KONUK
YAZAR:
Burdur ve İsa
Kayacan
Mehmet
ŞENER
İnsan karşısındakilere verdiği değer kadar
kendisine değer verilir. Büyüklerimizi arayarak hal ve hatırlarını sormak
gerekir. Gelenek, göreneklerimizin elden gittiğini söyleyen biziz,
yaşatılmasını istemeyende biziz. Sevdiğimiz, büyüklüğünü gördüklerimizin hal
hatırını sormak gerekir. Bu cümleden olarak geçenlerde Sayın Prof. Dr. İsa
Kayacan Beyi aradım. İsa hocamla karşılıklı oturup konuşmuşluğumuz yoktur.
Kıymet takdir eden yönünden dolayı arama gereği duydum. Karşılıklı halimizi
hatırımızı sorduk.
Yazı hayatımla ilgili görüşünü sorduğumda bir
iki konuda dikkat etmem gerektiğini nazikçe ifade etti. Kendisine de ifade
ettim. Bilenden daha bilgili vardır. Yazandan daha iyi yazan, hata ve
yanlışları tespit edenler vardır. Bu konuda kritiklerinizi iletirseniz
sevinirim.
Telefonda
da söyledim “önerilerinin” bana hayatımın en önemli kitaplarını okumuşçasına
katkıda bulundu. Hayatım boyunca dikkat etmem gereken kuralları söyledi.
Hazreti Ali efendimizin ifadesiyle “Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi
olurum.” Sözünü düşündüm.
İsa
hocamın önerileri için yapabileceğim iyilik adına ne varsa hazırım. İyiliğin karşılığı kötülük olmasın. Allah
hayırlı ömürler versin, sağlıklı şekilde hayatını idame ettirsin.
Arabayla
eve gidiyorum. Yolum Pınar Gazetesinin önünden geçiyor. Pınar Gazetesi
çalışanlarına selam verdim. Araç kullandığımdan onlar bana dur işareti
yapmışlar, ben görmemiştim eşim dur dediler herhalde dediğinde, aracı
durdurdum.
Aynaya baktığımda elinde iki paketle koşarak
bize gelen genci gördüm. İçimden bunun içinde kitap vardır diye de düşündüm.
Yanılmamıştım. Gönlü yüce insan İsa hocam adresimi bizzat kendi elleriyle
yazmış. Yazı karakterleri onu işaret etmektedir. Kendi işini yapan insandan
daha yüce insan var mı?
Genç paketleri verdi. Eve gelince paketleri
açtık. İsa hocam beş eserini göndermiş. Kendilerine huzurlarınızda teşekkür
ederim. Hayatımda ilk defa tanınan yazarlardan şahsıma gönderilmiş kitaplarım
oldu. O gün gece geç vakitlere kadar kitapları inceledik.
İsa hocamın mezar taşlarına yazılmış olan
yazılardan derlediği kitabında hasta ziyaretinden, dinimizin emrettiği
vecibelerden bahsediyor. Dini bilgisiyle ışık oluyor. Hatta mezarlık adabından,
okunacak surelerden, cenaze namazının kılınışından bahsediyor. İsa hocamızın
eşinin rahmetli olduğunu da kitaplarından öğrenmiş oldum. Allah rahmet eylesin.
Rahmetli
eşi için dini vecibe olarak bir tanıdığı olarak görevimizi yapacağız. Eş
kaybının kalan eş için, ne kadar zor olduğunu babam hayattayken bire bir
yaşadım.
İsa hocamın bu kadar çalışkan olmasını takdir
etmeli, verilmesi gereken değeri kendisinden esirgememeliyiz. Kütüphane
kuruyor, donatıyor, Mehmet Akif üniversitesine beş bin kitap hediye ediyor.
İlim yuvası kuruyor.
Bizim ilkokulun salonunda “Bir okul açmak bin
hapsa neyi kapatır” yazıyordu. Okulun temeli olan kütüphanenin açılması için
hangi sözü çerçeveletelim?
Doğduğu
şehir için hasta halinde yazan, okuyan, telefonlara cevap veren kişiden
bahsediyoruz. Bunlar günlük hayatta olması gerekir denebilir. Hastalığın
acısında bile hal hatır soran insanların değeri bilinmelidir.
