Menderes ve dönemlerine ait yayınların
pek çoğu gerçeği yansıtmıyor
Prof.Dr.İSA KAYACAN
Özel televizyonlarımızın pek çoğunda
yayınlanan dizilerde, gösterilen bölümler sık sık tekrarlanırken, yine bu Tv.
Açık oturumlarına konuşmacı olarak katılanların, özellikle yaşı çok genç
olanların bilmedikleri, yorum getirmedikleri konular kalmadığı görülüyor.
Demokrat
Partinin l950 ve l960 yılları arasındaki hizmetleri, o dönemin unutulmaz lideri
Adnan Menderes’le ilgili tv’lerde yayınlanan belgesellerin de hemen hemen
hiçbiri gerçekleri yansıtmıyor.
Bu yayın ve belgesellerde, o dönemin
olumsuzlukları öne çıkarılarak, özellikle gençlerin doğru bilgilenmeleri
önleniyor.
Son olarak özel bir Tv Kanalında, “Ben onu
çok sevdim” adıyla yayınlanan belgeselde, rahmetli Adnan Menderesin özel
yaşamına, mahremiyetine girilmiş, sanki o dönemden söz ederken konu edilecek,
üzerinde çalışılacak başka bir yön veya yönleri yokmuş gibi, özellikle özel
hayatının karalanması yolu seçilmiştir.
Bu tür belgeseller mutlaka bir amaç ve
hedef gösterilerek yapılıyor, yayınlanıyor. Kaynak olarak gösterilenler, ya
genç bir yazarın kitabı oluyor, ya da üç beş kitap okuyarak o dönemin otoritesi
gibi gösterilen sözde araştırmacılardan söz edilerek, yola çıkılıyor. Bunlar
doğru değildir!.
Önceki günlerde değişik özel Tv
kanallarında Menderes ve dönemine ait farklı imzaların ortaya koyduğu
belgeseller izledik. Hemen hemen hepsinde,l950 dönemi başlangıç alınıyor, hızla
l960’a geliniyor, 27 Mayıs 1960 ihtilali yaptırılıyor, kısaca Yassıada
mahkemeleri veriliyor, arkasından idamlar gösterilip, sonuca geliniyor.
1950 yılına nasıl gelindi?, Nasıl bir
Türkiye teslim alındı?, O günün Türkiye’sinde demokrasimiz neyin üzerine
oturtulmuştu?, Kırsal kesimin durumu neydi?, Okur-yazar oranımız hangi rakamlardaydı? Kalkınmaya yönelik neler
yapıldı?, Nereden nereye geldik?, 27 Mayıs ihtilali niye yapıldı?, İhtilal
yapanların yaşları, rütbeleri neydi?, Sonra neler oldu?.Yassıada mahkemeleri
nasıl kuruldu, orada sözde Adalet nasıl işledi? Yüksek Adalet Divanı Başkanı
Salim Başol’un, savcı Ömer Altay Egesel’in Menderes ve arkadaşlarına, orada yargılananlara
karşı nasıl hitap ettikleri, Yassıada komutanı
Albay Tarık Güryay’ın Menderes’in eşi Berrin hanımefendi, çocuklarıyla
birlikte ziyarete gittiğinde bu Albay’ın kendi odasında nasıl davrandığı, nasıl
hakaret ettiği, Adalet Gazetesinin sahibi ve yürekli gazeteci rahmetli Turhan
Dilligil’in Yassıada’yla ilgili yazdığı kitaplarından birinin adının, neden “Allahsız Gardiyan” olduğu gibi
noktalar üzerinde araştırmak, bilenlerden sormak, ona göre yayın yapmak, belgesel
hazırlamak gerekiyor.
Zamanın Kara Kuvvetleri Komutanı Cemal
Gürsel’in 1960 öncesi, Başvekil Adnan
Menderes’e yazdığı mektubun ihtilal
sonrası nasıl sansürlenerek kamuoyuna
duyurulduğunu, Cemal Gürsel’ in bu konuda nasıl ses çıkarmadığını, Mahkeme
Başkanı Salim Başol’un yargılananlara nasıl
azarladığını, “Sizi buraya tıkan kuvvet böyle istiyor” gibi güç
gösterisi yapan, adres gösteren tutum ve davranışları üzerinde durulması
gerektiğini, idamların yapılacağı günün öncesi, CHP Genel Başkanı İsmet İnönü’nün Yassıada ve
İstanbul’da konuşacak kimse bulunamadığını, telefonuna kimsenin
çıkmadığını hatırlamalı, bunların
üzerinde dikkatlice durmalıyız. Hüsamettin Cindoruk’un, “27 Mayısı silahlı
kuvvetler değil, silahlı subaylar yaptı. Beş bin subayı emekliye sevk ettiler.
Bir iç hesaplaşma gerçekletirdiler aslında” cümlesi 27 Mayıs 1960 ihtilalini
yapanların gerçek fotoğrafıdır.
Bir
anı:
Yassıada mahkemeleri sona erer.
Mahkeme Başkanı Salim Başol, İstanbul’da
alış veriş için bir markete girer. Kasaya yaklaşır, para ödeyecektir. Marketin
sahibi kasanın önündedir. Salim Başol’a dönerek: “Ben sizi tanıyorum. Yassıada
hâkimiydiniz, idamlar verdiniz, idam yaptırdınız” deyince, Salim Başol
tanınmışlığının gururu içine girer ve market sahibinin cümlelerinin sonunu
bekler. Market sahibinin cümlesinin sonu ilginç ve düşündürücüdür: “Bu yüzden
benim size satacak malım yok siz buradan alışveriş yapamazsınız” deyince, buz
gibi bir rüzgâr eser ve Salim Başol aldığı gıda maddelerini bırakarak, ardına
bakmadan marketten uzaklaşır.
Tv’lerde
bu ve bunun gibi gerçekler, Menderes dönemine
ve Menderese gösterilen ilgi ve sevginin büyüklüğü,önemi ve
vazgeçilmezliği neden anlatılmıyor acaba?..
***
ELEŞTİRİ, YORUM VE KATKILAR:
***
ELEŞTİRİ, YORUM VE KATKILAR:
To:
dp2010yeniden@yahoogroups.com
From: baysanb@gmail.com
Date: Fri, 13 Sep 2013 19:38:56 +0300
Subject: Re: [dp2010yeniden]
From: baysanb@gmail.com
Date: Fri, 13 Sep 2013 19:38:56 +0300
Subject: Re: [dp2010yeniden]
KINAMA, ŞİDDETLİ TEPKİ VE REDDİYE...
Diziyi görmedim, görmek de istemem.. Ben rahmetli Adnan
Menderes'in yakınlarından birinin kızıyım, şahsen kendilerini çok yakından
tanırdım.. Onunla ilgili TV dizileri bence ne kadar dikkatli yapılırsa yapılsın
yanlış yorumlanır..
DP ve değerli üyelerinin rahat bırakılmasını, kendilerini
müdafaa edemeyecek olduklarından, doğru yanlış haklarında bu tip gösteriler
yapılmamasını dilerim..
DP eğer günahları var idiyse fazlasıyla ödedi, işkenceler ve
cinayetlerle.. Yok sevabı var idiyse onu da Allah takdir eder insanlar etmese
de..
Maalesef on yıllık DP dönemi hiç bir şekilde doğru
anlatılamamış ve hattâ özellikle karalanmıştır.. Genç nesiller DP ve icraatı
hakkında doğru hiç bir şey bilmemektedir..
On yıllık bir iktidarın hataları olmaması mümkün
değildir.
Ancak bu memleket için yaptıkları, o hataları silip
götürmüştür.
Bunları bizlerden sonraki nesillere anlatan pek az kişi
mevcuttur..
Sevgili Emine Naskali bu konuda kitaplar yazmış, Mehmet Arif
Demirer yazdığı çeşitli kitaplarla bu süreci anlatmak ve açıklamak istemiştir..
Hiç bir şekilde kitap okumayan bir ülkede bunlar değerli
eserler olarak raflardaki yerlerini alacaklardır. Dilerim ki bizler değil, bizi
bilmeyenler okusun ve öğrensin o donemi..
Bizler zaten biliyoruz.. İnsanların özel hayatları ile
ilgili yapılan bu tur dizileri şiddetle kınıyorum.. Her kim ve her ne
niyetle yaparsa yapsın..
Sevgi saygılar..
14 Eylül 2013, baysan Aygun Bayar
*
Saygı ile.. *Nadir Şener Hatunoğlu*
Ankara: 13.09.2013
Değerli Dostum Prof. Dr. İsa KAYACAN; Merhaba…
Nazarım değmesin; yorulmaz, usanmaz yüreğinize sağlık.
Gazete yorumlarımda hep vurguluyorum: Olayı, olguyu, kişiyi; O dönemin
koşulları içinde değerlendirmek gerekir. Aksi durumda, yanlış değerlendirmeler
yapılıyor. İnternetteki yorumumda var; Padişahımız Abdülhamit Han. Koskoca
imparatorluğu otuz üç yıl yönetmiş. Devletimiz zaten çöküş evresine girmiş.
İçten ve dıştan baskılar şiddetli. Devleti ayakta tutmak bile, zordu. Sadece
Yemen savaşları bile Abdülhamit Hanı tüketmeye yetmiştir. İletişim, ulaşım yok gibi.
Devletin kendini savunma refleksi, elbette ki dört dörtlük olamazdı. Kimi
haksız yargılanmalar olmuştur. Yorumda rahmet ve minnet duygularımı sundum.
Gelelim bana ilettiğiniz yazıya: Menderes Dönemi.. Öncelikle
şunu vurgulamak isterim: Rahmetli Adnan Menderes, demokrasimizin acemilik
döneminde şehit olmuş bir büyük devlet adamımızdır. Demokrasimiz gibi, elbet
kişisel yanlışlıklar da olmuştur. Beşerî zaafımızdan kaynaklanan kimi tutkular,
olup-biten tüm güzellikleri, iyilikleri bir kalemde silemez. İnsan-oğlunun
huyudur; kendini yüceltmek için geçmişi kötüler. Oysa geçmiş, kendini
savunamaz. Özellikle politika malzemesi olarak kullanmak, aczin ifadesidir. Örnek: Gelmiş-geçmiş millî eğitim
Bakanlarımız içinde, en kültürlüsü, eğitmeni Hasan Ali YÜCEL idi. Ben bir
fotoğrafını gördüm, ağzında sigara vardı. Gurbetçilerin anı fotoğraflarında
görürüz; kolunu, saatini gösterecek biçimde uzatmıştır. Geçmiş dönemde de
sigara, bir aksesuar olarak algılanmıştır. Neymiş efendim; Atatürk İngiliz
kralıyla kadeh tokuşturmuşmuş…
Lütfen cehaletimizi ve aczimizi frenleyelim. nadir.sener@hotmail.com
Nadir ŞENER HATUNOĞLU
(matematikçi-bilim uzmanı)
2 yorum:
Sayın Hocam her zaman olduğu gibi bir kez daha Necip Türk Milletinin dikkatini popüler kültür illetinde kaybolan gerçeklere çekmeyi başarıyorsunuz.
Şimdiler daha çiçeği burnunda bir Siyaset Bilimi Yüksek Lisans öğrencisi olarak yazınızdaki hususların önemini naçizane bir amatör Siyaset Bilimci olarak yıllardır dile getiriyorum.
Bu tarz yapımlarda "Yalın ayaktan kara lastiğe" geçen 1950' lilerin Türk Milletinin fotoğrafı çekilmedikçe kalıcı bir başarıya ulaşamayacaklarını düşünüyorum.
Cenabı ALLAH kaleminize zeval vermesin.
Zafer ÖZDEMİR
Siyaset Bilimi
Yüksek Lisans Öğrencisi
Yorum Gönder