5 Mart 2012 Pazartesi

15 ŞUBAT - 03 MART 2012


Eğitimci, Parlâmenter Ekrem Kabay’ın anılarından
Prof. Dr. İSA KAYACAN
İnsanoğlu doğuyor, yaşıyor, vefatla aramızdan ayrılıp hakkın rahmetine kavuşuyor. Yaşamı süresince ne yaptığı, nelerle meşgul olduğu, ortaya neler koyduğu gibi satırbaşları önemlilik arz ediyor.
Ekrem Kabay, Cumhuriyet döneminin Atatürk sevdalısı aydın eğitimcilerinden. Yokluklar içinde geleceğimiz çocuklarımıza, milli eğitim bünyemize verilebilecek hizmetlerin bir insandan, bir eğitimciden beklenileninden daha fazlasını vermiş. Anılarıyla, yılları ve belgeleriyle bunlar sabit, ortada. Biz burada hemen fırsat bulmuşken, tebriklerimizi, sevgi ve saygılarımızı sunalım efendim. Ömrün uzun, sağlığın yerinde ve sürekli olsun Ekrem hocam.
Ekrem Kabay hoca, değişik eğitim kurumlarındaki hizmetlerinden, müfettişlik görevlerinden sonra, doğu bölgelerimizdeki hizmetlerinden sonra, 1973- 1979 yıllarında Cumhuriyet Senatosu Burdur üyesi olarak görev yaptı. Başarılı hizmetlerin altına imza attı. Üç sayfalık “Bir Avuç Süt” başlıklı bir anısı var sayfalara dökülmüş Ekrem Kabay hocanın. Burada Hakkâri dağlarının yaradılış öyküsünden, Zap suyundan, o bölgedeki sıkıntılardan, o bölgenin gerçek görünümünden ve bölge halkının insan sevgisinden sözediliyor. Kıtlığa rağmen, unutulmaz, sımsıcak anılardan örnekler veriyor Ekrem Kabay hoca. Buradan:
- “Bana yüce insani duygularını sunan hanımefendin hanesi okulun hemen kenarındaydı. Basık evdi. Penceresi yoktu. Yerde hasır seriliydi. Eve ışık bacadan giriyordu. Ocakta dışı tamamen kara, ağzı açık bir tencere içinde bir avuç süt görünüyordu. O sütü ısıttı. Bir sofraaltı serip bizi sofraya buyur etti. Kocası ve çocukları varsa, evde yoktu. Belki bu bir avuç süt çocukları içindi, kimbilir belki kocası için! Sofraya kendi eliyle yapılmış tandır ekmeği de koydu. Kaşığımız var mıydı?, ekmeğimizi susak yaparak mı? yedik hatırlamıyorum”… Türkiye’nin Zeri hanımları yetişin!! Bekleniyorsunuz.
Ekrem Kabay hocanın esas anılarının bütünleştiği, 17 ayrı sayfayla bana ulaşanı var ki, buralardan seçim yapmak, sayfalara aktarmak oldukça zor. Bu anılar, Çağdaş Eğitim ve Köy Enstitüleri Vakfı Başkanı olan, “Anadolu’da Aydınlanma Ateşini Yakanlar-3” adlı kitabın hazırlayıcısı Erdal Atıcı hoca için hazırlanmış.
Burada, Ekrem Kabay hocanın rahmetli anacığına ziyaretlerinden birinde, 1000 lira vermek istediğinden, nur yüzlü anamızın bu parayı almak istemeyip; “ben parayı ne yapayım, Ekram” dediği naklediliyor. Sonraki sayfalarda, eğitimden sözedilerek; “insanların, ailelerin, ulusların sorunları tek bir yöntemle çözülür. Onun adı Eğitimdir” deniliyor. Sonra Köy Enstitüleri geliyor satırlar arasına, Köy Enstitüleri üzerinde emeği geçen, varlıklarıyla iz bırakanlardan bahsediliyor, sayfa sayfa. Köy Enstitülerine yönelik hizmetler, dergiler gündeme geliyor birbir. Sayfa 5’den bir cümle:
- “Evimizdeki sevinç benim ilk kavuşma sevincimdir. Bir Hafta kaldım köyümde. Benim yenilikçi köylü babam, okumanın- yazmanın faziletini kavramış olan babam, iki gün yolculuktan sonra beni, okuluma geri götürdü”..
O günün koşulları nasıl, anlıyabiliyor musunuz? Sonra devam ediliyor cümleler birbir sıralanıyor; “Çocukların günlük eğitimi bitince, köyde okumak- yazmak isteyen kadın- erkek, yaşlı kişiler öğrencisi olurlardı. Gaz lambası- gemici generi ile anne babalar okuma- yazma öğrenirlerdi. Çok renkli, tiyatroluk sahneler yaşadım”. Köy Enstitülerinin kapatılma öyküsü, ilginç anlatımlar, anılar arasında yeralıyor. Ekrem Kabay hocanın, 1978 yılında TBMM’deki hizmet günlerinde Rusya’ya yapılan bir seyahatle ilgili anıları da önemli ve anlamlı mesajların ortaya konuluşunu sağlıyor ve sonuçta; “Hayatı, sevgili eşim Yüksel hanımla beraber yürüdük..Dileriz ki, Türkiye insanı; Türkiye toprağına ve Türkiye insanına sahip olsun” dilek ve temennisinde bulunuluyor. 
***
Nazır Şentürk’den: 
İstanbul Valileri
Prof. Dr. İSA KAYACAN 
            Zümrüt Rize Gazetesi sahibi ve Rize Gazeteciler Cemiyeti Başkanı değerli dostum, Faik Bakoğlu’ndan bana gelen yayınlar-kitaplar arasında yeralan bir yayın: Nazır Şentürk imzasının taşıyıcısı, İstanbul Valileri adlı kitap.
            340 sayfalık kitabın genişletilmiş 4. baskısı yapılmış. Doğan Kitap yayınları arasında günyüzü gören “İstanbul Valileri”nin,  yeni baskı için önsözü İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu’ya ait. Önsöz’ün bir yerinde:
            -“İstanbul, yaşattığı bütün medeniyetlerin mirasını sahiplenmiş, onların mevcut eserlerini koruyarak şehre hâkim tepelere, o toplumların kültürünü inşa etmiş ve kendi yaşama biçimi olan özgürlüğü insanların özümsenmesini sağlamıştır” deniyor.
            İstanbul Valilerinin isimleri, fotoğrafları, biyografileri görev süreleri verilirken, Nazır Şentürk’ün valilerle yaptığı röportaj metinleri (soru cevaplar) veriliyor. Valilerin görev yaptıkları süre içindeki önemli olayların, karşılamaların fotoğrafları da verilerek, kitabın zenginleştirilmesi sağlanıyor.
            İstanbul Valileri, isimleri itibariyle şöyle bir sıralama içinde yeralıyorlar:
            Esad Bey, Ali Haydar Yuluğ, Raşit Bigat, Süleyman Sami Kepener, Mithat Altıok, Mühittin Üstündağ. Lütfü Kırdar, Fahrettin Kerim Gökay, Mümtaz Tarhan, Ethem Yetkiner, Refik Tulga, Niyi Akı, Vefa Poyraz, Namık Kemal Şentürk, İhsan Tekin, Orhan Erbuğ, Nevzat Ayaz, Cahit Baydar, Hayri Kocakcıoğlu, Rıdvan Yenişen, Kutlu Aktaş, Erol Çakır, Muammer Güler, Hüseyin Avni Mutlu.
-Esad Bey: 07 Ekim 1922 -04 Nisan 1923 tarihleri arasında 5 ay 28 gün görev yapmıştır.
-Ali Haydar Yuluğ: 15 Nisan 1923–08 Haziran 1924 tarihleri arasında 1 yıl 1 ay 23 gün görev yapmıştır.
-Hayri Kozakçıoğlu: 19 Ağustos 1991 – 01 Kasım 1995 tarihleri arasında 4 yıl 2 ay 12 gün görev yapmıştır.
-Kutlu Aktaş: 24 Temmuz 1997–04 Ağustos 1998 tarihleri arasında 1 yıl 11 gün görev yapmıştır,
-Muammer Güler: 17 Şubat 2003–31 Mayıs 2010 tarihleri arasında 7 yıl 3 ay 14 gün görev yapmıştır.
-Hüseyin Avni Mutlu: 31 Mayıs 2010 tarihinde göreve başladı. 1956 yılında Rize’nin Fındıklı ilçesinde doğdu. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesini bitirdikten sonra 1985 yılında Kocaeli Kaymakam adayı olarak göreve başladı.
Hüseyin Avni Mutlu (Röportajdan-cevap): Osmanlının son dönemleri ve cumhuriyet tarihi itibariyle bakıldığında ise Diyarbakır, İstanbul’a eşdeğer bir kültür merkezidir. Fikir ve edebiyat dünyasında Süleyman Nazif’leri, Ali Emir’leri, Ziya Gökalp’leri, Cahit Sıtkı Tarancı’ları yetiştiren önemli bir şehrimiz “35 yaş” ve “Memleket isterim” şiirlerinin şairi Cahit Sıtkı Tarancı ve şiirleri unutulabilir mi?
GÜNÜN SÖZLERİ:
1. Girişimin sırrı, hiç kimsenin bilmediğini bilmektir (Aristoteles)
2. Hafif acılar konuşabilir ama, derin acılar dilsizdir (Seneca)
3. Akıllı adam, bulduğundan daha fazla fırsat yaratan adamdır (Francis Bacon)
4. Planlama bir çok kişi tarafından, harekete geçiş ise bir kişi tarafından yapılır (Charles De Gaulle)
5. Tutkularımız gerçek anka kuşlarıdır. Eskisinin küllerinden bir yenisi doğar (Johann Wolfgang von Goethe) ***
Mersin- Kargıpınar Belediyesinin:
Çocuklarımız için kültür hizmeti örnek alınmalı
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Ülkemiz genelindeki belediyelerin ilk sırada yeralan hizmetleri; şehir içindeki yol, su, elektrik ve benzeri hizmetlerin düzgün ve beklenir bir şekilde yerine getirilmesi gibi görünüyor.
Belediyelerimiz, kültürel faaliyetleri, hizmetleri, Belediye Başkanının şahsi anlayışı ve bu anlayış içindeki genel görüntü fotoğraflarındaki karelerinin içinde yeralanlarla sınırlı kalıyor.
Mersin ilimize bağlı Kargıpar Belediye Başkanı Kerim Şahin, çocuklarımız için ortaya koyduğu kültür hizmetiyle, ülkemiz belediyeleri içinde ilk sıralarda yeralıyor. Kerkük kökenli, değerli dostum Dr.Şemsettin Küzeci’den aldığım bilgilere göre; Kargıpınar Belediyesinin çocuklarımıza yönelik renkli, pırıl pırıl baskılı kitaplarla, çocuklarımızın dünyaları renklendiriliyor.