İnsanlar iki şarkı söyleyenlere göstermiş olduğu
alakayı beyin gücünü harcayan kişiye gösterseydi şehrimiz, ilçemiz, kasabamız,
köyümüz ileri seviyede olurdu. Bir de şu
var, değer verilmesi gereken değerleri karıştırıyoruz. İnsanoğlunun hizmetleri
takdir edildiği vakit; daha coşkuyla çalışır, emek çeker, faydalı olmaya
çalışır, aşkı şevki artar.
Ne yazık ki İsa hocamıza Burdur basını olarak
gereken ilgiyi gösteremedik. Yazmış olduğu eserler hakkında topluma bilgi
sunamadık. Burdur için kültürel anlamda ki hizmet konusunda İsa hocamız gibi
çalışan ikinci kişi yok.
Çınarlar yıkılmaz. Hoyratça esen rüzgârlar
yaprağını bile düşüremez. İnsanlara hizmet edenleri, halkımız bilir, takdir
eder.
***
KONUK
YAZAR:
TARAFSIZ
KALMAK
Nadir Şener
HATUNOĞLU
(Matematikçi
- Bilim Uzmanı)
Bir yazı başlığında gözüme ilişmişti:
Tarafsız olmak. Bu söylem, politika dokusunda önem taşımakta. Bu
yüzden de karşı duruşlar kırıcı olabilmekte. Örneğin; aydınlarımızdan biri
şöyle demişti:
“Suya-sabuna dokunmazmış; pise bak!”
Tehdit içeren bir başka örnek:
“Taraf olmayan, bertaraf olur!..”
Kim bilir; söylenmiş daha nice replikler vardır…
Tarafsız olmayı, ‘etliye-sütlüye
karışmamak’ biçiminde algılamak yanlış olur. Ben elli yıldır
yazıyorum; etliye de sütlüye de karıştım. Kamu görevlisi olduğum halde, uyarı
cezası bile almadım; çünkü sadece iyiyi, doğruyu, güzeli paylaştım. Bu sınırı,
en iyi şu örnek olayla açıklayabilirim:
Yıllar önceydi. Futbol sevdalısı yeğenim, beni
maça götürdü. Ben maçla birlikte, seyircilerin tepkisini de gözlemliyorum; nara
atan, ağlayan, gülen, yumruk sallayan…
Oyuncunun biri, yanlış pas verdiydi. Yeğenimin
duyacağı tonda ve jargonla dedim ki: “Yuh be; pas öyle mi verilir?! Biraz sonra
karşı bir oyuncu kalenin dibinde hata yaptı; ona da yuh çektim. Yeğenim şaşırdı
ve dedi ki: “Dayı sen hangi takımı tutuyorsun; bir türlü anlayamadım!” Yanıt:
“Ben, pozisyonun hakkını vererek oynayan
oyuncuyu tutuyorum; takımı değil”
Demokratik düzen içinde herkesin bir
partiyi tutması, oyunu vermesi, aday olması doğal hakkıdır. Ben de kendime
sordum; acaba bir partinin adamı olabilir miyim diye; fakat net yanıt
veremedim. Nedenini de kendime sordum; buldum gibi…
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde bir konu
oya sunuldu. –A- partisi ‘evet’, -B- partisi ‘hayır’ dediydi.
Gazeteci ‘hayır’ diyen bir millet -vekiline sordu:
-Dün yapılan
oylama konusunun, ülke
yararına olmadığına gerçekten mi inanıyorsunuz?
-Ülke yararına olacağını biliyorum;
ama aksine oy verirsem, beni partiden atarlar!..
Radikal örnekle, yazıya dayanak
verelim.
İki görüş:
I) Sıtma
hastalığından kurtulmak için, bileğimize okunmuş iplik bağlayalım.
II) Sıtma hastalığının mikrobunu bulup
tanıyalım, onu öldürecek ilâcı yutalım.
Kırk yıl önce yazdığım bir taşlama, eskimiş
değil:
“Siyasette kendini ağır bir top sanırsın;
“Kürsülere çıkarak eşekçe anırırsın.
“Tepişince çıkarın üstteki heriflerle,
“Kırık bir sapan gibi çöplükte
bakınırsın”
SONUÇ: Politik anlamda kendime
şu kuralı koydum: “Hangi parti en az hata yapıyorsa, oyumu ona veririm.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder