Öner,  Mustafa Arslan, Melahat Ecevit, Çetin Bozcu, Sebahat Gümüş, Zafer  Azaklı, Hamit Çine, Mehmet Nacar,  Hüseyin Kayacan,  Birdal  Can Tüfekçi, Durmuş Öcal, Rafet Şimşek, Cahit Yargıcı, Sadık  Dağdeviren, Özen Gülay Atacan, Fuat Gürsoy, Mansur Ekmekçi, İsmail Hakkı  Yılanlıoğlu, Mithat Makal, Can Direkçi, İbrahim Özçimen ve Ekrem Kabay  gibi yazar ve şairlerin şiirleriyle donatılmıştır. Kitapta yer alanların  hepsini almadığım için beni hoş görmelerini dilerim.
            Bu devasa eserin arka kapağında valilerden İsa Kayacan’a tebrikler vardır. 
Bunlardan  bir iki örnek sunmak istiyorum. Can Direkçi: Sayın Dr. İsa Kayacan,  Burdur’umuzun yetiştirmiş olduğu ender şahsiyetlerden biridir.  Kendisiyle Burdur’da görev yapan Burdur Valisi olarak gurur duyuyoruz.  Bugüne kadar Türk edebiyatına, Türk kültür hayatına, Türk basınına  yapmış olduğu katkıları yanı sıra Burdur dışında geçirdiği zamanlarda  bile Burdur’un iyiliği ve güzelliği için bu güne kadar 50 yıla yakın  süre basın ve yayın kavgası vermiştir.  (Burdur Valisi, 01.11.2008) 
Bunlardan  başka yine eski Burdur Valilerinden İbrahim Özçimen, Burdur TBMM  üyelerinden Sayın Ekrem Kabay Beylerin de İsa Kayacan hakkındaki takdire  değer tebrik ve görüşleri vardır. 
            Sonuç olarak,  gazeteci, yazar ve aynı zamanda şair olan Prof. Dr. İsa Kayacan derli,  toplu bir eserle tekrar Burdur’un adını bayraklaştırıyor.  Burdur ili ve  yöresi, civanmert insanların yaşadığı, efelerin,  zeybeklerin harman  olduğu, Yöre sanatçılarının türkülerini coşkuyla okuduğu, boyu küçük ama  sesi büyük sipsinin ana yurdu, kütüphaneler şehri Teke yöresinin kültür  başkenti olan bu güzelim şehrin insanlarının geleneklerini ve  destanlaşan öykülerini bize yıllar boyu hiç usanmadan ve yorulmadan  anlatan, yazan, sevgili İsa Kayacan’a selamlar olsun. 
Sevgili  İsa Kayacan, Burdur’a olan sevdasını tekrar ediyor. “Herkes beni  Ankaralarda sanır / Burdur’da bir dam çökse içim parçalanır” diyor. Biz  de bu tertemiz eserinden dolayı Burdur Belediye Başkanı Sayın Sebahattin  Akkaya’ya, sanatımıza, kültürümüze ve Türk Edebiyatına haklı olarak  değer veren, sahip çıkan, sevgili kadim dostum Prof. Dr. İsa Kayacan’a  tekrar tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyor ve sağlıkla uzun  ömürler diliyorum. Burdur’u yakından tanıma bağlamında bu değerli kitabı  özellikle öğretmen ve öğrencilerimize  tavsiye ediyorum….






Hiç yorum yok:
Yorum Gönder