Hatta, Merkezi Ankara’da bulunan, Tutibay Çocuk Yayınları çıkışlı pek çok çocuk kitabı, Kargıpınar Belediyesi tarafından, Kerkük başta olmak üzere, Irak bünyesinde Türkçe eğitim veren ilköğretim okullarına dağıtılmak üzere, gönderilme işlemlerine başlanılmış. Bu sevindirici haber içerisinde, Kargıpınar Belediye Başkanı Kerim Şahin’in kutlanması, alkışlanması gerektiği gerçeğinden hareketle, ellerimiz yoruluncaya kadar bir alkış tutalım buyurun.
Irak’taki Türkçe eğitim veren okullara gönderilen kitaplardan birkaçıyla ilgili bilgiler şöyle:
1- Keloğlan Talihsiz Şehzade (Orhan Dündar, Erhan Dündar, Klasik çizgi roman serisi)
2- Sevgili Arkadaşım (Yılmaz Erdoğan, Beş Yıldız Çocuk Hikayeleri -9)
3- Nasrettin Hoca-Yitik Heybe/ Ahmet Yozgat, Oku, Yaz, boya serisi-18)
                  4- Kibar Hanım (Ahmet Yozgat, Tarih Boyunca Türk Kıyafetleri, Şen makas boyama serisi,9)
                  5-  Çocuklar için şarkılar (Makbule Dönmez, notalarıyla şarkılar, genel anlam görüntüleri. Bu kitabın 3 ncü sayfasında şeralan “Mevsimler” adlı şarkıdan sözler:
Yaprak sararıyor/ Gelince sonbahar/ Dallarda yok/ Yerlerde çok-Kışın hava soğuk/ Üşüyor el ayak/ Çevrene bak/ Her taraf ak…
KARGIPINAR BELEDİYE BAŞKANI KEMAL ŞAHİN
1957 yılında Mersin İli Erdemli İlçesi Kargıpınarı Kasabasında doğdu. İlk ve Ortaokulu Erdemli' de, Lise'yi Konya Hayvan Sağlığı Meslek Lisesin de bitirdi. 1974- 1975 yılında Finike İlçesi'nde ilk memuriyetlik görevine başladı. Görevde iken Isparta Eğitim Enstitüsünü bitirdi. 1982 yılında istifa ederek Kargıpınarı Kasabasında serbest ticarete atıldı. Ticaretle uğraşırken 1999-2004-2009 yıllarındaki Mahalli İdareler seçimlerinde MHP’den Kargıpınarı Kasabası Belediye Başkanlığı için aday oldu. 1999-2004-2009 yıllarında yapılan Yerel Seçimlerde MHP' den Belediye Başkanlığını kazandı, 3.dönemi tekrar kazanarak halen görevini sürdüren Kemal Şahin evli ve iki çocuk babasıdır. ***
Diploatlas Dergisinin 
yeni sayısı
Prof. Dr. İSA KAYACAN
                  Farklı bir isim olarak, “Diploatlas” adıyla karşımıza çıkan bir dergi. Ankara’da aylık olarak yayınlanıyor, Günyüzü görüyor.
                  Önce, Ocak 2012 ayına ait 15 nci sayısı masamda olan Diploatlas’ın kimliğine bakalım:
                  İmtiyaz Sahibi ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: Kaya Dorsan. Yayın Koordinatörü: Recep Peker Tanıtkan, Editörler: Bemard Kennedy, Oya Tatlınar. Katkıda bulunanlar: Dr.Yıldız Uzakova, Alima Okeeva, Nalân Dirik, daha pek çok isim ve imza var Diploatlas’ın kimlik bölümünde. Derginin yayımında katkısı bulunanlar, hizmeti bulunanlar bunlar.
                  Diploatlas’ın 15 nci sayısı Kırgızistan’a ayrılmış sayfaları itibariyle. İçindekiler sütununa bakıyoruz, gördüğümüz başlıklardan:
                  - Türk boylarının ata yurdu, Bir kahraman Kırgız kadını Kurmancan Datka, Büyükelçi Ermek İbraimov: İkili İlişkilerimiz çok üst düzeyde/ Bişkek, Oş, Karakol, Celalabad, Kırgız ekonomisinin kozları, Tiryaki, Manas Destanı, Kırgızların gururu Cengiz Aytmatov, Issık Göl, Görülmesi Gerekenler, Orta Asya Lezzeti et, süt ve ekmek.
                  Kırgızistan Bir Orta Asya ülkesi, Resmi adıyla Kırgızistan Cumhuriyeti, Kuzeyde Kazakistan, batıda Özbekistan, güneybatıda Tacikistan ve doğuda da Çin’le komşu. 199.500 km yüzölçümüyle eski İpek Yolu ülkesi. Kırgızlar, Türk tarihinin bilinen en eski kavimlerinden.
Dünya’nın en uzun destanı: Manas Destanı. Kırgızların milli destanı Manas, 9.yüzyıldan bugünlere gelmiş devasa bir sözlü halk edebiyatı şaheseri. Yaklaşık 500 bin mısradan oluşan bu manzum eser, dilinin canlılığı ve akıcılığı ile dikkat çekiyor.
Aslında Manas Destanı 3 bölümden oluşuyor. Birinci bölümde Manas’ın, ikinci bölümde Manas’ın oğlu Semetey’in, üçüncü bölümde ise Semetey’in oğlu Seytekin’in hayatı, başarıları anlatıyor, ortaya konuyor.
Destan’a adını veren Manas, ölümlülere benzemeyen, çok özel bir kişi. Doğar doğmaz bir kahraman olacağı anlaşılmış, daha beşikteyken konuşmaya başlamış. 10 yaşına gelince tam bir kahraman olarak ünlenmiş.
Manas Destanının bütününü eksiksiz ezbere bilen ve sanki o anları yaşıyormuşcasına anlatmayı meslek edinen kişilere “Manasçı” deniyor.
Kırgızların gururu, Cengiz Aytmatov. Ünlü Kırgız yazar Cengiz Aytmatov, 20.yüzyılda yaşamış dünyanın en büyük edebiyatçılarından sayılıyor. Bütün dünyaya yayılan eserleri 150’yi aşkın dile çevrilmiş, filmlere ve tiyatro oyunlarına konu olmuş.
Diploatlas Dergisinin, Şehit Adem Yavuz sok. No:9-14 Kızılay- Ankara (0312-4252820) şeklindeki yazışma adresinin bulunduğunu kaydediyor, tebriklerimi sevgi ve saygılarımı sunuyorum efendim.***
Burdur’dan: 
Gazete Detay,
Akca ve Bucak Gündem Gazeteleri
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Burdur ilimiz merkezinden bir gazete, Bucak ilçesinden iki gazete var gündeminde, gazeteler:
GAZETE DETAY
16 Normal boyutlu olan/ haftalık yayınlanan Gazete Detay’ın imtiyaz Sahibi: Genel Yayın Yönetmeni ve Yazı İşleri Müdürü: Abdurrahman Kızılkaya. Görsel Yönetmen: Hatice Demirol, Muhabir: Ramazan Ercan. İletişim adresi: Özgür mah. Nalbant sok. No:1 Burdur- Tlf: 0248-234 57 87.
Gazete Detay’ın 110,111,112 nci sayıları masamda. Genellik taşıyan ve manşet ağırlıklı haberler ilk sayfalarda yeralıyor. Sonraki sayfalarda, Burdur haberleri ve yorumlarıyla karşılaşmaya devam ediyoruz.
Abdurrahman Kızılkaya DetaylıYorum köşesinden sesleniyor. Mustafa Önder, köşesinde okurlarıyla selamlaşıyor. Ayben Deveci “Kadınca” köşesinde yazdıklarını okurlarıyla paylaşıyor. Ayrıca, Burdur’un ilçelerinde gündeme gelen haberler Gazete Detay’ın sayfalarında okurlarıyla buluşturuluyor, karşılaştırılıyorlar. Köşe yazarlarının isimleriyle bazı cümleler:
1.                  Antalya, Denizli, Muğla ve Isparta gibi illerin neredeyse tam ortasında ve de geçiş noktası olduğumuz halde neden nüfusumuz azalır? (Abdurrahman Kızılkaya),
2.                  Türkiye’de sağlıksız gıdalar yüzünden tifo, malta humması, hepatit A, mide bağırsak iltihabı,  kanser gibi hastalıklar güncelliğini koruyor (Mustafa Önder)
3.                  Hep isteyip de bir gün yaparım diye ertelediği ne varsa gerçekleştirmeyi denemeli. Sağlığını kaybedip, ölümle yüzleşmeden önce yapmalı, önce değerli olmalı hayat… (Ayben Deveci) 
Hasan Kırcı’nın “Detay karikatürleri”yle de uzun uzun gülüyor ve düşünüyoruz, Gazete Detay sayfalarında.
AKCA GAZETE
Haftalık olarak Halim Akca’nın, Sahip ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürlüğünde yayınlanıyor. 103 ncü sayısı masamda olan Akca Gazetesinin Muhabiri: Mevlüt Akca, Hukuk Sorumlusu: Av.Abdullah Özel. Yazışma adresi: Konak Mhl. Hastanesi cad. Güner İş Merkezi No:4 Bucak- Burdur.Tlf: 0248-3254622.
Altı normal sayfalık gazetenin ilk sayfası, Bucak ağırlıklı haberlerle okurlarının karşısına çıkıyor, çıkarılıyor. Bol fotoğraflı haberler, görünüm zenginliği kazanıyor Akca Gazetesinin sayfalarında.
BUCAK GÜNDEM GAZETESİ
Altı normal sayfalık Bucak Gündem Gazetesinin İmtiyaz Sahibi: İbrahim Nanecioğlu, Genel Yayın Yönetmeni: Mustafa N.Nanecioğlu, Muhabirler: Mahmut Kılınç, Hüseyin Taştekin, Hukuk Sorumluları: Av.Süleyman Uysal, Abdullah Özel, A.Ahmet Dursun. Göller Bölgesi Burdur Sorumlusu: Durmuş Öcal.
655 nci sayısı masamda olan Bucak Gündem Gazetesinin ilk sayfaları, genellik taşıyan, Bucak ve Burdur haberleriyle okurlarının karşısına çıkıyor. İç sayfalarda da yine bölge haberleri yer alıyor.***
Muhammet Şahin’den: 
Ağlatmayın Şairleri
Prof. Dr. İSA KAYACAN 
            Irak-Kerkük’ün Ankara’daki temsilcisi, değerli dostum Dr. Şemsettin Küzeci’nin çalışma masasından, zaman ve fırsat buldukça “çaldığım” kitap ve dergilerin sayfaları arasındaki gezintim sürüyor.
Merkezi Azerbaycan’ın Başkenti Bakü’de bulunan, Dünya Genç Türk Yazarlar Birliği yayınları arasında günyüzü görmüş, 15 numaralı yayın, Muhammet Şahin İmzalı: Ağlatmayın Şairleri, adlı şiir kitabı.
Şemsettin Küzeci tarafından hazırlanmış, bilgisayar çalışmaları Aybeniz Küzeci tarafından gerçekleştirilmiş 44 sayfalık  sevimli görünümlü bir şiir kitabı “Ağlatmayın Şairleri”..
Kitap, Telafer’in unutulmaz şairi Felekoğlu’na ithaf edilmiş. “Neden mi dersin?” başlıklı şiirle başlanmış, yani ilk sayfada söz konusu şiir yeralıyor. Altı dörtlükten meydana gelen anılan şiirden bir dörtlük nakledelim, bir örnek gösterelim:

Şu koca dünya bana saygı duyar,
Camla âlem benim hatırımı sayar,
Bana yan bakanın yıldızı kayar,
Neden mi dersin, çünkü ben Türkmen’im..

Kitap içindeki şiirlerin hemen hemen tamamı, milli duyguların harman olduğu anlatım tablosu ortaya koyuyor. Kaldır başını, “Eğme başın kurban olduğum kardeş”le başlıyor. “Biliyorum en azından bana yıldızlar kadar uzaksın”la söze başlanan şiirler var. Dikkat çeken şiirler çoğunlukta bu kitap içinde, sayfalarında. Sayfa 4’de yer alan “Övünürüm” beş ayrı dörtlükten meydana geliyor. Bir dörtlük buradan:

Övünürüm Türkmenim diye diye,
Şeref bizde, ar bizde, gayret bizde,
Elbet hakkım var, övünmekte böyle,
Çünkü var bütün güzel sıfat bizde.

Sen kimsin?, Merhaba arkadaş, Birleşelim, Boşa gitti, korkuyorum gibi başlıklarla verilen duygular, şiirleştirilen anlatımlar önemlilik içinde karşımıza çıkıyor.
Muhammet Şahin: 1975 yılında Musul’a bağlı, Muhallebiye kasabasında doğdu. 1982 yılında Muhallebiye ilkokuluna başladı. Baas Partisine üye olmayınca, 1991 yılında okuldan atıldı. 15 yaşlarındayken edebiyata ve şiire merak duyan Muhammet Şahin okuduğu milli şiirleriyle, herkesin dikkatini çekmektedir.
GÜNÜN SÖZLERİ:
1. Açlık, dünyanın en güzel salçasıdır (Cervantes)
2. Sevgi birliğe, bencillik yalnızlığa götürür (Schiller)
3. En büyük kötülük direnme yoksunluğundan gelir (Groce)
4. İyimser insan, her felakette bir fırsat,  kötümser insan da her fırsatta bir felaket görür (Çin Atasözü)
5. Eğer Hayattan, size verebileceğinden fazla bir şey beklemezseniz, yaşayışı çok tatlı bulacaksınız, yalnız çok çalışınız (Ernest Renan)
***
Yeni Size Dergisinden yeni sayılar
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Yıllarca İstanbul’da yayınlanan, sonra adres olarak Balıkesir ilimizin Bandırma ilçesine nakleden, aktüel dergi- sanat, edebiyat,  kültür fikir dergisi “Yeni Size”nin ayrı ayrı yayınlanmış, günyüzü görmüş 97, 98, 99 ve 100 ncü sayıları masamda.
Zengin içerikli, konu çeşitliliği itibariyle dikkat çeken, göz dolduran Yeni Size sayfaları, araştırma ağırlıklı yazılarla, şiirlerle okurlarının, edebiyat severlerin karşısına çıkıyor, çıkarılıyor.
Hatırlatma bakımından, Yeni Size’nin kimliğine bakalım:
Sahibi ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: M.Zafer Tural , Genel Koordinatör: Yavuz Bülent Bakiler, Genel Sanat Yönetmeni: Sadettin Kaplan, Teknik Sanat Yönetmeni: Adnan Tepecik, Hukuk Müşaviri: Av.Suphi Seçer, İdare Müdürü: Hüseyin Seçer, AB Ülkeleri Gn.Mümessili: M.Ali Yeniyurt, Ankara Temsilcisi: Erdal Erdoğan. 16 imzadan oluşan yazı kurulu var.
Şimdi, Yeni Size Dergisinin sayfalarında imzaları görülenlerden bazı isim ve imzalardan isimleri itibariyle sözedelim, sıralayalım: Yavuz Bülent Bakiler, Gülten Çiçek Tural, İsmet Bora Binatlı, Ahmet Özdemir, Sadettin Kaplan, Fikret Kuşçuoğlu, Muharrem Kubat, Vali Prof. Dr. Bahaeddin Güney, Fatma Peşken, A.Rahim Balcıoğlu, Musa Tektaş, A.Tuba Bakiler, Sebahattin Gül, Nihat Koçoğlu, Rukiye Yıldız Erdoğmuş, Prof. Dr. Hayrettin İvgin, Prof. Dr. İsa Kayacan, M.Nuri Yardım, Dr. Osman Yılmaz, Vedat Fidanboy, Belma Aksun, Mehmet Önder Karacaoğlu, Hüzeyme Yeşim Koçak… Yeni Size sayfalarındaki şiirlerden:
GERİ VER ELLERİMİ (İsmet Bora Binatlı:)
Bitirmişken çilemi, hatırlatma yeniden,
Hür yaşantım içinde, dilediğimce öleyim,
Artık inanmam sana, ben de bir kere kandım,
Geri ver ellerimi, tutsaklıktan usandım.
GÜZEL MUTLU ŞEYLER DÜŞÜN (Vedat Fidanboy)
Gel, kalbimde kal da biraz,
Benle nefes al da biraz,
Hülyalara dal da biraz,
Güzel, mutlu şeyler düşün!..
Rahmetli Gülten Çiçek anısına yayınlanmaya devam eden Yeni Size Dergisinin, yayın sürekliliğini sağlayan, M.Zafer Tural’ı, azim kararlığından dolayı saygı ve sevgisiyle kutluyor, tebriklerimi sunuyorum.
***
Birdal Can Tüfekçi şiirlerinden
Prof. Dr. İSA KAYACAN 
Muğla ilimize bağlı, Dalaman ilçemizde yaşayan Birdal Can Tüfekçi’nin iki şiiri var masamda. Bu şiirler; Beş ayrı dörtlükten meydana gelen “Can dayanmıyor” adlı olanıyla, yine beş ayrı dörtlükten meydana gelen “Dünya durdukça” adlı şiirler. Bu iki şiirin dörder dörtlüğünü aşağıda sunuyorum efendim:

CAN DAYANMIYOR (Birdal Can Tüfekçi)
Ya Rab! Yeter artık bunca çektiğim.
Bu kadar çileye, can dayanmıyor.
Kurudu güller umutla diktiğim.
Gönül isyan etti, can dayanmıyor.

Mümkün değil senle, vuslata ermek.
Sabredip bir kere, yüzünü görmek
Hani ilkbahar’dı, düğünle dernek
Gönül isyan etti, can dayanmıyor.

Çekilmez dertleri, yükledin bana.
Şaşırdım yolumu, ben döne döne.
Tanrım ne kötülük, ettim ben sana.
Gönül isyan etti, can dayanmıyor.

Kâr etmiyor şifa, bu derde artık.
Sevda defterini, kapattık örttük.
Mutluluk uzakta, bu ömür yitik.
Gönül isyan etti, can dayanmıyor.

DÜNYA DURDUKÇA (Birdal Can Tüfekçi)
Göz göze gelince, artıyor derdim!
Bütün dertlerime set, çekip ördüm.
Bir can ne ki, bin can, olsa verirdim.
Aşkın kalbimdedir, ömrüm oldukça.

Sevdamız sürecek, bir ömür boyu.
Kurusa nehirler, çekilse suyu.
Sanki bir melektir, güzeldir huyu.
Aşkın kalbimdedir, ömrüm oldukça.

Gün olur geçerde, şu gençlik çağım.
Hazanla savrulur, bahçemle bağım.
Seninledir kopmaz, gönülde ağım.
Aşkın kalbimdedir, ömrüm oldukça.

Saçıma kar yağsa, dökülse kaşım.
Hep on sekizinde, bu gönül yaşım.
Seninle tatlanır, ekmeğim aşım.
Aşkın kalbimdedir, ömür oldukça.
            ***
Basın İlan Kurumu’ndan: Basın hayatı
Prof. Dr. İSA KAYACAN 
            Basın-İlan Kurumu Genel Müdürlüğünce yayınlanan bir dergi. Adı: Basın Hayatı. 50 yıldır ulusal basının hizmetinde olan, Basın İlan Kurumu, gazetelerin resmi ilan dağıtımı çalışmalarını gerçekleştirildiği için, gerek ulusal basında, gerekse Anadolu Basınında önem taşıyor, anlam ifade ediyor.
            Derginin Basın İlan Kurumu adına imtiyaz sahibi: Genel Müdür Mehmet Atalay. Genel Yayın Yönetmeni: Yasin Aras, Yayın koordinatörleri: Mehmet Köşker, Muhammet Bayka. Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: M. Yaşar Durukan. Web Editörü: Mahir Doğan. Katkıda bulunan başka isimler var kimlik bölümünde.
            Basın-İlan Kurumu ağırlıklı haberler, fotoğraflarla birlikte sayfalarda yer alıyor. Bu haberlerden biri: Basın İlan Kurumu Batman Şube Müdür Vekili Mehmet Gönenç, Türkiye Yazarlar Birliği Gaziantep Şubesinin, Gaziantep Valiliği, Devlet Planlama Teşkilatı ve SODES’le ortak hazırladığı “Cumhuriyetten Günümüze Gaziantep  Şairleri” antolojisinde yer aldı, şeklindeydi.
            İletişim ve genel kurulun yıldız hocası: Prof. Metin Kazancı ile, Yasin Aras’ın yaptığı bir röportaj dikkat çekiyor 10 ve 15 nci sayfalarda.
            Basın İlan Kurumunun ilk yıllarına ait hatırlayabildikleri sorusunun karşılığı olarak Metin Kazancı hoca;
-“Büyük kulisler olurdu genel kurul üyeleri arasında. Hürriyet, Milliyet, Tercüman temsilcileri arasında. Kurumda o dönemlerde ilan konusunda bazı şeyler net değildi, teknik olarak da yetersizdi. İlan konusunda adil dağıtım netleşmemişti” diyor.
            Metin Kazancı hocanın bir başka görüşü: 14 sene genel kurula başkanlık, 20 küsur sene üyelik yaptım. Benden önce genel kurul başkanı resmen askerdi. Sivil ihtilal yaptık, başa geldik, bir daha da inmedik..
            Ahmet Öztekin, “Terörün Oksijeni nasıl kesilir?” başlıklı araştırmasıyla dergi sayfalarında yer alıyor. 16 ncı sayfada başlayan bir araştırma, yorum yazısı..
Sonraki sayfalara bakıyoruz. 44 ncü sayfa. Muhammet Bayka’nın, Kadere bakın: Tercüman’a geri döndük, başlığı altında verdiklerinden, yazdıklarından:
-Gazeteler, başta Tercüman ve Bugün. Bir de yanılmıyorsam, Yeni İstanbul. Tabiî ki en muhtevalısı,  en çok satanı ve en ilgi çekeni Tercüman.
-Oysa benim hayalim ve idealimde öğretmenlik. Hep birgün dönerim, hatta döneceğim diye avuttum kendimi. Evet bugün içimde halâ bir uktedir öğretmenlik.  Bu cümleler Muhammet Bayka’nın cümleleri efendim. Sayfa 50’de başlayan Antakya basınıyla ilgili genel değerlendirmeler. Murat Uçar imzasını taşıyor. 
Bir cümle: Gerek gazete, gerekse Cemiyet sayısındaki bu zenginliğin gazetelerin içeriğini yansıdığını söylemek ne yazık ki zor. Sonra;
Antakya’da Valilik kayıtlarına göre, günlük yayın yapan 15 gazete bulunuyor. Bu gazetelerin 12’si resmi ilan alırken, 3’ü bekleme sürecinde. Söz konusu rakamların benzer illere göre çok yüksek olduğunu söylemek mümkün. Basın İlan Kurumu Genel Müdürlüğünün yazışma adresi: Binbirdirek Mhl. Işık Sk.No: 12 Sultanahmet-İstanbul Tlf: 0212-516 33 11.
***
Mehmet Cem Yiğit duygularının içinden
Prof. Dr. İSA KAYACAN 
Şairlerimiz, şiirlerin imza sahipleri. Konya-Akşehir’den seslenen, eğitimci, şair ve araştırmacı Mehmet Cem Yiğit şiirlerinin yenileri var masamda. Bu şiirler geleli epey oldu, aradan epey zaman geçti. Değerlendirme fırsatını yeni bulabildim, kısmet bugüneymiş.
Mehmet Cem Yiğit’in dörtlükleri var güçlü ve ileriye kalacak. Bir dörtlüğünde “Renk vermeyecek” başlığını kullanıyor. Bu dörtlük şöyle:

Dün gitmiş, bir daha hiç gelmeyecek,
Sevinçler, neş’eler çiçek açmayacak,
Artık gidenlerden haber bekleme,
Solan bahçeler, hiç renk vermeyecek.

Sonraki dörtlüklerine bakıyoruz; Erkeğin olmaması halinde kadının hayatını yok sayacağından, çölün ortasına mecnun gibi düştüğünden, gönül penceresinin camlarının kırıldığından söz ediyor uzun uzun. “Sızım sızım” adlı, başlıklı dörtlüğünde ise şöyle sesleniyor Mehmet Cem Yiğit;

Sırtımda kamburum, sızım sızım sızlar,
Yolum çok, yüküm ağır şanssız insanım,
Amcam, dayım yanımdan geçse tanımaz,
Ünlü varken, ünsüze kim selâm yollar?.

Ve Mehmet Cem Yiğit, sevgi güneşi, bırakın kalbiniz, yapayalnız başlıklı şiirleriyle bizimle selamlaşırken, “Dinsin artık / Kinin, öfkenin akan gözyaşları / Bilindik yaşamımızda / Beni en çok etkileyen / Tüylerimi diken diken yapan / Tatlı uykularımı kaçıran / Görkemli rüyalarımı bozan / Nedir biliyor musunuz?”diye sorar.. Cevap veya cevaplar alır mı, almaz mı, bilmiyoruz!..
Mehmet Cem Yiğit “Sevgi güneşim” adlı, başlıklı şiirinin ilk iki dörtlüğünde, şu duyguları ve mısralarıyla bizimle selamlaşır efendim. (Bu şiir üç ayrı dörtlükten meydana geliyor):

Çiseleyen sevgin var ya,
Ruhuma serinlik verdi,
Sel gibi akışın var ya,
Sevdamı sulayıverdi..

Doğunca sevgi güneşim,
Erir dağımdaki karım.
Seninle başlar baharım,
Açar gönül çiçeklerim.

GÜNÜN SÖZLERİ:
1. İnsanlara en adil şekilde dağıtılan nimet akıldır. Çünkü kimse aklından şikayetçi değildir. (Mantaıgne) 
2. Ülkü, dünyayı yaşatan bir güçtür (J.G.Holland)
3. Alışkanlıkların zinciri duyulmayacak kadar hafif, sonra kırılmayacak kadar da güçlü olur (Benjamın Dısraelı)
4. Dikkatsizlik pişmanlığın başlangıcıdır (Ralph Waldo Emerson)
5. İnsanın hayatını düzenleyen akıl değil, zenginliktir (Çiçero)
***
Yükselecek Demirel’den:
Muğla “Devrim Sanat “ sayfası
Prof. Dr. İSA KAYACAN 
            Ülke genelindeki gazetelerde, sanat ve edebiyata, eskisi gibi önem verilmediğini, şiir, deneme, öykü ve roman (seri halde) gibi sanat çalışmalarının, sanat ürünlerinin yer verilmediğini üzüntüyle izliyoruz.
Anadolu Basını içinde, sanat ve edebiyata azda olsa önem verenler, sanat sayfaları düzenlenmesi için olanak hazırlayanlar var.
Muğla ilimiz merkezinde sekiz büyük sayfayla günlük yayınlanan Melda Türkeş’in sahipliğinde, Genel Yayın Yönetmeni-Yazı İşleri Müdürü ve Başyazar Ünal Türkeş’in öncülüğünde ve 51 nci yayın yılı içinde bulunan Devrim Gazetesinin Haber Müdürü (ve Muhabir)Süleyman Akbulut, Muhabir N. Aslı Ateş, Muhabir: G. Güliz Şenol, Spor Muhabiri: Ekrem Orhan, Sayfa Editörü: Nazife Ersöz ve Sanat sayfası Editörü: Yükselecek Demirel imzalarıyla karşılaştığımız, pırıl pırıl baskılı bir gazete Devrim’de Sakin Koşar ve Nevzat Çağlar Tüfekçi’nin köşe yazılarıyla, okurlarına selam verdiklerini görüyoruz.
Muğla ilimiz merkezinde günlük yayınlanan Devrim Gazetesinde, Yükselecek Demirel’in düzenlediği “Devrim Sanat” sayfası dikkat çekiyor. Bu sayfanın 52 ncisinde, Yükselecek Demirel’in “Sarılmak” başlıklı bir değerlendirmesi, sunuşu, Ünal Türköz, Ali Yüce, Hızır Ovacık imzalı yazıları Nuray Durusoy, Necip Fazıl Kısakürek, Yüksel Sezen, Şafak A. Deniz imzalı şiirler dikkat çekiyordu. Yüksel Sezen’in “Beşparmağın Dilberi” adlı, başlıklı şiirinden bir bölüm, ilk bölüm efendim:

Yolumuz çok uzun haydi kalk,
Gündoğmadan çıkmalıyız yola,
Buğdayı kaldırmalıyız tarladan,
Kan ter içinde kalsa da tenimiz,
Akşama geç kalmayız Dilber,
Güneş görsün yüzün, gel gayri gel
Takadın kalmadığı an hiç düşünme,
Uzan gönül yorgunluğun geçsin.

            Anadolu basını içinde sanat ve edebiyat sayfalarının düzenlendiği gazete sayılarının artmasını, Devrim Gazetesi yöneticilerinin bu anlayışlarının, öteki gazete yöneticilerine de örnek olmasını diliyorum efendim.
            ***
Kitapların içinden bir sıralama
Prof. Dr. İSA KAYACAN 
            Kısa adı İLESAM olan, Türkiye İlim ve Edebiyat Eseri Sahipleri Meslek Birliğinin (Ankara) Genel Merkezinden, bu kuruluşumuzun Genel Muhasibi, araştırmacı-yazar Cemal Tuzcuoğulları’ndan bana ulaşan kitaplarla ilgili kısa kısa-mini bir değerlendirme efendim:
1-Esintiler. İLESAM I.Ulusal “Esere ve emeğe saygı” öykü yarışmasından. 264 sayfa.
2-İLESAM 2008 Şiir Antolojisi. 176 sayfa,
3-Türkiye ve Dünya’da Telif Hakları (Hzl. M. Nuri Parmaksız, Cemal Tuzcuoğulları, 28 sy)
4-İlim ve Edebiyat Eserlerinde Çoğaltma- Yayma Haklarının İhlali ve bunun sonuçları paneli, 56 sayfa,
5-İki Gönül: Şiirler, S. Yusuf Tütüncü, Şemsettin Küzeci. 64 sayfa,
6-Güzden Önce, Aşktan Sonra (Belgin Turan. Şiirler, 112 sayfa,
7-Adını Koyamadığım Sevdam: Şiirler, Şenses Us, 88 sayfa,
8-Susmayan Yüreğim: 2. baskı, Mustafa Andaç, şiirler, 112 sayfa,
9-Milli Doğruluş Yeniden: Prof. Dr. Nurullah Çetin, 194 sayfa,
10-Hüzün Çiçeği: Şiirler, Serap hoca. 112 sayfa,
11-Mahrem Ayrılık: Şiirler, Gürhan Olcaytürkan, 115 sayfa,
12-Gönülden gönüle: Serap hoca, şiirler, 80 sayfa,
13-Firari Gecenin Çaresiz Sürgünü: Şiirler, Coşkun Mutlu, 176 sayfa,
14-Sevimli Düşler: Şakir Susuz, şiirler, 136 sayfa,
15-Anılardan İz Kaldı: Orhan Kızlarkayası, şiirler, 144 sayfa,
16-Karadeniz Dergisi: Ankara, sayı: 4,120 sayfa,
17-Bilimsel Eksen Dergisi: Ankara sayı: 2, 264 sayfa,
18-Karagöz ve Kukla Sanatımız: Hayrettin İvgin, 112 sayfa,
19-Kelâmlar Özdeyişler: Hacı Ferhat Mirza, özlü sözler, 270 sayfa,
20-Beni Öldürdüler ey Halkım! Sıra Türkiye’mde: Ercan Vesari Yiğit, 432 sayfa,
21-Biz Güneş Değiliz: Şemsettin Küzeci, şiirler, 64 sayfa,
22-Telafer Şairleri: Dr. Şemsettin Küzeci, 160 sayfa,
23-Alizeler: Tarık Torun, şiirler, 134 sayfa,
24-Adı Yok Sensizliğimin: Veysel Kızlarkayası, şiirler, 176 sayfa,
25-Öz Benim İşte: Şiirler (Hülya Yıldırım – Ozan Şahini) 204 sayfa,
26-Ahsen: Rıfat Kaya, 93 sayfa, şiirler
27-Gelsene Dost: Şiirler, Aşık Rasim Genç, 144 sayfa
28-Ummanda Zerreyim, Deryada Nokta: Şiirler, Aşık Emini Düştü, 600 sayfa.
***
Antalya Güzel Sanatlar Derneği 2010
Prof. Dr. İSA KAYACAN 
            Kısa adı GÜSAD olan (Antalya) Güzel Sanatlar Derneğinin 2010 yılında gerçekleştirdiği faaliyetler çerçevesinde, sanatçıların fotoğraf, biyografi ve  eserlerinden örneklerin yeraldığı bir kitapçığı, hemşehrim Ahmet Korkmaz’dan bir Antalya seyahatim sırasında aldım.
            GÜSAD Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Emin Erşan’ın bir merhabası var anılan yayının ilk sayfasında. Buranın bir yerinde: “Ümit ediyoruz ki bu eseri inceledikten sonra, plastik sanat grubumuz ve çalışmaları hakkında bilgi sahibi olacaksınız. Gelişen ve değişen dünya sanatına entegre olmuş üyelerimiz, Antalya’mızda güzel bir mozaik oluşturmaktadır” deniyor. Kitap-Yayın içinde isimleri, eserlerinden örnekler yer alanlar hakkında kısa kısa bilgiler vererek devam edelim:
1- Ahmet Çenit: 1954 yılında Antalya’da doğdu, 2- Ahmet Korkmaz: 1966 yılında Burdur Tefenni’de doğdu, 3-Ali Cengiz Kandil: Antalya’da doğdu, 4- Ali Feridun Karaçetin: 1955 yılında, Isparta, Senirkent Ulubey kasabasında doğdu. 5-Atıf Zengin: 1948 yılında Akşehir’de doğdu. 6- Ayşe Canan Çelik (Adana), 7- Ayşe Fumen (1968-İstanbul), 8- Ayşe Uşan 9- Cemalettin Timur (1948-Silifke), 10-Çiğdem Alar (1969-Ağrı), 11- Derya Bardakçı (1984, Denizli –Tavas), 12-Ertan Akkaynak (1954-Çorum), 13- Ertuğrul Hepgüzel (1958-Eskişehir), 14- Fatma Balcı (Burdur-Bucak), 15-Ferruh Cankurt, 16- Gonca Çağlar (Afyonkarahisar, 1958), 17-Gonca Yazgan (1965-İstanbul), 18- Gülten Gökkaya (1952-Eskişehir), 19-Hasan Bodur (Antalya), 20-Hasan Yılmazer (1946-İzmit), 21-Hülya Demdere (1957-Burdur),
22-Hülya Topaktaş (1966-Çorum), 23-İbrahim Ünay (1956-Amasya), 24- İclal Dağlı (Kayseri), 25- İlyas Salur (1962-Antalya), 26- Kadir Tızlak (1954-Antalya) 27-Kemal Çankaya (1955-Antalya), 28- Kenan Değer (1935-Sivas), 29- Makbule Topcuoğlu (Karabük), 30- Mehmet Emin Erşan (1965-Antalya), 31-Mehmet ışıklı (1954- Yozgat), 32-Mehmet Uslu (1958-Burdur-Karamanlı), 33-Muhittin Selamet (1943-Antalya),34- Nadire Sönmez (1951-Antalya), 35-Nagihan Kiraz (1978 Trabzon), 36- Nalan Taşkent (Adapazarı), 37- Narin Yılmaz (1959 Bulgaristan), 38-Necati Berdibek (1962-Tokat- Niksar), 39-  Nuray Akbulut Okutan (1964-Burdur-Gölhisar-Küçükalan K), 40- Olcay Çivi Konya (Antalya), 41-Rahime Halide Soysal, 42-Saadet Kabaş (1953-Antalya), 45-Savaş Altay (İskenderun), 46-Selahattin Demir (1959-Denizli-Acıpayam-Alaattin Kasabası) 47-Serap Hıdır (1955-Antalya), 48-Serpil Kahar (1965-Diyarbakır-Çermik), 49-Sibel Deniz Şahin, 50- Sinan Demir (1987-Antalya), 51-Solmaz Erkan, 52 Tamer Bozdağ (1946-Nallıhan), 53- Turhan Ekici (1953-Çemişgezek), 54-Tulay Kıntak Kozak, 55-Veysel Erol (Eskişehir) 56- Yaşar Yapıcı Nalcı (1973-Burdur),
***
Çelebi ve Orakçı’dan ortak kitap
Prof. Dr. İSA KAYACAN 
            Şiir kitaplarının bana gelişleri, peş peşe olunca, böyle bir geliş sergilemesi ortaya çıkınca, kitapların sayfalarındaki gezintim gecikiyor, uzuyor.
Ankaralı şairlerimizden Mustafa Çelebi Çetinkaya ile Kadir Orakçı’nın ortak kitapları, “Seni sensiz yaşamak”ın bana ulaşmasının üzerinden epey gün, ay geçti. Bu ortak kitabın sayfalarında, yine ortak bir gezinti yapmak istiyorum.
Önce, Mustafa Çelebi Çetinkaya bölümü:87 sayfa bu bölüm, Mustafa Çelebi Çetinkaya imzalı şiirler bu sayfalarda karşımıza çıkıyor, çıkarılıyor.
Merkezi Ankara’da bulunan Yıldızlar Yayıncılık yayınları arasında günyüzü gören bu ortak kitabın, Mustafa Çelebi Çetinkaya bölümü, Yasemin Bal Çetinkaya imzasıyla, Sevdazan mahlasını kullanan Mustafa Çelebi Çetinkaya’dan sözedilen cümlelerden oluşuyor, bir sunuş ortaya konuluyor bir bakıma. Sonra değişik imzalar var şairle ilgili görüşlerini ortaya koyan. Yücel Amil kitabın takdim yazısını kaleme almış.
Mustafa Çelebi Çetinkaya, şiirlerinde bir yumuşak anlatım, ortaya koyuş sergiliyor. Kızgınlıkları, kırgınlıkları var ama, bunlarda bile bu yumuşaklığını koruyabilme başarısının sahibi, imzalarını ortaya koyan, bir ozan, bir şair. İlk şiir “Kadınım” adıyla karşımıza çıkıyor. Buradan bir dörtlük:

Seyri cihan etsem, yine bulamam,
Dünyada benzerin yok ki kadınım!.
Sen yoksan cennette bile kalamam,
Gönlümün dermanı sensin kadınım!..

Şimdi biz, burada noktamızı koyalım, kitabın ikinci bölümü, bir başka bölümü, Kadir Orakçı bölümüne geçelim efendim: Kadir Orakçı’yla ilgili bazı bilgiler değişik isim ve imzalarca ortaya konulmuş ilk sayfalarda. Ayşe Parlar’ın bir sayfalık “Kendimizle iletişim” başlıklı anlatımı dikkat çekiyor. Ayşe hanım yazısının bir yerinde; “Bu kitabı sevgiyle yeryüzüne yansıtan iki kocaman yüreğe şükranlarımı sunuyorum” diyor.
Kadir Orakçı’nın şiirleri değişik konuların işlenmesi, toparlanıp, harekete geçirilmesi olarak görülmekte. Şiirimizin meşakkatli yolculuğundaki ilk adımlarının sağlam ve tutarlı olduğunu söyleyebiliriz. Sorularla dolu bir şiiri var Kadir Orakçı’nın kitabın 21 nci sayfasında başlayan “Öldürmez misin?” başlığıyla karşımıza çıkıyor, çıkarılıyor. Bu şiirden bir dörtlük:

Ey benim nazlı çiçeğim,
Derdinden öleceğim.
Yoksa sen sevdiceğim,
Ölsem de aldırmaz mısın?.

Bu ortak kitabın, ters çevirdiğinizde karşınıza çıkan 87 sayfalık bölümü de Kadir Orakçı’ya ayrılmış. Tebriklerimi, sevgi ve saygılarımı sunuyorum efendim.

GÜNÜN SÖZLERİ:
1. Her birey kendi kişiliğinin ve mülkiyetinin mutlak efendisidir (John Locke)
2. Birçok insan düşündüğünü sanır, aslında yaptıkları sadece önyargılarını yeniden düzenlemektir (William James)
3. Bilmediğini bilmek en iyisidir. Bilmeyip de bildiğini sanmak tehlikeli bir hastalıktır (Lao Tzu)
4. Bir insanı herhangi bir davranışa zorlayan iki neden vardır: Akla yakın neden, gerçek neden (J.B.Morgan)
5. Az konuşmaktan pek az, çok konuşmaktan sık sık pişman olunur (Konfiçyus)
***
Havva Gülbeyaz’dan:
Yakamozlu gecelerde karanlık yüzler
Prof. Dr. İSA KAYACAN 
            Şairlerimizin, yazarlarımızın bana ulaşan kitaplarının sayısındaki artışla, zaman zaman zorlanıyorum. Bu kitapların sayfaları arasındaki gezintimin başlangıcı bazen uzuyor, bazen de hiç mümkün olmuyor, olmayabiliyor.
            Merkezi Ankara’da bulunan Kültür Ajans yayınlarının 106 ncısı olan Havva Gülbeyaz’ın “Yakamozlu Gecelerde Karanlık Yüzler” adlı romanı, Erhan İvgin tarafından bana ulaştırıldı.
            168 sayfalık kitabın altı sayfalık bir önsözü, sunuşu “Yazardan” başlıklı takdimi var. Yazar olarak bu bölümün girişinde:
            -“Yazmak yazar için yaşamak demektir. Bu cümleyle giriş yapışıma anlam veremiyorum. İtiraf etmem gereken yegâne duygu oluşudur” diye söze başlanıyor.
            Kitap, roman başlıyor, romana başlanıyor: “Sen adi bir insansın” diyordu. İnce tonlama hafiften yankılanma akabinde. Tüm perdeler kapalı, ışığın sızmasına meyil vermeyen bir zırh gibiydi. Perdenin ardındaki zifiri karanlık ne var ne yoksa yutmuştu odada…
            Bir giriş, bir anlatım bütünlüğünün başlangıcı. Romanın kendi arasında rakamlarla belirtilen bölümlere ayrıldığını, nefes alınması için fırsat verildiğini görüyoruz. Sayfa 58 deki VI. Bölüme bakıyoruz. Buranın girişinden:
            - Ondan uzakta bir yerde, başka bir adam… Gözlerinde matem dolu bakış, insanı iten duruş, korkulan, imalı sözlerle, yine huzursuzlukları ile gözlerini açtı.
            Bu cümleden sonra, devam eden anlatımlar bütünlüğü. Havva Gülbeyaz, kendine özgü bir anlatım şekli, üslup görüntüsü ortaya koymuş. Cümleler biraz uzunca, öyle tamamlanıyor. Ama dilin, anlatımın anlaşılır olması, başlangıç ve bir çırpıda bitirilen cümleler ortaya koyarken, anlaşılırlığı da sergileme kolaylığını getiriyor.
            Sayfa 135 de başlayan XX nci bölümün gözlerimiz önüne serdiği cümlelerden:
            - Ekrem, gecenin bir yarısı ve yine karanlıklara sığındı dertlerine ortak olsun diye. Son günlerde yalnızlığında verdiği kasvetli bir havadan olsa gerek, düşünceleri yoğunlaşmıştı…
            Havva Gülbeyaz’ın bu anlatım tutarlılığıyla, gelecekteki romanlarında, kitaplarında daha başarılı olacağı yönündeki inancımı belirtmek istiyorum.
            Kitabın arka kapağında Adnan Gündüz imzalı bir Havva Gülbeyaz değerlendirmesi var. Buradan bir cümle: “Gülbeyaz’ın kitabını ve kitaplarını okuduğunuzda romantizmi, psikolojik etkileşimleri, kısaca gündelik hayatta ne varsa onları okuyor ve bu yazarı şimdiye kadar tanımadığınız için hayıflanıyorsunuz!...
***
Fikret Sezgin’den: Sonsuz Karanlık
Prof. Dr. İSA KAYACAN 
            Fikret Sezgin, Adana’da yaşayan, buradan seslenen bir şair, yazar. Yeni bir kitabı daha geldi “Sonsuz Karanlık” adında. 120 sayfalık bu kitap şiirlerden oluşuyor. Yani bir şiir kitabı…
Bugüne kadar sekiz kitabı yayınlanan, Mustafa Emre tarafından kendisiyle ilgili bir kitap yazılıp, yayınlanan Fikret Sezgin, şiirimizin gerçek Sultanı. Bir cümlelik bir sunuş, “Sensiz karanlık, sonsuz karanlıkmış anladım” la, ne kadar anlamlı bir cümle ortaya konulmuş değil mi?
Karanlık denizlerde, sonsuz yoklardan söze dilerek söze başlanmış kitabın ilk sayfalarında. İlk şiir “Karanlık denizler”:

Dünya dönüyor denir, herkes olduğu yerde,
Kimse yarını görmez,             değişiklik kaderde,
Gecen devamlı ise güneş doğmuş sana ne?
Beyaz yelkenli olmaz karanlık denizlerde.

Kitap içindeki dörtlükler, genel olarak anlatılmak istenilenlerin bütünlüğünü oluşturmakta. Fikret Sezgin hoca, dörtlüklerle söyleyeceklerini ortaya koymuş, gözlerimiz önüne sermiş, serebilme başarısını göstermiş. Tebriklerimi sunmak istiyorum efendim, fırsattan istifade ederek.
Sevgi her şeye rağmen, bölüm başlığı 73 ncü sayfada karşımıza çıkıyor. Bundan sonrada dörtlükler sürüyor, anlatım zenginliği içinde okurla buluşmaya devam ediyor. Fikret Sezgin ustalığını, şiirlerdeki, anlatımlardaki kalıcılığın bütünlüğünü bu bölümde görüyor, hissediyor, yaşıyorsunuz. Bu bölümün de bir sunuşu var. Bu sunuş ilk sunuştan biraz uzun, detaylı…
Bu bölümdeki sunuşun bir yerinde:
-“Sevme yeteneği insanın ıralayan vasfıdır. Dünya sevmek için yaratılmış. Sevilsin diye akıl almaz özelliklerle, güzelliklerle donatılmış insan” deniyor efendim.
Bu bölüm, “Hangimiz çok” dörtlüğüyle başlıyor, “Sevince çınar olmak”la devam ediyor. Arkasından “Yürek sevgi yumağı” adlı şiir geliyor. Bu şiirin bir dörtlüğü şöyle karşımıza çıkmakta:

Gün gün ömürdür kopan, takvim yaprağı değil,
Sevgi toprağı özel, mezar toprağı değil.
Dünya insanla güzel, insansız cennet olmaz,
Yürek sevgi yumağı, pamuk yumağı değil.

Adana’da Avukatlık mesleğini sürdüren Fikret Sezgin’in kutlanması, alkışlanması gerektiğini belirtiyor, bu görevimi yapıyorum tebriklerimi, sevgi ve saygılarımı sunuyorum efendim.
***
Ahmet Yılmaz Tuncer’den:
Sevda Yunus ve Çelik
Prof. Dr. İSA KAYACAN 
            Balıkesir-Akçay’dan seslenen bir şairimiz, Ahmet Yılmaz Tuncer. “Sevda Yunus ve Çelik” isimli, 64 sayfalık şiir kitabıyla bizimle merhabalaştı. Kitap, Sevda, Yunus ve Çelik bölümlerinden oluşuyor.
İlk bölüm “Sevda” başlığıyla çıkıyor karşımıza. “Beşiktaş Serencebey” de başlığı var. Bu şiir bölümler halinde devam ediyor öteki sayfalarda.
12 nci sayfada mini bir şiir var “Şiir ve Şair” adıyla karşımıza çıkan çıkarılan. Bu şiir efendim:

Aşkını arıyor şair
Yazıyor,
Yazdıkça,
Akşını arıyor,
Aşkını ararken,
Bakmış,
Şiir bitmiş.

Serbest tarzdaki şiirleriyle okurlarının karşısına çıkan Ahmet Yılmaz Tuncer, şiirlerindeki anlatım rahatlığıyla okurlarıyla selamlaşıyor. Zorlamadan uzak bir anlatım, mısraların oluşumunu gerçekleştirme kolay olmasa gerek. Ahmet Yılmaz Tuncer bu konudaki başarılarını gözlerimiz önüne seriyor, sergiliyor.
Sayfa 30’daki “Yunus” bölümündeki ilk şiir “Öğret” adıyla, başlığıyla karşımıza çıkıyor. Bu bölümün adı olan “Dilimde Yunus” adlı şiirin 37 nci sayfada yer aldığını görüyoruz. Bu şiirin genel anlatım görünümü:

Camın ardında oturduğun sedirde,
O camdan vuran güneş şimdi,
Solgun kalıyor düşen saç tellerinde,
Sen bir denizin martısı,
Sen bir denizin damlası,
Ben yollarda,
Dilimde Yunus,
Gönlümde bir sevda.

“Çelik” bölümü 41 nci sayfada başlıyor. 40 ncı sayfada da “Sevda Yunus ve Çelik” adlı başlıklı şiir var efendim.
Ahmet Yılmaz Tuncer: 1957 yılında Kars’da doğdu. 1983 yılında Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Bankacılık ve Sigortacılık bölümünden mezun oldu. Odam Yalnızlığım ve Ben (2009), Aşk ve Ölüm (2010) adlı şiir kitaplarını yayınlayan şair, Balıkesir ilimizin Akçay ilçesinde yaşıyor.
***
T. Turan Atasever’in Atatürk şiirleri
Prof. Dr. İSA KAYACAN 
T. Turan Atasever İzmir’de yaşayan şair, yazar ve araştırmacı arkadaşlarımızdan biri.
Devletimizin kurucusu yüce Atatürk’le ilgili onlarca şiiri var bana ulaşan. Bu şiirlerden örnekler, bölüm anlatımları vermek istiyorum:
Ata’ya çağrı adlı şiir altı dörtlükten meydana geliyor. Yokluğuna yanarız başlıklı şiiri beyitler halinde. 12 ayrı beyitten meydana geliyor. Arkasından yedi dörtlükten meydana gelen “Önderimiz: Atatürk” başlıklı T.Turan Atasever şiiriyle karşılaşıyoruz. Buradan aldığım dörtlükler:

Adıyla dil’imizde,
Onur’dur, O Yüce Atatürk.
Yaşıyor içimizde,
Önderimiz; Atatürk.

Rütbesini bıraktı,
Millet peşinden aktı,
Bir şimşek gibi çakdı,
Önderimiz; Atatürk.

Toprak çocuğunun Ata’yı anışından söz eder ve “Ziraatçı-Kooperatifçi Atatürk” diye seslenir T. Turan Atasever. Bir gün gelir, Ata’yla dertleşir; “Atam, şikâyetim var, şikâyetim var sana” diye seslenir. On Kasımların üzüntüsünü yaşar, yaşatmamız gerektiği üzerinde durur uzun uzun.
“Büyük Atatürk” başlıklı şiiriyle, özlemleri doruklara ulaşır. Anlatmaya başlar içten ve samimi duygularla. Yüzümüz sana dönük, diye başlıklar atar. Nerede o yürekli? diye sorar. Ve sonunda doruklardaki duygu zenginliğiyle “Büyük Atatürk’ü” anlatır altı ayrı dörtlükten meydana gelen şiirinde. T. Turan Atasever seslenişleridir, haykırışlarıdır bunlar.:

O’nu alarak dile,
Vardı Hakikat’a Türk.
Yurt’da bitince çile,
Durdu, büyük Atatürk!..

O izden giden yılmaz,
Cumhuriyet yıkılmaz,
Düşman için;  aşılmaz,
Sur’du, büyük Atatürk!..

GÜNÜN SÖZLERİ:
1. Rüzgâra tüküren, kendi yüzüne tükürür (İtalyan Atasözü)
2. Kendini bilmek, ruhunu bilmektir (Eflatun)
3. Yazılı olmayan kanunların en büyük sorunu, sildirmek için başvuracak kimsenin olmamasıdır (Glaser and Way)
4. Akıllı adam, bulduğundan daha fazla fırsat yaratan adamdır (Francis Bacon)
5. En güçlü beyinler, en yüce erdemlere olduğu kadar, en korkunç ahlaksızlıklara da muktedirdir (Rene Descartes)
***
Fethiye’den: Gözde Yaşam Dergisi
Prof. Dr. İSA KAYACAN 
            Muğla ilimize bağlı Fethiye ilçemiz, tabiat ve turizm zenginliği yanında, kültürel alanda önemli mesafelerin alındığı, alınmakta olduğu önemli bir ilçemiz.
Edebiyatımızın güney temsilcisi, kültürümüzün duayeni Ünal Şöhret Dirlik hocanın gönderdiği bir dergi var masamda. Adı: Gözde Yaşam. Fethiye’nin magazin dergisi.
Büyük boy, 38 sayfalık pırıl pırıl bakılı bir dergi. Sahibi ve Yazı İşleri Müdürü: Leyla Doğutekin. İdare yeri: Taşyaka Mhl. 218 Sk.Ap.3 D.3 Fethiye-Muğla.
Editör Leyla Doğutekin’in “Masalsı aşklar”   başlıklı bir sunuşu, başyazısı var, Derginin 27 nci sayısının ilk sayfalarından birinde. Bir yerinde; “Ünal Şöhret Dirlik bizim dev çınarımız, ustamız yine araştırmalarına devam ediyor. Yıllarca edinemeyeceğimiz bilgileri onun kaleminden dakikalarla öğreniveriyoruz”  deniliyor. Tebrikler Ünal hoca, doğru tespit etmişsiniz Leyla hanım. Sizi kutluyorum.
İçindekiler sayfasına, sütununa bakıyoruz. Gördüklerimizden: Ünal Şöhret Dirlik (Kültür-Sanat), Cevher Sarı (Mimoza, gülen yüzün hiç unutulmayacak), Leyla Metin (Çoban yıldızı) vd.
Sağlık, ayva hakkında bilgiler. Muhsin Durucan hocanın “İnsanlığın adıdır Uğur” adlı yazısı, araştırması. Fotoğraflarıyla Fethiye haberleri. Fethiye Belediye Başkanı Behçet Saatcı’nın Fethiye Basınını bir araya getirdiğine ilişkin haber vd.
Ünal Şöhret Dirlik hocanın düzenlediği kültür-sanat sayfalarında, Ünal hocanın dört ayrı dörtlükten meydana gelen “Gittin gideli” adlı şiiriyle, bu şiire nazire olarak Mustafa Kaşıkçı hocanın kaleme aldığı sekiz dörtlükler meydana gelen bir şiiri var.
Bu şiirden aldığımız dörtlükten efendim:

GİTTİN GİDELİ (Ünal Şöhret Dirlik)

Sen gittin gideli türküler dindi,
Kuşlar bile sustu, dallara sindi,
Yolunu gözlerken, olur ikindi,
Ayrılık türküsü dilimde Elif!..

GİTTİN GİDELİ (Nazire –Mustafa Kaşıkçı)

Gittiğin yerlerde rahat mı ettin?
Selamı sabahı erken tükettin,
Biletim sende, belli ertelettin,
Ayrılık türküsü dilimde Elif!..
***
Antalya’dan: Güncel Sanat
Prof. Dr. İSA KAYACAN 
            Dergilerimiz, yayınlandıkları sürede, getirdikleriyle bilinir, takdir edilir veya birkaç sayı sonra sanat ve edebiyat dünyasından çekilip giderler.
Antalya çıkışlı bir dergi var masamda. Adı: Güncel Sanat. Kültür, sanat ve edebiyat dergisi. İki ayda bir okurlarının karşısına çıkıyor, çıkarılıyor. İmtiyaz sahibi: Ali Cem Çon-Hasan Hüseyin Bayır. Sanat danışmanı: Arslan Bayır. Yazışma adresi: P.K. 66 Alanya olarak görülüyor.
Yurtiçinde ve dışında temsilcilikleri var Güncel Sanat’ın. Masamda, elimde 11 nci sayısı bulunan Güncel Sanat büyük boy bir dergi. Ortalama 60 sayfa yayınlanıyor. Yayın ilkeleri ve Hakem Heyeti var.
            M. Kemal Yılmaz’ın, Seksendört yaş şiiri dikkat çekiyor ve hemen ilk sayfada. Bu şiirin girişinden:

Yaş 84, yolun yarısı mı?,
Yoksa sonu mu dersin?,
Durup dururken,
Bilmem, niye merak edersin?.

Güncel sanatın elimdeki sayısının sayfalarında yeralan isim ve imzalardan bazılarının sıralanışı:
- Abdulkadir Güler, Zeki Oğuz, Hasan Taşçı, M.Cem Yiğit, Nazif Çavdar, Ergün İlter, Abidin Güneyli, Hasiyet Rüstemova, Şükran Aydoğan, Mithat Önal, Gülbahar Resulova, Necdet Tezcan, Arslan Bayır, Şaziye Çelikler vd.
Abdülkadir Güler hocanın, şair Fazıl Bayraktarla Harran üstüne yaptığı söyleşi dikkat çekiyor 2 ve 3 ncü sayfalarda. Vahide Bayır’ın derlediği ve 36 ncı sayfada yer alan özlü sözlerinden bazıları:
-Memur bir dama taşıdır, istenildiği gibi oynatılır (Vedat Nedim Tör)
-Rüşvet alanda, verende cehennemdedir, (Hz.Muhammed)
-Politikada yanlış yola sapanlar, daima hızlı yürürler (Cenap Şahabettin)
-Kin ve kıskançlık insanın yalnız vicdanını değil, kafasını ve gözünü de körleştirir (Osman Kibar)
-Para, akıllıların uşağı, hizmetkârı; Para, akılsızların ağası, hükümdarı (Fazıl Bayraktar).
            Güncel Sanat Dergisi, her sayısıyla yeni mesafeler aldığını gösteriyor. Kutluyor, sevgi ve saygılarımı sunuyorum efendim.
            ***
Celal Oymak’dan: Mevsimsiz
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Bir hukukçu, şair-yazar, araştırmacı Celal Oymak. Mevsimsiz, adlı şiir kitabıyla sütunumuzun konuğu.
            Merkezi Ankara’da bulunan Engin Yayınevi, yayınları arasında günyüzü gören, Mevsimsiz, adlı 128 sayfalık şiir kitabının içindekiler sayfalarından sonra, Celal Oymak’ın biyografisi ve eserleriyle ilgili bilgiler veriliyor.
            Arka kapakta Talat S.Halman imzalı “Mevsimsiz düşler” başlıklı bir değerlendirme var. Halman hoca buranın bir yerinde: “Celal Oymak, hem huzurun, hem heyecanların şiirlerini yazıyor: hem mevsimlerin hem de onları aşkla aşan mevsimsizliğin” diyor. 
            Kitabın adı: Mevsimsiz.. İki mısralık bir anlatım var sayfada.
Bahtsız bir bedeviyim, vaham çöle bürünür,
Düşümü hayra yorsam, şer kapıdan görünür..
            Celal Oymak bu şiir kitabında, serbest tarzdaki şiirleriyle okuyucularının, şiir severlerinin karşısına çıkıyor, selamlıyor. Kitap içinde, Mevsimsizlerin sayısı fazla, şiirli anlatımla iklimler, geceler, gölgeler, ikindi, kıyamet, sevgiler, vurgun, zamanlar, imge, serüven, hüzün hep mevsimsizler olarak ifade ediliyor. Yorumlanıyor, kabul ediliyor.
            Biz Mevsimsiz zamanlarla anlatılanlar, mısralara dökülenlere bakalım sayfa 23’den:
Bırakıp, gitmeleri,
Sığınmaları anlatır,
Limanlar..

Akar da,
Bir tanık bırakmaz,
Mevsimsiz zamanlar..

            Celal Oymak, şiirde olgunlaşmış meyve gibidir. Sararmış, ama dalından düşmemiş sağlam bir meyve görüntüsü vardır O’nun. Şiirlerinde, bu şiirlerinin mısralarında bu genel gerçekle karşılaşırız sık sık. Sevgisiz dünyadan söz ederken, bazı sorularıyla karşımıza çıkar, Sayfa: 94’den:

Nerede,
Havalanan uçurtmamla,
Kuşlandığım,
Harcandığım
Bozuk para çocukluğum,
Nerede?

Hiç yorum yok: